“Benim naçiz vücudum
elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar
kalacaktır” ve “İki Mustafa Kemal var: Bir
ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal...” gibi sözleriyle dünyanın
gelip geçici olduğunu hiç unutmayan ve ölüm gerçeğine hep hazır olan Atatürk,
henüz hiçbir hastalık belirtisinin görülmediği, sapasağlam olduğu günlerde,
1933 yılında bütün mal varlığını hazineye bırakmak istemiş, ancak Medeni
Kanun’daki “mahfuz hisse” nedeniyle üzerindeki malların bir kısmını mirasçılarına
bırakma zorunluluğuyla karşı karşıya kalmıştır. Atatürk, bu zorunluluktan
kurtulmak için -dünyada benzerine rastlanılmadık bir şekilde- “özel kanun”
çıkarttırmıştır.
Sonuçta 12 Haziran
1933 tarihli 2307 sayılı “özel kanunla” tüm mal varlığını hazineye bırakmıştır.
Dünya; mal, mülk sahibi olmak için “özel kanun” çıkaran devlet adamlarını çok
görmüştür de -Atatürk’ten başka- tüm malını, mülkünü milletine bağışlamak için
“özel kanun” çıkartan başka birini daha görmemiştir.
Özel kanunla “mahfuz
hisse” dâhil tüm mal varlığını milletine bağışlayan Atatürk, daha 1933 yılında
bir de vasiyetname hazırlamak istemiştir.
Hasan Rıza Soyak’ı
dinleyelim:
“Bu kanun (2307 sayılı
özel kanun) çıktıktan sonra vasiyetname tanzimini birer suretle ihmal etmiştik;
burada benim büyük kusurum olduğunu itiraf ederim. Ne bileyim; taşıdığı manadan
dolayı olacak, böyle bir vesika tanzimine bir türlü elim varmıyordu ve her
konuşuldukça bir vesile ile ileriye atıyordum.
‘Hani seninle ara sıra
bir işimizden bahsederdik’ sözleriyle Atatürk bana işte bunları hatırlatıyordu”
Atatürk’ün hastalığı
iyice ilerleyince vasiyet konusu bir kere daha gündeme gelmiştir. Hasan Rıza
Soyak ve Kocaeli milletvekili Selahatttin Yargı’nın hazırladığı
vasiyet taslağını okuyan Atatürk, üzerinde bazı düzeltmeler yaparak 5 Eylül
1938 tarihinde Dolmabahçe’de şu vasiyeti yazmıştır:
“Malik olduğum bütün nukut ve hisse
senetleri ile Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul emvalimi. Halk Partisi’ne
atideki şartlarla terk ve vasiyet ediyorum:
1. Nukut ve hisse senetleri, şimdiki
gibi İş Bankası tarafından nemalandırılacaktır;
2. Her seneki nemadan bana
nispetleri şerefi mahfuz kaldıkça yaşadıkları müddetçe, Makbule’ye ayda 1000,
Afet’e 800, Sabiha Gökçen’e 600, Ülkü’ye 200 lira ve Rukiye ile Nehile’ye
şimdiki 100’er lira verilecektir.
3. Sabiha Gökçen’e bir ev de
alabilecek para verilecektir.
4. Makbule’nin yaşadığı müddetçe Çankaya’da
oturduğu ev de emrinde kalacaktır.
5. İsmet İnönü’nün çocuklarına
yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç olacakları yardım yapılacaktır.
6. Her sene nemadan mütebaki miktar
yarı yarıya Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir.”
|
İlginçtir! Atatürk’ün
vasiyetinin genelde gözden kaçan ilginç mesajları ve sırları vardır. Bu
mesajları ve sırları Hasan Rıza Soyak’tan öğreniyoruz. Örneğin, “Bir maddede kendilerine aylık bağlanması
vasiyet ettiği hanımlardan beşinin soyadları yazılı idi; yalnız Bayan Afet’in
soyadı yoktu; o ailesinin soyadını kullanmıyordu. Henüz başka bir ad da
almamıştı. Bunu görünce diğerlerinin de soyadlarını yazmadı” Vasiyette yalnızca Sabiha Gökçen’in soyadına
yer vermiştir. Onun nedeni de “Sabiha’nın
Gökçen adını soyadı olmaktan ziyade tayyareciliğini belirten bir sıfat olarak”
görmesiydi.
Yine vasiyette geçen “vefatlarına
kadar” ifadesini çizip yerine “Yaşadıkları müddetçe” notunu
düşmüştür. “Ona göre yaşamak esastı. Bir vasiyetnamede dahi olsa, bir
insanın ölümünden bahsetmeyi nezakete uygun bulmuyordu.”
Kız kardeşinin
Çankaya’da oturduğu eve ait maddede “ikametine müsaade edilecektir”
denildiğini görünce bunu “emrinde kalacaktır” şeklinde değiştirmiştir.
İsmet İnönü’nün çocuklarına
ait maddeyi de “Kendisine bir hal olursa -Hasan Rıza Temelli’yi kastederek-
kardeşi çocuklarına bakmaz” diye düşünerek yazmıştır.
Atatürk’ün
vasiyetindeki İnönü’nün çocuklarıyla ilgili madde, çeşitli dedikodulara
neden olmuştur.
Örneğin, güya Atatürk’e
İnönü’nün öldüğü söylendiği için Atatürk, İnönü’nün çocuklarına eğitim yardımı
yapılmasını vasiyet etmiştir! Hatta Atatürk’ün İnönü’yü öldürtmeyi düşündüğü
(!), bu nedenle çocuklarına yardım edilmesini vasiyet ettiğini söyleyenler bile
olmuştur. Bu iddiaların tamamı yalandır.
“Gerçek
olan şudur: Atatürk herkesin iyiliğini isteyen, buna çalışan, politika
icaplarıyla özel münasebetlerini titizlikle ayırmayı bilen, arkadaşlıklarına ve
dostluklarına içten bağlı olan çok mert ve vefakâr bir insandı; diğer yandan
İnönü o sıralarda, safra kesesi iltihabı gibi tehlikeli bir hastalık geçiriyor
ve Atatürk bununla yakından ilgileniyordu; emriyle her gün sıhhi durumu
hakkında malumat alıyor, kendisine arz ediyorduk. Hatta hastalığı zamanına
rastlayan bir gelişinde Prof. Fissenger’i de Ankara’ya göndermiş, tedavisi ile
alakadar etmişti.”
Bu arada İnönü’nün
çocuklarının yüksek öğrenimlerini yapmaları için vasiyetnamede öne sürülen
yardıma gerek duyulmamıştır.
Atatürk’ün
vasiyetindeki mesajlardan biri de ikinci maddedeki “... bana nispetleri
şerefi mahfuz kaldıkça...” ifadesidir. Atatürk bu ifadesiyle “adları
geçen altı kişinin kendisine yakınlıklarının açık bir gerçek olduğunu anlatmak
istemiştir”
Atatürk vasiyetini 6
Ekim 1938 tarihinde İstanbul 6. Noteri İsmail Kunter’e teslim etmiştir.
Atatürk’ün vasiyeti 28 Kasım 1938 tarihinde Ankara Üçüncü Sulh Hukuk
Hakimliği’nde açılmıştır.
Atatürk’ün Mal Varlığı
Atatürk’ün Mal Varlığı
Atatürk’ün
vasiyetindeki şartlarla CHP’ye devrettiği “nakit ve hisse senetleri” -10 Kasım
1938- itibariyle şöyledir:
Bu tablodan ortaya çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir.
Bu tablodan ortaya çıkan sonuçlar şöyle özetlenebilir.
1.
Atatürk ölürken, İş Bankası’ndaki Emekli Hesabı’nda ve 4 Numaralı
Şahsi Hesabı’nda emekli maaşlarından toplam 73 bin 19 lira 98
kuruş birikim yapmıştır. Tüm şahsi mal varlığı budur. Aylık ortalama 10 bin
lira civarında cumhurbaşkanlığı maaşı alan Atatürk, neredeyse bütün maaşını,
köşkün ihtiyaçlarına, yolculuk masraflarına, çalışanlara ve sosyal yardım
ve bağışlara harcamıştır. Bu nedenle öldüğünde şahsi hesabında sadece
birkaç aylık maaşı kalmıştır.
2.
Atatürk’ün İş Bankası 2 Numaralı Hesabındaki 1 milyon 446 bin 872 lira 03
kuruş ile 114 bin 891 adet hisse senedi ise Hindistan’dan gelen paradan kalan
75 bin lira, örnek çiftliklerin gelirleri ve Abbas Hilmi Paşa’nın CHP’ye
bağışladığı 900 bin liranın değerlendirilmesiyle birikmiştir. Atatürk,
şahsi harcamaları için bu paralara asla el sürmemiştir. (Atatürk Hindistan’dan
Milli Mücadele için kendisine gönderilen paranın 120 bin lirasıyla örnek
çiftlikler, 250 bin lirasıyla da İş Bankası’nı kurmuştur. Bu paradan
geriye kalanı da İş Bankası’na koymuştur.
Atatürk 1925’te kurduğu
örnek çiftliklerini 1927 yılında CHP’ye bırakmış; çiftlikleri yıllarca
çalıştırıp geliştirip, iyice değerlendirdikten sonra 1937 yılında hazineye
bağışlamıştır. Atatürk kendi üzerinde görünen bu çiftlik gelirlerine ve
çiftlik ürünlerine asla el sürmemiştir. Çiftlik gelirlerini İş Bankası 2
Numaralı hesapta biriktirmiş, çiftlik ürünlerini ise parasını vererek satın
almıştır. Örnek çiftlikler, Türkiye’de modern tarım ve hayvancılığın
gelişmesine büyük katkı sağlamış; İş Bankası ise Türkiye Cumhuriyeti’nin
ekonomik kalkınmasındaki lokomotiflerden biri olmuştur.)
3.
Atatürk, el sürmediği İş Bankası 2 Numaralı hesaptaki 1.5 milyon liraya yakın
parayı vasiyetinde üç büyük Cumhuriyet kurumuna; CHP denetiminde TTK’ya
ve TDK’ya bırakmıştır.
Atatürk düşmanlarının
dillerine doladıkları “Atatürk’ün malvarlığı” gerçeği budur. Görüldüğü gibi
Atatürk’ün şahsi malı olarak emekli maaşı ve cumhurbaşkanlığı maaşı
dışında üzerinde tek kuruşu yoktur. Maaşlarını da sosyal yardımlar ve bağışlar
başta olmak üzere köşk giderlerine harcamıştır. Ölürken şahsi hesabında sadece 73
bin 19 lira 98 kuruş birikmiş parası vardır.
Atatürk’ün başkaca açık
veya gizli bir vasiyeti yoktur. Bu konudaki iddialar tamamen gerçek dışıdır.
Not:
Atatürk'’ün mal varlığının tüm kaynaklarını, Atatürk’ün gelirlerini,
giderlerini, bağışlarını, Hindistan’dan gelen para vb. tüm ayrıntılarıyla Kasım
2015’te çıkan “Panzehir” adlı kitabımda anlattım.
Kaynakça:
■ Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, C.l, 2, İstanbul 1973.
■ Atila Sav, “Atatürk’ün Vasiyeti”, Cumhuriyet, 24 Nisan 1981
■ Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.30.
■ Mazhar Leventoğlu, Atatürk’ün Vasiyeti, İstanbul, 1968.
■ Türkiye İş Bankası Tarihi, İstanbul, 2001
■ Sinan Meydan, “Yalanlara, Çarpıtmalara, İftiralara”, PANZEHİR, İstanbul, 2015.
Sinan MEYDAN, “Bütün Dünya”, Kasım 2015
sinanmeydan@butundunya.com.tr
Kaynakça:
■ Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, C.l, 2, İstanbul 1973.
■ Atila Sav, “Atatürk’ün Vasiyeti”, Cumhuriyet, 24 Nisan 1981
■ Atatürk’ün Bütün Eserleri, C.30.
■ Mazhar Leventoğlu, Atatürk’ün Vasiyeti, İstanbul, 1968.
■ Türkiye İş Bankası Tarihi, İstanbul, 2001
■ Sinan Meydan, “Yalanlara, Çarpıtmalara, İftiralara”, PANZEHİR, İstanbul, 2015.
Sinan MEYDAN, “Bütün Dünya”, Kasım 2015
sinanmeydan@butundunya.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder