“Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde
yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir.”
“20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını
kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına
taziyelerimizi iletiyoruz. Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren,
etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve
saygıyla anıyoruz.”
Yukarıda ki veciz
sözleri kimin söylediğini yazmama gerek yok sanırım.
26.02.1921 tarihinde
Atatürk’ü ziyaret eden Amerikalı gazeteci Clarence K.Streit’in kendisine
Ermenilerin zorunlu göçe tabi tutulmasının gerekçelerini sorması üzerine TBMM
Başkanı sıfatı ile şu yanıtı veriyor.
“Bize karşı yapılmış olan iftiraların
aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan ekserisi şayet İtilaf
Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasaydı evlerine dönmüş olurlardı.
İngiltere’nin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda’ya reva
gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya efkârı, Ermeni
ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı
bir ithamda bulunamaz.”
Devlet adamlığı farkı
bu olsa gerek.
Ne yazık ki Ermenilerin
huzur içinde yatmalarını dileyenler, Atatürk’ün 75 yıldır, İnönü’nün 40 yıldır
mezarlarında kemiklerini sızlatmaktadır.
Tarihi kendi amaçları
uğruna çarpıtan bu istismarcıların İnönü’ye yaptıkları en büyük suçlama ise
Atatürk’ün resimlerini Türk parasından kaldırarak kendi resimlerini koydurdu
suçlamasıdır.
Açıkçası bu olayın 30
Aralık 1925 tarihli 701 sayılı yasa ve 16 Mart 1926 tarihli 3322 sayılı
kararname ile banknotların ön yüzlerinde reis-i cumhur hazretlerinin resminin
bulunması kararıdır. Bu kanunların altında Mustafa Kemal Atatürk’ün de imzası bulunmaktadır.
Bu şer cephesinin asıl amacı Atatürk’ü unutturmak ve Cumhuriyeti yıkmak olduğu
için yıllarca İnönü üzerinden yüklenmektedirler.
Fakat son yıllarda
artık açık açık Atatürk’e de içlerindeki zehri akıtarak insafsızca
saldırıyorlar.
İnönü’nün alkolle arası
olmadığını tarihi gerçeklerden bildiğimiz halde Atatürk hedef alındığı için
“iki ayyaşın kurduğu Cumhuriyet” demekten çekinmiyorlar.
Bu yazının asıl amacı,
benimde 24 Aralık 2013 tarihinde İnönü’nün ölümünün 40. Yılı için kaleme
alınmış Sn. Dr. Sadık ÖZEN’in makalesinden öğrendiğim ve şimdiye kadar hiçbir
yerde yer almayan bilgileri, araştırmacıların ilgisini çekmek ve kamuoyunu
bilgilendirmek adına paylaşıyorum.
Sn. Dr. Sadık Özen, bu
makalesinde konu ile ilgili olarak aynen şöyle yazmış:
“Şimdi de değerli dostum Gazeteci-Yazar ve TRT’nin duayenlerinden
Sayın Korkmaz Boyacıyılmaz’ın konuyla ilgili olarak yazdıklarını hep birlikte
okuyalım ve şimdiye kadar hiçbir yerde yer almayan bilgileri paylaşalım.
“ÜLKEMİZİN DÜŞMAN
İLGALİNDEN KURTULUŞUNA İKİNCİ ADAM OLARAK BÜYÜK KATKISI OLAN İSMET İNÖNÜ’NÜN BİR
DÖNEM TÜRK PARALARINA KENDİ RESMİNİ BASTIRMASININ GERÇEK ÖYKÜSÜ’’
Türkiye’yi karanlık
günlere sürükleyen, gerici ve çıkarcı zihniyet, zaman zaman ülkemizi düşman
işgalinden kurtaran İsmet İnönü için karalama kampanyaları başlatmıştır.
Karalama kampanyalarının en önemlilerinden biri de ismet İnönü’nün Türk
paralarına kendi resmini bastırmasıdır.
İsmet İnönü, İkinci Dünya Savaşına ülkemizi
sokmamakla askeri ve siyasi alanda büyük bir başarı göstermiş, bu konuda da
halkına karne ile buğday ve un dağıttığı için suçlanmıştır. Oysa İsmet Paşa
istemeden dâhil olabileceğimiz savaş ihtimali üzerine ülkede açlık sıkıntısının
çekilmemesi için buğday stokları yaptırarak tedbir almıştı.
İnönü’nün kendi resmiyle
basılan Türk Paralarının hikâyesi de buna benzemektedir. İsmet Paşa 1938′de
Atatürk’ün ölümünden sonra TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
Askeri ve siyasi
tecrübelerinden dolayı Atatürk döneminde uzun yıllar başkan vekilliği yapan
İsmet İnönü, Cumhurbaşkanlığının yanı sıra CHP Genel Başkanlığı’nı da yürüttü.
Atatürk’ün ölümünden sonra yurt içinde ve dışında Cumhuriyet rejiminin devam
edip edemeyeceği tartışılmaya başlanmıştı. İnönü askeri başarısını ülke
yönetiminde de göstererek cumhuriyeti korumayı başarmıştı.
O yıllarda ülkemizde
para ve pul basacak matbaamız yoktu. Para ve pullarımızı İngiltere Londra’da
büyük tesisleri bulunan Thomas De La Rue basıyordu.
1940
yılında İsmet İnönü hükümeti tarafından aynı kişiye 100 ve 50 kuruşluk olarak
20 milyon liralık banknot bastırıldı. Basılan banknotlar Londra’dan Newyork
Shine adlı gemiyle Türkiye’ye gönderildi.
Gemi iki hafta süren yolculuktan sonra yakıt
almak için Yunanistan’ın Pire limanına uğradı. Tarih 06 Nisan 1941′di. Alman
uçakları Pire limanına saldırarak değişik bandıralı birçok gemiyle birlikte
Türkiye’ye para getiren Newyork Shine gemisini de batırdı. Gemideki Türk
paralarının bir bölümü de denize saçıldı ve Yunanlılar tarafından toplandı.
O dönem 20 milyon lira çok büyük paraydı, bu
parayla Türkiye ekonomisi idare ediliyordu. Bu olay üzerine İnönü paraların
Yunanlılar tarafından kullanılmasını önlemek amacıyla Atatürk resimli tüm
banknot paraları tedavülden kaldırmak zorunda kaldı. Yıllar sonra bu paralar da
tedavülden kaldırılarak yeniden Atatürk resimli paralar bastırıldı.
İşte Cumhuriyet Halk partisi, Atatürk ve İsmet
İnönü için yıllardır siyasi istismar konusu yapılan olay buydu. Bütün bu
yapılanlar gerçek devlet adamlığının göstergesiydi. Atatürk ve İsmet İnönü,
kurtuluş savaşında milyonlarca liraya ulaşan borçlarımızı zaman içerisinde
akıllı politikalarla son kuruşuna kadar ödediler ve ülkeye büyük yatırımlar
yaptılar. İstismarcılar ise şimdi onların mirasını satmakla meşguller..”
Naci Kaptan
[Cumhuriyetdede@NaciKaptan.com]
http://www.gorunumgazetesi.com.tr/koseyazilari/inonu-resimli-paralarin-gercek-hikâyesi.html
http://ilhanvardar.blogspot.com.tr/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder