25 Aralık 2019 Çarşamba

Cumhuriyete demokrasi tacını koyan İsmet İNÖNÜ



Kağnıyla kamyonu yendiğimiz kurtuluş savaşının Batı Cephesi Komutanı,
Türk'e biçilen emperyalist elbiseyi, yani Sevr’i yırtıp, Türk ulusun bağımsızlığı ve özgürlüğünün tapu senedi Lozan’ı tüm dünyaya kabul ettirmedeki katkıları yadsınamayacak değerde olan,
Kaya kadar sağlam namus ve şeref, çok yüksek ve insan emelinin sınırını aşan bir vatanseverlik” erdemine sahip olan
M. İsmet İnönü’nün bedensel varlığının aramızdan ayrılışının 46.yılında bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
Yönetim Kurulu Adına:                                               Mahmut ÖZYÜREK
Ulusal Eğitim Derneği
Isparta Şube Başkanı

23 Aralık 2019 Pazartesi

Cumhurbaşkanlığına "TBMM den çıkarılan bütçeyi onaylamayınız"




P.K. 655 Yeni Şehir- Ankara
GSM: 05424162485
      

  Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Yüksek Makamına
                                                                                 Beştepe- Ankara
ÖZÜ; 139 Milyar açık olan 2020 bütçesinin ele alınması ve Anayasal işlemlerin yapılması talebidir.
1-              14 Mayıs 1950 tarihinden bu yana sürdürülen ve Türk milletini tam   manasıyla iflasa sürükleyen açık bütçelere son vermek üzere Cumhurbaşkanlığı yüksek makamını göreve davet etmek zorunda kalmış bulunmaktayım.  
2-             Bu güne kadar Sayın Cumhuriyet Başsavcılığına,  Maliye Bakanlığına iki defa dilekçe ile müracaat ettim. İki defa da  yüce Danıştay’a  dava açtım ancak şu ana kadar pratik bir sonuç alamadım. Bu nedenle Yüce makamınıza bu acil ve önemli konuyu arz etmekten başka bir yol kalmamıştır. 139 Milyar açık 2020 mali yılı bütçesini onay için makamlarınıza sunulacaktır. Onaylamayınız. Onaylarsanız Anayasaya aykırı davranan TBMM ne ve bütçeyi açık olarak TBMM ne sunan Maliye Bakanlığına destek olmuş Türk milletinin tam manasıyla iflasa sürüklenmesine seyirci kalmış olacaksınız.
3-             Anayasamızın 68. Maddesinin ikinci fıkrasının hükmü şudur:                                
 
 Siyasi partilerin Tüzük ve Programları ile  eylemleri ;
·                       Devletin bağımsızlığına, Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne,
·                       İnsan haklarına, Eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine,
·                       Millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine
·                       Veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz. Suç işlemeyi teşvik edemez.
Bu Anayasa hükümleri açıktır. Enflasyon ve açık bütçeler insanların ceplerinden paraları sofralarından yiyecek ve içeceklerinin alınmasına yol açtığı bedihidir. Bu eylem ise hukuk devleti ilkelerine, tam bağımsızlık temellerine, yurtta sulh cihanda sulh ilkesine,   ( Enflasyonla ezilen en alt tabakalar buna karşı milli reaksiyon gösterirler toplumsal barış bozulur) ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne uygunluk göstermez.( Toplum enflasyondan çıkarı olanlarla enflasyondan zarara uğrayanlar olarak ikiye bölünür. Tıpkı bu gün olduğu gibi.) Para da bir menkul mülk olduğuna göre Anayasamızın 3.,5.ve 35. Maddeleri ile fiyatlarda istikrar sağlamayı emreden 166. Maddesine aykırı olduğu kuşkusuzdur. Bu açıdan bakıldığı zaman AKP 17 bütçe yapmıştır. Hepsi de açıktır. AKP dönemindeki resmi bütçe açıkları 700. Milyardan da fazladır. Sadece 2019 bütçesi 81 Milyar açıktır.2020 yılı bütçesi de 139 Milyar açıkla TBMM de görüşülmektedir. AKP nin ilk bütçesi 2004 yılı bütçesidir ve 40 Milyar açıktır. 2004 gelirlerimiz 100 milyardır. 2004 te gelir 100 Milyar ise. Her yıl ortalama %5 kalkınsak dahi bu sene bütçe gelirlerimiz 100+17x5=185 Milyar olabilir. Ama 2020 bütçemizde gelirler              1. Trilyon 95 Milyardır. Bu gelire ulaşılamaz. Hayalidir Bütçe açığı 139 Milyar gösterilmiştir. Bu dahi hayalidir. Açık daha fazladır. Bu bütçe tamamen 14 Mayıs 1950 sonrası bütçeleri gibi hayali bir bütçedir. Yüce makamlarınızın aldatıldığı nokta işte budur. Hala daha bütçe açıkları yüzünden Türk milletinin tam manasıyla iflasa sürüklendiğini anlayan DENK bütçeye dönelim diyen bir AKP’li yetkiliye rastlanmamıştır. Açık bütçeler konusunda ulu kurucularımızın direktifleri herkesçe bilindiği gibi aşağıda yeniden sunulmaktadır.
a)Ulu Önder Atatürk’ün direktifleri:
Bugünkü savaşmalarımızın gayesi tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın bütünü ise ancak mali bağımsızlıkla mümkündür. Mali bağımsızlığın korunması için ilk şart bütçenin ekonomik bünye ile orantılı ve DENK olmasıdır.
Açık bir bütçenin sayısız sakıncalarını iyi bilen TBMM nin DENK bütçe yönünde kesin karar sahibi bulunması devletin mali ve hatta genel politikası için büyük güvencedir.
b)Ebedi Şef İsmet İnönü’nün direktifleri:
Enflasyon politikası, iktidarın daha ilk yıllarından itibaren iktisadi bünyeyi süratle takatından düşürerek 1952 yılının son baharı başlarında, memleketi tam manasıyla iflasa sürüklemiştir. Kelimeyi tartarak kullanıyoruz.
Harici ticaretin normal şekillere girebilmekten her gün uzaklaşması, altın ve döviz fiyatlarının daima yükselme  suretinde bir istikametten bir türlü ayrılamaması iktisaden zayıf tabakaların her gün biraz daha sefalete uğraması Hükumete itimadı kıran başlıca amillerdir.
3-Peki,  Anayasamız acaba ne diyor?
Bütçelerin DENK olarak hazırlanması ve DENK olarak  TBMM ne sunulması Anayasamızın 166. maddesine göre aşağıdaki özellikleri taşıması  gereklidir. Bu görev Maliye Bakanlığının ve hükümetin en temel görevidir.
·                       Mili tasarrufu sağlayıcı ve üretimi artırıcı,
·                       Fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde denge sağlayıcı,
·                       Yatırım ve istihdamı geliştirici olmalıdır.
a)     Cumhurbaşkanlığı andına göre:
“ Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, …..Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu yemini etmiştir. Bu yeminin en başında bağımsızlığımızı korumak  vardır. Atatürk’ün direktifine göre de bağımsızlık için ilk şart DENK bütçedir. Bu durumda Cumhurbaşkanımızın  bütçemizi DENK yapacağım diye  yemin etmiş olduğu kuşkusuzdur. 2003 ten bu yana hiç DENK bütçe  yapılmamıştır. Yemininizi 2020 bütçesini, DENK yaparak tutmanızı tüm Türk milleti beklemektedir.
b)     Sayın Cumhurbaşkanımız Andında   Hukuk devleti ilkelerine, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalmak hususu yer almaktadır. Açık bütçeler  Hukuk devleti ilkelerine uymaz Atatürk’ün verdiği direktiflerle uyuşmaz. Açık bütçeler, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek amaçlarına da aykırıdır.

4-AKP dönemindeki bütçe uygulamaları
 AKP döneminde çıkarılan tüm bütçeler açıktır ve şimdi sunacağımız AKP karnesi bu açık bütçelerin uygulanması sonucudur.
Bir gram altın 18 YTL den 277 YTL ye çıkmıştır. Artış 15 mislidir
Çeyrek altın 24 YTL den 445 YTL ye çıkmıştır. Artış 18 Mislidir
Bir ABD Doları 1.600.000 TL den 5.809.000 TL ye çıkmıştır. Artış 3,6 mislidir.
Bu rakamlar Türk milletinin AKP iktidarının çıkardığı açık bütçelerin uygulanmasının sonucudur. Türk Milleti bu dönemde en az 15 defa ezilmiş ve İsmet İnönü’nün deyimi ile  tam manasıyla iflasa sürüklenmiştir.
   Açık bütçeler    milletimizin refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılınması ilkesine ve hatta “ Komşun açken sen tok yatma” hadis-i şerifine göre değil komşuyu tüm ümmet-i Muhammedi tam manasıyla iflasa ve açlığa  sürüklediğinden Yüce Müslümanlık ilkelerine de aykırıdır. Türk milleti altın temel alınırsa 15 defa ezilmiştir. Hal böyle iken AKP yöneticilerinden DENK bütçe yapalım diyen bir doğru ses duyulmamıştır.

SONUÇ VE TALEP:
10 Kasım 1938 de 80 kuruş olan bir ABD doları AKP iktidara geldiği zaman 1.320.000 TL idi. Bu gün için 5.810.000 TL dir. Plan ve bütçemizin fiyatlarda istikrar sağlaması, ödemelerde denge sağlaması, yatırım ve istihdamı geliştirici olmasını emreden Anayasal ilkelerin    ( Anayasa Madde 166)  17 defa çiğnendiği kuşkusuzdur. Bütçelerin denk yapılması Anayasamızın 166. Maddesinin gereği olduğu kadar Atatürk tarafından verilen yukarıda yer alan direktifin de bir gereğidir. Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma diye yemin eden bir kimsenin  yapacağı şey de DENK bütçe yapmak ve yaptırmak olduğu bedihidir. DENK bütçeye dönmenin gerekli olduğu hususu 14 Mayıs 1950 den bu yana açık bütçelerle ve enflasyonla ezilen ve tam manasıyla iflasa sürüklenen tüm Türk Milletinin düşünceleri olduğu kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle TBMM de 139 Milyar açıkla kabul edilen ve onayınıza sunulan bütçenin onaylanmayarak Anayasamızın 89. Maddesine göre veto edilemeyeceğinden Anayasamızın 104 maddesinde yazılı görevleriniz gereği;
- Cumhurbaşkanı devletin başlıdır
- Türk milletinin birliğini temsil eder
- Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının  düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder
Anayasamızda Yüksek Makamlarına verilen  görevlerinizin yerine getirilmesi amacıyla anayasaya uymayan 139 Milyar  açık bütçeyi  T.C. Anayasa Mahkemesine götürmek özlük haklar ve sosyal yardımlar hariç olmak üzere iptal edilmesini sağlamak tarihi bir görev olarak karşınızdadır. Bu tarihi görevinizi yapmak için 139 Milyar açık olarak TBMM den çıkarılan bütçeyi onaylamayarak özlük haklar ve sosyal yardımlar hariç iptal edilmesi için T.C. Anayasa Mahkemesine götürülmesi gerektiğini Anayasamızın 74. Maddesinin Türk vatandaşlarına verdiği hak ve vecibeler kapsamında, takdir ve tensiplerinize arz ederim. 24 Aralık 2019
Op. Dr. Aytekin Ertuğrul
(E ) Dz.Tbp.Kd.Alb







22 Aralık 2019 Pazar

BASIN AÇIKLAMASI “Kemalist devrimin yiğit neferi Kubilay”


Konu:Kemalist devrimin yiğit neferi Kubilay                                                              22 Aralık 2019               
BASIN AÇIKLAMASI

İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın 23 Aralık 1930 tarihinde mürteci Derviş Mehmet ve adamlarınca da hunharca katledilmesi Cumhuriyet rejiminin, 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
89 yıl önce gerçekleşen bu isyan girişimi, emperyalizmden güç ve destek alan gerici, bölücü, işgalci artığı beslemelerin Türk devrimine karşı düzenledikleri bir suikast girişimi ve sapkınlığıdır.
Menemen olayı ve Kubilay’ın hunharca katledilmesini, birkaç mürtecinin giriştiği gerici bir kalkışma olarak değerlendirmek, Türk ulusunun daha birkaç yıl önce yüz binlerce şehit vererek ülkemizden kovduğu emperyalist yağmacıları ve katliamlarını aklamak ve tarihsel gerçekleri perdelemektir. Menemen olayı;  Genç Türkiye Cumhuriyetini batı emperyalist yağmacılığının hegemonyası altına sokmaya, Türk Ulusunun bağımsızlık direncini kırmaya ve Kemalist devrimi engellemeye yönelik dış destekli bir kalkışmadır.
Nasıl’ ki bu gün; Bir CIA/NATO kirli savaş ürünü olan IŞİD, 2012’de Ürdün’ün Safevi kasabasında CIA, Türkiye ve Ürdün İstihbaratı tarafından kurulmuşsa, Menemen irticai kalkışması başta İngiltere olmak üzere, Yabancı güçlerin beslemesi İngiliz Muhipleri Cemiyeti Başkanı Sait Molla, Erbilli Şeyh Esat, Giritli Hüsnü Bey ve Giritli Şeyh Sükûti tarafından planlanmıştır.
İşte isyan girişiminin arkasındaki bu gerçekler, gerici ve bölücü kuvvetlerin emperyalizmle iş ve güç birliğini ortaya koyuyor. 89 yıl sonraya döndüğümüzde de olguların değişmediği görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne kasteden kuvvetler, bugün de emperyalizmin güdümünde hareket ediyor. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu Kubilay’a suikast silsilesinin halkaları.  Hepsi birer sembol.  Hepsi birer Kubilay, her suikast ayrı bir Menemen.  Ama bu gün Menemen’deki kararlı duruştan, çelik iradeden eser yok.
AKP seçimle gelip -giden herhangi bir düzen partisi değildir. Dinci faşizmin iktidarı ele geçirmiş halidir.
Bu ülkenin Cumhurbaşkanı “İslam bize göre değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz." Diyorsa
Giritli derviş Mehmet in torunları“Şeriat kurallarını uygulamada engel yok” diyebiliyorlarsa,
Bu ülkede “tıbbi konularda nasıl fetva verileceğine dair” sempozyum düzenleniyorsa,
Şeriat hükümleri Resmi Gazete de yayınlanıyorsa,
Üniversitelerde Türk ulusunun egemenlik sembolüdür istiklâl marşı arabın yalellisi gibi söyleniyorsa,  Artık dinci faşist diktatörlüğe karşı cepheden bir meydan okuma değil, iktidarın suyuna gitme tutumunun yön verdiği yumuşak bir muhalefetle yol alınmayacağı görülmelidir.
1923 te Sevr i yırtıp Lozan’ı kabul ettiren Türk ulusu karşısında silahla amaçlarına ulaşamayacaklarını gören Emperyalistler 1923 ten sonra strateji değiştirerek emperyalizmin emrinde çalışan etki ajanı, istihbarat elemanı ya da provokatörler aracılığı ile işgal edeceği ve sömüreceği ülkeleri içeriden çökertemeye yöneldiler.
Bu gerçek 1925 şeyh Said ayaklanmasında, 1930 Menemen suikastında, 1937-1938 Dersim bölücü kalkışmasında hiç değişmemiştir. Emperyalist haydutlar devşirilmiş, besleme, kendilerine bağlı bölücü ve gerici kadroları kullanarak amaçlarına ulaşmaya çalışmışlardır. 
 Bu nedenle;  Siyasal dinci faşizme ve gericiliğe karşı mücadele, siyasal dinciliği besleyen, palazlandıran ana damar olan emperyalizmle karşı mücadele ile özdeştir. Başka bir söylemle emperyalizmi alt etmeden siyasal-dinci faşizmi ve gericiliği alt etmek olanaksızdır. Hesaplaşmayı dinci-gerici siyasal sistemin temel dayanağı olan emperyalizmle yapmayı göze alamayan her hareket tali sorunları öne çıkarıp dinci faşist sistemin aklanmasına meşrulaştırılmasına hizmet eder.
Kemalist devrimin yiğit neferleri Kubilay ve silah arkadaşlarını bu duygularla bir kez daha anıyor, anılarının önünde saygı ile eğiliyoruz. 
YÖNETİM KURULU ADINA:                                       Mahmut ÖZYÜREK
                                                                              ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ
                                                                                   ISPARTA ŞUBE BAŞKANI