19 Mart 2017 Pazar

Kadir Topbaş, ABD- İngiltere’nin Misyonerliğini mi üstlendi?





ABD büyükelçiliğinin129 bin dolarlık bağış yaptığı Ensar Vakfının kurucu üyesi, Amerikan ajanı Nakşibendi tarikatı-Erenköy Cemaati şeyhlerinden İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş, Referandumun önemini anlatırken, gelmesi planlanan başkanlık sistemi ile işlerin daha hızlı ilerleyeceğini söyledi.
Topbaş, “Rejim değişikliğini 1923 yılında yaptık, o geride kaldı. Ama rahat hareket edebilen bir devlet yapısının oluşması gerekiyor. Biz bile İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak yetkilerimizin artırılmasını istiyoruz. HATTA İSTANBUL’A ÖZEL BİR YASA TALEBİMİZ OLDU. Niye daha çok işlem yapalım diye.
Topbaş devamla “Belediye başkanı olarak tecrübe edindim ki üç dönemden beri bir farklı yasa olsa bu şehirde çok daha farklı iş yapabiliriz. Ne demektir bu, ne istiyorum? Diyorum ki İstanbul kendi kendini yönetsin, başka müdahaleler olmasın, kendi kararını kendi versin. Bu yanlış mı? Doğru. Böyle tek elden yürüsün” dedi.
Yağmacı batının, Anadolu’nun kıskaca alınıp boğazlanması için başlattıkları Çanakkale saldırısının püskürtüldüğü, Çanakkale Zaferinin 102. Yılında Kadir Topbaş’ın   İstanbul kendi kendini yönetsin” önerisi İngiliz arşivlerinden çıkartılmış ve yerli malı bir “İngiliz’ tarafından yeniden gündeme getirilmesidir.
İngiliz arşivlerinde CAB/23/35 numarayla kayıtlı ve 11 Ocak 1920 tarihli bir belgeye göre, Paris'te İngiliz Başbakanı Lloyd George'un otel odasında, İngiltere Dışişleri Bakanı Earl Curzon, Bonar Law, Lord Birkenhead ve Hindistan’daki İngiliz yönetiminin Dışişleri Bakanı E. S. Montagu'nun da katıldığı bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda, Osmanlı Devleti'nin Avrupa topraklarından çıkarılması ihtimaline karşı bir proje üretilerek İstanbul'un ayrı bir devlet olması tartışıldı.
Bu projeye göre kurulacak İstanbul Devleti'nin sınırları, Avrupa yakasında Marmara Denizi ve Enos-Midis (veya Çatalca) hattı arasında olacaktı. Anadolu yakasında ise Boğaziçi'nin Şile-İzmit hattının batısı, bu devletin sınırları içinde kalacaktı. Çanakkale Boğazı'nın da İstanbul Boğazı gibi bu yeni devlete dâhil olması öngörülmüştü.
Amerikalı ve İngilizlerin sınırları neredeyse birbiri ile çakışan bağımsız bir İstanbul bölgesi üzerinde çalıştıkları hatta projelendirdikleri anlaşılmaktadır. (Özoğlu,2015)
O Dönemin Gazetecilerinden Ahmet Emin Yalman da ABD'nin bağımsız ‘İstanbul Devleti' projesini Hatıralarında şöyle anlatır:
İngiltere bir aralık şöyle garip bir teklif atmıştı: İstanbul'da ayrı bir devlet kurmak ve devlet başkanlığına Birinci Cihan Harbi yıllarında büyük başarılar gösteren Herbert Hoover'i getirmek. Hoover bu teklifi alınca bilmediği bir şey için evet ya da hayır diyemeyeceğini söylemiş, ilk adım olarak bazı uzmanların konuyu incelemesini istemişti. İşte Kurtuluş Savaşı yıllarımızda Anadolu'ya gelen ‘General Harbold Heyeti' bu amaçla Türkiye'ye gelmişti.(Yalman,1997:277)
Üzerinde bir süre çalışılan bu projeden; ABD'nin İstanbul'da bir devlet kurmak istediği ve başına  da devlet başkanı olarak o sıralarda bir misyoner yardım teşkilatının başkanlığını yapan Herbert Hoover'i getirmek istediği anlaşılmaktadır.
Kuşkusuz bu projenin amacı, Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının kontrol altında kalmasıydı. Karadeniz ile Akdeniz arasındaki bütün adalar (cümlenin İngilizcedeki kuruluşuna göre buna Ege Denizi’ndeki adaları katmak mümkün ama yazının mantığına göre sanıyorum Marmara Denizi’ndeki adalar kastedilmiş) İstanbul Devleti’nin toprakları olacaktı. Sonuç olarak bu projenin uygulanabilirliğinin güçlüğü göz önüne alınarak, ayrı bir İstanbul Devleti kurulmasından vazgeçildi.”
Dayatılan anayasa değişikliğinin 16. Maddesi’nde “yeni kamu tüzel kişiliği kurma yetkisini Cumhurbaşkanı’na (Başkana) da veriliyor”.   Eğer evet çıkar da bu yetki cumhurbaşkanına verilir ise: yeni yetkilerle donatılan ve hesap da sorulamayan cumhurbaşkanı bir kararname yayımlayarak Türkiye’nin yönetimine eyalet sistemini dâhil edebilir. Böylece İngiltere Başbakanı Lloyd George'un projesinin “uygulanabilirliğinin güçlüğü” de ortadan kalkmış, İstanbul Anadolu’dan kopartılmış olacaktır.
Türk Ulusu; CİA ajanlarının, ABD’nin özel görevlilerinin, AB cambazı misyonerlerin, Emperyalistlerce önlerine atılan sofra artıklarıyla “tür” değiştirerek soysuzlaşmasını, varlığını ve makamını satmasını ilk kez yaşıyor değildir. Yunan ordusunun başarısı için dua ediniz!” Diyen Adliye Nazırı (Medrese çıkışlı) Ali Rüştü’leri, "Anadolu direnişi bir blöftürdiyen Nazır Rıza Tevfik’leri, “İngiliz mandası istediğinizi bütün itilaf temsilcilerine, hükümete ve gazetelere bildiriniz. “diyen İngiliz Muhipler Derneği Başkanı, Adliye Nezareti Müsteşarı ve yazar Sait Molla’ları, “Bu ülkedeki yabancı askerler, Teşkilat-i Milliye'den bin kere daha iyidir." diyen Yazar ve Nazır Ali Kemal’leri bilir ve tanır.
Dilerim ve umarım’ ki İstanbul kendi kendini yönetsin” önerisinde bulunanların sonları, 1920’li yıllardaki ihanet erbabının sonlarına benzemez! 19 Mart 2017 Isparta
Mahmut ÖZYÜREK