Yabancılara
toprak satışını düzenlenen kanunla birlikte 25 dönümden 300 dönüme çıkarıldı.
Çıkarılan kanunun ardından Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün Ocak 2012
verilerine göre Hatay’da 1974 yabancıya, 1320 parselde toplam 3 milyon 722 bin
824 metrekare toprak satıldı. 5 milyon 556 bin metrekare bir alan sahip olan
Hatay’ın bu satışlarla birlikte yarıdan fazlası yabancıların eline geçmiş oldu.
Milli
Gazete’den Fatih Yedier’in haberine göre Hatay’ın yarıdan fazlasının
yabancılara satılması tesadüf değil. Bölgede yaşanan sıcak gelişmeler sürerken,
toprak alımlarının devam ettiği belirtiliyor. Benzer bir durumun Urfa için de
geçerli...
NEDEN HATAY?
Hatay, hem
Yahudiler hem de Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen çok sayıda
yerleşim yerini içinde barındırıyor. Dünyanın ilk mağara kilisesi ve
Hıristiyanların en önemli ibadet mekanlarından olan St. Pierre Kilisesi,
Hatay’da bulunuyor.
Vatikan’dan
sonra Hıristiyanların ikinci hac yeri ünvanını taşıyan bu kilise yakın bir süre
önce restorasyona alındı. Antakya Musevi Havrası Vakfı da iki tarihi konutu
restore ettirerek, buraları şehre gelecek Yahudilerin için "Antakya Musevi
Konuk Evi"ne dönüştürdü.
Bu kapsamda
2005 yılında Hatay’da I. Hatay Medeniyetler Buluşması adı altında bir toplantı
düzenlenmiş beş gün süren toplantının açılış konuşmasını İstanbul Rum Ortodoks
Patriği Bartholomeos yapmıştı. Toplantıya dünyadan çok sayıda din adımı
katılmıştı.
Hatay’da
farklı inanç gruplarına mensup vatandaşların yaşıyor olması, Hatay’ı
medeniyetlerin ve inançların birleştiği bir yer olarak göstermek isteyenler
için bulunmaz bir fırsat sunuyor. Ne yazık ki yetkililer de yaptıkları
çalışmalarla, ifsad faaliyetlerine çanak tutuyor.
TÜRKİYE’NİN
YÜZDE 10’U GÖZDEN ÇIKARILMIŞ DURUMDA
Eskiden bir
ilin en fazla binde onu satılabilirken günümüzde ise bu oran Türkiye’nin yüzde
10’unu geçmez diye değiştirildi. Yani Türkiye’nin bu manada yüzde 10’u gözden
çıkarılmış durumda.
Hatay’ın
yarıdan fazlası satılırken Konya arazilerinin ise yüzde 7’si yabancılara
satıldı. Yabancılara satış konusunda belirlenmiş sınır, il yüzölçümünün yüzde
05 iken bu sınır Hatay’da yüzde 040 ile aşıldı. Özellikle Suriye’de yaşanan
gelişmeleri fırsat bilerek bölgedeki arsaların el değiştirdiği ifade ediliyor.
Hatay başta
olmak üzere Urfa’da da benzer alımların gerçekleştiği kaydediliyor.
***
Mustafa Pamukoğlu'nun mütekabiliyet yasası üzerine
yazısı.
TBMM'de
Tapu Kanunu'nun 35 ve 36. maddelerinde değişiklik yapan yasa ile yabancıların
ülkemizde gayrimenkul alımları daha kolaylaşmış olacak. Bugün bu hususta geçmiş
dönemlerdeki düzenlemeler ve yeni yasanın getirdiklerini size aktarmak, bir
başka yazıda da bu husustaki görüş ve eleştirileri yazmak istiyoruz.
Yabancılara
mülk satışı Osmanlı zamanında 1854 yılında ilk kez gündeme geldi. Osmanlı, 1854
yılında dış borçlanmaya başladığında borç veren ülkeler Osmanlı'ya yabancılara
mülk satışının serbest bırakılması hususunda baskı yaptılar. Bunun üzerine
8.6.1868 tarihinde bu olanak yabancılara sağlandı.
1924
yılında 442 sayılı Köy Kanunu'nun 87. maddesi uyarınca yabancıların köylerde
gayrimenkul almaları yasaklandı.
1934
yılında Tapu Kanunu'nun 35. maddesi ile 30 hektarı aşmamak ve karşılıklılık
(mütekabiliyet) şartı ve bazı sınırlamalar ile yabancılara mülk edinme hakkı
tanındı. 2008 yılına kadarki dönemde bu düzenleme geçerli olmuştur.
1984
yılında Anavatan iktidarı 3029 sayılı yasayı çıkardı. Bu yasada mütekabiliyet
şartı yoktu. Anayasa Mahkemesi bunu ulusal çıkarlara aykırı olduğu gerekçesi
ile iptal etti. Bunun yerine 3278 sayılı yasa çıkarıldı ki bu da aynı
gerekçelerle Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. AKP, 2003 yılında 4875
ve 4916 sayılı yasaları, 2005'te 5444 ve 5782 sayılı yasaları çıkardı. Tüm bu
yasal düzenlemeler Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi.
2008
yılında, 3.7.2008 tarih ve 5782 sayılı Yasa ile Tapu Kanunu'nun 35 ve 36.
maddeleri değiştirildi. 30 hektar ve karşılıklılık ilkesi korunarak halen
uygulanan ve yeni yasa ile değiştirilen hüküm yürürlüğe girdi. Şimdi ise bu
değiştirilmekte, yeni yasal düzenlemeler getirilmiş olmaktadır.
Gerçek
kişiler için yeni yasa ile getirilen ve 2008'deki düzenlemeyi değiştiren
hususlar şunlardır:
1-
İşyeri ve mesken olma koşulu,
2-
İmar planı içinde olma ve bu amaçla tescil edilme şartı,
3-
Karşılıklılık (mütekabiliyet) şartı kaldırıldı.
Bunun
anlamı orman, göl dahil tarım alanlarından da satış olanağı olacak. Sit
alanlarından da satış yapılabilecektir.
Yeni
yasa ise şu şartları getiriyor:
1-
İlçe bazında yabancıların alacağı gayrimenkul toplamı yüzde 10'u ve kişi başına
her halükârda 30 hektar (300 dönümü) geçmeyecektir. Ancak Bakanlar Kurulu bu
miktarı 600 dönüme çıkarabilecektir.
2-
Yapısız taşınmaz alan yabancılar 2 yıl içinde proje geliştirmek ve yatırım
süresinde de yatırımı gerçekleştirmek zorundadırlar.
Tüzelkişilerin
mülk edinmelerinde de yenilikler getirildi
1-
Uluslararası şirketler de yabancı mülk edinebilecekler.
2-
Güvenlik bölgelerinde mülk edinmek yine izne bağlı olacak.
3-
Taşınmaz rehini tesisinde veya taşımaz rehininin paraya çevrilmesi kapsamındaki
mülkiyet edinimlerinde, şirket birleşmelerinden ve bölünmelerinden doğan
taşınmaz edinimlerinde ve özel yatırım bölgelerindeki taşınmaz mülkiyeti ve
sınırlı aynı hak edinimlerinde bu izin uygulanmayacak.
4-
Bankalarla ilgili olarak 5411 sayılı Bankacılık Kanunu çerçevesinde kredi
olarak sayılan işlemler nedeniyle alacaklarının tahsili amacıyla edindikleri
taşınmazlarda da izin alma işlemi uygulanmayacaktır. Ancak bankalar
alacaklarına mahsuben almak zorunda kaldıkları taşınmazları üç yıl içerisinde
elden çıkarmak zorundadırlar.
Ülkemizde
18.11.2002 tarihine kadar 8.780 arazi, 8226 adet konut satılmıştır. 2002'den
bugüne AKP döneminde 24.993 arazi ve 74.813 konut satılmıştır. Cumhuriyet
döneminden beri satılan arazi tutarı 10.260 hektardır. Metrekare hesabına göre
2002 yılına kadar satılan toplam taşınmaz alanı yaklaşık 12 milyon m2 iken AKP
döneminde 136 milyon m2 gayrimenkul satılmış durumdadır. Bu miktar tüm
dönemlerde satılanların yüzde 90'ının AKP döneminde satıldığını göstermektedir.
Bu
yasa ile ülkemizin egemenlik hakkı sınırlanmış oluyor mu? Ülkemizden toprak
alan yabancıların ekonomik anlamda güçlenmeleri siyasi sonuçlar doğurur mu?
Zaten 30 hektar şartı korunuyor, korkmamak gerekir şeklinde düşünmek mi uygun?
Karşılıklılık ilkesi elimizi zayıflatan bir şey mi yoksa siyasi manevra
sağlayıcı bir araç mı? İsrail'de toprakların yüzde 92'si devlete ait iken
İsraillilerin bizden toprak alması ne kadar doğru? Körfez ülkelerinden bir
çakıl taşı almak mümkün değilken Arapları baş köşelerde görmek ne kadar
anlamlı? Bu yasanın çıkmasını ABD mi istedi? İnşaat sektörü bundan ne kadar
yararlanacak? Cari açığa ne kadar faydası olacak? Bütün bu soruların cevabını
başka bir yazıda irdeleyeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder