TAVİZLERİN
TESLİMİYETE DÖNÜŞECEĞİ YERDEYİZ:
Ya Teslimiyet Ya Çıkış
16 Eylül
2015 Özgür Gündem adlı gazetenin bir sayfası,
KCK adlı PKK kolu örgütün bir yöneticisine ayrılmış. Bu açıklamalar, bugün ne
durumda olduğumuzu ve önümüzdeki günlerde neler yaşanabileceğini açık seçik
anlattığı için üzerinde durulmayı hak ediyor.
DOLMABAHÇE ISRARI
DOLMABAHÇE ISRARI
PKK/KCK örgütü,
kabul ettiremedikleri halde “mutabakat” demekte ısrar ettikleri
Dolmabahçe atağına çok önem veriyor. İstanbul’daki Dolmabahçe sarayında, HDP
milletvekilleri AKP hükümetinin yetkilileriyle buluşmuşlardı. “Ortak Açıklama”
yapacaklardı. Metin 10 maddelik idi, taslaktı, Öcalan tarafından hazırlandığı
bilgisi yayılmıştı, AKP hükümeti görüş bildirecekti, Hükümet – HDP
imzalayacaktı, ortak tek metin okunacaktı. Her ne olduysa, Cumhurbaşkanı
Erdoğan bu metni reddetti. 10 maddeyi HDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder okudu;
ardından AKP hükümetindeki Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan kendi kısa
metnini okudu. İşte bu olayla birlikte, çözüm süreci adı verilen ayakları kırık
masa çöktü. “Ateşkes” bozuldu. Tarih 28 Şubat 2015 idi. Şimdi KCK
yetkilisi “Dolmabahçe’de bitti, Dolmabahçe’de başlasın” istiyor. Yani 10
maddede topladıkları hedeflerini yeniden öne sürüyor.
ŞİMDİ ÜÇ İSTEKLERİ VAR:
Tahkimli ateşkes, yabancı hakem, yeni anayasa
ŞİMDİ ÜÇ İSTEKLERİ VAR:
Tahkimli ateşkes, yabancı hakem, yeni anayasa
“Tahkim
edilmiş ateşkes çerçevesinde, arabulucular gözetiminde müzakereye, bir
demokratik çözüme hazırız.”
Ateşkesin
tahkimlisini istiyorlar. “Olacaksa tahkim
edilmiş bir ateşkes olmalı. Müzakere endeksli olmalı.” Tahkim edilmiş
ateşkes dedikleri şeyin iki koşulu var. Açıklamadan anlaşılıyor ki, ateşkes
için birinci koşulları Öcalan’ın serbest bırakılması. “Baş müzakereci
(Öcalan) özgür koşullarda olmadan, herkesle görüşmeden nasıl çözüm endeksli
ateşkes olacak? Bu açıdan gerçekten tahkim edilmiş ve çözüme endeksli
bir ateşkes olmalı” İkinci istekleri ise, Dolmabahçe’de öne sürdükleri 10
maddeyi temel alan bir müzakere sürecinin kabul edilmesi. “Siyasal çözüme
endeksli bir programla tahkim edilmiş ateşkes yapılmalı. Çözüm
Dolmabahçe Mutabakatından başlasın.”
Yabancı
hakeme hazırlar. “Avrupa Parlamentosu, Avrupa
Konseyi ve birçok çevreden gelen çift taraflı ateşkes çağrıları”
üzerine yapıldığı belirtilen bu konuşmada, KCK yöneticisi “bunlar önemlidir”
diyor. “Biz bu çevrelerin gerçekten demokratik çözüme, siyasal çözüme
endeksli bir çözüm istediklerine de inanıyoruz. Onlar artık muhatapsız bir
şekilde bu sorunun çözülemeyeceğini de biliyorlar. Demokratik siyasal çözüme
oturun diyorlar." İşinin eri olduğu besbelli sunucunun “üçüncü
bir gözün gözetiminde tahkim edilmiş çift taraflı ateşkese siz evet der
misiniz?” sorusuna, KCK yetkilisi “tabi, bunun için hazırız” diye
yabancı devlet hakemliğini çoktan içlerine sindirdiklerini gösteriyor.
Demokratik
siyasal çözüme oturmanın ise, Yeni
Anayasa olduğunu artık ‘Mısır’daki sağır sultan’ bile biliyor. Bunun neleri
içerdiğine gelince, işte bu içerik, 28 Şubat 2015’in 10 maddesinde açık açık
yazılmış bulunuyor.
BÜTÜN
BUNLAR HANGİ SİYASAL PROGRAM İÇİN?
Dolmabahçe’de
ortaya sürülen 10 madde, PKK hedeflerini görece açık biçimde ortaya koyuyor.
Hazırlanmış olan açıklamanın tam metni basına ve kamuoyuna servis edilmedi. Ama
şu linkteki http://www.hurriyet.com.tr/gundem/28334292.asp
bilgilerin gerçek metni yansıttığından kuşku duymaya gerek yoktur.
Haberde kendi söyleyişleriyle okuyabilirsiniz, biz aşağıda özü gösteren tercümesiyle verelim:
Haberde kendi söyleyişleriyle okuyabilirsiniz, biz aşağıda özü gösteren tercümesiyle verelim:
1. Genel
af. Cezaevlerindeki silahlı-silahsız bütün PKK unsurlarına tahliye
2. Ulus
devlet ve üniter devlet ilkelerinin kaldırılması
3. Etnik
topluluklara siyasal kimlik verilmesi; Türk vatandaşlığının kaldırılması
4. Hukuk
dışı sayılan tüm örgütlerin sivil toplum örgütü olarak yasal hale getirilmesi
5. Koruculuğun
kaldırılması, güneydoğu için tazminat ve ek kaynak sistemi
6. Terör
suçluluğu ile ilgili tüm yasa-yönetmelik hükümlerinin kaldırılması
7. Kadınlara
ayrımcılık yapılmaması ve kentlerin kültürel özelliklerinin temel alınması
8. Etnik
toplulukların siyasal kimlik olarak tanınması ve anadillerin resmi dil olarak
kabulü
9. Kürt
etnisitesine siyasal-anayasal güvence; TC vatandaşlığı getirilmesi
10.
Bütün bunların yeni
anayasa ile yerleşik hale getirilmesi.
KCK adına
konuşan kişinin “demokratik siyasal
çözüm” dediği ve AB kurumlarının da bunu istediğini belirttiği harita böyle
bir harita. “Terör”, bu siyasal program için. “Çözüm süreci” de bu siyasal
programın nasıl kabul ettirileceği ile ilgili. Kısacası “terör” ile “çözüm
süreci” bir bütün oluşturuyorlar.
YAKICI ÖNEMDEKİ SORU
YAKICI ÖNEMDEKİ SORU
Bütün bu
bilgiler ışığında, bugün yakıcı önemdeki soru şudur: AKP ya da AKP’li geçici
seçim hükümeti, 1 Kasım 2015 genel seçimine dönük kısır hesapların gölgesinde
“tahkimli” ve “yabancı hakemli” bu emperyalist “demokratik siyasal çözüm”
saldırısına karşı, sürdürülen haklı operasyonları yine askıya alacak mı?
Şimdiye kadar gördüğümüz şey, çatışmaların alevlendirilmesi ve ardından “analar
ağlıyor!” diye çözüm süreci mekanizmasıyla daha fazla taviz verilmesi oldu.
Bu kez aynı davranış sergilenirse, yaşanacak şey yalnızca taviz vermek değil,
teslimiyet olacaktır.
Yabancı
devletlerin hakemliğini kabul etmek ve önerilen program temelinde Anayasa’yı
ortadan kaldırmak, başka bir anlam ifade etmez.
İçinde
bulunduğumuz dönemde iki büyük endişe kaynağımız vardır.
Bunlardan
biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkanlık Rejimi hayalidir.
Başkanlık rejimi, PKK/HDP siyasal programına kapıları ardına kadar açar. Etnisitelere
ve bölgelere bölünmüş bir siyasal ve toplumsal cehennem yaratır.
Diğeri ise,
AKP yöneticilerinin, Türkiye halkını Türk Ulusu olarak değil, İslam Ümmeti olarak
bir arada tutma hayalidir. Türk Ulusu’ nu hedef alan bu zihniyet, yalnızca
etnikçiliği değil aynı zamanda yeni-orta doğucu küresel güçleri de
cesaretlendirmiştir. Bu neo-osmanlıcılık hedefi, hem ülkemizde hem komşu
ülkelerde nelere yol açabileceğine tanık olunmuş, iş-görmez bir hayaldir.
Nüfusumuzun
büyük kısmı üzerinde etkili olan AKP, kendi amaçlarına ulaşma şansı olmayan
hayaller beslemektedir. Bu hayallerin peşinde dış destekli etnik
bölücülüğün yolunu açmakta ve hedeflerine ulaşmalarını sağlayarak işlerini çok
kolaylaştırmaktadır.
Türk Ulusunun
her etnik kökenden ve her inançtan bireyi, “kan dökülmesin” diyerek
çözüm istedi. Ama çözümü bugüne kadar ne taviz ne teslimiyet olarak anladı.
Halkın talep ettiği çözüm, Türkiye’nin ulusal birliğini ve vatanın
bölünmezliğini güvence altına alacak yollar bulunmasından ibarettir. Bu, bugün
her zamankinden daha güçlü bir taleptir.
Kan
dökülmesinin de, ortalığı kaplayan iç savaş senaryolarının da panzehri, bu
ulusal birlik ve vatanın bölünmezliği çerçevesini tereddüt etmeden sabırla
savunmaktır. Hem PKK’ya hem AKP’ye hem de bunların yoluna şu ya da bu biçimde
eklemlenmiş solcusuyla sağcısıyla yönünü yitirmişlere karşı… Bütün bu kirliliğe
teslimiyet değil, güzel bir geleceğe çıkış için...
Bizim siyasal programımız bellidir: Anadillerin inkârına da, resmi dil yapılmalarına da rızamız yoktur!
Bizim siyasal programımız bellidir: Anadillerin inkârına da, resmi dil yapılmalarına da rızamız yoktur!
Prof. Dr.
Birgül AYMAN GÜLER
[Ulusalyol.net,
16 Eylül 2015]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder