Yaklaşık on gün kadar
önce yeni Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara
Temsilcisi Erdem Gül, “MİT TIR’ları” ile ilgili haber yaptıkları gerekçesiyle
tutuklandılar. Ortada suç olsa bile, tutuksuz yargılamak varken iki gazetecinin
tutuklanması onaylanacak bir durum değildir.
Adana’da 19 Ocak 2014
tarihinde durdurulan ve Suriye’deki teröristlere silah taşıdığı ortaya çıkan
“MİT TIR’ları” ile ilgili haber ve fotoğraflar 21 Ocak 2014 tarihinde Aydınlık
Gazetesi’nde yayınlandı. Aydınlık Gazetesi’nde yayınlanan bu haber sonrasında
Cumhuriyet Gazetesi de dahil olmak üzere, bütün gazeteler sessizliğe büründü.
Ancak 29 Mayıs 2015 tarihinde aynı haber sanki yeni ortaya çıkarılmış gibi “ilk
kez yayınlanıyor” başlığıyla Cumhuriyet Gazetesi’nde, yeni birkaç fotoğrafla
birlikte yayınlandı.
21 Ocak 2014 tarihinde
Aydınlık Gazetesi’nde yayınlanan bu haber için, gazetenin genel yayın yönetmeni
hakkında dava açılmadı ve tutuklanmadı. Ama aradan 16 ay gibi bir süre
geçtikten sonra, aynı haberi çalan ve yayınlayan Cumhuriyet Gazetesi için,
genel yayın yönetmeni Can Dündar hakkında dava açılması ve tutuklanması,
üzerinde etraflıca düşünülmesi gereken bir durumdur.
Mahkeme kararıyla da
kanıtlanan haber ve eser çalma merakı olan Can Dündar, “ilk kez yayınlanan
görüntüler” başlığıyla, bu çalıntı haberle parlatıldı. Cumhuriyet
okuyucularının Atatürkçü yazarların gazeteden dışlanması sürecinde Can Dündar'a
tepki göstermesini engellemek amacı ile Can Dündar'ın büyük bir gazetecilik
başarısı göstermesi ve böylece parlatılması planlanmıştı. Tabii bu küçük
plandı, belki büyük planda yeni CHP’nin genel başkanlık koltuğuna oturtulması
bile düşünülebilir.
Erdem Gül, 22. Adalet
ve Demokrasi Haftası’nda 24 Ocak 2015 tarihinde Çankaya Belediyesi’nin
düzenlediği Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki etkinlikte, Uğur Mumcu’nun yeğeni
Evren Mumcu’nun sorusuna; “Türk Milleti demenizi yadırgadım. Türk Milleti diye
bir şey yoktur” diye yanıt vermişti. Can Dündar ise, Atatürk imajını bozmaya
çalışan “Mustafa” filmi ile ne olduğunu ve ne yapmak istediğini kanıtlamıştır.
Can Dündar'ın, 14 Nisan
2012 tarihinde Milliyet Gazetesi'ndeki 'Başka Kapıya' adlı yazısı şöyleydi: “Dün
süngü zoruyla başbakanı eve yollayanlar, bugün polis zoruyla evden toplanıyor.
Dün ‘adalet, insan hakları’ diye haykırdığımızda üstümüze tank sürenler, şimdi
adalet ve insan hakkı istiyor. Dün düzmece andıçlarla demokratları yok etmeye
çalışanlar, bugün düzmece kanıtlarla yargılandığından yakınıyor. Adaletsizliğe,
zulme karşı her zaman herkesin yanındayız. Ama dün burnundan kıl aldırmayan
mağrurların, bugün mağdur rolü oynamasına cevabımız aynı: ‘Başka Kapıya.”
Bunları yazan Can
Dündar kimdir?
Kemalizm düşmanıdır, orduyu dönüştüren
kumpasları destekleyendir, TSK'ye karşı PKK terör örgütünü destekleyendir, Türk
Milleti kavramına karşıdır, AKP'yi düne kadar desteklemiş romantik tatlı su
solcusudur ve Cumhuriyet Gazetesi’ni yeni Cumhuriyet yapandır.
Ülkemizde yüzlerce
gazeteci işsiz bırakılırken, birçok basın emekçisi ceza alırken Can Dündar ve
benzerlerinin sesleri çıkmamıştı. İlhan Selçuk başta olmak üzere birçok
gazeteci, demokratik kitle örgütü yöneticisi, sendika başkanları,
akademisyenler, siyasiler ve subaylar hukuksuzca tutuklanıp cezaevine
konulduğunda, Can Dündar ve benzerlerinin tepkisini duyan oldu mu?
Ulusal Kanal, ART,
Aydınlık Gazetesi ve Oda TV basıldığında, Can Dündar ve benzerleri ortada
yoktu. Ancak geçtiğimiz Ekim ayında operasyon yapılan cemaat medyasına “özgür
basın susturulamaz” diye destek veren Can Dündar ve benzerlerinin ikiyüzlülüğü
bir kez daha kanıtlanmıştır. Ergenekon ve Balyoz gibi komplonun dibine vuran,
hukuk ihlallerinin yaşandığı davalarda, Can Dündar ve benzerleri neredeydiler?
Can Dündar; “düzmece kanıtlarla yargılandığından yakınıyor” dediği
yurtseverlere karşı acaba bugün utanmakta mıdır? Cumhuriyet Gazetesi'nin
yitirdiğimiz çok değerli yazarı Deniz Som, Can Dündar'ın bütün yolsuzluklarını,
sahtekarlıklarını mahkeme tutanaklarına dayanarak, belgeleriyle açıklamıştı;
bunlar Cumhuriyet Gazetesi arşivlerinde bulunmaktadır Yaratılan ve başka
görevler yüklenen bu sahte kahramanlara çok dikkat edilmelidir, senaryo iyi
okunmalıdır. Dürüst olmayan birinden kahraman yaratılmasına izin vermemeliyiz.
Cumhuriyet Gazetesi’nin
başına getirilmesi özel bir proje olan Can Dündar’ın esas görevi ‘çözüm süreci’
adı verilen ve ulus devleti bitirecek olan bölücü projeye hizmet etmektir. 2007 yılında Fethullahçıların kurduğu The
Taraf Gazetesi ne yapmışsa, bugün Can Dündar’ın eline verilen yeni Cumhuriyet
Gazetesi de aynısını yapmaktadır. CHP’nin yurtseverlerden alınarak,
kimliksizleştirilmesi süreci ile Cumhuriyet Gazetesi’nin dönüştürülmesi, eş
zamanlı olarak projelendirilmiştir. Yeni CHP’de güvensizliğin ve başarısızlığın
başrol oyuncusu Kemal Kılıçdaroğlu ne ise, yeni Cumhuriyet Gazetesi’nde de Can
Dündar aynısıdır.
Uğur Mumcu, Bahriye
Üçok, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınları her fırsatta anan ancak bir kitabını,
bir makalesini bile okumayanlar, Can Dündar ve benzerlerini bu yurtsever
insanlarla aynı kefeye koyan aydın insan taklitleri, bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi olmaya devam etmektedirler.
Can Dündar’lar için protesto
gösterileri yapanlar, Cumhuriyet Gazetesi'nin Atatürk ilkelerinden sapan ve
değişen çizgisine boyun eğmektedirler. Cumhuriyet Gazetesi yönetimine yapılan
bu hukuksuzluğun kınanması gerekir ancak sapla samanı da birbirine
karıştırmamak gerektiği de bilinmelidir. Unutmayalım ki, bugün hukuksuzluk
yapanlara da yarın hukuk gerekecektir.. 7 Aralık 2015
SUAY KARAMAN
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder