"Sayın Erdoğan'da başbakan olmadan önce ABD'ye gitti"
Kemal Derviş, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretiyle ilgili soruya böyle yanıt verdi
Can HACIOĞLU / ESKİŞEHİR (AHT)
Brookings Enstitüsü Küresel Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, "Yüzde 6'nın üstünde bir büyüme, yüzde 6'nın altında bir cari açığı gerçekleştirdiğimiz anda 2023 hedeflerine gerçekten çok yaklaşabiliriz" dedi.
"Barış sürecinin son derece sevindirici olduğunu hepimizin mutlaka üstüne titremesi gereken bişey olduğunu savunuyorum" diyen Derviş, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretine ilişkin bir soru üzerine, "İnsanlar hayat içinde değişir bu çok doğal. Amerika'da bizim değerlerimize yakın, bize saygı gösterenlerle çok iyi ilişkiler kurmak hem bizim hem Amerika'nın hem dünyanın yararına. Ama bu hiçbir zaman bizim herhangi bir kuruluşun, partinin, genel başkanının, bakanın ya da ülkenin Amerika'nın himayesi altına girmesi veya onun gücünün arkasına takılmak anlamına gelmiyor. Bu dengeyi çok iyi bilmeniz gerekiyor..
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da başbakan olmadan önce ABD'ye gitti hatırlarsanız. Herkes Amerika'ya gidiyor diyelim. Ama Atatürk anlayışından geri kalan tepkisel bir durumumuz var. Bence burada Atatürk yine en doğru yolu gösterdi; herkese saygı, herkesle barış" diye konuştu.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) tarafından Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneğinin (ESİAD) ev sahipliğinde Anemon Otel'de düzenlenen 17'inci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi başladı. İki gün sürecek olan zirvenin ilk gününde, Brookings Enstitüsü Küresel Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Dr. Kemal Derviş "Finansal Kriz Sonrası Dönemde Küresel Ekonomideki Değişimler ve Türkiye'nin Uyum Süreci" konulu bir konuşma yaptı.
Konuşmasının ardından iş dünyası temsilcilerinin sorularını cevaplayan Derviş, dış siyaset ve ekonomi arasında ilişkiye dikkat çekerek, herkesle yakın ilişkiler kurmanın önemine vurgu yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyareti ile ilgili bir soru üzerine Derviş, şunları söyledi:
"HERKESE SAYGI HERKESLE BARIŞ YOLU"
"İnsanlar hayat içinde değişir bu çok doğal. Amerika'da bizim değerlerimize yakın, bize saygı gösterenlerle çok iyi ilişkiler kurmak hem bizim hem Amerika'nın hem dünyanın yararına. Ama bizim değerlerimize saygı göstermeyenlere, başkasının içişlerine karışanlara kesinlikle sınır koymamız lazım. Ana yaklaşım bu. Amerika elbette çok önemli. Dünyanın en önemli gücü. Ama bu hiçbir zaman bizim herhangi bir kuruluşun, partinin, genel başkanının, bakanın ya da ülkenin Amerika'nın himayesi altına girmesi veya onun gücünün arkasına takılmak anlamına gelmiyor. Bu dengeyi çok iyi bilmeniz gerekiyor.
"BAŞBAKAN DA AMERİKA'YA GİTMİŞTİ"
Amerika'nın çok yakın dostuyuz. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da başbakan olmadan önce ABD'ye gitti hatırlarsanız. Herkes Amerika'ya gidiyor diyelim. Ama Atatürk anlayışından geri kalan tepkisel bir durumumuz var. Bence burada Atatürk yine en doğru yolu gösterdi; herkese saygı, herkesle barış. Ama kendi özgürlüğümüze, kendi kendimize yönetme hakkımıza en ufak bir gediği koydurmadan; milletin bunu düşünmemesini sağlayarak Türkiye'yi o zayıf zamanında, o ekonominin güç olduğu dönemde, o sanayinin henüz gencecik olduğu döneminde büyük Atatürk, Türkiye'yi dünyanın en saygın ülkeleri arasına sokabildi. Demek ki mümkün bu. Bugün daha da mümkün. Herkesle iyi geçinerek, herkesle barış içinde olarak. Ama kimsenin de emrine girmeden mümkün."
"TÜRKİYE'DE GÜZEL ŞEYLER OLUYOR"
Uzlaşma ve güven ortamının önemine vurgu yapan Derviş, insanların güven ortamlarında çok daha rahat hareket ettiklerini ve yatırım yapabildiklerini söyledi. Derviş, güven kavramının sadece ekonomik bir kavram olmadığını belirterek, "Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Hepimiz de alkışlıyoruz. Şüphesiz her kesimin de destek vermesi gereken bir barış süreci yaşanıyor. Ama bunun dışına baktığımızda kullanılan siyasi üslup oldukça rahatsız edici bir tablo ortaya çıkarıyor. Sanki iki ordu birbiriyle savaşıyor gibi görülüyor. Hoşgörüsüz ve tahammülsüz bir ortam profili gösteriliyor. Oysa demokrasi, hoşgörü ve tahammül demektir.. Barış sürecinin son derece sevindirici olduğunu hepimizin mutlaka üstüne titremesi gereken bişey olduğunu savunuyorum" dedi.
"İÇ BARIŞ TOPLUMDA ÇOK ÖNEMLİDİR"
Büyümenin önünde büyük sorunlar olduğunu belirten Derviş, "İktisat araçları ile her şey düzelmiyor. Elbette maliye, vergi, para, döviz politikaları çok önemli. Ama şu da bir gerçek ki toplum dengesini kaybettiği zaman ekonomi araçları fazla da bir işe yaramıyor. İyi bir büyüme hızı, gelir dağılımında adaletsizlik azaldığı zaman toplumda demokrasinin iyi işlediği bir gerçek. İnsanlar kendisini güven içinde hissederse 5-8 yıllık perspektifle yatırım içine girer. Tasarrufun düşük olmasının nedenleri arasında güven ortamı da yatar. Burada Yugoslavya örneğini vermek gerekir. Yugoslavya zamanında Polonya, Avusturya gibi ülkelerden çok daha iyi durumdayken birden bire patlak veren güvensizlik ortamı ve iç savaş geride hiçbir şey bırakmadı. Buradan anlıyoruz ki iç barış bir toplumda çok önemlidir. Toplumsal barış, birliktelik ve hoşgörü her konuda belirleycidir" diye konuştu.
"KIRILGANLIĞI AŞMAK İÇİN İÇ TASARRUF ARTTIRILMALI"
Türkiye'nin makro ekonomik sorunları arasında en önemli sorunun yatırım ve tasarruf sorunu olduğuna dikkat çeken Derviş, 2023 hedefleri ile ilgili olarak şöyle konuştu: "Türkiye'nin yatırımı finanse edebilmesi için ya iç ya da dış tasarrufa ihtiyacı var. Türkiye olarak biz yıllarca kalkınmamızı yabancı sermayeye bağlamış durumdayız. Geçen yıl gerçekleşen yüzde 12,6 oranındaki tasarrufumuz tarihimizin en düşük tasarrufudur. Yüzde 13 tasarruf ile yüzde 20 yatırım yapmamız için de yabancı sermayeye ihtiyaç duyuyoruz. Bu durumda yüzde 7 dış kaynağa ihtiyaç duyuyoruz. Direkt yatırım dediğimiz dış sermayenin bu yüzde 7 içindeki payı ise maalesef yüzde 25-30 arasında. Aradaki fark ise borç ile oluyor. Yani yüzde 70 sıcak paraya dayanıyor. Bu durum ise ekonomide kırılganlığa neden oluyor. Bunu aşmak için iç tasarrufun arttırılması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"KRİZE GİRMEMEYİ ÖĞRENDİK, BÜYÜME VE YATIRIMI DURDURDUK"
Kemal Derviş, cari açık ve büyüme arasındaki ilişkiyi de değerlendirerek, "2012'de cari açığımız yüzde 9-10'dan yüzde 5'e indi. Ama büyüme de yüzde 8-10'dan yüzde 2'lere geriledi. Krize girmemeyi öğrendik ama büyümeyi ve yatırımı durdurarak... Burada asıl sorun her iki seviyeyi de yüzde 6'larda tutabilmektir. Böylece 2023 hedeflerine ulaşabiliriz" dedi. Bu konuda örnek olarak gösterdiği Asya ülkelerinde tasarruf-yatırım oranının yüzde 30 civarında olduğunu belirten Derviş, "Onlar yüzde 30 tasarruf yapabilirken biz yüzde 13 yapıyoruz. Bu yüzden onlar her yıl yüzde 7-8 oranında büyüme kaydediyorlar" dedi.
Brookings Enstitüsü Küresel Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Kemal Derviş, "Yüzde 6'nın üstünde bir büyüme, yüzde 6'nın altında bir cari açığı gerçekleştirdiğimiz anda 2023 hedeflerine gerçekten çok yaklaşabiliriz" dedi.
"Barış sürecinin son derece sevindirici olduğunu hepimizin mutlaka üstüne titremesi gereken bişey olduğunu savunuyorum" diyen Derviş, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretine ilişkin bir soru üzerine, "İnsanlar hayat içinde değişir bu çok doğal. Amerika'da bizim değerlerimize yakın, bize saygı gösterenlerle çok iyi ilişkiler kurmak hem bizim hem Amerika'nın hem dünyanın yararına. Ama bu hiçbir zaman bizim herhangi bir kuruluşun, partinin, genel başkanının, bakanın ya da ülkenin Amerika'nın himayesi altına girmesi veya onun gücünün arkasına takılmak anlamına gelmiyor. Bu dengeyi çok iyi bilmeniz gerekiyor..
Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da başbakan olmadan önce ABD'ye gitti hatırlarsanız. Herkes Amerika'ya gidiyor diyelim. Ama Atatürk anlayışından geri kalan tepkisel bir durumumuz var. Bence burada Atatürk yine en doğru yolu gösterdi; herkese saygı, herkesle barış" diye konuştu.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) tarafından Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneğinin (ESİAD) ev sahipliğinde Anemon Otel'de düzenlenen 17'inci Girişim ve İş Dünyası Zirvesi başladı. İki gün sürecek olan zirvenin ilk gününde, Brookings Enstitüsü Küresel Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Sabancı Üniversitesi Uluslararası Danışma Kurulu Üyesi Dr. Kemal Derviş "Finansal Kriz Sonrası Dönemde Küresel Ekonomideki Değişimler ve Türkiye'nin Uyum Süreci" konulu bir konuşma yaptı.
Konuşmasının ardından iş dünyası temsilcilerinin sorularını cevaplayan Derviş, dış siyaset ve ekonomi arasında ilişkiye dikkat çekerek, herkesle yakın ilişkiler kurmanın önemine vurgu yaptı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyareti ile ilgili bir soru üzerine Derviş, şunları söyledi:
"HERKESE SAYGI HERKESLE BARIŞ YOLU"
"İnsanlar hayat içinde değişir bu çok doğal. Amerika'da bizim değerlerimize yakın, bize saygı gösterenlerle çok iyi ilişkiler kurmak hem bizim hem Amerika'nın hem dünyanın yararına. Ama bizim değerlerimize saygı göstermeyenlere, başkasının içişlerine karışanlara kesinlikle sınır koymamız lazım. Ana yaklaşım bu. Amerika elbette çok önemli. Dünyanın en önemli gücü. Ama bu hiçbir zaman bizim herhangi bir kuruluşun, partinin, genel başkanının, bakanın ya da ülkenin Amerika'nın himayesi altına girmesi veya onun gücünün arkasına takılmak anlamına gelmiyor. Bu dengeyi çok iyi bilmeniz gerekiyor.
"BAŞBAKAN DA AMERİKA'YA GİTMİŞTİ"
Amerika'nın çok yakın dostuyuz. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da başbakan olmadan önce ABD'ye gitti hatırlarsanız. Herkes Amerika'ya gidiyor diyelim. Ama Atatürk anlayışından geri kalan tepkisel bir durumumuz var. Bence burada Atatürk yine en doğru yolu gösterdi; herkese saygı, herkesle barış. Ama kendi özgürlüğümüze, kendi kendimize yönetme hakkımıza en ufak bir gediği koydurmadan; milletin bunu düşünmemesini sağlayarak Türkiye'yi o zayıf zamanında, o ekonominin güç olduğu dönemde, o sanayinin henüz gencecik olduğu döneminde büyük Atatürk, Türkiye'yi dünyanın en saygın ülkeleri arasına sokabildi. Demek ki mümkün bu. Bugün daha da mümkün. Herkesle iyi geçinerek, herkesle barış içinde olarak. Ama kimsenin de emrine girmeden mümkün."
"TÜRKİYE'DE GÜZEL ŞEYLER OLUYOR"
Uzlaşma ve güven ortamının önemine vurgu yapan Derviş, insanların güven ortamlarında çok daha rahat hareket ettiklerini ve yatırım yapabildiklerini söyledi. Derviş, güven kavramının sadece ekonomik bir kavram olmadığını belirterek, "Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Hepimiz de alkışlıyoruz. Şüphesiz her kesimin de destek vermesi gereken bir barış süreci yaşanıyor. Ama bunun dışına baktığımızda kullanılan siyasi üslup oldukça rahatsız edici bir tablo ortaya çıkarıyor. Sanki iki ordu birbiriyle savaşıyor gibi görülüyor. Hoşgörüsüz ve tahammülsüz bir ortam profili gösteriliyor. Oysa demokrasi, hoşgörü ve tahammül demektir.. Barış sürecinin son derece sevindirici olduğunu hepimizin mutlaka üstüne titremesi gereken bişey olduğunu savunuyorum" dedi.
"İÇ BARIŞ TOPLUMDA ÇOK ÖNEMLİDİR"
Büyümenin önünde büyük sorunlar olduğunu belirten Derviş, "İktisat araçları ile her şey düzelmiyor. Elbette maliye, vergi, para, döviz politikaları çok önemli. Ama şu da bir gerçek ki toplum dengesini kaybettiği zaman ekonomi araçları fazla da bir işe yaramıyor. İyi bir büyüme hızı, gelir dağılımında adaletsizlik azaldığı zaman toplumda demokrasinin iyi işlediği bir gerçek. İnsanlar kendisini güven içinde hissederse 5-8 yıllık perspektifle yatırım içine girer. Tasarrufun düşük olmasının nedenleri arasında güven ortamı da yatar. Burada Yugoslavya örneğini vermek gerekir. Yugoslavya zamanında Polonya, Avusturya gibi ülkelerden çok daha iyi durumdayken birden bire patlak veren güvensizlik ortamı ve iç savaş geride hiçbir şey bırakmadı. Buradan anlıyoruz ki iç barış bir toplumda çok önemlidir. Toplumsal barış, birliktelik ve hoşgörü her konuda belirleycidir" diye konuştu.
"KIRILGANLIĞI AŞMAK İÇİN İÇ TASARRUF ARTTIRILMALI"
Türkiye'nin makro ekonomik sorunları arasında en önemli sorunun yatırım ve tasarruf sorunu olduğuna dikkat çeken Derviş, 2023 hedefleri ile ilgili olarak şöyle konuştu: "Türkiye'nin yatırımı finanse edebilmesi için ya iç ya da dış tasarrufa ihtiyacı var. Türkiye olarak biz yıllarca kalkınmamızı yabancı sermayeye bağlamış durumdayız. Geçen yıl gerçekleşen yüzde 12,6 oranındaki tasarrufumuz tarihimizin en düşük tasarrufudur. Yüzde 13 tasarruf ile yüzde 20 yatırım yapmamız için de yabancı sermayeye ihtiyaç duyuyoruz. Bu durumda yüzde 7 dış kaynağa ihtiyaç duyuyoruz. Direkt yatırım dediğimiz dış sermayenin bu yüzde 7 içindeki payı ise maalesef yüzde 25-30 arasında. Aradaki fark ise borç ile oluyor. Yani yüzde 70 sıcak paraya dayanıyor. Bu durum ise ekonomide kırılganlığa neden oluyor. Bunu aşmak için iç tasarrufun arttırılması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"KRİZE GİRMEMEYİ ÖĞRENDİK, BÜYÜME VE YATIRIMI DURDURDUK"
Kemal Derviş, cari açık ve büyüme arasındaki ilişkiyi de değerlendirerek, "2012'de cari açığımız yüzde 9-10'dan yüzde 5'e indi. Ama büyüme de yüzde 8-10'dan yüzde 2'lere geriledi. Krize girmemeyi öğrendik ama büyümeyi ve yatırımı durdurarak... Burada asıl sorun her iki seviyeyi de yüzde 6'larda tutabilmektir. Böylece 2023 hedeflerine ulaşabiliriz" dedi. Bu konuda örnek olarak gösterdiği Asya ülkelerinde tasarruf-yatırım oranının yüzde 30 civarında olduğunu belirten Derviş, "Onlar yüzde 30 tasarruf yapabilirken biz yüzde 13 yapıyoruz. Bu yüzden onlar her yıl yüzde 7-8 oranında büyüme kaydediyorlar" dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder