FİGEN ÖZEN
Bazıları
"Laiklik elden gidiyor, Şeriat geliyor" sloganlarıyla yeri, göğü
titretmiş, alanları işgal etmişti...
Biz ise" Aman arkadaşlar, yapmayın..Dikkat edin.
Büyük ve ana tehlikeyi, baş düşmanı görün.Gerçek tehlike vatanın bölünmesi,
Türk milletinin kimliksizleştirilmesidir. Kendi vatanımızda, son yurdumuz
Anadolu'da vatansız kalacağız. Anayasa'daki ilk dört madde ile oynayacaklar.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğü yok
edilecek, Türkiye "küresel çeteler"in çizdiği yol haritası gereği
şehir devletlerine bölünecek" demiştik.
Ama kimseye
sesimizi duyuramamıştık. Yaklaşık üç sene önce yazdığım bir yazıdan aldığım bu
satırlar bazılarının tepkisini çekmiş ve yazdıkları yorumlarla bana saygıyla
karşıladığım kızgınlıklarını ifade etmişlerdi. Hatta bir dost yazıya "Elbette laiklik çok önemlidir. "İran gibi mi olalım yani?" şeklinde bir de yorum yazmıştı. "İran gibi olmak"...
Üzgünüm..
Keşke ben haklı çıkmasaydım...
*****
Bugün
Türkiye Cumhuriyeti Devleti yok edilmek istenmektedir. Türk askerinin eli kanlı
katili PKK'nın lideri Öcalan'la müzakereyi bir kenara bırakın, artık mütareke
masasına oturulmuştur. Küresel çetelerin çizdiği "yOL HARİTASI", Öcalan'ın taşeronluğu ile iktidarın eline
tutuşturulmuştur.
Yapılan, yapılmak
istenen "Türk düşmanlığı"nın meşrulaştırılması ve hatta TBMM
eliyle de yasalaştırılmasıdır.
Avrupa ve
Amerika'da var olan duygu, doğrudan doğruya Türk milletine olan düşmanlıktır.
Bu bilinmelidir. Bu düşmanlık kılıflanmış ve adına "Şark Meselesi" denmiştir.
Viyana'da
1815'te yapılan kongrede "Şark
Meselesi"nin ilk
etabında, Osmanlı'nın bütünlüğü korunarak,Hristiyanlar için imtiyaz istenmesi
düşünülmüş, daha sonra Balkanlardan Osmanlı'nın atılması ve topraklarının
paylaşılması kararlaştırılmıştır.
Konuyu
uzatmadan dini bütün yetiştirilen bir Hristiyan'ın, İngiliz Başbakanı
Gladstone'nin şu sözlerini hatırlayarak yolumuza devam edelim.
"Türkler insanlığın insan olmayan
numuneleridir. Medeniyetimizin bekası için onları Asya steplerine geri sürmeli
veya Anadolu'da yok etmeliyiz."
Görüldüğü
gibi hedef İslamiyet değil, doğrudan doğruya Türklüktür.
*****
ELBETTE
BUGÜNLERE BİRDEN BİRE GELİNMEMİŞTİR!
Fakat acı
olan nedir, bilir misiniz? Türkiye'nin bugünlere kimliğinde Türkiye Cumhuriyeti
Vatandaşı yazan kişilerin ve mevcut iktidarın katkılarıyla gelmesidir. Sadece
adı Türk olanlar ve kimliğinde TC vatandaşı yazanlar, vatanına ve milletine
ihanet etmiştir.
*4/Haziran/2003...İkiz
Yasalar TBMM'de AKP ve CHP'nin oylarıyla yasalaştırılmıştır.
1.Madde / 1.Bent: Bütün halklar kendi
kaderlerini tayin hakkına sahiptir.Bu hak vasıtasıyla halklar kendi statülerini
serbestçe tayin edebilir ve ekonomik,sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe
sürdürebilirler.”
Anayasa’da geçen ” Türk” kavramının, “ırkçı
ve şovenist” bir söylem olduğunu söyleyenlerin, sırtlarını, “İkiz Yasalar”a
yasladıklarını açıkça görülmektedir.
Gördüğünüz gibi her taşın altında İkiz Yasalar var..
Gördüğünüz gibi her taşın altında İkiz Yasalar var..
Ama bu yasaların Türkiye ve Türk Milleti
aleyhine işleyen maddeleri bu kadar da değildir…Doğal kaynaklar, ana dil.. Amaç
için tüm araçlar kullanılmış ve adına da demokrasi, insan hakları denmiştir..
Kan yerine ulus devletleri parçalayarak beslenen bir vampir yaratılmış, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti, ulus devletleri bölerek,yutan bu vampirin iştahına
acımasızca terk edilmiştir
Ve Başbakanlık insan Hakları Danışma
Kurulu 22 Ekim 2004'de "Azınlık Hakları
ve Kültürel Haklar Çalışma Grubu Raporu" hazırlamıştır. Bu raporda azınlık tanımı, azınlık
hakları, Türkiyelilik, Türk ve Türkçe konuları sapkın bir ifade ile tartışmaya
açılmış ve nifak tohumları iktidarın desteği ile İlmiye sınıfının PROFESÖRLERİ
eliyle etrafa saçılmıştır. İbrahim Kaboğlu ve Baskın Oran bu ihanet kokan
raporun baş mimarlarıdır.
"2- Anayasanın değiştirilemez ve
değiştirilmesi teklif edilemez maddelerinden biri olan 3/1 maddesinin “Türkiye
Devleti, Ülkesi ve Milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” Hükmü
kabul edilemez bulunmaktadır.
Çünkü;“… ‘Milletin bölünmez bütünlüğü’ kavramı,
…bir Batılıya son derece terstir. Çünkü bu terimi kullanmak milletin tek parça
(monolitik) olduğunu söylemektir ki, milleti oluşturan çeşitli alt-kimliklerin
inkârı anlamına gelir ve dolayısıyla demokrasinin özüne karşıdır.” (5)
“…Diğer yandan, “[Türkiye Devletinin] Dili
Türkçedir” ibaresini anlamak hepten imkansızdır, çünkü devletin dili olmaz.”
(6)
3- Bir millet olarak Türk kimliği “etnik
grup” olarak değerlendirilmekte ve alt kimlik olduğu iddia
edilmektedir." Müdafaa-i
Hukuk Bülteni-32
Ve bu rapordan sonra 1982 Anayasa'sının
1.Madde'sindeki;
"DİLİ TÜRKÇEDİR" ibaresi kaldırılarak, "Resmi dili Türkçedir" denilmiştir.
Bu atılan adımla Türkçe'nin sadece
"RESMİ DİL" olduğu vurgulanarak, diğer dillerin varlığına işaret
edilmiştir.
Görüldüğü gibi her adım gayet sinsice ve
hesaplanarak atılmış ve bugüne gelinmiştir.Bu raporu NEO-İslamcı
kesim ve Yeni Osmanlı şakşakçıları desteklemiştir.
VE BUGÜN!
*Anayasa'nın ilk üç
maddesi Erdoğan'a göre sadece geçiş süresinde(!) var olabilir. (Andreas Gross)
a-Artık Türklüğe vurgu yapan 1.ve 3.Maddelere ihtiyaç yoktur." R.T.Erdoğan..
b-"Artistler, bölücüler, terörist stepneleri, yandaşlar "(Devlet Bahçeli) ve hatta liberal tatlı
su solcuları, yetmez KCK/PKK militanlarından oluşan, ilmiye sınıfının da içinde
bulunduğu "AKİL ADAMLAR
HEYETİ" ,Türk milletine psikolojik harekat yapmak için yollara
düşmüştür.
c-"Akil Adamlar"ın görevi iktidarın
işlediği suçu örtbas etmektir. İktidar "Cumhuriyet'in
varlığına, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne kast eden" eli kanlı bir örgütü,
PKK bölücü çetesinin sınır dışına çıkması için yol haritası çizmiştir. Daha
doğrusu Öcalan'ın yol haritasını kopyalamıştır. Bütün bu yapılanlar BOP'nin
Eşbaşkan'a verdiği görevler gereğidir.
d-TBMM'de AKP/BDP işbirliği ile bir "UZLAŞMA KOMİSYONU"
kurulmuştur. PKK'nın sınır dışına çıkışı Meclis kanalıyla
meşrulaştırılacaktır. Ve böylelikle GAZİ MECLİS de işlenen suçun, gaflet,
delalet ve hatta ihanetin adeta ortağı olacaktır.
e)Katiller serbest, yurtseverler ve Türk ordusu esirdir.
f) TSK, PKK karşısında silah bırakmaya zorlanmış ve pasivize edilmiştir. "Biz Türk
ordusunu AKP ile birlikte kafesledik." Henri Barkey-CIA Ajanı
e)Hakimiyet kayıtsız, şartsız ÖCALAN'INDIR.
h- Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Türk milleti ile birlikte kanla, irfanla ve
devrimle kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mevcut iktidar eliyle
"teröristler karşısında diz çökmüş, Türk ordusu yenilmiş, TC mütareke
mütareke masasına oturtulmuştur." Karayılan
"Memleket içinde ve İstanbul'da (veya Ankara'da)
milli varlığa düşman kuruluşlar (Nutuk)" olabilir. Yapılması gereken tek şey vardır.
"Namus Cepheleri"ndeki kararlılığı bir pusat gibi kuşanıp yollara
düşmek, birlikte hareket etmektir.
Türk milleti pusatlarını kuşanmış ve
sanalda on milyonu aşan bir sayıyla "TC"yi kaldırmak isteyenlere, "BİZ BURADAYIZ ve
vatanı, cumhuriyeti, bağımsızlığımızı savunuyoruz." demiştir.
Şimdi bu savunma, taarruza dönüşmeli
"NaMUS CEPHELERİ"nin gönüllü üyeleri, köylerde, sokak,
mahalle ve şehirlerde, kısacası tüm vatan sathında, "milli varlığa
düşman kuruluşlara" karşı harekete geçmelidir.
Bu müthiş enerji sanalda ve salonlarda
hapsedilmemelidir. İşte o zaman "milli varlığa düşman
kuruluşlar" ricat edecek, zafer Türk milletinin olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder