Okulları açmak ve
kapatmak izafidir. Öğretime ara verilse de milli eğitim tatil yapmaz. Her karne
dönemi yaptığımız değerlendirmeler, okul açılmadan önce dile getirdiğimiz
temenniler de geleneğimiz. Bu geleneği bozacak denli sarsıcı bir yaz geçirdik.
15 Temmuz 2016, ülkemiz rejimine yönelik bir darbe girişimiydi, eğitimimiz
içinse gerçek bir darbe etkisi yarattı. Tozu dumanı içinde açıyoruz okulları.
Yanlışsa devirmek,
yeniden inşa etmek gerekir. Liyakatten ve laiklikten uzaklaşmak yanlıştı.
Eğitim şuralarımıza Abant Platformlarıyla ayar çekmek, yurt dışı eğitimini
cemaat okulları taşeronluğunda yürütmek, rektöründen hizmetlisine eğitimin
kadrolarında cemaatten olanı tercih etmek, sınav sorularını servis etmek,
sınavda yenemeyenler için mülakat torpili getirmek…. Yanlıştı. Mutlaka
devrilmesi gereken yanlışlar bunlar.
Terörist yapılar, paralel
cemaatler, siyasi cemiyetler... eğitim kurumlarımızla, öğretmenlerimizle
anılmaması gereken yapılar. Bireysel farklılıklarımızı sınıfın kapısında
bırakmamız, bize emanet edilen evlatları öğretmenlik sorumluluğu ile
kucaklamamız, bilgiyle donatmamız gerek. Bu öğretim yılına başlarken akademik
başarıdan çok eğitim güvenliğini, eğitimcinin liyakatini konuşuyor olmak,
eğitimi nasıl vereceğimizi düşünüyor olmak ne kadar da acı.
15 Temmuzdan sonra devlet
memurluğundan atılan ve açığa alınan eğitimcileri konuşurken, öğretmen ve
akademisyen gözüyle değerlendirdik. Hukuki açıdan baktık, hizmet verdikleri
öğrenciler açısından değerlendirmedik.
Örgün eğitim veren
fakültelerde ders seçemeyen (hoca bulamayan) öğrenciler uzaktan eğitime düşey
geçti mesela. Akademisyen saksıda ve üç günde yetişmiyor. Üç günde HOCA
edilenleri de bilmekle beraber. Açılması bir heves onlarca üniversite tabeladan
ibaret kaldı. Atılan bilim insanlarının hangisi terörist, hangisi kurban bilen
beri gelsin. Yurt hizmetinin cemaatlere ihale edilmesinin bedelini de açıkta
kalan öğrencilerimiz ödüyor an itibari ile.
Nüfusumuzun yarısı veli
ya da öğrenci. Onlar üzerindeki meslekten uzaklaştırılmış ya da açığa alınmış
TERÖRİST ÖĞRETMEN algısıyla kayıptayız. Sınıfa giren her öğretmen “acaba”
algısıyla karşılanacak, mesleğimize duyulan toplumsal güven derinden sarsıldı.
Öğretmenini taparcasına seven öğrencinin duyacağı yoksunluk da devlete
beslediği sevgiyi, güveni eksiltecek kuşkusuz. Olağan bir tayinde bile incinen
yürekler, öğretmenlerinin suçluluğuna ikna edilmiş değil. Eğitim hizmeti alan
taraf için on binlerce öğretmen bir an vardı, bir an yok oldu. Yargılanmadılar,
soruşturulmadılar, sınıflarından alındılar, algı bu. Sınıfta asla olmaması
gereken teröristi, banka veya sendika tercihi ile “aldanmış” olandan ayırt
etmek için şeklen de olsa bir soruşturma yürütmüş olsaydınız keşke. Yarın
öğrencilerine söyleyecek bir açıklamamız, bir de özrünüz olurdu. Sınıfa kimin gireceğini
belirleyen, sınıftaki suçludan da sorumludur sonuçta. Daha da vahimi,
uzayabilecek yargı süreçleri sonunda TERÖRİST olanların da aklanabilecek
olması. Devlete paralel tuzaklar kuranların, ulusal veya uluslararası hukuk
marifetiyle yeniden “göreve” dönebilecekleri, hatta tazminat alabilecekleri
ihtimaliyle ürperiyoruz. Bu ana kadar yapılmayan, bundan sonra yapılabilir.
Komisyonlar marifetiyle suç tescillenir, masum ayıklanır umuyoruz.
Bir hengameyle kapatılan
özel okulların kimisi “pardon” denerek açıldı ama giden öğrencisi temelli
gitti. Temelli kapatılan özel okullar yeni öğretim yılında derslik açığımıza
deva olacak mı derken ya satılıklar yahut imam hatip okulu oldular, ihtiyaca
bakılmadan, sorgusuz sualsiz. Yalnızca ekmek derdinde özel okulda çalışan
binlerce öğretmenin lisansı kül oldu, uçtu. Yarın sıralarda olması gereken
milyonlarca ders kitabı cemaat bağlantısı “keşfedildiği için” artık çöp,
yenileri basılacak. Sendikal yasaya güvenip yasal eylem yapıyorum sanan
binlerce öğretmen açıkta. Bir kısmı “sınıf boş kalmasın” hesabıyla eğitim
yılını açacak. Neden açığa alındığı, nasıl göreve iade edildiği açıklamaya
muhtaç…
Bir milyondan fazla
öğrencinin öğretmensiz olarak başlayacağı “yeni” öğretim yılı, geçmiş hiçbir
yıla benzemiyor. Darbelerin yıkamadığı devletimizi eğitim yoluyla yeniden
şahlandıracaksak; yanlışı, yamuğu, eğriyi devirelim gitsin. Varsın tozu dumana
karışsın, yenisini ve dosdoğrusunu BİRLİKTE inşa etmek için bir eğitim yılı
feda olsun. Ayıklanalım ama önce AYIKALIM. Benzer yanlışları yaparak yeni
doğrular inşa edemeyiz.
Anadolu Eğitim Sendikası,
hiçbir cemaat, hiçbir siyasi cemiyet etkisinde olmadan ÖĞRETMEN ODALARININ hür
sesini, enerjisini sürdürülebilir bir eğitim politikası için vakfetmeye hazır.
Darbecilerin “eğitilerek” devşirildiğini tecrübe etmişken, darbelerle ancak
EĞİTİM yoluyla mücadele edebileceğimizi öğrenmiş olmalıyız. Neslimizin ihtiyacı
olan nitelikli bilimsel eğitimi, nitelikli ve kadrolu öğretmenlerle
verebiliriz. Her iki unsuru da buluşturabildiğimiz, mucize gibi bir öğretim
yılı dileyelim. İyi düşünelim, iyiyi hayal edelim, iyi olsun. 2016-2017 Öğretim
Yılı, sorunları doğru teşhis edip birlikte çözdüğümüz bir fırsat yılı olsun…
Cansel GÜVEN
Anadolu Eğitim Sendikası
Genel Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder