Ali TARTANOĞLU
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,
Türkiye’den bir Alevi yurttaş’ın talebi üzerine, 12 Eylül kalıntısı zorunlu din
dersi uygulamasının, insan hakları ve özgürlüklere aykırı bularak
kaldırılmasına karar vermişti.
Son derece sahtekar bir
demokratlıkla ” 12 Eylül’ü yargılayıp, zorunlu din dersinin, bir 12 Eylül
faşistliği olduğunu görmezden gelen iktidar yetkilileri, “Matematik, fizik
zorunlu oluyor da din dersi niye zorunlu olmasın…” gibi kendilerine yakışır akılcılıkta(!)
cevaplar yetiştirdiler. Sonra da AİHM’e “isterlerse Alevilere de Alevilik
öğretiriz” mealinde pek akilane(!) tezlerle itiraz ettiler. Ama reddedildiler.
Aynı iktidarın 2006’da yayınladığı
Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına Dair Yönetmelikte (m. 82) “Aile kütüklerindeki din bilgisine ilişkin
talepler, kişinin yazılı beyanına uygun olarak tescil edilir, değiştirilir, boş
bırakılır veya silinir” hükmü var. Pek çok yurttaş bu hakkı kullandı. Kaytarmadan
araştırılsa, nüfus müdürlüklerine başvurarak kimliklerindeki “dini” bölümünü
sildiren, boş bırakan, değiştiren vatandaşların sayısı hakkında, “yüzde doksan dokuzu Müslüman, yüzde 70’i
muhafazakar” sakızını çürütecek şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkabilir. Böyle
bir ülkede böyle bir uygulamaya cesaret edebilen şeriatçı bir iktidarın, din
dersinin tercihe bağlı olmasına bu kadar karşı olması tuhaf.
Ama zorunlu din dersine veya
zorunlu din dersinde ısrara karşı çıkanların da konuyu sadece Sünni-Müslüman
olmayanlar ve genellikle Aleviler üzerinden tartışması daha da tuhaf.
Bu ülkede kanunların mülkiliği ilkesi geçerli: Usulüne uygun olarak
parlamentodan çıkıp yürürlüğe giren bütün yasaların ülke sınırları içindeki herkese eşit olarak uygulanması gerek.
Ama “din dersleri Sünniler için olabilir; Aleviler veya Müslüman olmayanlar
için mecburi olmasın” gibi bir hava var.
İktidar dahil şeriatçıların zorunlu
din dersi inadını izah etmek mümkün. Ama zorunlu din dersine karşı olanların hassasiyetinin
sadece Alevilerle, Hıristiyanlarla, Musevilerle vb. ilgili olması o kadar kolay
izah edilemiyor ve anlaşılmıyor.
Bir Sünni Müslüman da “ben din
dersi okumak istemiyorum” diyemez mi? Özgürlük, demokrasi, Sünnilere lazım
değil mi? Sen hakkı eşit olarak ver, istemeyen kullanmasın.
Devleti yönettiklerini sananların sadece
Alevileri, hele Müslüman olmayanları değil, Sünniler dahil hiç kimseyi, cennetlik Sünni Müslüman yapmak gibi
bir görevi, yetkisi yok.
Din dersi hiç kimse için zorunlu olmamalıdır. Nasıl imam hatip okumanın bir
hak ve özgürlük olduğu söyleniyorsa, Sünni Müslüman’ın dahi hiç din dersi okumamasının, hatta dinsiz olmasının da aynı
saygıya layık bir hak ve özgürlük olduğu kabul edilmelidir. Mahalle baskısı
zaten var; kanun metninde bari bu hak olmalıdır.
İnsanlık için iyi, güzel olduğu
kafalara dan dan vurulan demokrasinin, özgürlüklerin, sadece mağdur oldukları
“Allah’ın emri” sayılan gruplara layık görülme saplantısından artık
vazgeçilmelidir. Bu da çok yaralayıcı, ilkel, hatta “vahşi” bir ayrımcılıktır.
Demokrasi, özgürlük, ne Amerika’nın Ortadoğu’da yapmak istediği gibi döve döve,
insanları birbirine kırdıra kırdıra getirilir; ne de böyle ayrımcılık
mantığıyla tartışılır.
AİHM kesin bir kural koyuyor: Din
dersi hiç kimse için zorunlu olamaz!..
Uygarlığa, demokrasiye, özgürlüğe
“sadece şunlar layıktır, gerisi önemli değil” diyecekseniz, “Medeniyetler
Çatışması” ukalası, kendini beğenmiş Huntington’tan farkınız yok demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder