26 Mart 2015 Perşembe

ZORUNLU DİN DERSİ VE “SÜNNİ”LER (*)




Ali TARTANOĞLU
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’den bir Alevi yurttaş’ın talebi üzerine, 12 Eylül kalıntısı zorunlu din dersi uygulamasının, insan hakları ve özgürlüklere aykırı bularak kaldırılmasına karar vermişti.
Son derece sahtekar bir demokratlıkla ” 12 Eylül’ü yargılayıp, zorunlu din dersinin, bir 12 Eylül faşistliği olduğunu görmezden gelen iktidar yetkilileri, “Matematik, fizik zorunlu oluyor da din dersi niye zorunlu olmasın…” gibi kendilerine yakışır akılcılıkta(!) cevaplar yetiştirdiler. Sonra da AİHM’e “isterlerse Alevilere de Alevilik öğretiriz” mealinde pek akilane(!) tezlerle itiraz ettiler. Ama reddedildiler.
Aynı iktidarın 2006’da yayınladığı Nüfus Hizmetlerinin Uygulanmasına Dair Yönetmelikte (m. 82) “Aile kütüklerindeki din bilgisine ilişkin talepler, kişinin yazılı beyanına uygun olarak tescil edilir, değiştirilir, boş bırakılır veya silinir” hükmü var. Pek çok yurttaş bu hakkı kullandı. Kaytarmadan araştırılsa, nüfus müdürlüklerine başvurarak kimliklerindeki “dini” bölümünü sildiren, boş bırakan, değiştiren vatandaşların sayısı hakkında, “yüzde doksan dokuzu Müslüman, yüzde 70’i muhafazakar” sakızını çürütecek şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkabilir. Böyle bir ülkede böyle bir uygulamaya cesaret edebilen şeriatçı bir iktidarın, din dersinin tercihe bağlı olmasına bu kadar karşı olması tuhaf.
Ama zorunlu din dersine veya zorunlu din dersinde ısrara karşı çıkanların da konuyu sadece Sünni-Müslüman olmayanlar ve genellikle Aleviler üzerinden tartışması daha da tuhaf.
Bu ülkede kanunların mülkiliği ilkesi geçerli: Usulüne uygun olarak parlamentodan çıkıp yürürlüğe giren bütün yasaların ülke sınırları içindeki herkese eşit olarak uygulanması gerek. Ama “din dersleri Sünniler için olabilir; Aleviler veya Müslüman olmayanlar için mecburi olmasın” gibi bir hava var.
İktidar dahil şeriatçıların zorunlu din dersi inadını izah etmek mümkün. Ama zorunlu din dersine karşı olanların hassasiyetinin sadece Alevilerle, Hıristiyanlarla, Musevilerle vb. ilgili olması o kadar kolay izah edilemiyor ve anlaşılmıyor.
Bir Sünni Müslüman da “ben din dersi okumak istemiyorum” diyemez mi? Özgürlük, demokrasi, Sünnilere lazım değil mi? Sen hakkı eşit olarak ver, istemeyen kullanmasın.
Devleti yönettiklerini sananların sadece Alevileri, hele Müslüman olmayanları değil, Sünniler dahil hiç kimseyi, cennetlik Sünni Müslüman yapmak gibi bir görevi, yetkisi yok.
Din dersi hiç kimse için zorunlu olmamalıdır. Nasıl imam hatip okumanın bir hak ve özgürlük olduğu söyleniyorsa, Sünni Müslüman’ın dahi hiç din dersi okumamasının, hatta dinsiz olmasının da aynı saygıya layık bir hak ve özgürlük olduğu kabul edilmelidir. Mahalle baskısı zaten var; kanun metninde bari bu hak olmalıdır.
İnsanlık için iyi, güzel olduğu kafalara dan dan vurulan demokrasinin, özgürlüklerin, sadece mağdur oldukları “Allah’ın emri” sayılan gruplara layık görülme saplantısından artık vazgeçilmelidir. Bu da çok yaralayıcı, ilkel, hatta “vahşi” bir ayrımcılıktır. Demokrasi, özgürlük, ne Amerika’nın Ortadoğu’da yapmak istediği gibi döve döve, insanları birbirine kırdıra kırdıra getirilir; ne de böyle ayrımcılık mantığıyla tartışılır.   
AİHM kesin bir kural koyuyor: Din dersi hiç kimse için zorunlu olamaz!..
Uygarlığa, demokrasiye, özgürlüğe “sadece şunlar layıktır, gerisi önemli değil” diyecekseniz, “Medeniyetler Çatışması” ukalası, kendini beğenmiş Huntington’tan farkınız yok demektir.



* Cumhuriyet, 25 Mart 2015 Çarşamba, s. 18.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder