Dünyanın
en iyi 1.000 üniversitesi sıralamasında adı geçmeyen Sabancı Üniversitesi’nde
öğretim görevlisi olan Prof. Dr. Cemil Koçak’ı size tanıtmak istiyorum.
Cemil
Koçak’la ilgili bilinen somut bilgileri sıralıyorum:
• 1956 yılında İzmir’de doğdu.
• Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın ve Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Daha sonra aynı okulda yüksek lisans ve doktora yaptı.
• Avrupa Birliği yanlısı. Yani, AB mandacısı.
• Tarih Vakfı’nın kurucu üyesi. Tarih Vakfı, Rockefeller’den parasal destek aldı. Rockefeller, ‘Küresel Çete’ CFR’nin kurucusu ve onursal başkanı.
• Tarih Vakfı, AB’den yüz binlerce Avro hibe aldı.
• Tarih Vakfı, CIA ajanı Siyonist Soros’tan da para aldı.
• 1956 yılında İzmir’de doğdu.
• Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Basın ve Yayın Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Daha sonra aynı okulda yüksek lisans ve doktora yaptı.
• Avrupa Birliği yanlısı. Yani, AB mandacısı.
• Tarih Vakfı’nın kurucu üyesi. Tarih Vakfı, Rockefeller’den parasal destek aldı. Rockefeller, ‘Küresel Çete’ CFR’nin kurucusu ve onursal başkanı.
• Tarih Vakfı, AB’den yüz binlerce Avro hibe aldı.
• Tarih Vakfı, CIA ajanı Siyonist Soros’tan da para aldı.
Cemil
Koçak, gazetelerde ve çeşitli TV kanallarında yaptığı söyleşilerde, Atatürk,
Kurtuluş Savaşı ve Türk Ordusu hakkında şu görüşlerini ortaya sürdü:
•
Atatürk’ün Topal Osman’dan kaçmak için kadın kılığına girerek Çankaya Köşkü’nü
terk ettiği görüşü, doğrudur.
• ‘Mevzubahis olan vatansa, gerisi teferruattır’ sözü, Atatürk’e ait değildir.
• Kemalizm tutarlı bir ideoloji değildir.
• Kemalistler Nutuk’u sansürledi.
• Atatürk, zaman ve zemine göre konuşurdu.
• Resmi tarihte bilginin kendisinde problemi var. Bilgi temiz değil, kirletilmiş.
• Atatürk, ‘ordu politikaya karışmasın’ diye bir şey hiç söylemedi. Bu tamamen uydurmadır. Atatürk bunu söyleyemez, çünkü bunu diyebilmesi için kendisinin de üniformasını çıkarması gerekiyor. O dönemde ise üniformayı kimse çıkaramazdı.
• Atatürk askerdi ama bir komutanlık görevi yoktu. Yani bir karargâha sahip değildi. İsmet Paşa da öyle. Ama Kâzım Karabekir’in, Ali Fuat Cebesoy’un komuta yetkileri vardı.
• İzmir Suikastı davası muğlâktır. Atatürk’e suikast yapılacağı kesindir ama bu olayın tetikçilerinin arkasında kimler var, ispat edilememiştir.
• Atatürk orduya güvenmiyordu. Ordunun ne kadar hızlı taraf değiştirebileceğini biliyordu.
• ‘Mevzubahis olan vatansa, gerisi teferruattır’ sözü, Atatürk’e ait değildir.
• Kemalizm tutarlı bir ideoloji değildir.
• Kemalistler Nutuk’u sansürledi.
• Atatürk, zaman ve zemine göre konuşurdu.
• Resmi tarihte bilginin kendisinde problemi var. Bilgi temiz değil, kirletilmiş.
• Atatürk, ‘ordu politikaya karışmasın’ diye bir şey hiç söylemedi. Bu tamamen uydurmadır. Atatürk bunu söyleyemez, çünkü bunu diyebilmesi için kendisinin de üniformasını çıkarması gerekiyor. O dönemde ise üniformayı kimse çıkaramazdı.
• Atatürk askerdi ama bir komutanlık görevi yoktu. Yani bir karargâha sahip değildi. İsmet Paşa da öyle. Ama Kâzım Karabekir’in, Ali Fuat Cebesoy’un komuta yetkileri vardı.
• İzmir Suikastı davası muğlâktır. Atatürk’e suikast yapılacağı kesindir ama bu olayın tetikçilerinin arkasında kimler var, ispat edilememiştir.
• Atatürk orduya güvenmiyordu. Ordunun ne kadar hızlı taraf değiştirebileceğini biliyordu.
Cemil
Koçak, bir gazetecinin sorduğu soruları şöyle cevapladı:
Soru-
İttihatçı gelenek tam olarak nedir?
Cevap- ‘Bu ülkeyi ancak biz kurtarabiliriz, koruyabiliriz ve yönetebiliriz. Bizim dışımızda hiç kimse bunu beceremez. Bize karşı çıkan herkes vatan hainidir’ paradigmasıdır bu. Orduda bu denklem bugün de hâlâ devam ediyor.
Cevap- ‘Bu ülkeyi ancak biz kurtarabiliriz, koruyabiliriz ve yönetebiliriz. Bizim dışımızda hiç kimse bunu beceremez. Bize karşı çıkan herkes vatan hainidir’ paradigmasıdır bu. Orduda bu denklem bugün de hâlâ devam ediyor.
Soru-
Milli Mücadele’yi yapacak olan İttihatçı grupta kimler vardı?
Cevap- Bunlara, ‘İttihatçıların yedek kadrosu’ diyelim… İttihatçıların A grubu, Enver, Talat, Cemal Paşalar yurt dışına çıkmışlardı. Onların İstanbul’da kalan Kara Kemal, Kara Vasıf gibi uzantıları, bunlardan aldıkları talimatla işgale karşı silahlı direnişi düzenleyeceklerdi. Bu ekip, Anadolu hareketinin gerçek liderleri olarak kendilerini görüyorlardı ama… Milli Mücadele’yi Anadolu’da fiilen örgütleyecek olanlar Kâzım Karabekir, Refet Bele Rauf Orbay, Mustafa Kemal ve İnönü gibi isimlerden oluşan İttihatçıların B takımıydı. Bunlar, A takımıyla göbek bağlarını kemeye çalışıyordu.
Cevap- Bunlara, ‘İttihatçıların yedek kadrosu’ diyelim… İttihatçıların A grubu, Enver, Talat, Cemal Paşalar yurt dışına çıkmışlardı. Onların İstanbul’da kalan Kara Kemal, Kara Vasıf gibi uzantıları, bunlardan aldıkları talimatla işgale karşı silahlı direnişi düzenleyeceklerdi. Bu ekip, Anadolu hareketinin gerçek liderleri olarak kendilerini görüyorlardı ama… Milli Mücadele’yi Anadolu’da fiilen örgütleyecek olanlar Kâzım Karabekir, Refet Bele Rauf Orbay, Mustafa Kemal ve İnönü gibi isimlerden oluşan İttihatçıların B takımıydı. Bunlar, A takımıyla göbek bağlarını kemeye çalışıyordu.
Soru-
Ama son dönemde Türkiye’de Kuvayi Milliye adıyla hareketler ve dernekler
kuruldu, yayınlar çıkarıldı. Hem Atatürkçü hem de Kuvayi Milliyeci olunabilir
mi?
Cevap- Son yıllarda Kuvayi Milliye adını tekrar dolaşıma soktuklarını görünce ben çok şaşırdım. Çünkü 1921’de Çerkez Ethem’in kuvvetlerinin dağıtılmasıyla birlikte Kuvayi Milliye de yasaklandı. Eğer 1921’den sonra birisi çıkıp ‘Ben Kuvayı Milliyeciyim’ diye ortalıkta dolaşsaydı, başı fena halde belaya girerdi. Bu tamamen Milli Mücadele’ye aykırı bir cereyan haline gelmişti. Kuvayi Milliye ruhu denilen de zaten merkezi denetim dışında bir çete savaşıdır. Bu, hakiki bir ordu değildir.
Cevap- Son yıllarda Kuvayi Milliye adını tekrar dolaşıma soktuklarını görünce ben çok şaşırdım. Çünkü 1921’de Çerkez Ethem’in kuvvetlerinin dağıtılmasıyla birlikte Kuvayi Milliye de yasaklandı. Eğer 1921’den sonra birisi çıkıp ‘Ben Kuvayı Milliyeciyim’ diye ortalıkta dolaşsaydı, başı fena halde belaya girerdi. Bu tamamen Milli Mücadele’ye aykırı bir cereyan haline gelmişti. Kuvayi Milliye ruhu denilen de zaten merkezi denetim dışında bir çete savaşıdır. Bu, hakiki bir ordu değildir.
Soru-
Cumhuriyet döneminde ordunun durumu halka anlatıldı mı diye sormuştum…
Cevap- Bize iktidar kavgası, Ankara’da Meclis’te, siyasi arenada yaşanmış gibi anlatılıyor ama asıl iktidar kavgası ordu içinde oluyor. Milli Mücadele’yi yapan komutanlar arasında, Milli Mücadele bittikten sonra büyük bir iktidar mücadelesi başlıyor. Ordu bir daha bölünüyor.
Cevap- Bize iktidar kavgası, Ankara’da Meclis’te, siyasi arenada yaşanmış gibi anlatılıyor ama asıl iktidar kavgası ordu içinde oluyor. Milli Mücadele’yi yapan komutanlar arasında, Milli Mücadele bittikten sonra büyük bir iktidar mücadelesi başlıyor. Ordu bir daha bölünüyor.
Soru-
Ordu nasıl bölünüyor?
Cevap- Ordu, 1922–24 arasında Mustafa Kemal Paşa’dan yana olanlar ve olmayanlar arasında bir kez bölünüyor. Milli Mücadele’nin ağırlıklı kadrosundan Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi isimler, Mustafa Kemal’in ülkede iktidarın tamamına hâkim olacağı endişesiyle karşı ekibe geçiyorlar. Bu isimlerin hepsi aynı zamanda orduda da komutan oldukları için, bu iktidar kavgası, orduyu da siyasi ve ideolojik olarak ikiye bölüyor. Mustafa Kemal’in yanında Fevzi Çakmak, İsmet Paşa ve birkaç isim yer alıyor.
Cevap- Ordu, 1922–24 arasında Mustafa Kemal Paşa’dan yana olanlar ve olmayanlar arasında bir kez bölünüyor. Milli Mücadele’nin ağırlıklı kadrosundan Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele gibi isimler, Mustafa Kemal’in ülkede iktidarın tamamına hâkim olacağı endişesiyle karşı ekibe geçiyorlar. Bu isimlerin hepsi aynı zamanda orduda da komutan oldukları için, bu iktidar kavgası, orduyu da siyasi ve ideolojik olarak ikiye bölüyor. Mustafa Kemal’in yanında Fevzi Çakmak, İsmet Paşa ve birkaç isim yer alıyor.
Soru-
Birbirlerinden nerede ayrılıyorlar bu isimler?
Cevap- Bunların hepsi de İttihatçı. Hepsi de Halk Fırkası içinde. Hepsi de muvazzaf asker ama… Bunlar, modernizasyon projesi uygulama yönteminde anlaşamıyorlar. Mustafa Kemal Paşa grubu, ‘Meşrutiyet’te gördük. Bu işler anayasayla, parlamenter sistemle olmaz. Biz bunu otokrat bir yöntemle yapacağız, İttihatçıların kurmuş olduğu eski sistemi devam ettireceğiz biz’ diyorlar.
Cevap- Bunların hepsi de İttihatçı. Hepsi de Halk Fırkası içinde. Hepsi de muvazzaf asker ama… Bunlar, modernizasyon projesi uygulama yönteminde anlaşamıyorlar. Mustafa Kemal Paşa grubu, ‘Meşrutiyet’te gördük. Bu işler anayasayla, parlamenter sistemle olmaz. Biz bunu otokrat bir yöntemle yapacağız, İttihatçıların kurmuş olduğu eski sistemi devam ettireceğiz biz’ diyorlar.
Soru-
Yani askerî diktayı devam ettirecekler, öyle mi?
Cevap- Evet. Buna karşılık Kâzım Karabekir ve diğer grup ise, ‘Biz bu sistemi tecrübe ettik. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarını da bu yüzden yaşadık. Bu yöntemden tamamen vazgeçelim. Gerçek bir temsili sistem, parlamenter rejim kuralım. Siz modernizasyonu zorla yapacaksınız. Böyle bir modernizasyon kalıcı olmuyor… Bu yüzden modernleşmeyi zamana yaymak ve bu konuda halkı ikna etmek, halkın onayını almak lazım. Halkın üsütüne fazla gitmemek ve tepki toplamamak lazım.
Cevap- Evet. Buna karşılık Kâzım Karabekir ve diğer grup ise, ‘Biz bu sistemi tecrübe ettik. Birinci Dünya Savaşı’nın sonuçlarını da bu yüzden yaşadık. Bu yöntemden tamamen vazgeçelim. Gerçek bir temsili sistem, parlamenter rejim kuralım. Siz modernizasyonu zorla yapacaksınız. Böyle bir modernizasyon kalıcı olmuyor… Bu yüzden modernleşmeyi zamana yaymak ve bu konuda halkı ikna etmek, halkın onayını almak lazım. Halkın üsütüne fazla gitmemek ve tepki toplamamak lazım.
Soru-
Bunlar tam olarak neye karşılar? Mustafa Kemal’in diktatör olmasına mı
karşılar?
Cevap-
Buna karşılar. Ordu bu bakımdan bölünüyor. ‘Yoksa biz de sizin
söylediklerinizin yapılmasını istiyoruz ve bunları biz de yapacağız. Biz de
kadınlarımızı çarşaftan kurtaracağız. Zaten bizim her birimizin eşleri
çarşaftan kurtulmuş vaziyetteler. Bizim, sizin yapmayı istediklerinizle bir
problemimiz yok. Ama biz bütün bunları yaparken bu ülkede parlamenter sistem
olsun’ diyorlar.
Soru-
Atatürk kendisine siyasi rakip olarak en fazla kimden çekiniyordu?
Cevap- Rauf Orbay’dan çekiniyordu. O da herhalde Atatürk kadar yetenekliydi. Balkan Harbi’nde zırhlısıyla epey kahramanlık yaptı, ‘donanma kahramanı’ olarak tanındı. Sonra emekli oldu ve kendisini İttihatçı politikaya verdi.
Atatürk’ün yanındaki ekip, Milli Mücadeleye geç katılan, katılmakta tereddüt eden ekipti.
Cevap- Rauf Orbay’dan çekiniyordu. O da herhalde Atatürk kadar yetenekliydi. Balkan Harbi’nde zırhlısıyla epey kahramanlık yaptı, ‘donanma kahramanı’ olarak tanındı. Sonra emekli oldu ve kendisini İttihatçı politikaya verdi.
Atatürk’ün yanındaki ekip, Milli Mücadeleye geç katılan, katılmakta tereddüt eden ekipti.
Atatürk’ün
karşısındaki grup ise Milli Mücadele’ye en önce katılan ekipti. Nitekim
Karabekir, Halide Edip, Refet Bele, Rauf Orbay gibi isimler, Atatürk’ü,
‘Mücadeleye bizimle başladın ve sadece iktidar meselesi yüzünden şimdi bizi
ekarte ediyorsun. Çok sonra mücadeleye katılmış olan kişilerle birlikte bizi
iktidar için feda ediyorsun, onlarla iş yapıyorsun’ diye suçluyorlar.
CFR’den,
AB’den ve Siyonist Soros’tan hibe alan vakfın kurucu üyesi Prof. Dr. Cemil
Koçak’ın; Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Türk Ordusu hakkında bugüne kadar
bilmediklerimizi nasıl anlattığını gördünüz!
Şimdi ben de size, Cemil Koçak’ın bilinmeyen geçmişini anlatacağım.
Şimdi ben de size, Cemil Koçak’ın bilinmeyen geçmişini anlatacağım.
Yoksul
bir ailenin çocuğu olan Cemil Koçak, ilkokuldan başlayıp Ankara’da Basın ve
Yayın Yüksek Okulu’nu bitirene kadar hep parasal sıkıntı çekti ve belki biraz
da bu yüzden sağlıklı bir sosyal hayat yaşayamadı, çok istemesine rağmen
kızlarla arkadaşlık kuramadı, kadınlara yanaşamadı.
Ankara’da
ABD Büyükelçiliği’ne yaptığı sık ziyaretler sonucunda, 1978 yılında, Woodrow
Wilson Center’in verdiği bursla ABD’ye gitti ve Boston Üniversitesi’nde doktora
yapmaya başladı.
Cemil
Koçak, özlemini çektiği hayatı Boston’da yaşamaya başlar. Üniversitede
kendisine yakın ilgi gösteren uzun sarı saçlı, yeşil gözlü bir kızla arkadaşlık
kurar. Adı, Betsy Steiner olan bu güzel kız ona hayatında ilk kez cinselliği
yaşatır.
Betsy’nin
babası David Steiner, AIPAC (Amerikan İsrail Kamu İşleri Komitesi)’nin
başkanıdır. Cemil Koçak, AIPAC’ın ne olduğunu Betsy’ye sorduğunda,
Amerika-İsrail ilişkilerini geliştirmeye çalışan bir sivil toplum örgütüdür,
cevabını alır. Betsy, AIPAC’ın kuruluş sırasında aldığı özgün adının ‘Kamu
İşleri Amerikan Siyonist Komitesi’ olduğunu söylemez, saklar.
Cemil
Koçak, AIPAC’ın ABD Kongresi’nde çok sayıda yandaşı bulunan çok güçlü bir
Siyonist lobi olduğunu çok sonraları öğrenir.
Cemil
Koçak, doktorasını bitirdikten hemen sonra Türkiye’ye dönmeyi düşünmez. Bir
süre ABD’de kalıp deneyim kazanmak ister. Bu görüşünü David Steiner’e açar,
kendisine bir iş bulunmasında yardımcı olmasını ister.
David Steiner bunu zevkle yapacağını söyler ve onu, Uncle Frank’a gönderir.
Uncle Frank, Ulusal Güvenlik Örgütü (NSA)’nın en tepesindeki yetkilidir. Ve bu kurum, ABD’nin en geniş casusluk örgütüdür.
David Steiner bunu zevkle yapacağını söyler ve onu, Uncle Frank’a gönderir.
Uncle Frank, Ulusal Güvenlik Örgütü (NSA)’nın en tepesindeki yetkilidir. Ve bu kurum, ABD’nin en geniş casusluk örgütüdür.
NSA’da
yapılan ve saatlerce süren sözlü sınavı Cemil Koçak kazanır. Sevinçle David
Steiner’e teşekküre gider.
David Steiner, Cemil Koçak’ın NSA’daki sınavından başarıyla çıkmasından çok hoşnuttur ancak kafasında Cemil Koçak için başka bir plan vardır.
David Steiner, Cemil Koçak’ın NSA’daki sınavından başarıyla çıkmasından çok hoşnuttur ancak kafasında Cemil Koçak için başka bir plan vardır.
David
Steiner, eğer NSA’da çalışırsa Cemil Koçak’ın ABD’nin resmi bir kuruluşunda
maaşlı bir eleman olacağını hatırlatır ve bu durumun ileride Cemil Koçak’a
Türkiye’de sorunlar çıkarabileceğini vurgular.
David Steiner, NSA yerine, özel bir danışmanlık şirketi olan MAIN’de çalışmasını önerir ve Cemil Koçak’ın bu kuruluşun başkanı Jake Dauber’le görüşmesini sağlar. Cemil Koçak görüşmeye gitmeden önce, David Steiner şunları söyler: ‘MAİN, özel bir danışmanlık şirketi olmanın çok ötesinde önemli bir kuruluştur, bu fırsatı iyi değerlendir!’
David Steiner, NSA yerine, özel bir danışmanlık şirketi olan MAIN’de çalışmasını önerir ve Cemil Koçak’ın bu kuruluşun başkanı Jake Dauber’le görüşmesini sağlar. Cemil Koçak görüşmeye gitmeden önce, David Steiner şunları söyler: ‘MAİN, özel bir danışmanlık şirketi olmanın çok ötesinde önemli bir kuruluştur, bu fırsatı iyi değerlendir!’
Jake
Dauber, hemen konuya girer ve Cemil Koçak’a şunları anlatır.
ABD, küresel imparatorluğunu kurmak için başlıca üç tür araç kullanmaktadır:
• Tetikçiler
• Çakallar
• ABD Ordusu
ABD, küresel imparatorluğunu kurmak için başlıca üç tür araç kullanmaktadır:
• Tetikçiler
• Çakallar
• ABD Ordusu
Tetikçiler
Bu
tetikçileri, mafya örgütlerinin eli silahlı ayak takımı ile karıştırmayınız.
Bizim tetikçilerimiz, en üst düzeyde eğitim almış akademisyenler, mühendisler, ekonomistler, finans analistleri ve hukukçulardan oluşur. Bizim bu tetikçilerimiz, görevlendirildikleri ülkelerde uydurma istihbarat raporları hazırlarlar, yalana dayalı kitaplar yazarlar. ABD yandaşı sivil toplum örgütleri kurup yönetirler. Uydurma kamuoyu araştırmaları yaparak halkı yönlendirirler. IMF ve Dünya Bankası kredileri olmadan yürütülmesi imkânsız büyük yatırım projeleri yapıp uygulanması için hükümetlere dayatırlar…
Bizim tetikçilerimiz, en üst düzeyde eğitim almış akademisyenler, mühendisler, ekonomistler, finans analistleri ve hukukçulardan oluşur. Bizim bu tetikçilerimiz, görevlendirildikleri ülkelerde uydurma istihbarat raporları hazırlarlar, yalana dayalı kitaplar yazarlar. ABD yandaşı sivil toplum örgütleri kurup yönetirler. Uydurma kamuoyu araştırmaları yaparak halkı yönlendirirler. IMF ve Dünya Bankası kredileri olmadan yürütülmesi imkânsız büyük yatırım projeleri yapıp uygulanması için hükümetlere dayatırlar…
İşte
bizim danışmanlık şirketimiz MAIN, bu alanda çalışmaktadır. Eğer sen de bizimle
çalışmayı kabul edersen, bizim bir “Akademik Hit Man” imiz olacaksın.
Senden, akademik bir tetikçimiz olarak beklentilerimiz şunlar olacaktır.
Türk tarihini, özellikle de Türk Kurtuluş Savaşı tarihini tersyüz edeceksin! Yayınlayacağın kitaplarla, yapacağın söyleşilerle Mustafa Kemal’i sıradanlaştıracaksın! Gerçi biz 60 yıldır Türk çocuklarının kendi tarihlerini okullarda öğrenmesini engelledik ama son yıllarda Türk halkına gerçek tarihlerini anlatan bazı yazarlar türedi…
Senden, akademik bir tetikçimiz olarak beklentilerimiz şunlar olacaktır.
Türk tarihini, özellikle de Türk Kurtuluş Savaşı tarihini tersyüz edeceksin! Yayınlayacağın kitaplarla, yapacağın söyleşilerle Mustafa Kemal’i sıradanlaştıracaksın! Gerçi biz 60 yıldır Türk çocuklarının kendi tarihlerini okullarda öğrenmesini engelledik ama son yıllarda Türk halkına gerçek tarihlerini anlatan bazı yazarlar türedi…
İşte
sen, bunların yazdıklarını etkisizleştirecek kitaplar yazacak, konuşmalar
yapacaksın! Mustafa Kemal’i ve Türk Ordusunu halkın gözünden düşürecek, sözde
bilimsel makaleler, kitaplar yazacaksın. Kısacası, Türklerin gerçek
geçmişlerini belleklerinden itina ile temizleyeceksin!
Beklediğimiz
hizmetleri verebilmen için, seni Sabancı Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak
sokacağız. Orası bizim ‘karagâhımız’dır… Orada hem iyi para alacak hem de
destekleneceksin. Bir akademik tetikçi olarak orada çok sayıda yandaş
bulacaksın… Bize bağlı televizyon kanalları ve gazeteler seni sık sık konuşma
yapmaya çağıracaklar, sen bu fırsatları çok iyi değerlendireceksin. Rahat ol,
biz Türkiye’de üniversitelerin tümüne ve medyanın da neredeyse tamamına çok
sayıda tetikçilerimizi yerleştirdiğimiz için senin anlattıklarına karşı çıkacak
akademisyen ya da yazar pek olmayacaktır…
Çakallar
Eğer bir ülkede görevlendirilen tetikçiler başarılı olamazlarsa, ‘Çakallar’ devreye girer. İki tür ‘Çakal’ vardır:
Öncü Çakallar
CIA, FBI, MI6, MOSSAD… Bunlar Öncü Çakallardır.
Eğer bir ülkede görevlendirilen tetikçiler başarılı olamazlarsa, ‘Çakallar’ devreye girer. İki tür ‘Çakal’ vardır:
Öncü Çakallar
CIA, FBI, MI6, MOSSAD… Bunlar Öncü Çakallardır.
Öncü
Çakallar; tehdit ederek, şantaj yaparak, rüşvet vererek, türlü yerlere bombalar
yerleştirerek, asılsız ihbar mektupları üreterek, telefonları dinleyerek, sahte
resmi belgeler düzenleyerek ve asılsız ihbar mektupları göndererek görev
yaparlar.
Bugün
T.C. Devleti’nin tüm bakanlıklarında, tüm kamu kuruluşlarında, Türk Ordusunun
içinde, üniversitelerin tamamında, medyanın tamamına yakınında, işçi
sendikalarında ve sivil toplum örgütlerinin tümünde bizim Öncü Çakallarımız
görev yapmaktadır…
Parçalayıcı Çakallar
Parçalayıcı Çakallar
IMF,
Dünya Bankası, CFR, Trilateral, Bilderberg ve Siyonist Lobiler. İşte bunlar da
Parçalayıcı Çakallardır.
Çoğunlukla işi, Öncü Çakallar çözer, Parçalayıcı Çakallara pek sık iş düşmez. Bugüne kadar dünyada, Öncü Çakallarımızdan CIA, 160 ülkede hükümet devirdi…
Çoğunlukla işi, Öncü Çakallar çözer, Parçalayıcı Çakallara pek sık iş düşmez. Bugüne kadar dünyada, Öncü Çakallarımızdan CIA, 160 ülkede hükümet devirdi…
ABD
Ordusu
Çakallar da başarısız olursa ki buna çok az rastlanır, işte o zaman paralı askerlerden oluşan ordu harekete geçer ve işi bitirir…
Çakallar da başarısız olursa ki buna çok az rastlanır, işte o zaman paralı askerlerden oluşan ordu harekete geçer ve işi bitirir…
Jake
Dauber, şirketine yeni katılan ‘Akademik Tetikçi’ Cemil Koçak’a son uyarılarda
bulunur:
Sakın unutma: Bu görevinden eşin dâhil hiç kimseye söz etmeyeceksin!
Sakın unutma: Bizim örgütümüze giren bir daha çıkamaz!
Haydi, şimdi sana Türkiye’de başarılar diliyorum.
Sakın unutma: Bu görevinden eşin dâhil hiç kimseye söz etmeyeceksin!
Sakın unutma: Bizim örgütümüze giren bir daha çıkamaz!
Haydi, şimdi sana Türkiye’de başarılar diliyorum.
Prof.
Dr. Cemil Koçak ile ilgili yukarıda anlattıklarımı hayretler içinde okuduğunuzu
biliyorum.
Yazdıklarımın gerçekten doğru olup olmadığını soracağınızı da biliyorum!
Cevabım şudur.
Yazdıklarımın gerçekten doğru olup olmadığını soracağınızı da biliyorum!
Cevabım şudur.
Cemil
Koçak; Atatürk, Kurtuluş Savaşı ve Türk Ordusu hakkında anlattıklarını
belgeleriyle kanıtlasın, ben de onun hakkında yazdıklarımı belgeleriyle
kanıtlayayım!
Hodri meydan!
Hodri meydan!
Yılmaz
Dikbaş
“İĞFAL”, Asya Şafak Yayınları, Birinci Baskı, İstanbul, ocak 2011
“İĞFAL”, Asya Şafak Yayınları, Birinci Baskı, İstanbul, ocak 2011
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52
0532 233 31 52
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder