Taşların bağlı,
itlerin serbest olduğu yeni Türkiye;
Hakaret etmek için
sözcük bulamadığım, necasetin bile kabullenmediği bir varlığın Atatürkçülere
“İt
sürüsü” dediği;
Dolmabahçe Sarayı’nda
iktidar ve PKK’nın TBMM’deki siyasi uzantılarının ağız birliği edip; bebek
katili, elli bine yakın insanımızın ölüm fermanını veren, vatan hainliğinden
hüküm giymiş Öcalan’ın “10 Maddelik Şartnamesi”ni
açıkladığı;
On altı Türk adasının
Yunanlılar tarafından işgal edildiği ve iktidarın ses çıkarmayıp razı geldiği;
Türk bayrağının bazı
askeri tesislerde dahi gönderden indirildiği ve askerin bu utanç verici olayı
seyretmeye mecbur bırakıldığı Yeni Türkiye!
Süleyman Şah Saygı
Karakolu’nda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Cumhuriyet tarihinde ilk defa
toprak kaybettiği;
PKK’nın
meşrulaştırıldığı, Öcalan’ın “baş danışman ve adam” kabul edildiği;
Ne idüğü
belirsiz HDP’li, varlıkların ve tabii ki Öcalan’ın devleti
tehdit ettiği;
PKK’nın vali,
kaymakam atadığı, askerlik şubesi açtığı, kolluk kuvvetleri kurduğu, vergi
topladığı;
PKK’nın silahlandığı,
askerin kışlaya hapsedildiği;
Jandarmanın İç işleri
Bakanlığı’na devredilip, valilerin (!) emrine verildiği Yeni Türkiye;
PKK’nın
meşrulaştırıldığının Genel Kurmay tarafından dahi itiraf edildiği;
Misak-ı Milli
sınırları içinde yabancı askerlerin konuşlandığı, CIA, MOSSAD, MI6, BND vs.
ajanların Türk vatanını, yol geçen hanına çevirdiği;
CFR’nin göbek bağını
kestiği partinin küresel çetelerin talimatları çerçevesinde bölünmüş, eyalet
sistemini öne çıkardığı Yeni Türkiye!
PKK’nın
üniversitelerde hükümran olduğu, üç renkli paçavralarla, Öcalan’ın
posterleriyle gösteri yaptığı, rektörlerin “Eyvallah” dediği;
Etnik kökenlere göre
siyasi partilerin kurulduğu;
Ana düşmanın ve onun
işbirlikçi uşaklarının unutulduğu ve siyasi parti sempatizanlarının diğer
partileri hedef olarak gösterdiği;
Üzerinde Atatürk
fotoğrafları olan kahve fincanlarını paylaşmanın Atatürkçülük sanıldığı;
Çağdaş olmanın Batı’yı “maymun gibi” taklit etmeyle
eş tutulduğu;
HDP’yi desteklemenin “Yetmez
ama EVET”çiler tarafından solculuk sanıldığı, ana düşman ve işbirlikçilerinin
desteklendiği Yeni Türkiye!
Ve mütarekeci, yandaş
yazılı ve görsel basında Ahmet Davutoğlu imzalı “Yeni Türkiye” ilanları
yayımlanmaktadır.
Bu ilanda
kardeşlikten, milli birlik ve beraberlikten, milliyetçilikten bahsedilmektedir.
İşin tuhaf tarafı
Atatürk’ü hiç anlamayanların bu ilanda Mustafa Kemal’in adını da
kullanmalarıdır.
“Kemalizm Türkiye’nin sorunlarının
çözümü değil, sebebidir. Türkleri ve Kürtleri bir arada tutan inanç birliğinden uzaklaştırıp, etnik
düşmanlığa getiren Kemalizm, Türkiye’yi kendi halkları ile sonu gelmeyen
çatışmalara getirdi, komşu ülkelerle çözümü olmayan gerginliklere sebep oldu.
Bu etnik parçalanmanın önüne geçmenin tek yolu Kemalizm’in düsturu olan “etnik
milliyetçilik”ten vaz geçip tam tersini uygulamaktır.” Ahmet Davutoğlu
“Yeni Türkiye” ilanlarında Mustafa Kemal’in
adını kullanmak gibi bir yanlışın içine düşen Davutoğlu; küreselleşmeye
yaptığı, hizmetlerden ötürü “Küresel
Düşün Adamları” listesinin yedinci sırasında yer almaktadır.
Ve Davutoğlu Mustafa Kemal’i ve
Kemalizm’i Türkiye’deki sorunların sebebi olarak görmektedir.
Mustafa Kemal’i anlamaktan
yoksun, sapkın hayallerin peşinde koşanların Mustafa Kemal’in adını ağızlarına
almaya hakkı yoktur. “Yeni Osmanlı Projesi”nin baş
borazancısının; yalnız Türk milletinin değil, tüm ezilen ulusların önderi
Atatürk’ün adını kullanmalarına sessiz kalmak, kabullenmek mümkün değildir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
emperyalist güçlerin kafasına vurulan yumrukla kurulmuş tam bağımsız bir
devlettir.
Ve Cumhuriyet’in önsözü elbette
Çanakkale Deniz ve Kara Zaferlerinde yazılmıştır. Yazılan önsözün altında 34
yaşında genç bir yarbayın; Yarbay Mustafa Kemal’in ve Türk milletinin imzası
vardır.
Ve bu imza sabit kalemle atılmıştır,
silinmesi mümkün değildir. Çanakkale hurafelerin değil, müthiş bir askeri
dehanın ve Türk askeriniz zaferidir.
Bağımsızlık Savaşı; bir baş kaldırış,
bir ihtilaldir. Ve Cumhuriyet’in temeli bu ihtilalle atılmış, Lozan’la ise yeni
kurulan devletin Anayasa’sı yazılmıştır.
1924 ANAYASASI:
BİRİNCİ BÖLÜM
Esas Hükümler
Madde 1- Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir.
Madde 2- Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi Laik ve Devrimcidir. Devlet dili Türkçedir. Başkent Ankara’dır. (**)
Madde 3- Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir.
Madde 4- Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır.
Esas Hükümler
Madde 1- Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir.
Madde 2- Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi Laik ve Devrimcidir. Devlet dili Türkçedir. Başkent Ankara’dır. (**)
Madde 3- Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir.
Madde 4- Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır.
88. maddesinde,
"Türkiye'de din ve ırk ayırt edilmeksizin vatandaşlık bakımından herkese
'Türk' denir" yazılıdır.
Görüldüğü gibi 1924
Anayasa’sı milli ve devrimci bir anayasadır.
Milletin egemenliği esas ve şarttır.
Osmanlı artıklarının
propagandasını yaptığı ve Öcalan’la mutabakata vardığı anayasa ise “Milliyetler
Anayasası”dır. Yalnız Öcalan değil, “Dünya Hükümeti” de iktidar koltuğuna
oturttuğu partiden bunu istemektedir.
Bir ulusun kaderini
değiştiren,, emperyalistlerin planlarını ters yüz eden ve bu nedenle “En
Büyük Düşman” ilan edilen tam bağımsızlıkçı, millici ve devrimci
Mustafa Kemal’in adını sapkın hayallerine ortak etmeleri asla af edilemez.
Mustafa Kemal
anti-emperyalistir ve Türk milliyetçisidir.
“Milleti millet yapan düşünce gücünün temelini
milliyetçilik teşkil etmektedir. Milliyetçilik, millî benlik, millî birlik,
millî ahlâk, millî ekonomi, uygarlık ahlâkı, millî duygu ve insanî duygunun
birleşmesinden meydana gelmiştir.”
Reisicumhur Mustafa Kemal -1924
Etnik kökenleri kaşıyarak, Türk milletini bir
etnisiteye indirenler, “milleti millet yapan düşünce gücünün
temelinin milliyetçilik” anlamaktan elbette çok uzaktırlar.
“Ben Türk milliyetçiliğini ayaklarımın altına
aldım.” söyleminin devamı ve Kemalist
Milli Devrim’i anlamaya gücü yetmeyenler bölünmüş Türkiye hayallerine Mustafa
Kemal’i alet edemezler.
Mustafa Kemal devrimcidir, tam istiklalcidir.
Milletin egemenliğine saygı göstermiştir.
Mustafa Kemal’in devrimci ve anti-emperyalist
duruşu, küresel çetelerin planlarını işlevsiz kılmıştır.
Yeni Türkiye sapkınlığı ise Osmanlı artıklarının
uyguladığı “Büyük Abi”nin planıdır.
Demokrasi adına bir virüs beyinlerine enjekte
edilmiştir. Değiştirmeyi umdukları Anayasa’da hedef ilk üç madde ve Anayasa’dan
çıkarılması küresel çeteler ve Öcalan tarafından şart koşulan Türk
vatandaşlığıdır.
Bunların hiç biri Atatürk’ün kitabında
yazılmamıştır. Atatürk bölücü değil birleştiricidir. Bu nedenle; “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına TÜRK MİLLETİ
denir.” demiştir.
Cemaatle, küresel çetelerle bir
olup Türk ordusuna kumpas kuranların ebedi
ve onursal Başkomutan Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ü reklam malzemesi
yapması kabul edilemez. Bu isyan
edilmesi gereken bir durumdur.
Her fırsatta Atatürk’e ve
Cumhuriyet’in kurucu önderine hakaret etmeyi görev bilenlerin ve hatta O’na “AYYAŞ” diyenlerin mensup olduğu
partinin, büyük önderin adını kullanması bir gaflet örneğidir.
Cumhuriyet’i dönüştürme hevesinde
olanların bayrak, milliyetçilik ve Mustafa Kemal’in adını kullanmaları sadece
bir aldatmacadır.
Üstelik bayrak, Türk
milliyetçiliği ve Mustafa Kemal, Türk milletinin milli değerleridir ve
kutsalıdır. Asla reklam malzemesi yapılamaz. Sapkınlıktır,
aymazlıktır.
Tek bir Türk Devleti vardır. O
devlet Mustafa Kemal’in önderliğinde kanla, canla, irfanla ve devrimle kurulmuş
ve kuruluşu 29/Ekim/1923’de saat 20.30’da 101 pare top atışıyla tüm dünyaya
ilan edilmiştir.
O devletin adı da sonsuza dek
varlığını sürdürecek olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.
“Ülkenin ve milletin istiklali
tehlikededir. Ülkenin ve milletin istiklalini, gene milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Amasya Bildirgesi-22/Haziran/1919
Karar yüce Türk milletindir.
Figen ÖZEN
25/03/2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder