Mont Pelerin Cemiyeti, adını
İsviçre’nin Cenevre Gölü yöresinde, Vevey’in kuzeyinde ve Montreux’ye çok yakın küçük
bir dağ kasabasından
alır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Orta ve Doğu Avrupa’da birçok
sosyalist devletin oluşmasıyla birlikte “Batı medeniyetinin bir çok
değerlerinin risk altına girdiği” savını güden
çoğunlukla
iktisatçıların
oluşturduğu 36 kişilik bir grup bu kasabada toplanıp cemiyeti kurmuşlardır. 10
Nisan 1947’de kurulan cemiyetin ilk başkanı Prof. Friedrich von Hayek’tir.
Kuruluş Bildirgesinin daha ilk maddesinin ilk satırında “Medeniyetin temel değerleri tehlikededir. Hukuk ve adalet dünya üzerinden silinmiş, haysiyetin temel ilkeleri ve insan hakları kaybolmuştur” diyerek sosyalizme karşı kin ve nefretini alenen ilan eden cemiyet, “özel mülkiyete ve rekabet pazarına inanan, devletin egemenliğine ve sosyalist gelişime karşı, azınlıkların ayrıcalıklarını savunan, dinsel inancı yaymayı ve düşünce ve ifade özgürlüklerini savunan insanları bir araya getirmek ve birbiriyle bağlantılandırmak için yeryüzünde hazırlık niteliğinde bir tarama yaparak onlarla çalışmalar yürütmek” kararı almıştır.
Önceleri liberal bir Ortodoks yapılanma içine giren cemiyet, zamanla, anglo-sakson değerlerin ve küresel egemenliğinin planlama merkezi durumuna gelmiştir. Bu çalışmalarını dünyanın çeşitli ülkelerinde yaptığı 60’dan fazla toplantı ile sürdürmüştür.
Cemiyetin ilk kurucu başkanı olan ve 1974 yılında Nobel Ekonomi Ödülü alan Avusturya kökenli İngiliz iktisatçı Von Hayek, Amerika ve İngiltere'de sosyalizme doğru olan eğilimleri hedef alan “Kölelik Yolu” adlı kitabıyla tanınır. Tanınan diğer kitapları "Konjonktür Dalgalanmalarının Moneter Teorisi", “Özgürlüğün Anayasası”, “Saf Sermaye Kuramı” ve “Paranın Devlet Denetiminden Çıkarılması” başlıklarını taşır ve bu başlıkları bile nerede durduğunu göstermeye yeter.
Hayek, Margaret Thatcher’in 1970'lerin ortasında başlayan İngiliz politika sahnesinde öne geçişinden 1990'a dek varan Başbakanlığını şekillendirip destekleyen ve onun birçok konuşmasının fikir babalığını yapmış olmakla da tanınır. Ölümünden bir yıl önce, 1991'de Margaret Thatcher Vakfı'nın kuruluşunda da aktif rol üstlenmiştir.
İktisat ideolojisinin en dogmatik ve saldırgan mezhebini oluşturan neo-liberalizmin 1980'lerde bir çığ gibi tüm dünyayı kaplamasının ardında Mont Pelerin Cemiyeti vardır. Sosyal adalet amaçlı büyüme hedeflerinin gündemden kalkmasına, yeni bir Ortaçağ veya vahşi kapitalizm görünümü sunan malî sermaye birikimi rejiminin küreselleşerek toplumlara egemen olmasını koşullayan neoliberal hareket, Mont Pelerin Cemiyeti tarafından dayatılan yeni bir sınıf hegemonyasının küstah dili olmuştur. 'Hâkim ve düzenleyici piyasalar' tehdidiyle, toplumun ekonomiyi denetleme ve yönlendirme talepleri bastırılıp, susturulmaya çalışılmıştır. Bu hegemonyanın oluşumunun ardında cemiyetin tüm başkanları, onların denetledikleri çeşitli küresel oluşumlar vardır.
Şu andaki başkanı Victoria Curzon-Price’dır (2004-2006). Bu İsviçreli ekonomist AB uzmanıdır ve cemiyetin bir süredir şekillendirmekte olduğu AB siyasaları uzmanıdır. Hem Cemiyetin ilk kadın başkanıdır hem de geçen yıl Sri Lanka’daki özel toplantıda söylediği şu sözlerle dikkat çekmiştir : “Çok uluslu şirketlerin ortaya çıkması ve sembol ekonomisinin dünya pazarı için belirleyici etken durumuna gelmesinden sonra artık ekonomik süper güç diye bir şey kalmamıştır. Bir ülke ne kadar büyük, güçlü ve verimli olursa olsun, dünya pazarındaki konumu için başkalarıyla rekabet halindedir. Bu liberalizmin zaferidir. Tek başına hiçbir ülke teknolojide, yönetimde, araştırma ve geliştirmede, reformsal süreçlerde, girişimcilikte rekabet öncülüğünü uzun süre koruyamayacaktır. Fakat uluslar ötesi bir şirket için hangi ülkenin ya da hangi ülkeler birliğinin o süreçte öncü olduğu fazlaca önemli değildir. Bu tür bir şirket artık bütün ülkelerde iş yapabilir ve bütün ülkelerde kendini rahat hissedebilir. Hayek’ten bugüne gerçekleştirilen en büyük düş budur”
Mont Pelerin Cemiyeti toplantılarına katılan Türklerden en önde geleni, Liberal Düşünce Topluluğu yöneticisi ve Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Atilla Yayla’dır. Yayla, Zaman gazetesine de yazmaktadır. Bu gazete bilindiği gibi Fethullah Gülen grubunun kontrolündedir. Liberal Düşünce Topluluğu, 15-17 Eylül 1996’da İstanbul’da 28. Uluslararası Atlas Toplantısı’nı gerçekleştirmiştir. Bu toplantıya Atlas Ekonomik Araştırma Vakfı ve Friedrich Naumann Vakfı katılmıştır. Toplantı katılımcıları arasında Cüneyt Ülsever, Prof. Vural Fuat Savaş, Eser Karakaş, Osman Okyar, Mehmet Aydın, Serdar Aktan, Hüseyin Sak, Orhan Morgil, Özlem Çağlar, Sibel Yaman, Gözde Ergözen ve Ataç Ünlü de vardır.
Mont Pelerin Cemiyeti ile bağlantılı bir kuruluş ABD’nin dış politikalarında etkili olan Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Araştırmalar Bölümü’dür. (School of Advanced International Studies - SAIS). Geçtiğimiz yıl SAIS’de Fethullah Gülen’cilerin Abant Platformu Toplantısı yapılmıştı. Forumun konusu “İslam, Demokrasi ve Laiklik: Türkiye Tecrübesi” idi. Türkiye ve Amerika’dan çok sayıda gazeteci, akademisyen ve uzmanın katıldığı toplantının ilk gününde BOP’a (Büyük Ortadoğu Projesi) destek mesajları gönderilirken, ABD ve İsrail katliamlarına karşı “çıt” çıkmamıştı. Fethullah Gülen’in toplantıya gönderdiği yazılı konuşma ise “Türkiye’nin BOP içindeki yeni rolüne” atıflarla doluydu. Hatırlanacağı üzere Abant Platformu’nun fikir babalarından Diyanet İşleri’nden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın da bu toplantıya katılmış ve “Laiklik ve din, hayatın içinde bir arada var olabilir, ama devlet mekanizmasında değil” demişti. Toplantının katılımcıları arasında Hakan Yavuz (Utah Üniversitesi) ; Cengiz Çandar (Tercüman Gazetesi), Mete Tunçay (Bilgi Üniversitesi) Ahmet Hadi Adanalı (Ankara Üniversitesi), Şahin Alpay (Bahçeşehir Üniversitesi), Adnan Aslan (İSAM), Zeyno Baran (Nixon Center), Ruşen Çakır (TESEV), Seda Çiftçi (CSIS), Hüseyin Gülerce (Zaman), Kenan Gürsoy (Galatasaray Üniversitesi), Şükrü Hanioğlu (Princeton Üniversitesi), Fehmi Koru (Yeni Şafak Gazetesi), Burhan Kuzu (TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı), Mithat Melen (İstanbul Üniversitesi), Zach Messitte (St. Mary’s College), Elisabeth Özdalga (İsveç Araştırma Enstitüsü), Zeki Sarıtoprak (John Carroll Üniversitesi), Sabri Sayarı (Georgetown Üniversitesi), Edibe Sözen (İstanbul Üniversitesi), Ömer Taşpınar (Brookings Institution) ve Cüneyt Ülsever (Hürriyet Gazetesi) de vardılar.
Bu kuruluş aynı zamanda İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi web sitesinin bağlantıları arasında yer alır ve son günlerde başta Amerika halkı olmak üzere tüm toplumları Rusya aleyhine koşulama çabası içinde görünüyor. “ Soğuk Savaş’ın ardından Rusya kaynaklı nükleer tehlikenin sona erdiğini düşünenler büyük yanılgı içinde” başlığıyla yayınladıkları raporda “Geçim sıkıntısına düşen Rus atom bilimcilerin, çalıştıkları nükleer silah tesislerini ek iş uğruna terk etmeleri ya da görevden ayrılmaları yüzünden, dünya yeni bir nükleer tehlikeye sürükleniyor” deniyor ve “Rusya, nükleer silah tesislerinin güvenliğini sağlamak için gerekli uzmanları yetiştiremiyor” yorumu yapıldıktan sonra Rusya’nın nükleer etkinliklerinin uluslararası denetimi isteniyor.
Curzon-Price, Washington merkezli Atlantik ötesi bir kurum olan Avrupa Enstitüsü’nün (European Institute) Başkanı idi. Enstitünün yöneticilerinden bir diğeri ise AB Komisyonu eski Başkanı, Fransız sosyalisti Jacques Delors’du. Biz Delors’u 1993 yılında Fener Rum Patriği Bartholomeos’u özel konuğu olarak ağırlamasıyla ve ertesi yıl ona Avrupa Parlamentosu’nda hararetli bir konuşma yaptırmasıyla da tanıyoruz. Ne ki Başbakan Tayyip Erdoğan da Yahudilerden madalya aldığı ve Bush'la görüştüğü Amerika gezisinde, Amerikan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu ve Patrik'ten sonraki en yetkili kişi Demetrios'la New York Türkevi'nde biraraya gelmişti. Rum Lobisinin en etkin kişileri olan 3 Rum işadamının da katıldığı bu görüşmede, Demetrios, ısrarla Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını istemişti. Bu isteme ne yanıt aldı bilmiyoruz. Ama ne rastlantıdır ki ayni istem Fethullah Gülen tarafından da dile getirilmişti.
Bu enstitüde Scowcroft Group’un da etkinliği vardır. Scowcroft Group’un başında baba George Bush döneminin ulusal güvenlik danışmanlarından CFR üyesi General Brent Scowcroft vardır ve kendisi Amerikan - Türk Konseyi ATC'nin Onursal Başkanıdır. Başkan Yardımcılığını Koç Holding Başkanı Mustafa Koç’un yaptığı Konseyin Amerika’da 2004 yılı Nisan ayında düzenlenen konferansına TBMM eski Başkanvekili ve AKP Hükümeti Milli Savunma Bakanı M.Vecdi Gönül de katılmıştır. FBI'da çalışırken işine son verilen Türk kızı Sibel Edmonds’un ABD aleyhine açtığı 10 milyon dolarlık tazminat davasının mahkeme belgelerine bakıldığında, Edmonds'un avukatları Roy W. Krieger ve Mark S. Zaid tarafından Columbia Bölge Mahkemesi'ne verilen 10 milyon dolarlık dava dilekçesinde Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren birçok konunun yanısı sıra Amerikan - Türk Konseyi’nden de söz edildiğini görürüz. Edmonds, FBI'da çalışan bazı Türkler'in bu kuruluşlarla yakın ilişkisi olduğunu iddia ediyor ve bu kuruluşların uluslararası çok güçlü bir istihbarat ağına sahip olduklarını söylüyor. Dava dilekçesinin 6'ıncı sayfasında bu kuruluşlara ilişkin şu bilgilere yer veriliyor: "Edmonds'un FBI'da birlikte çalıştığı Melek Can Dickerson ve eşi Yarbay Douglas Dickerson, Sibel Edmonds ve eşine Amerikan Türk Derneği (ATA) ve Türk Amerikan Konseyi'nden (ATC) bahsederek bunlardan özellikle ATC için çalıştıklarını belirtmişler ve Edmondslar'ın bu kuruluş için çalışmalarını istemişlerdir."
Amerikan - Türk Konseyi ATC'nin 14 Mart 2005 tarihi itibariyle Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşmaktadır : Emekli General Brent Scowcroft (The Scowcroft Group ve Avrupa Enstitüsü Yöneticisi), Mustafa Koç (Koç Holding), George H. Perlman (Lockheed Martin), Ronald L. Whitehead (The Whitehead Group), Charles R. Johnston, Jr. (Baker Donelson), Canan Büyükünsal (Yönetici Müdür), Engin Artemel (Artemel International), Elizabeth Avery (Pepsico, Inc.), Özer Baysal (Pfizer), Terence Bedford (Raymond James & Associates), Sedat Birol (Eczacıbaşı), Kern Everett Briggs (Eli Lilly), Andy Button (Boeing), Brian Cavey (Washington Group International), Sahir Erozan (Garsonlukla başlayıp ABD'de ünlü Cities restoranlarını kuran, ABD eski başkanı Clinton'ın danışmanı), Sherrie Grandjean (UT/Sikorsky), Tulu Gümüştekin (CPS Danışmanlık Şirketi), Charles D. Hartman (Alarko Holding), Emekli Albay Preston Hughes (Savunma ve Güvenlik Komitesi Eşbaşkanı), Carolyn B. Lamm (White & Case), Emekli Büyükelçi Alan W. Lukens (Gama Industries), John R. Miller (Raytheon), Donald Nelson (Altria Group Inc), Büyükelçi Mark Paris (AFOT - American Friends of Turkey - Türkiye’nin Amerikalı Dostları Kuruluşu), Emekli General Elmer D. Pendleton (Askeri Danışman), Ronald M. Singer (General Electric) ve Hal E. Sunar (2 Mayıs 2002’de Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı tahkim davası açan Kuzey Amerika Kömür Şirketi PSEG Yöneticisi)
MONT PELERIN – KÜRESEL SERMAYE’NİN BEYNİ adlı kitapta Cemiyetin akıllara durgunluk veren küresel hegemonya yönetimini, Türkiye’deki etkinliklerini, kendisine tabi kıldığı Bilderberg Grubu, Trilateral Komisyon, Chatham House vb. kuruluş ve vakıflara uzanan elini, George Soros’un Açık toplum Enstitüsü’ne dek varan genişleme ilişkilerini, bunların ülkemizdeki temsilcilerini, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin gizini ve daha birçok ayrıntıyı bulacaksınız.
Kuruluş Bildirgesinin daha ilk maddesinin ilk satırında “Medeniyetin temel değerleri tehlikededir. Hukuk ve adalet dünya üzerinden silinmiş, haysiyetin temel ilkeleri ve insan hakları kaybolmuştur” diyerek sosyalizme karşı kin ve nefretini alenen ilan eden cemiyet, “özel mülkiyete ve rekabet pazarına inanan, devletin egemenliğine ve sosyalist gelişime karşı, azınlıkların ayrıcalıklarını savunan, dinsel inancı yaymayı ve düşünce ve ifade özgürlüklerini savunan insanları bir araya getirmek ve birbiriyle bağlantılandırmak için yeryüzünde hazırlık niteliğinde bir tarama yaparak onlarla çalışmalar yürütmek” kararı almıştır.
Önceleri liberal bir Ortodoks yapılanma içine giren cemiyet, zamanla, anglo-sakson değerlerin ve küresel egemenliğinin planlama merkezi durumuna gelmiştir. Bu çalışmalarını dünyanın çeşitli ülkelerinde yaptığı 60’dan fazla toplantı ile sürdürmüştür.
Cemiyetin ilk kurucu başkanı olan ve 1974 yılında Nobel Ekonomi Ödülü alan Avusturya kökenli İngiliz iktisatçı Von Hayek, Amerika ve İngiltere'de sosyalizme doğru olan eğilimleri hedef alan “Kölelik Yolu” adlı kitabıyla tanınır. Tanınan diğer kitapları "Konjonktür Dalgalanmalarının Moneter Teorisi", “Özgürlüğün Anayasası”, “Saf Sermaye Kuramı” ve “Paranın Devlet Denetiminden Çıkarılması” başlıklarını taşır ve bu başlıkları bile nerede durduğunu göstermeye yeter.
Hayek, Margaret Thatcher’in 1970'lerin ortasında başlayan İngiliz politika sahnesinde öne geçişinden 1990'a dek varan Başbakanlığını şekillendirip destekleyen ve onun birçok konuşmasının fikir babalığını yapmış olmakla da tanınır. Ölümünden bir yıl önce, 1991'de Margaret Thatcher Vakfı'nın kuruluşunda da aktif rol üstlenmiştir.
İktisat ideolojisinin en dogmatik ve saldırgan mezhebini oluşturan neo-liberalizmin 1980'lerde bir çığ gibi tüm dünyayı kaplamasının ardında Mont Pelerin Cemiyeti vardır. Sosyal adalet amaçlı büyüme hedeflerinin gündemden kalkmasına, yeni bir Ortaçağ veya vahşi kapitalizm görünümü sunan malî sermaye birikimi rejiminin küreselleşerek toplumlara egemen olmasını koşullayan neoliberal hareket, Mont Pelerin Cemiyeti tarafından dayatılan yeni bir sınıf hegemonyasının küstah dili olmuştur. 'Hâkim ve düzenleyici piyasalar' tehdidiyle, toplumun ekonomiyi denetleme ve yönlendirme talepleri bastırılıp, susturulmaya çalışılmıştır. Bu hegemonyanın oluşumunun ardında cemiyetin tüm başkanları, onların denetledikleri çeşitli küresel oluşumlar vardır.
Şu andaki başkanı Victoria Curzon-Price’dır (2004-2006). Bu İsviçreli ekonomist AB uzmanıdır ve cemiyetin bir süredir şekillendirmekte olduğu AB siyasaları uzmanıdır. Hem Cemiyetin ilk kadın başkanıdır hem de geçen yıl Sri Lanka’daki özel toplantıda söylediği şu sözlerle dikkat çekmiştir : “Çok uluslu şirketlerin ortaya çıkması ve sembol ekonomisinin dünya pazarı için belirleyici etken durumuna gelmesinden sonra artık ekonomik süper güç diye bir şey kalmamıştır. Bir ülke ne kadar büyük, güçlü ve verimli olursa olsun, dünya pazarındaki konumu için başkalarıyla rekabet halindedir. Bu liberalizmin zaferidir. Tek başına hiçbir ülke teknolojide, yönetimde, araştırma ve geliştirmede, reformsal süreçlerde, girişimcilikte rekabet öncülüğünü uzun süre koruyamayacaktır. Fakat uluslar ötesi bir şirket için hangi ülkenin ya da hangi ülkeler birliğinin o süreçte öncü olduğu fazlaca önemli değildir. Bu tür bir şirket artık bütün ülkelerde iş yapabilir ve bütün ülkelerde kendini rahat hissedebilir. Hayek’ten bugüne gerçekleştirilen en büyük düş budur”
Mont Pelerin Cemiyeti toplantılarına katılan Türklerden en önde geleni, Liberal Düşünce Topluluğu yöneticisi ve Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Atilla Yayla’dır. Yayla, Zaman gazetesine de yazmaktadır. Bu gazete bilindiği gibi Fethullah Gülen grubunun kontrolündedir. Liberal Düşünce Topluluğu, 15-17 Eylül 1996’da İstanbul’da 28. Uluslararası Atlas Toplantısı’nı gerçekleştirmiştir. Bu toplantıya Atlas Ekonomik Araştırma Vakfı ve Friedrich Naumann Vakfı katılmıştır. Toplantı katılımcıları arasında Cüneyt Ülsever, Prof. Vural Fuat Savaş, Eser Karakaş, Osman Okyar, Mehmet Aydın, Serdar Aktan, Hüseyin Sak, Orhan Morgil, Özlem Çağlar, Sibel Yaman, Gözde Ergözen ve Ataç Ünlü de vardır.
Mont Pelerin Cemiyeti ile bağlantılı bir kuruluş ABD’nin dış politikalarında etkili olan Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Araştırmalar Bölümü’dür. (School of Advanced International Studies - SAIS). Geçtiğimiz yıl SAIS’de Fethullah Gülen’cilerin Abant Platformu Toplantısı yapılmıştı. Forumun konusu “İslam, Demokrasi ve Laiklik: Türkiye Tecrübesi” idi. Türkiye ve Amerika’dan çok sayıda gazeteci, akademisyen ve uzmanın katıldığı toplantının ilk gününde BOP’a (Büyük Ortadoğu Projesi) destek mesajları gönderilirken, ABD ve İsrail katliamlarına karşı “çıt” çıkmamıştı. Fethullah Gülen’in toplantıya gönderdiği yazılı konuşma ise “Türkiye’nin BOP içindeki yeni rolüne” atıflarla doluydu. Hatırlanacağı üzere Abant Platformu’nun fikir babalarından Diyanet İşleri’nden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Aydın da bu toplantıya katılmış ve “Laiklik ve din, hayatın içinde bir arada var olabilir, ama devlet mekanizmasında değil” demişti. Toplantının katılımcıları arasında Hakan Yavuz (Utah Üniversitesi) ; Cengiz Çandar (Tercüman Gazetesi), Mete Tunçay (Bilgi Üniversitesi) Ahmet Hadi Adanalı (Ankara Üniversitesi), Şahin Alpay (Bahçeşehir Üniversitesi), Adnan Aslan (İSAM), Zeyno Baran (Nixon Center), Ruşen Çakır (TESEV), Seda Çiftçi (CSIS), Hüseyin Gülerce (Zaman), Kenan Gürsoy (Galatasaray Üniversitesi), Şükrü Hanioğlu (Princeton Üniversitesi), Fehmi Koru (Yeni Şafak Gazetesi), Burhan Kuzu (TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı), Mithat Melen (İstanbul Üniversitesi), Zach Messitte (St. Mary’s College), Elisabeth Özdalga (İsveç Araştırma Enstitüsü), Zeki Sarıtoprak (John Carroll Üniversitesi), Sabri Sayarı (Georgetown Üniversitesi), Edibe Sözen (İstanbul Üniversitesi), Ömer Taşpınar (Brookings Institution) ve Cüneyt Ülsever (Hürriyet Gazetesi) de vardılar.
Bu kuruluş aynı zamanda İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi web sitesinin bağlantıları arasında yer alır ve son günlerde başta Amerika halkı olmak üzere tüm toplumları Rusya aleyhine koşulama çabası içinde görünüyor. “ Soğuk Savaş’ın ardından Rusya kaynaklı nükleer tehlikenin sona erdiğini düşünenler büyük yanılgı içinde” başlığıyla yayınladıkları raporda “Geçim sıkıntısına düşen Rus atom bilimcilerin, çalıştıkları nükleer silah tesislerini ek iş uğruna terk etmeleri ya da görevden ayrılmaları yüzünden, dünya yeni bir nükleer tehlikeye sürükleniyor” deniyor ve “Rusya, nükleer silah tesislerinin güvenliğini sağlamak için gerekli uzmanları yetiştiremiyor” yorumu yapıldıktan sonra Rusya’nın nükleer etkinliklerinin uluslararası denetimi isteniyor.
Curzon-Price, Washington merkezli Atlantik ötesi bir kurum olan Avrupa Enstitüsü’nün (European Institute) Başkanı idi. Enstitünün yöneticilerinden bir diğeri ise AB Komisyonu eski Başkanı, Fransız sosyalisti Jacques Delors’du. Biz Delors’u 1993 yılında Fener Rum Patriği Bartholomeos’u özel konuğu olarak ağırlamasıyla ve ertesi yıl ona Avrupa Parlamentosu’nda hararetli bir konuşma yaptırmasıyla da tanıyoruz. Ne ki Başbakan Tayyip Erdoğan da Yahudilerden madalya aldığı ve Bush'la görüştüğü Amerika gezisinde, Amerikan Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu ve Patrik'ten sonraki en yetkili kişi Demetrios'la New York Türkevi'nde biraraya gelmişti. Rum Lobisinin en etkin kişileri olan 3 Rum işadamının da katıldığı bu görüşmede, Demetrios, ısrarla Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasını istemişti. Bu isteme ne yanıt aldı bilmiyoruz. Ama ne rastlantıdır ki ayni istem Fethullah Gülen tarafından da dile getirilmişti.
Bu enstitüde Scowcroft Group’un da etkinliği vardır. Scowcroft Group’un başında baba George Bush döneminin ulusal güvenlik danışmanlarından CFR üyesi General Brent Scowcroft vardır ve kendisi Amerikan - Türk Konseyi ATC'nin Onursal Başkanıdır. Başkan Yardımcılığını Koç Holding Başkanı Mustafa Koç’un yaptığı Konseyin Amerika’da 2004 yılı Nisan ayında düzenlenen konferansına TBMM eski Başkanvekili ve AKP Hükümeti Milli Savunma Bakanı M.Vecdi Gönül de katılmıştır. FBI'da çalışırken işine son verilen Türk kızı Sibel Edmonds’un ABD aleyhine açtığı 10 milyon dolarlık tazminat davasının mahkeme belgelerine bakıldığında, Edmonds'un avukatları Roy W. Krieger ve Mark S. Zaid tarafından Columbia Bölge Mahkemesi'ne verilen 10 milyon dolarlık dava dilekçesinde Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren birçok konunun yanısı sıra Amerikan - Türk Konseyi’nden de söz edildiğini görürüz. Edmonds, FBI'da çalışan bazı Türkler'in bu kuruluşlarla yakın ilişkisi olduğunu iddia ediyor ve bu kuruluşların uluslararası çok güçlü bir istihbarat ağına sahip olduklarını söylüyor. Dava dilekçesinin 6'ıncı sayfasında bu kuruluşlara ilişkin şu bilgilere yer veriliyor: "Edmonds'un FBI'da birlikte çalıştığı Melek Can Dickerson ve eşi Yarbay Douglas Dickerson, Sibel Edmonds ve eşine Amerikan Türk Derneği (ATA) ve Türk Amerikan Konseyi'nden (ATC) bahsederek bunlardan özellikle ATC için çalıştıklarını belirtmişler ve Edmondslar'ın bu kuruluş için çalışmalarını istemişlerdir."
Amerikan - Türk Konseyi ATC'nin 14 Mart 2005 tarihi itibariyle Yönetim Kurulu şu isimlerden oluşmaktadır : Emekli General Brent Scowcroft (The Scowcroft Group ve Avrupa Enstitüsü Yöneticisi), Mustafa Koç (Koç Holding), George H. Perlman (Lockheed Martin), Ronald L. Whitehead (The Whitehead Group), Charles R. Johnston, Jr. (Baker Donelson), Canan Büyükünsal (Yönetici Müdür), Engin Artemel (Artemel International), Elizabeth Avery (Pepsico, Inc.), Özer Baysal (Pfizer), Terence Bedford (Raymond James & Associates), Sedat Birol (Eczacıbaşı), Kern Everett Briggs (Eli Lilly), Andy Button (Boeing), Brian Cavey (Washington Group International), Sahir Erozan (Garsonlukla başlayıp ABD'de ünlü Cities restoranlarını kuran, ABD eski başkanı Clinton'ın danışmanı), Sherrie Grandjean (UT/Sikorsky), Tulu Gümüştekin (CPS Danışmanlık Şirketi), Charles D. Hartman (Alarko Holding), Emekli Albay Preston Hughes (Savunma ve Güvenlik Komitesi Eşbaşkanı), Carolyn B. Lamm (White & Case), Emekli Büyükelçi Alan W. Lukens (Gama Industries), John R. Miller (Raytheon), Donald Nelson (Altria Group Inc), Büyükelçi Mark Paris (AFOT - American Friends of Turkey - Türkiye’nin Amerikalı Dostları Kuruluşu), Emekli General Elmer D. Pendleton (Askeri Danışman), Ronald M. Singer (General Electric) ve Hal E. Sunar (2 Mayıs 2002’de Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı tahkim davası açan Kuzey Amerika Kömür Şirketi PSEG Yöneticisi)
MONT PELERIN – KÜRESEL SERMAYE’NİN BEYNİ adlı kitapta Cemiyetin akıllara durgunluk veren küresel hegemonya yönetimini, Türkiye’deki etkinliklerini, kendisine tabi kıldığı Bilderberg Grubu, Trilateral Komisyon, Chatham House vb. kuruluş ve vakıflara uzanan elini, George Soros’un Açık toplum Enstitüsü’ne dek varan genişleme ilişkilerini, bunların ülkemizdeki temsilcilerini, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin gizini ve daha birçok ayrıntıyı bulacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder