17 Ekim 2014 Cuma

AKP Faşizminin Yasalarına Yaslanan, İcazetli Atatürkçüler



Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi  “Tüm ADD Şube Başkanları, Yönetimleri ve ADD Üyelerine” 15.10.2014 tarihli 2014/1583 sayılı bir genelge göndermiş.
Genelgenin imza kısmında “ADD Genel Merkezi” yazıyor. Genel Başkan Çölaşan “Şube Kapatma”, Kemalist Şube Başkan ve ADD üyelerini “ihraç  işleri ile iştigal ettiğinden, Genelgeye imza atmaya zaman bulamamış anlaşılan. Neyse biz gelelim genelgenin içeriğine.
Genelgede,
 “Atatürk Cumhuriyetine karşı planlı saldırıların artarak ve ağırlaşarak devam” ettiğinden söz edilerek, Şube başkanları, yönetici ve üyelere bunlara karşı mücadele verirken, “yasalar saygılı olmaya özen göstermeleri” direktifi veriliyor ve arkasından da
 “…….örgüt disiplini ve etik kurallar dışına çıkmalarına, kurumsal yapıyı güç durumda bırakacak davranışlar sergilemelerine asla izin verilmeyeceği bilinmelidir”
denilerek, Şube Yönetici ve üyeleri açıkça “tehdit” ediliyor.
Kemalist Cumhuriyet; tarihinin gördüğü en kapsamlı araç ve ihanet yöntemleri kullanılarak dinci faşist bir diktatörlük tarafından ele geçirilmiştir. Bu ele geçirme her alanda ve her anlamda gerçekleşmiştir.
Atatürkçüler, İşte bu dinci faşist diktatörlüğe karşı savaşım vermektedirler. Yalnız dinci faşizme karşı değil, aynı zamanda dinci faşizmi üreten emperyalizm bataklığına karşı da savaşım vermek durumundadırlar. Çünkü emperyalizme karşı durulmadan, emperyalizm yenilmeden “faşizmin” yenilmesinin bağımsızlığın gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu biz Mustafa Kemal Atatürk’ten öğrendik.
1920'li yıllarda  “Bugünlerde başımıza musallat edilen Yunan, bütün düşman âleminin parçasından başka bir şey değildir. En büyük düşman, düşmanların düşmanı, ne falan, ne de filan millettir. Bilâkis bu, adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde bütün dünyaya hâkim olan kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emperyalizmdir” diyordu.
Bu gün “başımıza musallat edilen” dinci faşizm, PKK bölücülüğü “düşman âleminin” yani emperyalizmin parçasından başka bir şey değildir. Öyleyse Kemalistler/Atatürkçüler; “Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı heyeti milliyece mücadeleyi öngören bir mesleği takip eden” yani savaşan insanlardır. 
Savaş, elbette istenmeyen, bedeli insan canı-kanı olan, toplumları yıkıma ve on yıllarca geriye götüren bir olgudur. Savaşın iyisi olmaz. Ama savaşın “haklı ve meşru olanı”  ve “haksız ve gayrimeşru olanı” vardır.
Örneğin, Suriye’yi işgal etmeye yönelik emperyalist güçlerin başlattığı savaş “haksız ve gayrimeşru”dur. Ülkesini savunan Esad’ın savaşımı “haklı ve meşru” dur.
Tüm dünyada Emperyalizme ve faşizme karşı verilen savaşlar haklı ve meşru savaşlardır...
Emperyalizme ve faşizme karşı savaş vermek, yalnızca haklı ve meşru değil aynı zamanda dünyanın en ahlaklı, en soylu işidir
Dünyadaki ve ülkemizdeki bağımsızlık savaşlarından çıkardığımız deneyimlerden bilinir ki; Emperyalizmin dümen suyuna girmiş, iktidarı ele geçirmiş egemenlerin belirlediği yasal sınırlar içerisinde kalınarak emperyalizme karşı, faşizme karşı mücadele verilemez. Bırakalım devrim iddiasında olan bir örgütü, kendi meşruluğunu esas almayan, kimliğini savunmayan hiçbir muhalif güç faşizmin yasalarına yaslanarak ve onun icazetine sığınarak ayakta kalamaz.
Emperyalizmle, emperyalist bataklığın yarattığı Faşizmle çatışma göze alınmazsa, örgütlenmede, çalışma yöntemlerinde iktidarı ele geçirmiş egemenlerin çizdiği “yasalara saygılı olmaya özen gösterilerek” emperyalizm nasıl kovulacak, faşizmin nasıl yıkılacak, bağımsızlık nasıl sağlanacak?
Kemalist Devrimi,  devrimciliği ve mücadelenin meşruluğunu savunmak bir tarafa, dinci faşist bir diktatörlükle çatışmamak için, kendi varlıklarına yönelen saldırılara karşı bile dik duramayan, gasp edilen yasal haklarını bile devrimci bir duruşla sahiplenemeyenler Atatürkçü değil, Mandacı- Masonlardır, icazetli Atatürkçülerdir.
Anlaşılan odur, icazetli Atatürkçüler, Mandacı ve Masonlar ADD’yi, iktidarı ele geçirmiş egemenlerin istediği çizgiye getirmek için her olanağı kullanmaya kararlı.
Emperyalizmin dümen suyuna girmiş, iktidarı ele geçirmiş egemenlerin belirlediği meşruluk anlayışı faşist yasaları temel alırken, çoğu zamanda bu yasaları bile tanımazken, Kemalist devrimciler için meşruluk; doğru ve haklı olanın, Kemalist devrimin ve halkın çıkarına olanın savunulmasıdır. Bunun için savaşım verilmesidir.
Ülkemize egemen olan dinci faşist diktatörlüğe karşı her türlü araç ve yöntem kullanılarak verilen savaşım haklıdır, meşrudur. Kemalist Devrimcilik meşrudur. Meşru olmayan, Kemalist devrimcilerin bu soylu savaşımını genelgelerle engellemeye yönelmektir.
AKP faşizminin Kemalist, yurtsever, devrimci, demokrat, ilerici bütün kesimlere, halka baskı ve zulmünü arttırdığı bugünlerde, büyük bir kararlılık, gurur ve onurla, her zamankinden daha çok, lafı döndürüp dolaştırmadan, açık ve net olarak Kemalist devrimin savunulması, faşizmin yüzüne haykırılması gerekir.
Her türlü bedeli ödeyerek her koşul altında Kemalist devrimin meşruluğunu haykırma bilinci ve cesareti olan tüm dostların,  ideolojik çarpıklığın, icazetli Atatürkçülüğün, dinci faşist diktatörlüğe karşı verilen savaşımı YASAKLAMA girişimlerine karşı duracağına olan inancımla… 17.10.2014
Mahmut ÖZYÜREK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder