BASIN AÇIKLAMASI
06.10.2013
(Padişah
özentisi, ABD-AB hormonuyla beslenen yobazların sonları yakındır)
Kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı
değil, bir Amerikan projesi olan “Yeni Osmanlı”nın sultanı olarak
gören padişah, 11 yıllık cumhuriyet yıkıcılığında tam bir zafer elde
edememenin, saltanatı tüm kurumlarıyla yerleştirememenin depresif sıkıntılarını
yaşamaktadır.
Bu nedenle de giderek saldırganlaşmaktadır.
Hatta kimi vezirlerini yumrukladığı, kimilerini ise tekme tokat huzurundan
kovaladığı söylenir, yazılır olmuştur.
Kendisine koşulsuz destek veren Kılıçdar Ağaya,
Bahçeci Ağaya, bilumum kadılara, Şeyhülislam Görmedi Ağaya ve sancak beylerine,
her icraatına karşı çıkan “çapulcular”ı bertaraf edemedikleri için ateş
püskürmektedir.
Özellikle Kılıçdar Ağaya “kılıcını çekip çapulcuların üzerine neden
yürümediğinin/yürüyemediğinin”, Kadıların, Sancak Beylerinin ise bu bir
avuç Çapulcuyu neden Hüseyin Obama’nın talimatıyla kurduğu Nemrut
Mustafa Paşa Divanında yargılayıp, Bekirağa
Bölüğüne tıkmadıklarının yanıtını bir türlü bulamamakta, bulamadıkça da
çılgına dönmektedir.
Hamisi ABD ve AB’nin tam desteğini sağlamışken, Bağdat üzerine
sefer eylemesi engellenmiş, şimdi fırsat ele geçmiş, tam Şam üzerine sefer eyleyecekken çapulcular “şavaş
istemezüük!” sloganları ile ortalığı ayağa kaldırmışlar, genetik
Mirasçısı olduğu Yavuz Sultan Selim, Menderes ve Özal ın vasiyetlerini yerine getirmesine
engel olmuşlardır.
Padişah; “Etrâk-ı bî idrâk” olan (İdrâksiz
Türkler) Türkleri ülke yönetiminden uzaklaştırmak, “imparatorluğu pazarlamakla mükellefim” diyerek toprakları, yeraltı
ve yerüstü kaynaklarını “babalar gibi”
yabancılara peşkeş çekmek, Ayyaşların(!) yaptığı lozan antlaşması yerine Sevr i inşa etmek, Türk
Silahlı Kuvvetlerini lağvederek
yerine, kahramanlık destanı yazan “Polis-i
Osmaniye”yi ihdas ve ihya için
TC Anayasası yerine Pentegon ve CİA imalatı “Kanun-ı Esasî’yi”
yerleştirecekti.
Ecdadı Yavuz Sultan Selim’in şeyhülislamı
Müftü El Hamza’nın “Kızılbaşlar kâfir ve dinsizdirler. Öldürülmeleri vacip ve farzdır”
fetvasının gereğini yerine getirecek, okulları Medreseye dönüştürecek, devlet
işlerini “ülema”ya danışarak
yürütecek, açık saçık gezen kafir(!) kadınları kırbaç cezasına çarptıracak,
olmazsa “recm” cezası verecekti.
Oğullarını, kardeşlerini, yandaşlarını ecdadı gibi iple boğdurmak yerine paraya
boğacaktı.
Ama olmadı. Dışarıdaki hamileri “seni kubura süpüreceğiz, zamanıdır!”
demeye başladılar. İçeride, sayıları tahmininin üzerinde olan çapulcular, sanki nefret ettiğini bilmezlermiş
gibi inadına “Mustafa Kemalin Askerleriyiz!”
diyerek sokaklara döküldüler. Padişah, hem içeride, hem dışarıda iyice
yalnızlaştı ve köşeye sıkıştı. Bu nedenle saldırganlığı her geçen gün artmaktadır.
Bundan sonra daha da saldırganlaşacaktır.
Ama yağma yok.
1920’lerde yağmacıları, Sevr histerisine tutulmuş işbirlikçileri “Kubura” süpüren bu halk “yetti
gayrık” diyerek ayağa
kalkmıştır.
Ülkemizi yıkıma götüren “Padişahlık”, “Hilafet” ve “Osmanlı”
özlemcilerine, Hain sultan Vahdettin’e özenenlere, Ülkenin kafasına çuval
geçirenlere, ABD uşaklarına ve Avrupa
Birliği ajanlarına, kanla, irfanla kazanılıp kurulan Kemalist Cumhuriyeti yıkıp,
yerine hastalıklı bir Osmanlı Devleti
karikatürü kurmak isteyenlere hak ettikleri ders verilecektir.
Padişah özentisi, ABD-AB
hormonuyla beslenen yobazların sonları yakındır. Ülkemizde sömürücüleri,
işbirlikçileri, gericileri durdurabilecek, “kubura
süpürecek” büyük güç ayağa kalkmıştır. Önümüzdeki görev bu gücün
örgütlenmesi ve siyasi kavgasını büyütmesidir.
YÖNETİM
KURULU ADINA: Mahmut ÖZYÜREK
ULUSAL
EĞİTİM DERNEĞİ
ISPARTA ŞUBE BAŞKANI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder