Sayı:2013/
Kod: 32–116488
BASIN
AÇIKLAMASI
“AKP’nin
kendi ile birlikte Türkiye’yi de bataklığa sürüklemektedir.”
Cumhuriyetimizin kuruluşundan doksan yıl
sonra, senaryosu Pentagonun karanlık dehlizlerinde yazılan, “İkinci Mondros Mütarekesi” İmralı adasında
sahneleniyor.
Bir farkla ki Mütarekenin yapıldığı adanın
ve heyetlerin adları değişik. Mondros Mütarekesi; Limni Adası'nın
Mondros Limanı'nda Osmanlı Devleti temsilcisi Bahriye Nazırı Rauf Bey'in
(Orbay) başkanlığını yaptığı Osmanlı Heyeti ile İngiliz Amiral
Calthorp'un Başkanı olduğu İtilaf Devletleri Heyeti arasında
yapılmıştı. 25 Maddeden oluşan Mondros
Mütarekesi, Osmanlı Devleti'nin devlet olma özelliğini ortadan kaldıran;
Ordu bağımsızlığını yok eden; İtilaf Devletleri'ne Osmanlı topraklarım işgal
hakkı sağlayan özelliklere sahipti.
İmralı Mütarekesinde, Rauf Bey'in yerini MİT Başkanı ve BDP
Milletvekilleri, İtilaf Devletlerini adına Amiral Calthorp'un yerini ise, Emperyalist
yağmacıların Türkiyeli uşağı, katil Öcalan almıştır.
Mondros Mütarekesi sonrasında, Başbakan İzzet
Paşa, Türk heyetinin iyi karşılanması sebebiyle Amiral Caltrop'a teşekkür
mektubu göndermişti. Benzerliğe Bakın
ki, Türkiyeli BOP Eşbaşkanı ve Öcalan karşılıklı olarak birbirlerine teşekkür
mesajları iletiyorlar.
İmralı Mütarekesi görüşmelerinden dönen, işgal güçlerinin Türkiyeli
temsilcileri, Öcalan'ın önceden hazırladığı ve ellerine tutuşturduğu açıklamayı
okuyor. (Kandil’e
ve hükümete ’de varmış)
“Bu görüşme, tarihi bir adımdır, tarihi bir süreç
yaşıyoruz. Bütün taraflar, bu süreçte çok dikkatli ve duyarlı olmalıdır.
Devletin elinde tutsaklar var. PKK'nin elinde de tutsaklar var. PKK, elindeki
tutsaklara iyi davranmalı. Umarım en kısa zamanda ailelerine kavuşurlar”
Buradan anlıyoruz’
ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile, Devleti yıkmak, parçalamak için küresel
çete tarafından kurdurulan ve finanse edilen PKK terör örgütü
eşit ve eşdeğer konumda. İkisinin de elinde “tutsak” var. PKK “tutsak” elde edecek konuma yükselmiş.
Emperyalist yağmacıların Türkiyeli uşağı, katil Öcalan iki tarafa da “tutsaklara iyi davranın” talimatı
veriyor.
Savaş Tutsağı, savaş hukukunda; “
devletlerarasındaki, savaş sırasında karşı tarafça yakalanan ya da hapsedilen
kişi veya kişiler” olarak tanımlanıyor Demek ki ABD’nin lejyoneri Apo,
lejyoner ordusu PKK aracılığı ile “Kürdistan” devletini kurdurmuş.
Uluslararası savaş
hukukuna göre ise
; “Taraflardan
birinin devlet, diğerinin bir terör örgütü olduğu silahlı çatışmalar,
uluslararası mahiyette olmayan silahlı çatışmalardır. Terör örgütü mensupları
ve silahlı çatışmalara doğrudan / aktif olarak katılan destekçileri meşru
askeri hedef olurlar. Buna karşılık bunlar, silahlı çatışma hukuku kurallarına
göre ne muharip, ne de savaşçı olma koşullarını taşımadıklarından, teslim olduklarında
veya sağ olarak başka bir suretle ele geçirildiklerinde savaş esiri olmazlar
ve silahlı çatışmanın fiilen sona ermesine kadar gözaltında tutulabilirler. Terör
örgütü mensupları, üçüncü ülkelerce muharip sayılamazlar. Yakalandıklarında
veya ele geçirildiklerinde savaş esiri olmazlar, ulusal ceza hukukuna göre
yargılanırlar” (Silahlı Çatışma
Hukuku, Askeri Adalet Dergisi, Yıl 31, Sayı 116, Ocak 2003, s.45)
Bu durumda “Devletin elinde
tutsaklar var. PKK'nin elinde de tutsaklar var” diyerek, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti ile PKK'yı eşdeğer ve eşit gördüklerini açıklayan şerefsizlere karşı
AKP, CHP ve MHP den neden dişe dokunur bir teki gelmez?
Türk
halkını uyarıyoruz. Türk
milliyetçiliğini ayakları altına aldıklarını” açıklayan
başbakan; 600 yıldır haçlı ordularıyla yıkılamayan bu
devleti, deliğe süpürülmemek adına, Kömür ve makarna ile aldatıp kandırdığı
halka “Hazmettire hazmettire” yıkmakta kararlı.
Teslim alınıp uçakla
Türkiye'ye getirilirken, titreyerek "Ben Türk Devletine hizmet etmeye
hazırım" diyen ABDullah Öcalan, bugün AKP eliyle Türkiye'yi
yönetme noktasına getirilmiştir. Bu yalnızca AKP'nin Gaflet ve dalaleti değil,
aynı zamanda, Anayasa Uzlaşma Komisyonunda kalarak “Bölünme anayasasını
meşrulaştırma“ görevini yerine getirenlerin,
''AKP'ye yeni kredi açarak, süreçten umut beklediklerini”
söyleyenlerin, AKP’ye %50 oy verenlerin
ve halen desteğini sürdürenlerinde “gaflet ve dalaleti”dir.
AKP yıkıcılığın
ışığını yakmış, nerde Türkiye düşmanı varsa bu ışığın etrafında toplamaktadır.
AKP, 4. Yargı
paketiyle PKK'yla takas yapmanın zeminini hazırlıyor. Anayasadan Türk milletinin çıkarılması,
“Kürt kimliğinin anayasal güvenceye alınması” için düğmeyeçoktan basıldı. Bu süreçte, yeni
anayasa konusunda dört parti tam bir mutabakata varamasa da, Kılıçdaroğlu'nun İngiltere’de “yeni anayasa için büyük ölçüde
uzlaşıldığını” söylemesi vahametin
buutlarının ciddi ve tehlikeli olduğunu gösteriyor.
Kürtçe savunma yapma
hakkı da elde edildi, Kürtçe yayın yapan devlet televizyonundan sonra, Kürtçe
seçmeli ders olarak Milli Eğitim müfredatına girdi. “Kalkınma Ajanları, Kent Konseyleri ve Bütünşehir yasası” ile
“Kürt özerk bölgesinin” temelleri atıldı. Son olarak Kürtçenin resmi
dairelerde kullanılması valilerin halk tarafından seçilmesi yasalaşırsa, son tuğlalar da konulmuş olacak. Bu konularda, AKP, CHP ve BDP epeyce
uzlaşmış durumda.
Yol haritasının sonu
Bağımsız bir “KÜRDİSTAN” Devletine çıkmaktadır. Hazırlıklar bu
yöndedir. Ancak gerek uluslararası güç odakları, gerekse yerli taşeronlar,
şimdilik bunu erken olduğunu düşünüyorlar.
Çünkü, Türklerle
birlikte yaşayarak bağımsız bir Kürt devletine doğru yürüme konusundaki tüm
eksiklikleri Türkiye Cumhuriyeti’ne gidertmek istiyorlar. Güneydoğu’nun
ekonomik kalkınmasını Türkiye Cumhuriyeti gerçekleştirecek, dillerinin “protez”
den millî dil haline gelmesi sağlanacak. Özerk Kürdistan, Türkiye
Cumhuriyeti’nin her türlü birikiminden yararlanacak ve gelişip serpilecek. Bu
gelişmeler süreç içinde tamamlandıktan sonra ”BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN DEVLETİ” ilan
ve kabul edilecek.
Kürt kökenli yurttaşlarımız
BDP’nin gaflet ve ihaneti sonucu Cumhuriyetimize sahip çıkmazlarsa, bunun
bedelini ABD’nin uşağı olarak ödeyecekler. Çünkü emperyalizm, ülkesine ihanet
edenleri uşak olarak kullanır ve görevleri bitince de tarihin çöplüğüne
süpürür. Tarih bunun acı
örnekleri ile doludur. Son Söz;
“AKP’nin kendi ile birlikte Türkiye’yi de bataklığa sürüklemektedir.”
YÖNETİM KURULU ADINA
O. Mümtaz ÇAPÇI
ADD ISPARTA ŞUBE
BAŞKANI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder