İlber Ortaylı,
Lozan tartışmalarını değerlendirmiş; “Lozan ne zafer ve ne de hezimet değil,
sadece tarihi bir uzlaşmadır.
Tartışmaları önemseyenler ise kahvede oturarak ve höpürdeterek şekerli
kahvesini yudumlayanlardır!” demiş!..
Bu adam hep "ne
şiş yansın, ne kebap" kabilinden "ortaya karışık" bir
şeyler söyleyerek kenara çekiliyor. Bu şekilde iktidarla da iktidara kızanlarla
da dirsek temasını sürdürüp, hem iki taraftan da nemalanıyor, hem de medyanın
aradığı adam oluyor.
Çünkü medyada
aynı düşüncede; bir yandan vıcık vıcık yalakalık yapan biri olmadığı için
okuyucu ya da izleyicilerini kızdırmıyor, bir yandan da eleştirmediği için
iktidarın gazabından kurtuluyor.
Bu sözü de
öyle. Elbette uzlaşmadır da, uzlaşmalardan karlı çıkan da vardır, zarar eden
de. Lozan'da ne olmuştur?
Buna değinir
ise Erdoğan'ı kızdırabilir. Onun için “ortaya karışık" lafını etmiş,
kenara çekilmiş.
En son
Dolmabahçe Sarayı’nda Meclis Başkanı’nın düzenlediği, “Sultan 2. Abdülhamid
Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu”nda, İsmail Kahraman’ın solunda otururken
gördük.
Yaptığı
konuşmada, “ortaya karışık” bile değil, “yuvarlak”, fakat daha
çok davet sahibini mutlu edecek laflar etti.
İsmail Kahraman
ise konuşmasında Abdülhamit’i öve öve bitiremedi, “hal edilmeseydi Meriç
nehri ile Ağrı dağı arasına sıkışmış olmayacaktık” dedi.
Oysa zamanında
Osmanlı’nın en çok toprak kaybettiği, Rusların Batı’da Yeşilköy’e, Doğu’da
Erzurum’a kadar geldiği padişah hakkında söylenmiş bu sözleri, Sayın
Ortaylı’nın düzeltmesini beklerdik. Çünkü bilim etiği bunu gerektiriyor. Fakat
o bilim etiğini değil, bir dahaki daveti kaçırmamayı önemsiyor..
Süleyman Çelik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder