24 Şubat 2013 Pazar

POPÜLER GAZETECİ EMİN ÇÖLAŞAN’A AÇIK MEKTUP

GÜNCELLİĞİ NEDENİYLE YENİDEN YAYINLANDI..
 
Bay Emin Çölaşan,
 
27 Şubat 2007 tarihli Hürriyet gazetesindeki köşenizde ‘İçimizden birileri’ başlıklı yazınızda şu satırları okuyunca önce çok şaşırdım sonra da nedenini düşünmeye başladım:
Türkiye’de çok merak ettiğim bir husus var. Bunun yanıtını hiç kimse veremiyor. Bu AB, ülkemizde hangi kişi ve kuruluşlara ne kadar para ödüyor?
Buna KKTC’deki kişi ve kuruluşları da ekleyebiliriz.
Bunların döküm nedir?
Karşılığında onlardan ne bekleniyor?
Ortada bu açıdan çok büyük paralar döndüğünü, birlerinin satın alındığını, kullanıldığını iyi biliniz.”
Bu satırları okuyunca neden önce şaşırdığımı açıklayayım.
2 Kasım 2006’da İstanbul’da AsyaŞafak Yayınları tarafından basılan, “Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi” adlı 756 sayfalık araştırma kitabımı, 6 Kasım 2006 tarihinde size imzalı olarak yolladım. Siz genelde, imzalı olarak gönderilen kitapların yazarlarını telefonla arayıp teşekkür etme nezaketini gösterdiğiniz için 9 Kasım 2006 tarihinde beni de arayıp usulen teşekkür ettiniz. Ben de size, çok yoğun olduğunuzu bildiğimi belirttikten sonra, hiç olmazsa beş-on dakikanızı ayırıp kitabımın özellikle 317-463 sayfalarına bir göz atmanızı rica ettim. ‘Avrupa Birliği’nden Para Alan Sivil Toplum Örgütleri’ başlığı taşıyan bu bölümde dört yüze yakın kuruluşun, sözde hangi projeleri yaparak AB’den ne kadar hibe aldıkları tüm ayrıntılarıyla anlatılmaktaydı. Siz benim yaptığım bu vurguya ‘İnşallah’ diye yanıt verdiniz, ama şimdi anlaşılıyor ki, kitabımın kapağını bile açmak size nasip olmamış!
Bay Emin Çölaşan,
Kitabımın birinci özelliği, sağlamlığı tartışılamaz kaynaklara ve belgelere dayanmakta oluşudur. İkinci özelliği ise, bugüne kadar Türkiye’de başka hiç kimse tarafından yazılmamış, dillendirilmemiş konuları içermesidir.
Dört ayda dördüncü baskısını yapmış olan kitabım hakkında bugüne kadar, ülkemizin saygın yazarlarından Bertan Onaran, Oktay Akbal, Vural Savaş, Orhan Birgit, Dr. Ramazan Kağan Kurt, Öner Yağcı, Hasan Hüseyin Yalvaç, Hüseyin Laptalı, Cazim Gürbüz övgüyle söz etmişler, alınıp okunmasını önermişlerdir.
Sizin çok merak ettiğiniz, ‘AB’den para alan kişi ve kuruluşları’, bugüne kadar ayrıntılarıyla, konuk olduğum şu televizyon kanallarında açıkladım:
Üç kez, Kanal-B TV’de Sn. Gürbüz Evren’in sunduğu ‘Bekleme Odası’ programı, iki kez Kanal Türk TV’de Sn. Hulki Cevizoğlu’nun sunduğu ‘Ceviz Kabuğu’ programı, bir kez Meltem TV’ de Sn. Muharrem Bayraktar’ın sunduğu ‘Diyalog’ programı, bir kez Mesaj TV’de Sn. Muharrem Bayraktar’ın sunduğu ‘Haber Ötesi’ programı ve bir kez de Ulusal Kanal-TV’de Sn. Teoman Alli’nin sunduğu ‘Haber Masası’ programında. Bunlara ek olarak, Antalya, Mersin ve Denizli’deki yerel televizyonlara da konuk olup, diğer konuların yanında, AB’den hibe alan örgütlerin listesini ayrıntılarıyla duyurdum.
Aslında, ‘AB’den Hibe Alan Sivil Toplum Örgütlerini’, Antalya’da Aralık 2006’da yapmış olduğumu bir basın toplantısında açıkladıktan sonra, internet ortamına sunmuştum. İnternette sekiz ayrı sitede, bu raporumun bir milyonu aşkın kişi tarafından okunmuş olduğunu saptadım.
Son bir yılda Türkiye’nin çeşitli yerlerinde otuza yakın konferans vererek; Avrupa Birliği’nin gerçek yüzünü anlattım, AB ile ilgili tüm yalanları ve bu yalanları propaganda aracı olarak kullananları isim vererek açıkladım, AB’den hibe alanları ‘Truva Atı’ olarak niteleyip ayrıntılarıyla ilan ettim.
Ve işte şimdi siz, bütün bu etkinliklerden sonra tutmuş köşenizde, ‘AB’den para alan kişi ve kuruluşların kimler olduğunun yanıtını veren hiç kimse yok’ diyorsunuz!
Hadi diyelim ki kitabımı okuma fırsatınız olmadı, yukarıda sözünü ettiğim televizyon programları da gözünüze hiç çarpmadı, peki sizin çok deneyimli yardımcınız, sekreterleriniz de mi bu bilgileri, en azından özet olarak size sunmadılar?
Söz konusu yazınızda, AB’den para alan KKTC’deki kuruluşları da merak ettiğinizi vurgulamaktasınız. Eğer bir zahmet, ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’nin 483. sayfasını açarsanız, ‘Hibeler Cebe Be Annem’ başlıklı yazımı göreceksiniz. O çok merak ettiğiniz bilgileri, belgeleriyle o yazımda görüp okuyacak ve öğreneceksiniz.
Bay Emin Çölaşan,
Sizin gibi çok güçlü bir bilgi toplama ağı bulunan, yanında çok deneyimli yardımcı ve sekreterler çalışan milyonlarca okuyucunun sevgilisi popüler bir yazarın, ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’den haberi olmayışına ve benim televizyon kanallarında yapmış olduğum Türkiye genelinde çok ses getiren konuşmalarımı hiç duymamış olmasına inanmamız kolay değildir!
İddiam şudur ki, siz bilerek, yani bilinçli olarak ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’yi görmezlikten geliyorsunuz!
Ve sizin bu kitabımı görmezlikten gelişiniz ilk değil! Bakın, anımsatayım. Kemalizm’e saldıran Prof. Dr. Atilla Yayla gündemin sıcak konusu olduğunda köşenizde müthiş bir gazetecilik araştırması yapmış olduğunuzu duyurdunuz! Hemen Prof. Dr. Atilla Yayla’ya ulaşmışsınız, tüm ustalığınızı göstererek onu sorularınızla bunaltıp terlettikten sonra itiraf etmeye zorlamışsınız ve bu profesörün de AB’den para aldığını söyletmişsiniz! Oysa ballandırarak anlattığınız bu sözde gazeteciliğinizin aslı astarı yoktu! Elinizin altıdaki ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’nin 399. sayfasını açıp baksaydınız, orada Prof. Dr. Atilla Yayla’nın Liberal Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanı olarak AB’den hibe almış olduğu yazılıydı! Daha önce ortaya çıkarılmış bir gerçeği sanki yeniden ortaya çıkarmış gibi okuyucularınıza sunmanın basın ahlakı ile bağdaştığı söylenebilir mi?
Bay Emin Çölaşan,
Merak ettiğiniz tüm hususların yanıtını veren kitabımı, ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’ yi bilinçli olarak görmezlikten geldiğiniz iddiamı güçlendiren noktalar şunlardır:
  • Avrupa Birliği’ne üye olmayı istemek demek, Ulusal Egemenliğimizi Brüksel’e teslime hazır olmak demektir. Kitabımda bu konuyu çok sağlam Avrupa belgelerine dayanarak irdelendikten sonra şu yargıya varıyorum: AB’den yana olan sivil-asker yöneticiler, vatana ihanete teşebbüs halindedirler!  Şimdi, sizin böyle bir yargıya ulaşan kitabımı okumanızı, okuduktan sonra da kaynak olarak göstermenizi ve okuyucularınıza önermenizi beklemek saflık olur! Neden mi? Çünkü siz de AB yanlısısınız da ondan! AB konusunda görüş ve tutumunuz çok açık ve net: “AB’ye evet ama onurumuzla gireceksek.”1  diyorsunuz. Hemen söyleyeyim, AB’ye onurlu girmek diye bir kavram yoktur! Bu yalan, AB’nin sinsi yanlıları tarafından uydurulmuş, halkımızı aldatmaya dönük bir söylemdir. Ulusal Egemenliğimizi bir yabancı başkente teslim etmenin onurlu yolu olabilir mi? AB’ye evet, ama onurumuzla girelim diyenler, AB’nin en onursuz yanlılarıdır! Peki, hem AB yanlısı olup hem de AB’yi sözde eleştiren yazılar yazarak milyonlarca sevgili okuyucunuzu nasıl aldatabiliyorsunuz? İşte, bu da sizin becerinizdir. Her başarının temelinde mutlaka bir ‘beceri’ vardır ve sizin de beceriniz ‘sureti haktan görünmektir’.  Sureti haktan görünmeyi, sözlükler şöyle açıklıyor: İçtenlikle, temiz yürekle, iyi niyetle davranıyormuş gibi yapmak. AB karşıtıymış gibi, alıyorsunuz kalemi eline döşeniyorsunuz: “Çünkü bizi yönetenler AB’den korkuyor…Çünkü bunu AB istiyor. AB, Türkiye Cumhuriyeti ile kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor.”2  Bu ve benzeri satırlarınızı okuyan milyonlarca sevgili okuyucunuz da mest oluyor, helal olsun Emin Çölaşan AB’ye nasıl giydirmiş, diyor. Ama aslında bilmiyorlar ki, Emin Çölaşan da AB’nin sinsi yanlısı! AB’nin sinsi yanlılarının, ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’yi okumalarını, kaynak olarak göstermelerini, çevrelerine önermelerini elbette bekleyemeyiz!
  • Kitabımı bilinçli olarak görmezlikten gelişinizin bir nedeni de, sizin o çok ünlü ‘minik kuşunuzun’ size getirmiş olduğu bir emir olabilir mi? Kulağınıza, ‘Sakın ola Yılmaz Dikbaş’ın Tabuta Çakılan Son Çivi kitabından söz etmeyesin!’diye fısıldamış olabilir mi? Gerçi gazetenizin Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök her nedense son günlerde ‘Hürriyet gazetesi yazarlarına hiç kimse emir veremez, şunu yaz, bunu yazma diyemez!’ yollu efelenip duruyorsa da, sizin kendi ağzınızla yapmış olduğunuz bir itiraf var ki, bu propagandayı çürütüyor. Anımsatıyorum, 19 Aralık 1992 günü Türk Hukuk Kurumu’nda yaptığınız konuşmada aynen şöyle söylemişsiniz: “Genel Merkez’den telefon açtılar. Dediler ki, şunu, ansiklopedi reklamını bir duyuruver. Hayatımda ben Britannica Ansiklopedisini evime almadım. Ne yaptım? Zorla yazdım.”3  Siz, zorla yazı yazan popüler bir köşe yazarısınız. Zorla yazı yazarken bile, sureti haktan görünmeyi çok iyi beceren çok kurnaz bir gazetecisiniz. Peki, bir gazeteci zorla niçin yazar? Sizin sık sık kullandığınız bir sözcükle bu soruyu yanıtlayabiliriz: Cukka çok okkalıdır da ondan! Hürriyet gazetesinde AB karşıtı olan, AB’yi temelden reddeden cukkayı kaybeder! Böyle bir gerçek gözler önünde dururken, AB’nin anti-demokratik, merkeziyetçi, faşist bir polis devleti olduğunu, yolsuzluklar ve sahtekarlıklar içinde boğulduğunu belgelerle ortaya koyan ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’yi Emin Çölaşan hiç okudum diyebilir mi, kaynak olarak gösterebilir mi, sureti haktan görünen yazılarıyla avutup kandırdığı milyonlarca sevgili okuyucusunu uyandırabilir mi?
  • Bay Emin Çölaşan, Türkiye’de Avrupa Birliği’nden para alan yaklaşık dört yüz kuruluşun adlarını, aldıkları hibeleri, yönetiminde bulunanlarını ayrıntılarıyla veren, ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’ adlı kitabımı görmezlikten gelişinizin, bence çok önemli bir nedeni daha var. Bunu söylemeden önce bazı tanımlar hakkında kısa bir açıklama yapayım. Emperyalist AB projesinin kurnaz mimarları, sözlüklerinden ‘rüşvet’i çıkardılar, yerine ‘proje bazında hibe’yi koydular. Bu kurnazlar, ‘ajan’ sözcüğünün yerine de ‘sivil toplum örgütü’nü koydular! Artık ajan yok, sivil toplum örgütü var! Rüşvet yok, proje bazında hibe var! AB’den para alan Sivil Toplum Örgütlerinden biri de, Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV)’dır. ÇEV, üç proje karşılığında AB’den 700.000 Avro hibe aldı. Çok iyi cukka değil mi? Yaptıkları dandik projelerin adlarına bir bakar mısınız: - Bir Kucak Sevgi - Beyoğlu Mozaik ve Çini Çarşısı - Yaşama Geri Bakış  ÇEV ve aldıkları bu hibelerle ilgili, belgelere dayalı bilgi, ‘Avrupa Birliği-Tabuta Çakılan Son Çivi’nin 342- 346. sayfalarında verilmiştir. Şimdi geldik, sizinle ÇEV arasındaki ilişkiye. 
Bay Emin Çölaşan, 25 Kasım 2001 tarihinde İstanbul’da Pera Palas Oteli’nde Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) tarafından muhteşem bir ödül töreni düzenlendi. Bu törende ülkemizin çok ünlü kişilerine ve elbette bunların arasında size, Mustafa Balbay’a ve Bekir Coşkun’a da ödüller verildi. Bugün, yemin billah AB yanlısı olduğunu tekrarlayıp duran Bekir Coşkun ile birlikte aynı gazetede yazıyorsunuz. AB Mandacısı Mustafa Balbay ile de bir televizyon kanalında Pazar günleri, ‘Abicim-Mustafacım’ lı ahbap çavuş vaziyetinde program yapıyorsunuz. Bay Emin Çölaşan, Şu soruyu sorma hakkımız olduğuna inanıyorum: AB’den 700.000 Avroyu cukkalayan ÇEV’den ödül almış ünlü bir gazeteci olarak, ÇEV’i eleştirecek bir yazı yazmanız mümkün müdür? ‘AB, ülkemizde hangi kişi ve kuruluşlara ne kadar para ödüyor?’ sorusunu sorarken samimi olduğunuza inanılabilir mi? Elinden ödül aldığınız ÇEV’in adı, Sağlık ve Eğitim Vakfı (SEV) ile birlikte Protestan misyonerliği yapmış olmaktan dolayı Üsküdar 4. Asliye Hukuk Mahkemesi tutanaklarına geçmiştir, haberiniz oldu mu, rahatsızlık duydunuz mu? Bay Emin Çölaşan, Çok güzel bir deyimimiz vardır: “Sırça köşkte oturan, komşusuna taş atmamalı.”  AB Mandacıları birbirlerine taş atmazlar. AB Mandacısı ÇEV’in elinden ödül almış bir kişinin, AB’den hibe alanların kimler olduğunu merak ettiğini yazması inandırıcı değildir! O her zamanki, sureti haktan görünme becerisini sergiliyor ve ortalıkta dönen parasal bir dolabın farkına sanki ilk kez siz varıyormuş gibi rol kesiyor ve bunu ortaya çıkarıyormuş gibi yapıyorsunuz. Ancak bu martavalı bu kez milyonlarca sevgili okuyucunuza yutturabileceğinizi pek sanmıyorum. Çünkü bugünkü tarih itibariyle yaklaşık on bin kişi kitabımı alıp okuyarak, yüz binlerce, belki de milyonlarca televizyon izleyicisi de değişik TV kanallarında yapmış olduğum açıklamaları dinleyerek AB’den hibe alan içimizdeki Truva Atlarının kimler olduğunu çok iyi öğrendi. Dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılan bu bilgilerin duyulup öğrenilmesini AB Mandacılarının bundan sonra engellemeleri mümkün değildir.
Bay Emin Çölaşan,
Artık milyonlarca sevgili okuyucunuzu AB konusunda, sureti haktan görünerek kandırıp uyutmanız mümkün olamayacaktır. Halkımız her geçen gün AB’nin emperyalist yapısını daha iyi anlamakta, maskelerini düşürdüğümüz AB’den hibe alan Truva Atlarını yakından tanımaktadır. Siz istediğiniz kadar görmezlikten gelin, anti-emperyalist yurtseverler ‘Avrupa Birliği- Tabuta Çakılan Son Çivi’ kitabımı ellerinden düşürmeyecekler, gerektiğinde AB Mandacılarının yüzüne tokat gibi çarpacaklardır!
Bundan böyle, en azından AB konusunda, bu güne kadar uygulaya geldiğiniz sureti haktan görünme taktiğiniz sökmeyecektir. Kendinize yeni beceriler arama zamanı gelmiştir!
Sağlıklar diliyorum,
Yılmaz Dikbaş
Araştırmacı-Yazar
28 Şubat 2007, Antalya

1 Emin Çölaşan, “Bir ülke oyuncak olunca…”, Hürriyet, 13 Haziran 2006

2 Emin Çölaşan, “Kimin, hangi ülkenin partisi?”, Hürriyet, 28 Şubat 2007

3 Mehmet Altan, “Bir Babıali köçeği”, Prizma, 26 Eylül 1993

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder