5 Eylül 2016 Pazartesi

“Tam bir Atatürkçü” Bank Asya’da Hesap Açtırır mı?



“Tam bir Atatürkçü” Bank Asya’da Hesap Açtırır mı?
Değerli Dostlar;
Öncelikle Ağustos 2009 tarihli Isparta Yerel Basınında çıkan bir haberi aktaralım. . http://www.haber32.com.tr/haber-yazdir/8675
Haberin Başlığı; “Özyürek Herkesle Kavgalı”
“İlimize gelen her yönetici ile kavgalı olmayı başaran A.D.D şube başkanı Özyürek Şimdi' de Vali Öneri Kızdırdı.
Vali Ali Haydar Öner, Kalkınma Ajanslarının kurulmasını eleştirerek ‘Kalkınma Ajansları aracılığı ile Cumhuriyet tasfiye ediliyor’ açıklamasında bulunan ADD Isparta Şubesi Başkanı Mahmut Özyürek’e büyük tepki gösterdi.
Öner Konuyla İlgili Şu açıklamayı yaptı;
'' Bu marjinal bir söylemdir, önyargılı bir söylemdir, Atatürkçü Düşünce ile bağdaşmayan bir söylemdir. Kimse Atatürk adıyla rasgele konuşmamalıdır'' dedi.
Vali Ali Haydar Öner,  gazetecilerin Isparta’daki gündelik sorunlarla ilgili bir toplantı düzenledi ve toplantıda gazetecilerin sorularını cevapladı.
 A.D.D. Isparta Şubesi Başkanı Mahmut Özyürek’in önceki gün, basın kuruluşlarına gönderdiği açıklamada Kalkınma Ajansları ile Cumhuriyetin tasfiye edildiği yönündeki iddiaların sorulması üzerine konu hakkında görüş belirten Vali Ali Haydar Öner, Özyürek' in açıklamasına tepki gösterdi.
Ve Şunları Kaydetti; Bu söylemleri tutarlı bir söylem olarak değerlendirmiyorum. Marjinal bir söylemdir, önyargılı bir söylemdir, Atatürkçü Düşünce ile bağdaşmayan bir söylemdir, kimse Atatürk adına rasgele konuşmamalıdır. Özellikle Atatürk’e saygısı olanlar, Atatürk’le ilgili söylemlerinde çok dikkatli olmalılar.
 Atatürk dogmatik bir değer değildir. Pragmatik ve Türkiye’nin ufkunu açan bir değerdir. Atatürk' ü marjinalleştirmek kimsenin hakkı değildir,
Atatürk’ü marjinalleştirmek, dogmatikleştirmek, kimsenin hakkı değildir.
Özellikle gerçek manada Atatürkçü olanların buna müsaade etmemesi gerekir” dedi.
Konu Atatürkçülük İse O konuda Ödülüm Var;
Vali Ali Haydar Öner, toplantı salonundan ayrılırken kendisinin Atatürkçü bir Vali olduğunu vurguladı. Öner; Atatürkçülük bir şahsa münhasır bir olay değildir. Kaldı ki, ben 2000 yılında Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi tarafından ‘Yılın Atatürkçü Devlet Adamı’ ödülünü almış bir kişiyim. Şeklinde konuşarak toplantıyı sonlandırdı.”
17.08.2009 Tarihli “Sabah Akdeniz” ekinde ve Isparta Yerel “Çözüm” Gazetesinde “ÖZYÜREK’İN ATATÜRKÇÜLÜĞÜ” başlıklı, ADD Isparta Şubesine düzenlenen kumpasın Isparta ayağını oluşturanlardan biri olan  Şakir AKSÖZ tarafından kaleme alınan yazıdan bazı bölümler aktaralım,
. “Özyürek'in Atatürkçülüğü”
“ADD Başkanı Özyürek, klasik bir muhalefet anlayışı taşıyor. Herkesle, her idareciyle neredeyse kavgalı.
Her işe muhalif.
Isparta Valiliğine Ali Haydar Öner atandıktan sonra, Sayın Öner’in Atatürkçü kişiliği konusunda bilgiler aldık.
Ali Haydar Öner “Atatürkçü Vali” ödülünü alan bir isim. Görev yaptığı illerden, yakın çevresinden araştırın, Atatürkçülüğü konusunda herkesin fikri aynı:” Tam bir Atatürkçü.” Sayın Vali Isparta’daki uygulamaları ve açıklamaları ile de bunu gösteriyor. Atatürkçülük konusunda kırmızıçizgileri var ve kesinlikle taviz vermiyor.
…Ki Vali Öner’in Atatürkçülüğü ile Özyürek’in Atatürkçülüğünü tartışmam. Biri gerçekten yaşamış, yaşıyor, diğeri ise (bana göre) sadece ismini kullanıyor, dernek başkanlığı yapıyor.
Peki, tüm bu haberleri ve yazıları niçin paylaştık?
Bilindiği üzere 15 Temmuz ABD destekli başarısız FETÖ kalkışması sonrası, bu kalkışmayla ilgisi olduğu düşünülen hemen kişiler tutuklandı. OHAL’İ “cadı avına dayanak yapan iktidar, FETÖ kalkışması adı altında kendine muhalefet olarak gördüğü her kişiyi gözaltına aldırıyor, kamu görevlisi ise, sorgusuz-sualsiz kamudan ihraç ediyor.
Bu kapsamda daha önce “BANK ASYA”DA hesap açtıran, para yatıran, para çeken binlerce gariban kamu görevlisi görevinden ihraç edildi, ediliyor.  Kamu görevinde olmayanlar ise gözaltına alınıp, tutuklanıyor.
Tarih 09.02.2015, Şakir Aksöz’ün “Tam bir Atatürkçü” dediği, eski Isparta Valisi, CHP Isparta Milletvekili Ali Haydar ÖNER  “Bank Asya” Isparta Şubesinde hesap açtırıyor.
Peki, ne var bunda diyebilirsiniz?
İktidar O tarihte FETÖ örgütünün finans kaynağı olduğu iddiasıyla Bank Asya’ya el koymak için operasyon başlatmıştı.
İşte bu operasyonu protesto eden Öner Bank Asya’ya destek vermek amacı ile hesap açtırmıştı. Yani Öner  “Tam bir Atatürkçü” değil, meğer FETÖ destekçisiymiş!!
Şimdi o haberi okuyalım;
Öner Bank Asya’da Hesap Açtırdı

CHP Isparta İl Teşkilatı ile birlikte Bank Asya Isparta şubesini ziyaret eden Milletvekili Ali Haydar Öner, Türkiye'yi yönetenlerin hukuku askıya aldığını söyledi.
Cumhuriyet tarihinde özel şirketlere hiç bir zaman bugünkü kadar baskı yapılmadığını vurgulayan Ali Haydar Öner, devletin hiç bir dönemde banka batırmadığı gibi batmak üzere olan bankaları da müdahale ederek kurtarmaya çalışmadığını kaydetti.
Öner, "Bugüne kadar böyle bir hadise görülmemiştir. Devlet banka batırmaya çalışmamıştır. Kaçak sarayın baş sakini bir bankayı, bir finans kurumunu bilerek batırmaya çalışıyor. Bu bir iktisadi zulümdür, hukuksuzluktur, hukuk dışı bir davranıştır, memleketin iktisadi hayatına yapılan bir darbedir, ihanettir, zulümdür." dedi.  
Değerli Dostlar;
Bizim (O tarihte görevde olan ADD Isparta Şube Yönetimi) eleştirilerimizi  Atatürkçü Düşünce ile bağdaşmayan bir söylemdir” diyerek tepki gösteren Ali Haydar Öner’in FETÖ destekçisi olması Atatürkçü Düşünce ile bağdaşan bir eylem midir?  Yorum sizlerin.
Unutmadan Şakir Aksöz’e soralım. “Kim Atatürkçü?” 05.09.2016
Mahmut ÖZÜYREK




4 Eylül 2016 Pazar

TÜRKİYE SURİYE SINIRINDAKİ AJANLARDAN BİRİ… Banu AVAR



Adı Lindsey Snell. Miami'de film yapımcısıydı.. Sonra gazeteci kılığında Suriye Türkiye sınırında ortaya çıktı. 7 Ağustosta Türkiye’ye illegal giriş yaparken yakalandı.. An itibariyle Hatay hapishanesinde tutuklu. . Nusra terör örgütünden ‘raporlar’ derliyordu. Ha bu arada Müslüman oluvermişti..
‘Müslüman Amerikalı Gazeteci’ maskeli bu hanım Suriye’de Nusra cephesi tarafından kaçırıldığı iddiasında.. Sonra gönüllü olarak kendisini kaçıranlarla kalıyor.. Türk Özel kuvvetlerince ‘kurtarılıyor’. Ve nasıl bir ‘gazeteciyse’ yakalandığı öğrenildiğinde Amerikan helikopterleri güvenliğini sağlamak için seferber oluyor. Zırhlı araçlar sınıra kadar eşlik ediyor.. Yabancı medyada dürüst olanlar, ‘hangi gazeteciye böyle bir ilgi gösterildi bu güne kadar’ diye soruyor.
Bu çağdaş Gertrude Bell geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby’nin basın toplantısında konu edildi.. Ve sözcünün Snell hakkındaki açıklaması çok ilginçti. Hürriyet’ten aktaralım:
Kirby, "Anladığım kadarıyla Suriye'den Türkiye'ye geçmiş... Şu an Hatay'daki bir cezaevinde tutuluyor... Anlaşılan bir askeri bölgeyi ihlal etmekle suçlanıyor ama neden Suriye'de olduğuna dair KONUŞAMAM" diyor. Ve tekrarlıyor: ‘Bu konuda KONUŞAMAM’
Moon of Alabama kaynaklı bir haberde, ‘Türk istihbaratının, Türkiye’nin temasta olduğu Nusra Cephesi içine sızmış bir Amerikalı ajanın bildiklerini ifşa etmesinden pek hoşlanmayacaklarını’ yazıyor.. Ayrıca CIA’nin yıllardır gazeteci kılıklı ajanlar kullanmasının, gerçek gazeteciler için büyük tehlike olduğunun altını çiziyor.
Bölge ajan kaynıyor.. Ve bunlar ÖSO'dan Nusra'ya, IŞİD'den YPG’ye kadar tüm aktörlerin içinde hazır ve nazırlar.. Tabii Türkiye sınırları içinde de.4000'e yakın sayıda oldukları söyleniyor.. Uyanık olun.
4 Eylül 2016
http://www.moonofalabama.org/…/cia-abuses-journalist-cover-…

2 Eylül 2016 Cuma

FETHULLAH GÜLEN VE MEVLANA




Önce bir gazete haberini okuyalım:

2. Murat, Feto’yu namaza kaldırmış.
15 Temmuz hain darbe girişiminin lideri terörist elbaşı Gülen bir sohbetinde;
“2. Murat hazretleri, daldığım anda ‘Fethullah namaza kalk’ dedi, cama tıklattı” demiş.
Gazete bu haberi verdikten sonra şu soruyu soruyor:
“Koca koca generaller, akademisyenler, bakanlar, milletvekilleri, bu adamın peşinden nasıl gittiler?”
Gazete, bu soruyla şunu demek istiyor:
Rüyasında sık sık Hz. Muhammed’i görüp konuştuğunu, talimatlar aldığını söyleyen, Osmanlı padişahı 2. Murat tarafından namaza kaldırıldığı hikâyesini anlatan vaiz Fethullah Gülen’e nasıl olmuş da fen bilimleri eğitimi almış kişiler inanıp arkasından gitmişler?

Değerli Dostlar,

Bu haklı bir sorgulama. Ama çok eksiği var.
Fethullah Gülen’le ilgili sorduğumuzu soruyu çok geniş bir çevreye yaymak zorundayız.

Sözü, Mevlana’ya getirmek istiyorum.
Mevlana da çok sayıda mucizeler göstermiş! Ve bu mucizelere bugüne kadar milyonlarca kişi inanmış!
Bu konuyu “GELİN YÜZLEŞELİM” adlı kitabımın birinci bölümünde çok ayrıntılı olarak anlattım, burada kısa özetler vereceğim.

Mevlana Uçuyor!

Bir gece Mevlana’nın eşi Kira Hatun, medresenin her yanını arar, Mevlana’yı bulamaz. Gider uyur. Biraz uyuduktan sonra birdenbire uyanır, bir de bakar ki Mevlana namaz kılıyor! Namazını bitirdikten sonra Mevlana’nın yanına gider, ayaklarını kucağına alır, yavaş yavaş ovar. Bir de bakar ki, Mevlana’nın ayakları toz içinde. Ayak parmakları arasında renkli kumlar var! Ayakkabısının da kumla dolu olduğunu görür. Tam bir korku içinde bu durumu Mevlana’ya sorar.
Mevlana, Kâbe’de çok sevdiği bir dervişin bulunduğunu, onu görmeye gittiğini söyler. Ayaklarındaki kumun da Hicaz kumu olduğunu açıklar, kuma sakla, ama sakın kimseye söyleme, diye tembih eder.
Anlatılan şudur:
Bir gece Mevlana, Konya’daki tekkesinden uçuyor, Mekke’ye gidiyor, Kâbe’nin yakınındaki bir dostunu ziyaret edip yine uçarak Konya’ya tekkesine dönüyor.
Bu anlatımdan anladığımız, Tanrı hiçbir peygambere vermediği bir ayrıcalığı, bir mucize yeteneğini, yani uçma yeteneğini Mevlana’ya vermiş!

Tanrı, Mevlana’nın Sofrasına Kızarmış Etli Pilav Gönderiyor

Mevlana bir gün bir yakın dostunun evine misafirliğe gider. Mevlana aç olduğunu, yiyecek bir şeyler getirilmesini ister. Oysa evde yemek yenmiş, sofra kaldırılmış, boş tencereler mutfağa götürülmüştür.
Mevlana, boş tencerelerden birini ve büyük bir tabak getirmeleri ister, getirirler.
Mevlana elini boş tencereye sokar, kızarmış etli pilav çıkarıp tabağa koyar. Bunu birkaç kez tekrarlar, büyük tabak tepeleme kızarmış et ve pilavla dolar. Herkes şaşkınlık içerisinde bakarken Mevlana, “Bu, Tanrı tarafından gelmiş bir gayb yemeğidir, Onu yemek gerekir” der ve hep birlikte güzelliği ve tadı eşsiz yemeği yerler.
Mevlana böylece bir mucize daha gerçekleştirmiştir!

Mevlana, Kâbe’yi Konya’ya Getiriyor!

Mevlana’nın çok değer verdiği bir kadın dostu Kâbe’ye gitmeyi arzular, ama önce Mevlana’dan izin alması gerektiğini düşünüp Mevlana’nın ziyaretine gider.
Mevlana, kadın dostu ile sohbet eder. Gece yarısından sonra Mevlana medresenin damına çıkar, oradan kadını hemen yukarıya çağırır.
Kadın, medresenin damına çıkar. Mevlana, “Yukarı bak, amacın gerçekleşmiştir!” diye haykırır.
Kadın gözlerine göğe çevirir çevirmez bir çığlık atar. Kâbe, medresenin üzerinde dönüp durmaktadır!
Mevlana, hacı olmayı arzu eden kadın dostunun ayağına getirmiştir Kâbe’yi!

Değerli Dostlar,

Mevlana’nın bu türden mucizeleri anlat anlat bitmez!
Peki, bu mucizelere kimler inanmaktadır?
Bu mucizelere, Mevleviler inanmaktadır.
Mevlana’ya inanıp bağlananlara “Mevlevi” denilmektedir.
Mevlevilik, Mevlana düşünceleri çerçevesinde kurulmuş bir tarikattır.
Mevlevi tarikatını benimseyenlerin bir araya geldiği tekkelere ise “Mevlevihane” denilmektedir.
Mevlevi tarikatı ve Mevlevihaneler Türkiye’de çok yaygındır.
İşte, Türkiye’de Mevlevihanelerin bulunduğu yerler:
İstanbul, Ankara, İzmir, Konya, Afyonkarahisar, Antalya, Çankırı, Edirne, Eskişehir, Gaziantep, Gelibolu, Karaman, Kastamonu, Kayseri, Kütahya, Manisa, Muğla, Niğde, Samsun, Tokat, Şanlıurfa.

Yurt Dışında da Mevlevihaneler bulunmaktadır:
Atina (Yunanistan), Filibe (Bulgaristan), Halep (Suriye), Hanya (Girit), Humus (Suriye), Kahire (Mısır), Kırım, Kudüs, Lefkoşa, Peç (Macaristan), Priştina (Kosova), Saraybosna, Selanik, Şam, Trablusşam (Lübnan), Trebbus (Almanya), Üsküp (Makedonya), Larissa (Yunanistan).

Değerli Dostlar,

Yurtiçinde ve Yurt dışında örgütlenmiş büyük bir yapıyla karşı karşıyayız.
Bu yapıyla, Fethullah Gülen’in yurtiçi ve yurt dışı örgütlenmesi arasında bir benzerlik yok mu?
Tüm Mevlevihanelerdeki Mevleviler, kayıtsız şartsız Mevlana’ya inanmaktadırlar. Mevleviler; Allah’tan ve Hz. Muhammed’den sonra Mevlana’ya bağlıdırlar, ona gönülden inanmışlardır.
Yani Mevleviler, Mevlana’nın mucizelerine de inanmaktadırlar.
Peki, Fethullah Gülen’in anlattığı akıl dışı mucizelerle, Mevlana’nın akıl dışı mucizeleri arasında ne fark var?

Değerli Dostlar,

Türkiye’nin birçok yerinde Mevlevi dernekleri, Mevlana Vakıfları bulunmaktadır. Bu dernek ve vakıfların kurucuları ve üyeleri de kayıtsız şartsız Mevlana’ya bağlıdırlar. Yani, bu kişiler de Mevlana’nın akıl dışı mucizelerine inanmaktadırlar.
Tekrar soruyorum, bu bağlamda, Fethullah Gülen’e inanalar ile Mevlana’ya inanlar arasında ne fark var?
Mevleviler arasında da çok sayıda akademisyen, subay, siyasetçi, hukukçu, işadamı bulunmaktadır. Alın size, Fethullah Gülen müritleriyle Mevleviler arasında bir benzerlik daha!

Değerli Dostlar,

Cumhuriyet devrimleriyle tarikatlar kapatılmış, tarikatçılık yasaklanmıştı.
Ancak son 65 yılda tarikatlar örümcek ağı gibi her yanı sarmış, tarikatçılar hem parasal yönden hem de siyasi alanda güçlenerek Cumhuriyeti tehdit eden konuma gelmiştir.
Cumhuriyet aydınları tüm tarikatlara ve tarikatçılara karşı açıktan savaşım vermeden Türk halkının başı beladan kurtulamayacaktır.

Yılmaz Dikbaş
30 Ağustos 2016, Salı
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52