26 Ocak 2016 Salı

Atatürk’ü indiren CHP'li MYK'da/ UNUTULUR MU SANIYORSUNUZ



CHP’de MYK’nın açıklanması sonrasında parti karıştı. Adı “Odasındaki Atatürk resmini indiren milletvekili” olarak anılan Zeynep Altıok’un MYK’ya alınması, “Altıok ödüllendirildi” şeklinde yorumlandı. CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan “Sözün bittiği yerdeyiz” ifadelerini kullanırken eski CHP Milletvekili Şahin Mengü net konuştu: O kişi Zeynep Altıok!

‘KILIÇDAROĞLU BİLİYOR’
CHP 16-17 Ocak’ta yaptığı kurultayın ardından yeni oluşan Parti Meclisi ilk toplantısını yaptı. Parti Meclisi toplantısı sonrasında Kılıçdaroğlu yeni MYK’yı belirledi. MYK üyelerinin açıklanması ile birlikte CHP içinden tepkiler de gelmeye başladı. Bazı partililer ve milletvekilleri MYK üyeleri arasında yer alan Zeynep Altıok’u hedef aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM’deki odasında bulunan Atatürk resmini indiren milletvekilinin kim olduğunu bildiğini kaydeden CHP’liler, buna rağmen Zeynep Altıok’un MYK’ya alınmasının “ödüllendirme” olduğunu söylediler.

ÖZCAN: MEYDAN OKUMA
CHP MYK’nın açıklanmasından sonra CHP Bolu milletvekili Tanju Özcan da odasından Atatürk resmini indiren CHP milletvekili ile ilgili sert açıklamalarda bulundu. Özcan, Twitter’da yaptığı açıklamada “Atatürk ile sorunu olanın CHP Milletvekili olarak benimle de sorunu vardır... Kim olursa olsun!” mesajını paylaştı. “Nedense içimden geldi bu gün...TBMM’deki odama bir Atatürk fotoğrafı daha asacağım. Benim kitabımda görmemezlikten gelmek yok” diyen CHP’li Tanju Özcan şunları söyledi:
“Artık bence sözün bittiği yerdeyiz... Nereye kadar susacağız... Bu gün yaşananlar açıkça meydan okumadır... İnceldiği yerden kopar... Benim tabana karşı sorumluluğum var sadece.”
Özcan’ın bu açıklaması CHP kulislerinde tartışma yarattı. Özcan’ın, Meclis’teki odasından Atatürk resmini indiren bayan milletvekilinin MYK üyesi yapılmasına tepki gösterdiğini kaydeden CHP’liler şöyle dediler:
“TBMM’de CHP milletvekilleri de danışmanlar da sekreterler de herkes odasındaki resmi hangi milletvekilinin indirdiğini biliyor. Elbette Sayın Kılıçdaroğlu da o ismi biliyor. Buna rağmen MYK’ya atadı. Tanju Özcan’ın isyanı da bundan. Cezalandırılması gereken milletvekili ödüllendirilince dayanamadı isyan etti. Kılıçdaroğlu partide krizleri çözeceği yerde sürekli kriz yaratıyor. Bu koşullarda adı Atatürk’ün resmini indiren milletvekili olarak anılan birini cezalandıracağın yerde, MYK’ya alırsan parti tabanını ayağa kaldırırsın. AKP ile mücadele etmemiz gerekirken iç mücadeleye düşeriz. Daha önce Sezgin Tanrıkulu vardı, şimdi başka birileri... Sanki partiyi köklerinden koparmak için özel bir çaba yürütülüyor.”

TANJU ÖZCAN’IN TWİTLERİ



‘KENDİSİ DE ZATEN İKRAR ETTİ’
“Parti içinden Atatürk resmini indiren ismin Zeynep Altıok olduğuna ilişkin çok sayıda bilgi aldım. Milletvekilleri de kendi aralarında Atatürk resmini indirenin Zeynep Altıok olduğunu konuşuyorlar. Zaten ‘resmi değiştirmek için indirdim’ diye ikrar da söz konusu.”

ATATÜRK’E SAYGISIZLIK EDENLERE KONTENJAN MI AYRILDI?

Aydınlık / Ankara
Eskİ YARSAV Başkanı CHP’li Ömer Faruk Eminağaoğlu, “CHP MYK’sında, Atatürk’e saldıranlar, saygısızlık edenler için artık her dönemde bir kontenjan mı ayrılmaktadır” diye sordu.
Eminağaoğlu, Atatürk’ün resmini odasından indiren milletvekilinin MYK üyesi yapıldığı yönündeki haberlerle ilgili bir yazılı açıklama yaptı.
Eminağaoğlu, “ CHP Tüzük ve Programında da vurgulandığı üzere Atatürk ve de Atatürk ilke ve değerlerine bağlılık, CHP yönünden ayrıca özel bir öneme sahiptir. Atatürk resminin indirilmesi konusunun soruşturulması için tarafımca disiplin başvurusu yapılmıştır. Aylin Nazlıaka’nın yanında gerçekleştiği ifade edilen bu konuda kamuoyuna yansıyan bilgilerde eylemi gerçekleştiren kişi olarak Zeynep Altıok ismi sıklıkla geçmektedir. Zeynep Altıok’un da içinde yer aldığı CHP MYK, Genel başkan tarafından açıklanmıştır” dedi. Genel Başkanın, bu konuyu Yüksek Disiplin Kurulu’na önlemli sevk yönünden Parti Meclisi gündemine almadığına işaret eden Eminağaoğlu, “Bu durum, Zeynep Altıok sorusunun yanıtsız kalmasına ve adı geçenin MYK’da görev alabilmesine yol açmıştır.
Kamuoyuna yansıyan bilgilere, yapılan görevlendirmelere ve açıklanan MYK’ya bakıldığında, ‘CHP MYK’sında, Atatürk’e saldıranlar, saygısızlık edenler için, artık her dönemde bir kontenjan mı ayrılmaktadır’ sorusu sorulur olmuştur” ifadelerini kullandı.
***
UNUTULUR MU SANIYORSUNUZ /
MUSTAFA YILDIRIM
Atatürk'ün fotoğrafını indiren kadın!
Babanı yaktılar diye milletvekilliği armağan edilenlerden birisin!
Seninle birlikte YT-CHP'nin Parti Meclisine giren Şeriaticiye, Humeyncilerin vekili savcıya sor; yakanları sana anlatsınlar!
Babanı yakanlar da Atatürk'e düşmandı, sen de.. .
Atatürk'ü indirdin diye sana saldırıyorlar!
Hiç üzülme!
Gün gelecek senin fotoğrafını da asacaklar!
Hem de her yere ve hiç indirilmemecesine!
Muharrem!
Sana gelince...
"Partime zarar gelebilir" diyerek zamanında adını vermeyerek onun CHP yönetimine girmesini sağladın!
Artık partinize zarar gelmez!
Zaten sen ve senin gibiler, Atatürk'ü hiç sevememiştiniz ki!
Aslında sen görevini 4+4 yasasının maddeleri birer birer geçerken vekil arkadaşlarını susturarak yerine getirmiştin!
Hatta "Genel merkezin talimatı" diyerek kendini savunmuştun!
Atatürk'ün resmi işte o anda paramparçaydı...
Partini kurtarmakta senden beceriklisi bulunabilir mi?
KADINLAR VE ÇOCUKLAR VARDI...
Kumandan Mustafa Kermal'in gerillalarının istihbaratçısı, gerçek asker, Kavakalanlı Dudu Kadın: Ermeniler ve Yunanlar sır vermediği için evini yakıp onu ateşe atmışlardı.
Dudu Kadın'ın yardımcısı, Akıncıların kuryesi Molla Hasbi: Yaşı hep 12 kaldı; çünkü Yunan subayı dipçikle onun başını parçaladı.
Dudu Kadının kızı Nazife': 8 yaşındaydı. Olayların tanığıydı; kaçmayı başardı.
Sevgi-selam onlara!
Bize onların örnek savaşı yeter!
İhanete, dönekliğe aldırmadan yüreğinde ateş, ufka bakan gözlerinde o mavi ışık, dağları savunanlar! Size de selam!
Ankara, 24 Ocak 2016


Yeni Anayasa egemenliğimizi sinsice elimizden almanın adı



Yeni Anayasa egemenliğimizi sinsice elimizden almanın adı; egemenlik yoksa gelecek de yok…
Eşit-vatandaşlık, AKP-HDP etiketli, ulusu etnisitelere bölme siyaseti...
Özgürlükçü demokrasi, CHP'nin AKP-HDP siyasetine eklenmesinin adı...
Bunlara karşı mücadeleyi "istemezükçülük" diye aşağılamaya kalkışan ise, bu çorbanın tuzu...
*
Eleştiriye tahammülü olmayan bu küreselleşme zamanesi hiper-demokrat, reddiyeyi duyunca ne yapmaz ki? Reddiyeye hiç ama hiç tahammülü yok. Çünkü dayatmalarını uygulayabilmek için bizim çorbaya kuş üzümü olmamıza, yani meşruiyete muhtaç…
Muhtaç, ama meşruiyeti hiçbir uzlaşmaya yanaşmadan ve kendi dışındaki herkesin kafasına vura vura sağlayacağı katılımcılıkla sağlama peşinde koşuyor. Bunun için de pek “pratik zekâ”sı ve Metis –kurnazlık tanrısı- ruhuyla iş görmeye çalışıyor.
*
Her şey bu kurnazlığın, aldatma, kandırma hastalığının farkına varmamızla değişecek. Ardı ardına sıralanan sözlerin ve paylayıp küfürle bezdirmenin bir metis’ten ibaret olduğunu görmek…
Bu dayatma ve sürükleme siyaseti, bu küçük fark edişle çökertilebilir. Bilirsiniz dolandırıcılar, dolandırmaya kalkıştıkları kişi neyle karşı karşıya olduğunu fark ettikleri anda ortadan kaybolurlar.
Metis’li saldırganlığın ideolojik siyasetine karşı söylenecek söz “Sana Geçit Yok” ise, paylayıp azarlamalarına karşı söylenecek söz de İsmet İnönü’nün o veciz sözüdür: Hadi canım sen de!

Metis 1 -  (μῆτις) Antik Yunancada "kurnazlık" veya "hüner, beceri" anlamına gelir.
2-Yunan mitolojisinde, Okeanos ile Tethys'in kızı, Hikmet tanrıçasıdır. Metis, tanrıların başı olan Zeus'un ilk karısı ve akıl tanrıçası Athena'n ın annesi olarak anılır.
 
BİRGÜL AYMAN GÜLER

24 Ocak 2016 Pazar

Masonların bilinen taktiği ve ADD Isparta



2012 Yılı başlarında ADD Isparta Şube Başkanı Mahmut Özyürek’e karşı başlatılan gerçek dışı iddialar, suçlamalar, iftiralar, çamur atmalar ve  kumpaslarla toplumda bir itibarsızlaştırma algısı oluşturma operasyonu yargı kararları ile  birer birer çökertiliyor
Bilindiği üzere;  ADD içine sızmış, "Atatürkçü (!) geçinen", deşifre edilmemiş utangaç AB'cileri ve masonları belgeleri ile deşifre etmemiz, Maskelerini indirmemiz kimi odakların, şiddetli tepkilerine neden olmuş, karalama, iftira, "çamur at izi kalsın" gibi bilindik yöntemlerle ADD Isparta Şube yöneticilerine saldırmalarına neden olmuştur.
ADD'yi devrimci, halkçı, tam bağımsızlıkçı, antiemperyalist, özünden arındırarak "Uysal-uyumlu" duruma getirmekle görevli "icazetli Atatürkçüler", Isparta da kimliği ve kişiliği kullanılmaya elverişli, kimi şaibeli isimlerin ürettiği dedikodu, karalama, iftiraları kendilerine dayanak yaparak, önce Şube başkanı Mahmut Özyürek i, ardından da   ADD Isparta Şube yöneticilerini görevden almışlardı
Gerek Türk Medeni Kanununda, gerekse Türk Ceza Kanununda  “İddia sahipleri bu iddialarını kanıtlamakla yükümlüdür” , “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”
Peki ya “gerçek dışı iddialarını, suçlamalarını, iftiralarını ispat edemeyenler”?  TCK’nın 125 ve devamı maddelerde yazılan cezalara çarptırılıyorlar, TAZMİNAT ÖDEMEYE MAHKUM EDİLİYORLAR…
Ancak, üzerine iftira atılanların üzerlerinde o iftira karalama çamurunun izleri kalıyor. İşin kötüsü, hakkımızda bu dedikoduyu üretenlerin, “yaşadıkları iddia edilen ve deşifre olmuş gayrimeşru ilişkilerinin” üzerini örtme amacıyla, kiminle konuşmuş, sohbet etmişlerse, hakkımızda kendi ürettikleri dedikoduları ortaya koyarak, kendilerini gündemden düşürme çabasına girmeleridir. 
Halkımızın söylemi ile "Dedikodu; nefret edenler tarafından çıkarılır, aptallar tarafından yayılır, geri zekâlılar tarafından inanılır".
Fazla söze gerek yok sanırım..
ADD Isparta Şube Başkanı Mahmut Özyürek ve yönetim Kurulu üyelerinin görevlerinden alınma yöntemi Masonların bilinen taktiği ile gerçekleşmiştir.  Senaryo'yu ADD Genel Başkanlığına atanan Mason Tansel Çölaşan kurgulamış ve kişiliği kullanılmaya elverişli, kendi çevrelerince “provokatör” olarak tanınanlar uygulamıştır.  
Daha önce bu Kumpasın Isparta ayağını oluşturan, Hacer ÇİMENLİ  Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak” suçunu işlediği sabit görülerek 4 000TL manevi tazminat ödemeye mahkûm edilmişti.
Bunlardan bir diğeri olan Mehmet Pınar ise önce Isparta 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/188 sayılı kararı ile Mahkûm olmuş, ardından da Isparta 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/423 sayılı kararı ile “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak” suçunu işlediği sabit görülerek 4 000TL manevi tazminat ödemeye mahkûm olmuştur.. 
BU KUMPASA “İNANAN”LARIN, BU KUMPASI “YAYAN”LARIN, “ÜRETEN”LERİN BİLGİLENMESİ DİLEĞİ İLE ISPARTA2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/423 sayılı kararının Giriş ve HÜKÜM bölümünü yayınlıyoruz…
Mahmut ÖZYÜREK

22 Ocak 2016 Cuma

SIRADAN BİR DİLEK / Nazım MUTLU UED Genel Başkanı


PARA, İĞFAL, KÜFÜR



AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner şunları söyledi:
“İsmet İNÖNÜ, Türkiye’nin ilk faşist lideridir!
Tek parti dönemi de kaskatı bir diktatörlüktür!”
Mehmet Metiner kimdir?
“Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz!” tekerlemesinden yola çıkarak, Mehmet Metiner’in kim olduğunu, onu çok iyi tanıyan Dengir Mir Mehmet’ten öğrenelim.
AKP’nin kurucularından olup sonradan HDP’ye geçen, Dengir Mir Mehmet anlatıyor:
“Ben AK Parti Genel Başkan Yardımcısı iken Mehmet Metiner yanıma geldi. Çocuğu beyin ameliyatı sırasında felç geçirmiş, hastanede yatmaktaymış. Mehmet Metiner ağlayarak, işsiz olduğunu, çocuğunun Kartal Devlet Hastanesi’nde yattığını, bazı ilaçların alınması gerektiğini, ama bu ilaçları alma imkânına sahip olmadığını söyledi. Benim bir hemşerimdi. Bunu karşılamaktan ben mutlu oldum.”
Dengir Mir Mehmet’in bu söylediklerinde olağan dışı bir durum yok.
Dengir Mir Mehmet, kendisi gibi Kürt olan hemşerisi Mehmet Metiner’e yardım eli uzatmış.
Ancak, Dengir Mir Mehmet’in bu sözlerinden sonra yaptığı açıklama çok ilginç:
“Mehmet Metiner’in şu andaki serveti, elimdeki belgelere göre, benim servetimin an az 20-30 katı! Ama onu buradan aldılar başka bir yere götürdüler. Ona deyin ki: Milletvekili olduktan 4 ay sonra BMW jeep, 800 bin TL’ye Çukurambarda bir daire satın alabilecek, bu dairenin karşısında 15 milyon liraya bir dükkan alabilecek parayı nereden buldun?”
Olay çok açık.
Hastanede yatan çocuğuna ilaç alacak parası bulunmayan Mehmet Metiner’e, hemşerisi AKP milletvekili Dengir Mir Mehmet yardım eli uzatıyor, para veriyor.
Ancak kısa bir süre sonra Mehmet Metiner milletvekili oluyor.
Milletvekili olduktan 4 ay sonra da 15 milyon TL’ye bir dükkan, 800 bin Tl’ye bir daire sahibi olup BMW jeep’e biniyor.
Dengir Mir Mehmet’in anlattığı, aslında bir “İĞFAL” hikâyesidir.
Para karşılığı gönüllü olarak “iğfal” edilmiş Mehmet Metiner’in öyküsüdür.
“İĞFAL” adlı kitabımda Türkiye’de kimlerin para karşılığı gönüllü olarak “İĞFAL” edilmeye razı olduklarını belgeleriyle ve ad vererek yazmıştım.
İşte, Mehmet Metiner de bu “İĞFAL” edilmiş kişilerden biridir.
“İĞFAL” adlı kitabımda şu gerçeği kanıtlamıştım:
Para karşılığı iğfal edilenler Cumhuriyet karşıtı, Cumhuriyet Devrimleri karşıtı ve Atatürk düşmanı oluyorlar!
Mehmet Metiner de para karşılığ “İĞFAL” edilmiş ve başlamış Cumhuriyet Devrimlerine, Kurtuluş Savaşı kahramanlarına, Atatürk’e hakaretler, küfürler yağdırmaya…
Değerli Dostlar,
Cumhuriyet karşıtı, Atatürk düşmanı olan, para karşılığı “İĞFAL” edilmiş bulunanların ortak bir noktası daha var:
Bu kişilerin neredeyse tamamı TÜRK DEĞİL!
Ceplerinde TC Kimliği taşısalar da, etnik ve kültürel köken olarak TÜRK DEĞİLLER!
Bu bir rastlantı olabilir mi?
Yılmaz Dikbaş
20 Ocak 2016, Çarşamba
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52