Atatürk, Türk halkına, Anadolu köylüsüne hayrandı.
Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, Amasya’da kendisini coşkuyla
karşılayan halk kitlesini gördüğünde hissettiği duyguları gazeteci Ruşen Eşref
Ünaydın’a şöyle anlatmıştır:
“Bak
kardeşim, böyle ulustan nasıl ayrılırsın! Bu yırtık pırtık giysilerin içinde
perişan gördüğün insanlar yok mu, onlarda öyle yürek, öyle cevher vardır ki,
olmaz şey!
Çanakkale’yi
kurtaran bunlardır.
Kafkas’ta,
Galiçya’da, şurada burada aslanlar gibi çarpışan, yokluğa aldırmayan bunlardır.
Şimdi
bu adamların düzeyini toplumsal bakımdan yükseltmek, herhangi bir mevki
hırsından daha iyi değil midir? Bu insani çabaların yanında siyasi kavgalar
bayağı kalır, değil mi ya!
Siyasi
kavgaların çoğu boş ve yararsızdır. Ama toplumsal çalışma her zaman için
verimlidir.
Bizim
aydınlarımız buna çalışmalı.
Neden
Anadolu’ya gelip uğramazlar?
Neden
ulusla doğrudan doğruya ilişki kurmazlar?
Ülkeyi
gezmeli, ulusu tanımalı; eksiği nedir, görüp göstermeli.
Ulusu
sevmek böyle olur. Yoksa sözde sevgi yarar getirmez.”
Peki,
son dönemin bazı sözde aydınları ne yaptı?
Türk
halkının bir bölümünü, “Göbeğini
kaşıyanlar” diye hor gördü.
Türk
halkının bir bölümünü, “Bir paket
makarnaya, bir çuval kömüre kendilerini satanlar, bidon kafalılar” diye aşağıladı.
Türk
halkının bir bölümüne, “Sığır”,
“Maymun” diyerek hakaretler
yağdırdı.
Türk
halkının yarısından fazlasını, “Koyun
sürüsüne” benzeterek dışladı!
Türk
halkını, “Ne yaptıklarından
haberleri yok!” diyerek
küçümsedi.
Tüm
Türk milletine, “Bizim
milletin cebine dokunma, gerisi serbest! Biraz kömür, biraz erzak, biraz
harçlık ve biraz da din’i harmanladın mı, diz çöktürürsün bu necip(!) millete” diyerek alçakça saldırdı.
Türk
halkını aşağılayanlara, hayvana benzetenlere, satılık kişiler olduğunu
söyleyenlere, tepeden bakanlara, küçümseyenlere “Atatürkçü” diyebilir misiniz?
Bu
tür kişiler ve bu tür kişileri alkışlayanlar, Türk halkına ihanet içerisinde
değiller midir?
YILMAZ
DİKBAŞ:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder