Onur AYDEMİR
“Emperyalizmin güncelliği” makalesinde, yosun martılarını
gözlemleyen bilim insanlarının ulaştığı bir sonucu aktarıyor.
“Namibya’nın
deniz kıyısındaki Dorob Ulusal Parkı’nda geçtiğimiz 15 yıl boyunca gözlem yapan
bilim insanları, yaklaşık 500 yosun martısı (Larus dominicanus) saldırısında
kuşların, yeni doğmuş Kap kürklü fok yavrularının gözlerini çıkarmaya
çalıştığını gözlemledi.
Kör
fok yavruları diğer foklardan yardım alamıyor ve böylece kuşların saldırılarına
çok daha açık hale geliyor. Bunu fark eden martılar da fok yavrularının önce
gözlerini çıkarmanın avlanırken işlerini epey kolaylaştırdığını öğrenmiş.
Namibya’daki araştırmaya başkanlık eden ve Kanada, Ottawa’daki Carleton
Üniversitesi’nde araştırmacı olan Austin Gallagher, “Martıların bu davranışı
bizler için vahşet içerse de bilim açısından oldukça yeni bir buluş,” diyor.”
Bu
araştırmayı unutmayarak, özünde bu örneklemeyle bire bir bağlantılı, ancak
görünüşte hiçbir bağlantısı olmayan bir haberi aktarayım.
AKP'nin
Türkiye'yi demokratikleştirdiğini düşünerek kitlelerin beynini iğfal, direncini
iğdiş ederek AKP faşizminin, toplumun kılcal damarlarına kadar egemen olmasının
önünü açanlardan biri olan Murat Belge’nin geçtiğimiz günlerde kendisini
kandırılmış hissettiğini belirterek, “Ben
de doğrusu kendimi kandırılmış hissediyorum”, “Bizim desteklediğimiz, doğru
işler yapan adam uydurma bir Tayyip Erdoğan’mış” dediği yazıldı
gazetelerde.
Murat
BELGE aldatılıp-kandırıldığını, yani Tayyip Erdoğan tarafından ”iğfal” edildiğini itiraf etme konusunda
yalnız değildir.
Can Dündar, Hasan
Cemal, Aydın Engin, Ahmet Altan, Mehmet Altan, . HALİL BERKTAY, Adalet Ağaoğlu,
Etyen Mahçupyan, Cengiz AKTAR, Ahmet İNSEL, Mete Tunçay, Fehmi KORU, Hasan
CEMAL ve Ortalıkta aydın-düşünce insanı
kılığında dolaşan onlarca tuhaf yaratık, Tayyip Erdoğan tarafından ”iğfal”
edildiklerini açıkladılar.
TDK
sözlüğüne göre İĞFAL: 1) aldatmak, kandırmak, baştan çıkarmak, 2) ırzına
geçmek, tecavüz etmek: olarak açıklanıyor.
Bu
omurgasız, beyni Emperyalist güçlerce iğfal edilmiş zevat,
TSK'ya tuzak
kurulurken,
Süleymaniye’de
subaylarımızın başına çuval geçirilirken,
Oslo’da
Türkiye Cumhuriyetinin temellerine dinamit konulurken,
Cemaat devleti ele geçirirken,
Habur da Çadır
Mahkemesi Kurulurken,
Basılmamış
kitaplar yasaklanırken,
Gazetecilerin,
aydınların, sanatçıların meslekleri ellerinden alınırken,
Kan
bedeli kazandığımız topraklarımız yabancılara satılırken,
Milli varlıklarımız
özelleştirilirken,
Demokratik hak arama eylemlerinde
gençlerimizin, Somada İşçilerimizin ve Ankara’da yurttaşlarımız katledilirken
Dünyanın en büyük yolsuzluğunun, hukuk ayaklar
altında paspas yapılarak üzeri örtülürken efendilerini
eleştiriden korumak, iktidarda kalmalarını sağlamak için göğüslerini siper
etmekle kalmadılar, aynı zamanda toplumsal direnişin, toplumsal muhalefetin
yükselmemesi, örgütlü güce dönüşmemesi için Zihinleri teslim alabilmek
adına her türlü düşünsel ahlaksızlığı, şarlatanlığı yapmaktan da çekinmediler.
Bunların
Taşeron Efendileri Erdoğan da her olayın ardından;
" Ergenekon,
Balyoz vb. davalarda aldatıldık !!!
"Cemaat
tarafından aldatıldık"
"ABD tarafından
aldatıldık"
"Kürtler
tarafından aldatıldık" diyerek günah çıkartıyor.
Marx
“her
şey göründüğü gibi olsaydı bilime gerek kalmazdı” demişti. Bilim bize
bu sürecin göründüğü gibi basit bir “iğfal” olayı olmadığını gösteriyor.
Emperyalist
güçlerle işbirliği içinde olan bu satılmış maşalar-uşaklar halkımızı
eblehleştirme, sindirme, emperyalist odakların çıkarlarına uygun dönüşümün tüm
toplumun çıkarı olarak kitlelere benimsetilmesi(yutturulması) işini üstlenen ‘yosun
martılarıdır’.
Aydın
kılıklı, aklını, bilimini ve kalemini üç-beş avro karşılığı emperyalizmin
hizmetine sunan bu devşirmeler, gerçek kurtuluş yollarını karartarak, halkın
mevcut emperyalist-kapitalist sisteme teslim olmasında önemli işlev
üstlenmişlerdir.
AB
fonlarından, Soros hibelerinden beslenen, bunun karşılığı olarak emperyalist
güçlerle işbirliği yapan bu devşirilmiş uşaklar, yosun martılarının fok
yavrularının gözlerini yok etmeleri gibi, Türk halkının savunmasız,
dirençsiz kalması, gerçekleri görmemesi/görememesi için “barış”, “kardeşlik”, “özgürlük”
ve benzeri söylemleri perde olarak kullanmışlardır.
Soros’ tan aldıkları milyon dolarlar/avrolar
karşılığı, ülke ve ulusunun çıkarlarına ihanet eden bu “YOSUN MARTILARI” Ulusal kurtuluşumuza, tam bağımsızlık
düşüncesine, ulusal değerlerimize ve Kemalist Cumhuriyete, Türk devrimine karşı
savaş açmışlardır. Bu savaş yalnızca bir “iğfal” değil, emperyalizme bilerek ve
isteyerek hizmetkârlıktır. Bunun da adı kuşkusuz hainliktir. İhanetin tam da göbeğine oturan bu Soros beslemeleri
bu günlerde “Biz iğfal edildik” diyerek yaptıkları ihanetten sıyrılmayı umuyorlar.
Tarih,
dinci faşizme övgüler düzerek göklere çıkaranları, Kan ve ateş çemberi içinde,
emperyalizmle dişe diş savaşarak kazanıp kurduğumuz cumhuriyete ihanet
edenleri, vatan satıcılarını, onlara bu yolu açanları tek tek kaydediyor. Bu nedenle
diyoruz ki; “Durun bakalım, hesap vermeden masadan kalkmak yok!”
Türkiye’de
dinci faşist diktatörlük mutlaka devrilecek. Daha dün göğsünüzü siper ettiğiniz
efendiniz Tayyip Erdoğan ne kadar dirense de, ne kadar hukuku ortadan kaldırsa
da, baskı yapsa da, hile yapsa da yıkılacak!
Tüm
bu yaşananların hesabı sorulacak. Yolsuzlukların, hırsızlıkların, ülkeyi küresel çeteye peşkeş çekmenin
bu kaos ortamının ve teröre verilen tavizlerin hesabı kesinlikle sorulacak
Bu
süreç elbette hesapsız kalmayacak.
Ülkenin bu durumlara gelmesinde en ufak bir payı olanlar dahi
yargılanacak ve bulaştığı pisliklerin hesabını verecek! Bu hesap sorulmadan kimse bu
masadan kalkamayacak. Ama Soros’ un çocuklarının, yosun martılarının
bir korkularını da giderelim.. Türk devriminin adaleti sizinkisi gibi vicdansız,
hukuksuz olmayacak.. Korkmayın.. 28.10.2015 Isparta
Mahmut
ÖZYÜREK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder