2 Ağustos 2014 Cumartesi

“TRT6 “NIN MEŞRULAŞMASINA YADSINAMAZ KATKI KOYANLAR




1-    ADD Isparta Şubesi Olarak “01.01.2009 tarihinde resmen yayına başlayan “TRT 6” nın yayınının, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ 3, 10,11,13,14 ve 174. maddeleri’ne aykırılık oluşturduğundan durdurulması” istemi ile  2009 yılı şubat ayında açtığımız dava “ DERNEĞİ TEMSİLE YETKİLİ ORGANIN  ADD  GYK OLDUĞU, ADD ISPARTA ŞUBESİNİN TEK BAŞINA DAVA AÇMA EHLİYETİNİN BULUNMAMASI NEDENİYLE”  Danıştay 13. Dairesince reddedilmişti.
2-    Tıpkı “,”BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ HAZRETLERİNİN YAŞADIĞI TOPRAKLARDASINIZ” davası gibi, durum ADD Genel Başkanlığına belegeleri ile ulaştırılmıştı.
3-    Hangi gerekçelerle olduğu anlaşılmaz bir şekilde ADD GENEL BAŞKANLIĞI  davayı açmamış, böylece “Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı” bir uygulama olan “TRT6 “nın meşrulaşmasına  yadsınamaz bir katkı koymuştu.
4-    Dava dilekçesini ve Danıştay 13. Dairesinin RET kararını bilginize sunuyorum..
Mahmut ÖZYÜREK

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI’NA
                                                                           ANKARA

(Sunulmak üzere
İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
ISPARTA)

Yürütmenin Durdurulması ve iptali istemlidir

DAVACI               :: Atatürkçü Düşünce Derneği Isparta Şubesi Adına: Mahmut ÖZYÜREK         ADD Isparta Şube Başkanı
DAVALI         :           Radyo ve Televizyon Üst Kurulu/ ANKARA
D.KONUSU  :           Radyo ve Televizyon Üst Kurulu(RTÜK) tarafından 25.01.2004 gün ve 25357 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan  Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmeliğin” tümünün iptaline ve bu yönetmeliğe dayanarak 01.01.2009 tarihinde resmen yayına başlayan “TRT 6” nın yayınının, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ 3, 10,11,13,14 ve 174. maddeleri’ne aykırılık oluşturduğundan durdurulmasına ve  Anayasa Mahkemesine götürülmesine karar verilmesi istemidir.
TARİHİ          :           01.01.2009

AÇIKLAMALAR      :   1-)     Gerek Anayasamıza, gerekse Siyasi partiler yasasına göre “ülke ve ulus bütünlüğü”, devletin bölünmezliğinin temel öğeleridir.
      Ulus, tarihsel ve sosyal gelişmenin yarattığı birlikte yaşama olgusudur. Irk gibi antropolojik ve filolojik niteliklere dayanan dar bir kavram değildir. Mustafa Kemal Atatürk '' Ulus ''u dil, kültür ve ülkü birliği olarak tanımlamıştır. 
     Anayasa Mahkemesi’nin siyasal partilere ilişkin 20.07.1971 günlü Esas: 1971/3 Karar:1971/3 sayılı kararında değinildiği gibi;
     ''1924 Anayasa'sından 1961 Anayasa'sına değin sürekli olarak üzerinde durulmuş bir ilke olan ( Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde saptanan biçimi ile Misak- ı Milli'nin gösterdiği sınırlar içinde birbiriyle kaynaşmış olarak yaşayanların gerçekten ve hukukça ayrılık kabul etmez bir bütün oldukları kesinlikle ve bu bütünlük içinde Kürt halkından hiçbir zaman söz edilmemiş olduğu gibi, Lozan barış antlaşması görüşme ve kararlarında da Misak-ı Milli'nin çizdiği sınırlar içindeki azınlıklar sayılırken '' Kürt '' ayrımına yer verilmemiştir.
     Devleti yıkmaya yönelik faaliyetlerin “demokratik haklar kapsamında ve bir özgürlük” olarak değerlendirilmesi olanaksızdır.
            Nitekim Birleşmiş Milletlere üye devletlerin katılımlarıyla 14–25 Haziran 1993 günlerinde, Viyana'da gerçekleştirilen Dünya İnsan Hakları Konferansı sonunda yayınlanan Deklarasyonda:
  Kendi geleceğini belirleme hakkının , '' Eşit Haklar '' ilkesine uygun olarak ırk, din ve renk ayrımı gözetmeksizin ülkesine ait bütün insanları temsil eden bir hükümete sahip egemen ve bağımsız bir devletin, ülke bütünlüğünü ve siyasi birliğini kısmi veya bütüncül biçimde parçalayacak herhangi bir eylemin desteklenmesi ve bu eyleme yetki verilmesi anlamında yorumlanamayacağı
Yer almıştır.
   Demokrasilerde ırk ayrımcılığı bir siyasi partinin dayanağı ve amacı olamaz. Devletin ülkesi ve ulusuyla birlikte bütünlüğünü koruması en doğal hakkı olup, kamu düzenini ve insan haklarını koruma yönünden de savsaklanmayacak görevidir
denilmektedir.
2-) Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “değiştirilmesi teklif edilemez” maddeleri arasında sayılan 3. Maddesinde Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir” denilmektedir. Ayrıca Ana dilimiz olan Türkçeye Anayasamızın 14. 26. 42. maddelerinde ayrıca tekrar yer verilmiştir.
Yine Anayasamızın 174. maddesinde “1 Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” nun; Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamayacağı ve yorumlanamayacağı belirtilmektedir.
3-) 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanunun 4. Maddesinde ise; "Madde 4: Halk tarafından vaki müracaatlardan eski Arap harfleriyle yazılı olanlarının kabulü 1929 Haziranının birinci gününe kadar caizdir. 1928 senesi Kânunuevvelinin iptidasından itibaren Türkçe hususi veya resmi levha, tabela, ilan, reklâm ve sinema yazıları ile kezalik Türkçe hususi, resmi bilcümle mevkut, gayrı mevkut gazete, risale ve mecmuaların Türk harfleriyle basılması ve yazılması mecburidir."
Bir de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 222. Maddesinde şöyle diyor:
"Şapka ve Türk harfleri Madde 222- (1) 25.11.1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktibası Hakkında Kanunla, 1.11.1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun koyduğu yasaklara veya yükümlülüklere aykırı hareket edenlere iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir,"  denilmekte,  YSK KARARINDA ise  “Propaganda için kullanılan el ilanları ve diğer her türlü matbualar üzerinde, Türk Bayrağı, dini ibareler bulundurulmayacak, seçim propagandalarında, Türkçeden başka dil ve yazı kullanılmayacağı.”  Kararı vardır.
      
 4-)     3984 Sayılı RTÜK Kanunu’nun 4. maddesinde– (Değişik: 15/5/2002-4756/2 md.)
             “Radyo, televizyon ve veri yayınları, hukukun üstünlüğüne, Anayasanın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, millî güvenliğe ve genel ahlâka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır. Yayınların Türkçe yapılması esastır. Ancak, evrensel kültür ve bilim eserlerinin oluşmasına katkısı olan yabancı dillerin öğretilmesi veya  bu dillerde  müzik   veya  haber  iletilmesi  amacıyla da yayın yapılabilir. (Değişik dördüncü cümle: 15/7/2003-4928/14 md.) Ayrıca, kamu ve özel radyo ve televizyon kuruluşlarınca Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir. (Ek hükümler: 3/8/2002-4771/8 md.) Bu yayınlar, Cumhuriyetin Anayasada belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz”  
 denilmektedir. 
Ancak söz konusu yönetmeliğe dayalı olarak yayına başlatılan “TRT6” kanalının, Anayasamızın temel niteliklerine aykırı, olduğu yadsınamaz bir olgu olarak karşımızdadır.
5-) “3984 Sayılı RTÜK Kanunu’nun 4. maddesinin (b), (g) ve (h) bentlerinde aşağıdaki hükümler yer almaktadır:
b) Toplumu şiddete, teröre, etnik ayrımcılığa sevk eden veya halkı sınıf, ırk, dil, din, mezhep ve bölge farkı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik eden veya toplumda nefret duyguları oluşturan yayınlara imkân verilmemesi.
g) Türk millî eğitiminin genel amaçlarının, temel ilkelerinin ve millî kültürün geliştirilmesi.
h) Türkçenin; özellikleri ve kuralları bozulmadan konuşma dili olarak kullanılması; millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak çağdaş kültür, eğitim ve bilim dili halinde gelişmesinin sağlanması”
1 Ocak 2009 tarihinde Kürtçe yayına başlayan “TRT 6”’nın yayınları ve kamunun bir etnik kökene dayanarak bir kanalı tamamen ayırması, Anayasa’nın “eşitlik” ilkesi ve RTÜK Kanunu’nun “etnik ayrımcılığa sevk eden, halkı sınıf, ırk, dil ve bölge farkı gözetecek yayınlara imkân verilmemesi” hükmüyle bağdaşmamaktadır.
6-) Tüm bu yasal düzenlemeler ortada iken Radyo ve Televizyon Üst Kurulu(RTÜK) tarafından  Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmeliğe dayanılarak  “TRT6” nın yayınına izin verilmesi anayasal ve yasal suç oluşturmaktadır. Çünkü.  TRT'nin Kürtçe yayına açılması bir demokratik ve özgürlükçü adım değil, tam tersine ulusal birliği parçalayarak,  Kürtleri millet yapma projesidir.
7-) Çalışmaya gittiği ülkede Türkçeyi unutarak Almanlaşan, yaşadıkları ülkede maruz kaldıkları baskılar nedeniyle ana dillerini unutarak Bulgarlaşan, Rumlaşan, Macarlaşan, Arnavutlaşan, Gürcüleşen soydaşlarımız gibi, şimdi de Türkiye’de Türkler, "TRT 6 – Şeş TV" kanalı ile bir başka yerel dile yönlendirilerek başkalaştırılacaklardır.  Bu operasyon Radyo ve Televizyon Üst Kurulu(RTÜK) tarafından gerçekleştirilmektedir.   “TRT 6”nın yayına başlamasından cesaret alan Ermeniler, Rumlar, Çerkezler TRT de kendilerine de yayın hakkı istemektedirler.  Bu durumda ulusal birliğimizin ve toprak bütünlüğümüzün parçalanmasının yolu “TRT 6” ile açılmış oluyor.
7-)  Diğer taraftan bu söylediklerimizi doğrularcasına, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, TRT ile ilgili olarak, Kürtçe yaptığı konuşmada Bu halkın dilini, kültürünü ve kimliğini kabul etmeyenler, 20 yıldır verilen mücadele sonucu bunu kabul ettiler. Bu mücadele böyle devam ederse, yakında bu toprakların da adını kabullenecekler” dedi.  “Toprak talebi”  ulus ve ülkenin parçalanması ayrışma talebidir.
24.02.2009. Salı günü, DTP’nin Grup toplantısında, DTP Genel Başkanı  Ahmet Türk Mecliste “Kürtçe”  konuşma yaptı.  Bu davranış Atatürk Cumhuriyetine, kurtuluş ve kuruluşumuzun karargâhında meydan okumaktır. Bu olaylara haklılık kazandıran temel etmen ise “TRT 6” nın yayına başlatılmasıdır.
8-) Dünyada hiçbir devlet kendi resmi dilinin dışında, bir etnik guruba 24 saat yayına izin vermemiştir. Devlet eliyle 24 saat etnik yayın yapma adımı, Belçika'daki Valonlar ve Flamanlar örneğinde olduğu gibi, ülkeyi etnik federasyona dönüştürme,  2003 Diyarbakır Kürt Konferansı'nda alınan Kürtçeyi ve Kürtleri bütünleştirme projesini uygulama,  Türkiye kendi vatandaşlarına dahi Türkçe yayını bile tam olarak iletemezken Kürtçeyi ve Kürtleri birleştirecek, böylece farklı bir “kültür ve millet yaratma” girişimidir. Bu kanal aracılığı ile edebiyat, dil, müzik ve kültür üzerine programlar yapılacak  böylece Kürtçe, süreç içinde tek lehçeye dönecek  ve yazılı bir dil haline getirilecektir.  Bu sürecin sonu bellidir. Türkiye  çok dilli, çok hukuklu, çok kültürlü bir federasyona dönüştürülecektir.
Bu tehlikeli gidişin önünü açacak olan “TRT 6” nın yayınına izin veren Radyo ve Televizyon Üst Kurulu(RTÜK)  Anayasamızı ihlal ve Anayasamıza aykırı davranma suçu işlemiştir.
9-) Anayasasında "Devletin dili Türkçedir'" diye yazan bir ülkede, gündelik, kısır  politik çıkar­lar uğruna anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez hükümleri yok ediliyor.  Türkiye; Siyasi çıkarlar uğruna “şiddet ya da siyaset yoluyla dayatılan dö­nüşüme, ayrıştırmaya”  boyun eğmiş bir ülke görüntüsü sergiliyor.  İmralı da tutuklu bulunan terör örgütü liderinin 9 maddelik "çözüm önerisi"ni içeren ve AB tarafından Türkiye ye dayatılan  "Kürt kimliği yasal ve anayasal gü­venceye kavuşturulmalıdır. Radyo, TV ve basın üzerinde hiçbir kısıtlama olmamalı­dır. Temel eğitimde Kürtçe kullanılmalıdır" şeklindeki önerileri Anayasa ve yasalarımız hiçe sayılarak SİYASAL İKTİDAR TARAFINDAN  uygulamaya sokuluyor.
               Bu bağlamda anayasa ve yasaların amir hükümleri görmezden gelinerek yayına başlatılan “TRT6”  üniter devlet yapısının parçalanmasında,  ulusal birliğin ayrıştırılmasında, toplumun dönüştürülmesinde azımsanamaz bir işlev üstlendiği de ortadadır.
10-)Her ne kadar iptali istenen yönetmelik; 5767 sayılı 11.06.2008 tarihli “Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” a dayanmaktaysa da bu kanunun; yukarıda yazılı bulunan nedenlerle ANAYASAYA AYKIRI OLDUĞU AÇIKTIR. Bu nedenle, yargılama sırasında bu konunun Anayasaya Aykırı olduğu gözetilerek; yurttaşların başvurmalarının mümkün bulunmadığı ANAYASA MAHKEMESİNE, MAHKEMENİZCE BAŞVURULARAK 5767 SAYILI KANUNUN İPTALİNİN DE TALEP EDİLMESİNİ DİLİYORUZ.
                  TÜRKİYE’nin bütünlüğünü bozacağı kesin olan böyle bir yasanın TBMM’deki çoğunluk tarafından kabulü; özgürlüklerin genişletilmesi değil; Anayasal düzenin bozulmasıdır. AB ve ABD’nin isteklerine boyun eğmekten ibarettir. Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarını alabilmek için oynanan bir oyundur. Dış güçler bu büyüklükte ve 70 milyon nüfusa sahip bir ülkenin var olmasından rahatsızdırlar. Bu yasa ve yönetmelik ile Türkiye’yi parçalara bölmenin alt yapısı oluşturulmaktadır. Türkiye’yi geleceğin Yugoslavya’sı yapmayı amaçlamaktadırlar.
                  Türkiye’de etnik kökeni değişik olan insanların kendi dillerini kullanmaları serbesttir. Kendi dillerinde her çeşit yayın ve kültürel faaliyette bulunmaları serbesttir. Ancak Devletin bunları üstlenmesi, Anayasaya aykırıdır.

HUKUKİ NEDENLER:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ 3, 10,11,13,14 ve 174. maddeleri – 3984 Sayılı RTÜK Kanunu’nun 4. maddesi

HUKUKİ DELİLLER  :          
1-3984 Sayılı RTÜK Kanunu’nun 4. maddesinde– (Değişik: 15/5/2002-4756/2 md.)
2-Radyo ve Televizyon Üst Kurulunu tarafından 25.01.2004 gün ve 25357 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan  Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmelik”

SONUÇ VE İSTEM       :          
Yukarıda sunulan ve açıklanan, ayrıca mahkemenizce re’sen araştırılacak konular da dikkate alınarak;
5-    Radyo ve Televizyon Üst Kurulunu tarafından 25.01.2004 gün ve 25357 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan  Türk Vatandaşlarının Günlük Yaşamlarında Geleneksel Olarak Kullandıkları Farklı Dil ve Lehçelerde Yapılacak Radyo ve Televizyon Yayınları Hakkında Yönetmeliğin” tümünün iptaline,
6-     Bu yönetmeliğe dayanarak 01.01.2009 tarihinde resmen yayına başlayan “TRT 6” nın yayınının, TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ 3, 10,11,13,14 ve 174. maddeleri’ne aykırılık oluşturduğundan durdurulmasına,
7-    İlgili yönetmelik ve yönetmeliğe dayanak oluşturan 5767 sayılı 11.06.2008 tarihli “Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” Anayasaya aykırılık oluşturduğundan Anayasa Mahkemesine götürülmesine karar verilmesini talep ederiz.
YÖNETİM KURULU ADINA :                                                                                 Mahmut  ÖZYÜREK
                                                                                               Atatürkçü Düşünce Derneği
                                                                                             Isparta Şube Başkanı  







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder