“YETMEZ AMA EVETÇİ” ÇÖLAŞAN
Atatürkçü
Düşünce Derneği, 6 Temmuz 2014 tarihinde Tansel Çölaşan’ın başkanlığında Genel
Yönetim, Denetleme, Disiplin, Bilim-Danışma Kurulu üyeleri ile Şube başkan veya
temsilcilerinin katıldığı “Cumhurbaşkanlığı seçimi” gündemli “DANIŞMA
TOPLANTISI” yapmış.
Toplantı
sonunda bir de SONUÇ BİLDİRİSİ yayınlanmış. Bildiri ile alınan kararlar kamuoyu
ile paylaşılmış.
Bildiride
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile ilgili olarak;
“Derneğimiz partiler üstü bir
çalışma anlayışına sahiptir Atatürk ilke ve devrimlerinin savunucusu olarak bu
seçimlerde, herhangi bir aday için açık ya da kapalı destek kampanyası
yürütülmeyecek
Atatürkçülere düşen görev,
sandığa giderek demokratik, laik, cumhuriyet yıkıcıları ve bölücülere karşı
birlik olmaktır.” denilmekte.
“Zevahiri kurtarmak”
tamda bu cümlelerde gizli.
1-“ADD
Herhangi bir adayı desteklemiyor.” (Hatırlanacağı gibi, Türkiye’de karşı devrimin hukuksal
altyapısının oylanması anlamındaki 2010 Anayasa Referandumunda da aynı yöntem
izlenmiş, Şubelere bir genelge gönderilerek “TARAFSIZ KALIN” çağrısı
yapılmıştı.)
2-
Atatürkçüler “sandığa gidecekler” ve cumhuriyet yıkıcılarına (yani Erdoğan’a) ,
bölücülere(yani Demirtaş’a) oy vermeyecekler..
Peki, ne yapacaklar? Ortadoğu’da emperyalizmle “hemhal” olmuş,
Atatürk devrimleri ile sorunlu, Kemal Derviş’in ifadesiyle, “Küresel değerlere bağlı” Ekmeleddin
İhsanoğlu’na “tıpış-tıpış” oy
verecekler.
İşte
2 gün sürdüğü söylenen ADD Danışma Toplantısının “ATATÜRKÇÜ ÇÖZÜM ÖNERİSİ(!)” Ya ayıptır!
“yetmez ama evet” diyebilmek için iki gün üst üste toplantı
yapıp, iki sayfa laf kalabalığına ne gerek vardı? Danışma toplantısından çıkan
bildirinin anlamı “YETMEZ AMA EVET”ÇİLİKTİR.
Atatürkçü
Düşünce Derneğinin Mandacı- Mason Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamanın bir
diğer anlamı, AKP
karşıtlığı temelinde biriken ve giderek Kemalist-Halkçı- Devrimci bir direnişe
dönüşme olasılığı yüksek olan geniş halk yığınlarının öfkesini, emperyalizmin stepne Truva atı Ekmeleddin
İhsanoğlu’na yedekleyerek ılımlı İslamcı-muhafazakârlığın meşrulaştırılması ve
sürdürülebilirliğine yöneltmektir. Bu anlayış, Kemalist bilinç
ve duruştan vazgeçilebileceğini, karşı devrimcilerle uzlaşılabileceğini bizzat
ADD tarafından geniş halk yığınlarına “hazmettirme” operasyonunun adıdır.
ADD;
Toplumsal
Muhalefeti Kemalist bir çizgide örgütleyerek , Emperyalizmin özel yetkili
taşeronuna karşı ayağa kaldıracağı yerde, Toplumsal muhalefeti
ehlileştirerek AKP’nin operasyonlarla kurulan rejimini sağlamlaştırma amacına
yönlendirme çabası içine girmiştir.
Mandacı
- Mason Çölaşan ve ekibinin geniş halk yığınlarına önerdiği “yetmez
ama evet” eğilimi, “ehven-i şer” in bir başka anlatımıdır. Tayyib’in “milli irade” adı altında
gericiliğin ve taşeronluğun meşrulaştırılması oyununa halkı yedeklemek için uydurulmuş
masonik bir duruştur.
Ehven-i şer-i yani Ekmeleddin
İhsanoğlu’nu yedeklemek, ölüm ile sıtma
arasında tercihte bulunmakla eşdeğerdir.
Kemalizm’in tarihsel gerçekliğini
ret ve inkârdır. Kemalist halkçı –devrimci umudu tüketmektir. Seçeneksizliği
“seçenek” olarak sunmaktır.
Geniş
halk yığınları; AKP tarafından operasyonel olarak önüne sürülen, ADD tarafından
desteklenen bu Trajedinin/ortaoyununun özneleri değil nesneleridir; karar veren
değil biat edendir; o yönetmez, sadece yönetilir. Bu anlayışa, bu ortaoyununa
Atatürkçüleri payanda yapma görevini üstlenen Tansel Çölaşan, 5 yıldır tam bağımsızlıkçı,
devrimci-halkçı ADD'yi artık ehlileştirdiğini, sistemle bütünleştirdiğini düşünmektedir.
Bu kanısında haklı olup olmadığını zaman gösterecektir. Ama biz daha önce
söylediklerimizi bir kez daha yineleyelim.
Hem Mandacı- Mason, hem
Atatürkçü olunmaz!
Hem Mandacı-Mason, hem tam bağımsızlıkçı olunmaz,
Hem Mandacı- Mason, hem antiemperyalist olunmaz!
Hem Mandacı- Mason, hem halkçı devrimci olunmaz!
Bu
nedenlerle ADD’yi ele geçirmiş olan Tansel ÇÖLAŞAN Atatürkçü Düşünce Derneğini
sistemle uyumlulaştırmak, Kemalist kimliğini törpülemek üzere özel görevlendirilmiş bir “Truva Atı”
olup olmadığını Atatürkçülerinin değerlendirmelerine bırakıyorum.
Kemalistler;
tüm kötülüklerin kaynağı, AKP operasyonları ile faşist diktatörlüğe dönüşmüş,
emperyalizmin işbirlikçisi sistemle uzlaşmayı değil hesaplaşmayı,
Günü
kurtaran pragmatik tercihleri değil, stratejik ufukta ısrarlı olmayı,
Gericiliğin
ve taşeronluğun meşrulaştırılmasını değil Kemalist bilinç ve devrimci bir kararlılığı,
Erdoğan’a mahkûm ve Ekmeleddin’e mecbur olmayı değil, yeniden
Tam bağımsız Laik-demokratik Türkiye Cumhuriyetinin nasıl inşa edileceğini
hedef olarak benimserler..01.08.2014 Isparta
Mahmut
ÖZYÜREK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder