15 Şubat 2018 Perşembe

Şeyh Said ile üç gün üç gece



Said-i Kürdi, Van'da mağarasına çekildikten onlarca yıl sonra, onun talebelerinin en ünlüsünün "Benim laik düzen için tehlike olduğum iddiaları ortaya atılıyor. Ben haftanın 7 günü konuşma yapan, konferanslara katılan bir adamım. Bunların içinde irtica yanlısı veya cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı bir tek cümlemi bulsunlar, bir mağarada inzivaya çekilirim." sözü gazetelere geçer.146
Oysa Said-i Kürdi, mağarasında inzivada değildir. Van şehrine iner ve halkla derin sohbetler eder; sonra da İstanbul'a gider. Onu yazanlar, Van'dan ne zaman ve hangi amaçla İstanbul'a gittiğini belirtmiyorlar. Ancak, Eylül 1924'te Said-i Kürdi, Van'a gitmek üzere yola çıkar ve Erzurum'a gelir.147
"Azadi" örgütünün ileri gelenlerinden Miralay Cibranlı Halit ve Baba Bey ile görüşür.148
 Said-i Kürdi'nin kardeşi Kürt ayaklanmasını yönlendiren 'Azadi' örgütünün Van yöneticilerindendir. Prof. Şerif Mardin ya da Şahiner ve öteki biyografi yazarları bu geziyle ilişkilerden söz etmiyorlar. Onlara göre Said-i Kürdi hala Van'daki Horhor mağarasında yaşamaktadır.
Malmisanij'e göre, 1925 yılında 'Hubab' adlı kitap Ankara'da Said-i Nursi adıyla basıldı.149 
Aynı yılın Şubat Mart aylarında Şeyh Sait ayaklanması başladı. Said-i Kürdi Van'da sorgulandı ve önce Antalya'ya, daha sonra Burdur'a ve Isparta'ya gönderildi. Isparta'nın Barla ilçesinde yaşamaya başladı. Barla'da iken Hulusi Yahyagil, Abdullah Yeğin ve Mustafa Sungur yeni "şakirdler" oldular.150
Said-i Kürdi'nin Şeyh Sait ayaklanmasıyla ilişkisi üstüne çelişkili yaklaşımlar sergilenmektedir. Özellikle Türk yandaşları, onun bu ayaklanmaya katılmadığını belirtmeye özen gösterirler. Bu özenin nedeni, ayaklanmanın İslamcı bir hareketin ürünü olmaktan çok Kürtçülük yanının açığa çıkması olabilir.
Öte yandan Kürt kökenlilerin yaklaşımları değişiktir. Said-i Kürdi, kendisini Isparta'da görmeye gelen Şeyh Said'in torununa "Ben, biraderi azamım Şeyh Said Efendi'nin hayfını aldım" der.
1950'li yıllarda Şeyh Said'in oğulları Şeyh Ali Rıza ve Şeyh Selahaddin'i Ankara'ya çağırarak, Beyrut otelinde görüşür. Oteldeki görüşmecilerden Abdullah Fırat onun Şeyh Sait İsyanı ile ilgili çarpıcı açıklamalarını şöyle aktarıyor: "Biraderi azamım Şeyh Said Efendi, büyük bir şeref ve derece ile vazifesini tamamladı. Ben de, bu hadisede onunla beraber cihada, Diyarbekir'de şehadete nail olmayı arzuluyordum.151 "
Said-i Kürdi ayrıca, 5 Mayıs'ta (1924 olmalı), Erzurum'da Gülabizadelerin köşkünde Şeyh Said'le buluştuğunu anlatır ve ekler: "Beraber üç gün, geceli gündüzlü bir arada kaldık. Cihadı ekberin yapılması gerektiğini ve bunu Müslümanlar deruhte etmediği takdirde, hepimizin mes'ul olacağını izah etti. Benim konu hakkında kanaatimi belirtmemi istiyordu. Ben de ona dedim: Siz bundan şüphe mi ediyorsunuz?" 
Şeyh Said ile ilgili eserlerde bu yazılanlara ya da benzerine rastlanmıyor. Ancak anlatılanlara göre Said-i Kürdi, Şeyh Said isyanına katkısını anlatmayı sürdürüyor: "Beraber istişare neticesinde yardımlaşma esaslarını tesbit edebiliriz. Bir sene sonra Diyarbekir'in Lice veyahut Piran mıntıkasında görüşmek şartıyla birbirimizden ayrıldık. Van'a, Bitlis'e gittim. Aldığımız kararları oranın şeyhlerine anlattım. ...Diyarbekir'e gittim. Fakat Şeyh Efendiyle görüşemedim."
İlginç olan durum, buluşmaya söz verilen yerde isyanın başlamış olmasıdır. Bu kaynağa göre, Said-i Kürdi, "Tabii kıyam başlar başlamaz devlet beni hemen derdest etti" der. Oysa Said-i Kürdi, ayaklanmanın başlarında değil, bastırılmasından sonra tutuklanır. Aynı kaynağa göre, Said-i Kürdi ayaklanmanın daha başında tutuklanmasını gerekçe göstererek Şeyh Said'in yanında savaşamamaktan üzgündür: "Hapishane ve sürgünler benim elimi kolumu bağladı ... 'Ben niçin Diyarbekir'de şehit edilen 46 kişinin içinde yoktum?' diye kederler ve gamlarla teessürümden ağladım"


Said-i Kürdi, katılamamış olmaktan üzüntü duyduğu ayaklanmayı nasıl sürdürdüğünü de açıklamaktan geri kalmaz: "Onlar her ne kadar Biraderi Azamımı şehid ettiler, ben de onlardan (elini birbirine vurarak) bir milyon insanı Şeyh Said'in yoluna getirdim. Bu da benim için kafi hizmettir."
Değişik İslamcı hareketler bu konuyu, kendilerine uygun gelecek biçimde aktardıklarından, Şeyh Said'in oğullarıyla yaptığı görüşme sırasında söylediklerini kısaltarak vermektedirler. Aynı görüşmede, Said-i Kürdi şunları da söylemiş: "Kardeşim Şeyh Said kıyama başladığı zaman Van'da mağarada idim. Kendisine bir mektup yolladım. Mektubumun cevabını alamadan duydum ki, kardeşim Şeyh Said ayaklanmıştır. Düşündüm ki, mağaradan çıksam bile, bir faydam olmazdı, sonra beni mağarada yakalayıp sürgüne gönderdiler. Altı yıl süre ile dizlerime vurarakesef çekip memleketimizde fiili olarak yapılan mukaddes cihaddan mahrum kaldım."
"Mukaddes cihad" olarak nitelediğin Şeyh Said ayaklanmasına katılamamış olmasına böyle gerekçeler bulan Said-i Kürdi, silahla olmasa bile, kendisinin de propaganda ve örgütlenme yoluyla uzun dönemli bir ayaklanmaya giriştiğini şu sözlerle belirtir: "Daha sonra bana denildi ki, 'Kardeşin Şeyh Said üzerine, küfri mutlak karşısında silahıyla elhad etmek vacip oldu. O silahı ile küfri mutlakı kaldırdı. Cühli mutlak kaldı. Cühli mutlak kaldırmak için kaleminle cihad etmek de senin üzerine vacip oldu.' Ben de cühli mutlak karşısında kalemimle cihad ettim."
Bu sözlere göre Şeyh Said'in savaşarak kaldırdığı 'küfri mutlak' yani 'kafirler ve dinsizler' T.C. yönetimi olmalı. Said-i Kürdi de, 'mutlak cahillere' karşı savaşmaktadır.
Öteki sevenleriyse, bu sözlere aldırış etmezler ve onun ayaklanmaya katılmadığını, hatta engellemeye çalıştığını, Van'daki Kör Hüseyin Paşa'nın ayaklanmaya katılmasına engel olduğunu ileri sürmektedirler.
Şeyh Said ayaklanması salt dinci bir kalkışma olarak alındığında, bu çevreler Şeyh Said'den yana olmaktadırlar. Kürt milliyetçiliği yanı ağır basınca da uzakta durmaya özen göstermektedirler. Bu çelişkiler anılara bambaşka uydurmalar olarak yansımaktadır. Şahiner de hiçbir yorum yapmadan bu anılara yer verir: "1926'da askeri harekât oluyor. Harekatı idare eden Fevzi Çakmak 'hiçbir ziruh (canlı) bırakmayacaksınız' diye emir vermiş. Yüz bin kişiyi, size yeşillik vereceğiz, diye bir vadiye götürüyorlar. Orada makineli ile hepsini öldürüyorlar."152
Bazı Kürt hareketi yanlılarıysa onun ayaklanmayı desteklemediğinden yakınmaktadırlar. Cemil Gündoğan "Beytüşşebabİsyanı" adlı kitabında şu yorumu yapmaktadır: "Hiç kuşkusuz, bu söylenenler, (19)24 dinsel reformlarının dinci kesimde sebep olduğu bütün kopuşmanın, isyan saflarına aktığı anlamına gelmiyor. Dincilerin bir kısmı harekete hiç katılmadılar. Bu kesime örnek olacak ünlü Said-i Nursi'nin adını verebiliriz. Hem de koyu Kürt ulusalcılığına bulaşmış bir geçmişe sahip olmasına rağmen. "153
 Gündoğdu, Şeyh Said ayaklanmasına ilişkin bir değerlendirme daha yapmaktadır: "Said-i Nursi'nin genelde Kürt meselesiyle, özelde de Şeyh Sait ayaklanmasıyla ilişkisi konusunda, çok karışık iddialar vardır. ...Propaganda yanı ağır basan Kürt çalışmaları, Şeyh Sait ayaklanmasının bu dinsel boyutunu göz ardı etmektedir. Oysa Şeyh Sait ve köprübaşını tutmuş diğer cephe kumandanlarının su katılmamış birer şeriatçı oldukları tartışma götürmez."
Said-i Kürdi'nin ayaklanma ilişkisi ne denli karışıksa niteliği de o denli karışıktır. Bunun nedeni, tarihsel olaya ön yargı ve ön kullanım niyetleriyle yaklaşım olabilir. Aynı kitapta ayaklanmanın "seküler Kürt önderliğinin elinden çıkarak Kürt dinci kanadına geçtiği" belirtiliyor. Oysa ayaklanmayı örgütleyenler arasında herhangi bir çekişme olduğuna ilişkin herhangi bir tanıklığa rastlanmıyor. Şeyh Sait ayaklanmadan bir yıl önce başa getiriliyor.
Hareketin, Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı duran halifelik ve saltanat yanlılarının desteğini elde etmek ve aşiretler üzerinde bir etki yaratmak için böyle bir seçim yaptığı da düşünülebilir. Kurtuluş savaşının son iki yılında istihbarat merkezi yöneticiliği yapmış olan Miralay Hüsamettin Ertürk, Bedirhanilerden Nemrut (Kürt) Mustafa Paşa'nın Bağdat'a kaçtığını ve Şeyh Sait ayaklanmasını hazırladığını belirtmektedir.154
Sonuç olarak, Said-i Kürdi ayaklanma ile ilişkisi üstüne çelişik açıklamalarda bulunuyor. "Risale" adı yeğlenen kitaplarında, ayaklanmayı eleştiriyor, ama Şeyh Sait'in oğullarına ve torununa ayaklanmayı gönülden desteklediğini, hatta bu ayaklanmayı, propaganda yaparak, "milyon şakird" yetiştirerek sürdürdüğünü açıklıyor. Ancak onun biyografisini yazma iddiasındaki Prof. Şerif Mardin, Necmeddin Şahiner ve Bedirhanilerden Cemal Kutay, bu olayı tümden yok saymaktadırlar. Ona cebir-matematik kitabı yazdıran, anatomi kitabı ve 1268-1305 sayfalık sözlüğü ezberletenler, onun Şeyh Sait ayaklanması üstüne söylediklerine değinmemektedirler.155
Kaynak: Mustafa Yıldırım MECZUP YARATMAK Yüzyıllık Yanıltma Ustalığı
 146. "Mağara'ya Girerim", Hürriyet, 19.4.1998
147. İngiliz Hava Kuvv. K. Bağdat 11/11/1924 gizli rapor.
 148. Genç (Bingöl) milletvekili Hamdi (Yılmaz) Bey'in şifresi. Uğur Mumcu, Kürt İslam Ayaklanması, s. 70.
149. Malmisanij, agk., s.15. 
150. Şakird: Talebe, çırak, mürit.
151. M.İslamoğlu. agk. c.lll, s.393-4.
152. Şahiner, Hatıralarda Bediüzzaman, s. 1812.
153. C. Gündoğdu, Beytüşşebabİsyanı, s. 175.
154. H.Ertürk, iki Devrin Perde Arkası, s. 378.
155. Cemal Kutay, Kürt milliyetçilik hareketinin önde gelen aşiretlerinden Bedirhanilerden Tahir Bedirhan Bey'in oğludur.

13 Şubat 2018 Salı

Mustafa Kemal Atatürk'ün 15 Yılda Kurduğu - AKP'nin sattığı Fabrikalar

“Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek manasında bütün bağımsızlığından mahrumiyet demektir” diyen Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyetinin liderliğini yaptığı dönemde kurulan kurum, kuruluş ve fabrikalarla dışa bağımlı bir politikadan uzak durmuş ve ülkenin kendi ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde gelişmesini planlamıştır. Hatta bu dönemde yabancılardan satın alınan işletmeler de devlet eliyle güçlendirilmiştir.
1.             -Ankara Fişek Fabrikası (1924)
2.             -Gölcük Tersanesi (1924)
3.             - Şakir Zümre Fabrikası (1925)
4.             -Eskişehir Hava Tamirhanesi (1925)
5.             -Alpullu Şeker Fabrikası (1926)
6.             -Uşak Şeker Fabrikası(1926)
7.             -Kırıkkale Mühimmat Fabrikası (1926)
8.             -Bünyan Dokuma Fabrikası (1927)
9.             --Eskişehir Kiremit Fabrikası (1927)
10.         -Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1928)
11.         - Ankara Çimento Fabrikası (1928)
12.         -Ankara Havagazı Fabrikası (1929)
13.         -İstanbul Otomobil Montaj Fabrikası (1929)
14.         -Kayaş Kapsül Fabrikası (1930)
15.         -Nuri Killigil Tabanca, Havan ve Mühimmat Fabrikası (1930)
16.         -Kırıkkale Elektrik Santrali ve Çelik Fabrikası (1931- Genişletildi)
17.         -Eskişehir Şeker Fabrikası (1934)
18.         -Turhal Şeker Fabrikaları (1934)
19.         -Konya Ereğli Bez Fabrikası(1934)
20.         -Bakırköy Bez Fabrikası (1934)
21.         -Bursa Süt Fabrikası (1934)
22.         -İzmit Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1934 Temel atma)
23.         -Zonguldak Antrasit Fabrikası (1934 Temel Atma)
24.         -Zonguldak Kömür Yıkama Fabrikası (1934)
25.         -Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1934)
26.         -Isparta Gülyağı Fabrikası (1934)
27.         -Ankara, Konya, Eskişehir ve Sivas Buğday Filoları (1934)
28.         -Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası (1935 - Tamamlandı)
29.         -Kayseri Bez Fabrikası (1934 Temel atma)
30.         -Nazilli Basma Fabrikası (1935- Temel atma)
31.         -Bursa Merinos Fabrikası (1935 Temel Atma)
32.         -Gemlik Suni İpek Fabrikası (1935 Temel Atma)
33.         -Keçiborlu Kükürt Fabrikası (1935)
34.         - Ankara Çubuk Barajı (1936)
35.         -Zonguldak Taş Kömür Fabrikası (1935)
36.         -Barut, Tüfek ve Top Fabrikası (1936)
37.         -Nuri Demirağ Uçak Fabrikası (1936- İlk Türk Uçağı NUD-36 üretildi)
38.         -Malatya Sigara Fabrikası (1936)
39.         -Bitlis Sigara Fabrikası (1936)
40.         -Malatya Bez Fabrikası (1937 temel atma- Bu fabrika hariç bütün bez ve dokuma fabrikaları Atatürk'ün sağlığında açılmıştır.)
41.         -İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası (1934- Temel Atma)
42.         -Karabük Demir Çelik Fabrikası (1937- Temel Atma)
43.         -Divriği Demir Ocakları (1938)
44.         -İzmir Klor Fabrikası (1938- Temel Atma)
45.         -Sivas Çimento Fabrikası (1938-Temel Atma)

a)    Bu fabrikalar sayesinde 1929-1938 yılları arasında ağır sanayi üretimi %152 artarken toplam sanayi üretimi %80 artmıştır.

b) Kömürde %100, Kromda %600, diğer madenlerde %200 artış olurken demir üretimi 0'dan 180.000 tona çıkmış, şeker üretimi 200 misli artmıştır.


c) 1926'da başlayan şeker üretimi 1927-1930 arasında 5162 tondan 95.192 tona çıkmıştır.

d) Tekstil sanayi ülkenin tekstil ihtiyacının %80'ini karşılar duruma gelmiştir.


e) Tekstil ürünleri ithalatı 1927'de 51.000.000 Türk Lirası iken bu rakam 1939'da 11.900.000 Türk Lirasına düşmüştür.

f)     1924-1929 arasında pamuk ürünleri üretimi 70 tondan 3773 tona, yün 400 tondan 763 tona, ipek 2 tondan 31 tona çıkmıştır.
Bunlara ek olarak ülkenin tarım alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü, havacılık sporlarının yürütülmesi ve havacılığın geliştirilmesi amacıyla Türk Kuşu, ticareti canlandırmak amacıyla Uluslararası İzmir Fuarı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı, Merkez Bankası, Halkevleri, Devlet İstatistik Enstitüsü, Demiryolları ve Limanlar Genel Müdürlüğü, Çocuk Esirgeme Kurumu (Himaye-i Eftal Cemiyeti) gibi çok sayıda kurum ve kuruluş Atatürk’ün öncülüğünde kurulmuştur. Bu dönemde yapılan veya kurulan çok sayıda üniversite, enstitü, araştırma hastaneleri, müzeler, yollar, elektrik santralleri, demiryolları, limanlar ve fabrikalar vardır. Listemiz tamamını kapsamasa da önemli bir kısmını sizlerle paylaştık.
Yazımızı bir Atatürk sözüyle bitirelim! "Türk ulusu, Türk malı alın, Türk parası Türk ülkesinde kalsın! “
SON ON BEŞ AKP  TARAFINDAN YOK PAHASINA YABANCILARA SATILAN İŞLETMELERİMİZDEN BİLDİKLERİMİZ
1)  -Tüpraş 
2)  -Türk Telekom 
3)  -Petkim 
4)  -Tedaş 
5)  -Tekel 
6)  -Etimaden 
7)  -İgsaş 
8)  -Adapazarı Şeker Fabrikası
9)  -Thy Kamu Hisseleri 
10) -Erdemir 
11) -Seka Kastamonu İşletmesi 
12) -Seka Balıkesir İşletmesi 
13) -Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası 
14) -Kuşadası Limanı 
15) -Sakarya Traktör Fabrikası 
16) -Taksan Takım Sanayi 
17) -Trabzon Limanı 
18) -Tümosan 
19) -Etikrom 
20) -Araç Muayene İstasyonları 
21) -Tekel Sigara İşletmeleri 
22) -Tekel Sigara Fabrikaları Arazileri 
23) -Başkent Elektrik 
24) -Meram Elektrik 
25) -Petrol Ofisi Poaş 
26) -Manisa Pamuklu Mensucat 
27) -Çayeli Bakır İşletmeleri 
28) -Dikili Limanı 
29) -Mersin Limanı 
30) -İzmir Limanı 
31) -Seka Çaycuma İşletmesi 
32) -Bursagaz 
33) -Et Balık Kombinaları 
34) -Eti Elektrometalurji 
35) -Sümerbank Bakırköy İşletmesi 
36) -Kütahya Şeker Fabrikası 
37) -Eti Gümüş 
38) -Seka Ardanuç İşletmesi 
39) -Tügsaş Gemlik Gübre San Aş 
40) -Tekel Alkollü İçkiler 
41) -Esgaz 
42) -Büyük Ankara Oteli 
43) -Bandırma Limanı 
44) -Samsun Limanı 
45) -Kastamonu Şeker Fabrikası 
46) -Kırşehir Şeker Fabrikası 
47) -Turhal Şeker Fabrikası 
48) -Yozgat Şeker Fabrikası 
49) -Çorum Şeker Fabrikası 
50) -Çarşamba Şeker Fabrikası 
51) -Başak Sigorta 
52) -Taksan 
53) -Şekerbank 
54) -Gerkonsan 
55) -Seka Aksu İşletmesi 
56) -Seka Taşucu Tersane Arazisi 
57) -Thy Usaş 
58) -Eryağ 
59) -Sümer Holding'e Ait Taşınmazlar 
60) -Sümerbank Adıyaman İşletmesi 
61) -Ebuaş 
62) -Eti Bakır 
63) -Eti Gümüş 
64) -Amasya Şeker 
65) -Çanakkale Deri İşletmesi 
66) -Sümer Holding 
67) -Sümerbank 
68) -Denizcilik İşletmesine Ait Feribotlar 
69) -Ataköy Turizm 
70) -Ataköy Otelcilik 
71) -Ataköy Marina 
72) -Tügsaş Samsun Gübre -Tügsaş'a Ait Taşınmazlar Ve Araziler 
73) -Bergama Pamuk İplik Fabrikası 
74) -Kamu Kuruluşlarına Ait Birçok Sosyal Tesis 
75) -Tercan 
76) -İskenderun Dç 
77) -Ereğli Limanı 
78) -İskenderun Limanı 
79) -Yarımca Limanı 
80) -Yarımca Porselen 
81) -Divriği Ve Hekimhan Demir Madenleri 
82) -Kırıkkale Çelik Çekme Boru Fab. 
83) -Oymapınar Barajı 
84) -Eti Aluminyum Madenleri 
85) -Seydişehir Aluminyum Fab 
86) -Emek İşhanı 
87) -İstanbul Hilton Oteli 
88) -Tekel Tuz İşletmeleri 
89) -Tügsaş'a Ait Diğer Depo Fabrika Ve Araziler 
90) -Ankara Çimento Fab 
91) -Ladik Çimento Fab 
92) -Gaziantep Çimento Fab 
93) -Şanlıurfa Çimento Fab 
94) -Bartın Çimento Fab 
95) -Konya Krom 
96) -Borçelik 
97) -Spor Toto 
98) -Karadeniz Gemisi 
99) -İnegöl Kibrit Fabrikası 
100)            -Büyük Tarabya Oteli 
101)            -Büyük Efes Oteli 

102)            -Murgul Bakır İşletmesi