4 Aralık 2013 Çarşamba

ATATÜRK’ ÜN soylu ve onurlu kızları asla teslim olmayacak



Sayı   :2013/21
 Konu:ATATÜRK’ ÜN soylu ve onurlu kızları asla teslim olmayacak”                                              04.11.2013
Kod: 32.011.159
BASIN AÇIKLAMASI
5 Aralık 1934; tarihinde, 1924 Anayasasının 10 ve 11. maddelerinde yapılan düzenlemeyle 22 yaşını bitiren her Türk kadınına seçme ve 30 yaşını bitiren her kadına milletvekili seçilme hakkı verildiği tarihtir.
Bu tarih, yalnız genç, devrimci Türkiye Cumhuriyeti açısından değil, dünyanın uygar ulusları açısından da önemlidir. 5 Aralık (1934) Türk kadınlarının özgürleşmesinin işaret fişeğidir.
5 Aralık 1934; Kadını ezerek, kadını ortaçağ karanlığına hapsederek, kadını İslamiyet’in arkasına gizlenerek köleleştiren, kadın bedenini kontrol altına alarak, onları eşyalaştıran ortaçağ ucubesi Osmanlı devlet anlayışının yıkılış tarihidir
5 Aralık 1934; Türk kadınının nenelerinin, annelerinin, teyze ve halalarının savaş meydanlarına mermi taşıyarak, gazileri tedavi ederek, yalnız kendisi için değil, cephede savaşanlara su ve ekmek yetiştirerek kazandığı özgürlüğün yasalaştığı tarihtir.
5 Aralık 1934; Türk kadınının “ümmet–kul” çemberini yararak “eşit yurttaş”lık hakkını aldığı tarihtir.  
Dünyanın birçok uygar ülkesinde kadınlara henüz seçme ve seçilme hakkı verilmemişken Türk kadınının elde ettiği bu kutsal özgürlük hakkı kadını yeniden ortaçağ karanlığına mahkûm etmek, sömürünün bir aracı durumuna getirmek isteyen yurt ve ulus düşmanı bir avuç yobaz Türban’ı Bayrak yaparak laik cumhuriyet Kurumlarını İşgal etmektedir.
Tayyip-Gülen-Gül ve PKK koalisyon Hükümeti, Cumhuriyet ve Atatürk devrimleriyle kadın bedeni, kadın hakları üzerinden hesaplaşmaktadır.
AKP Gerici yaşam tarzını güvence altına alacak düzenlemeleri bir biri ardınca yaşama geçirirken, Kadını ortaçağ karanlığına atan karşı devrime, türbanın TBMM’nin burçlarına dikilmesine  "mağduriyet kazandırmayacağız" savıyla yol verenler, AKP’nin cumhuriyet yıkıcılığında, önündeki engelleri temizleme görevini yerine getirenler Türk kadınının zekâsıyla alay etmektedirler.
Türban kadının sadece saçına değil, beynine, sosyal yaşamına perde çekmek, duvar örmek işlevini görmezden gelenler, Cumhuriyet yıkıcılığı, ortaçağ karanlığı yani karşı devrim mağdur olmasın diyerek, oy avcılığına soyunanlar, AKP iktidarına güç katmak, güçlenen halk hareketini ve Cumhuriyet güçlerini zayıflatmak işlevini üstlenmişlerdir.
Ortaçağcı İrticacıların gemi iyice azıya aldıkları, yasa, mahkeme kararı gibi hiçbir kural dinlemedikleri bu zor günlerde, Cumhuriyetin en önemli kazanımlarından olan ve kadınımızın toplumsal yaşama katılmasını sağlamada en önemli unsur oluşturan Laikliğe, seçme-seçilme haklarına sahip çıkan Türk kadını gerici AKP iktidarI ve iktidarın önündeki engelleri temizleme görevi yapanlara, dün olduğu gibi bu gün de gereken dersi verecektir.
TBMM gericiliğe teslim olsa da, ATATÜRK’ ÜN soylu ve onurlu kızları asla teslim olmadı ve olmayacak,  Atatürk Cumhuriyetini ve Atatürk 'ün Meclisini yeniden inşa edeceklerdir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Feray SELEK
Ulusal Eğitim Derneği
ISPARTA Şube Yönetim Kurulu Üyesi

30 Kasım 2013 Cumartesi

LAİK DEVLET ÖZGÜR TOPLUM İÇİN BURADAYIZ! / KAMUOYUNA DUYURU


      

Laik devlet, özgür toplumun temelidir. Laiklik, tarihsel ve anayasal temel ilkelerimizden, yaşamsal değerlerimizden biridir. Şimdi ise, uğruna mücadele vermek zorunda bırakıldığımız alanların en başında gelmektedir. 
Mevcut iktidar, önceki gerici partilerden kendisine miras kalan laik devleti yıkma gayretlerine devam etmektedir. Son olarak devlet dairelerinde görev sırasında türban takılması, bir yönetmelik değişikliğiyle serbest bırakılmıştır. Bu girişim anayasal ve yasal zeminden yoksun olduğu için, hemen ardından gündeme ‘TBMM’nde türban’ konusu getirilmiştir. Böylece anayasaya aykırı olan yönetmeliğe,hukuken değilse de fiilen meşruiyet desteği sağlanmıştır.
İktidar sahiplerinin kadın haklarına bakışı, “örtüsüz kadın perdesiz eve benzer; ya satılıktır ya da kiralık” biçimindeki akıl almaz hakaret cümlesiyle özetlenmiş durumdadır. Öğretim sistemine 4+4+4 darbesiyle başlatılan gericileşme, devlet kuruluşu olan okullarda hem kız çocukları hem öğretmenler türbanlanma cenderesine sıkıştırılarak pekiştirilmiştir. Görünüşte dini, gerçekte ise siyasi bir simge olarak kullanılan bu araçla, kamu hizmetinde eşitlik ve tarafsızlık ilkelerinin zemini ortadan kaldırılmıştır.
Gerici zihniyet rengini giderek koyulaştırmakta ve halkın günlük yaşamının baskı altına alınmasına uzanmaktadır. Devlette ve Meclis’te türbanlanma adımlarını, öğrenci yurtlarıyla evlerine ilişkin “kız – erkek yan yana olmaz” biçiminde utanç verici aşağılamalar; öğretimin “kızlı – erkekli yapılmasının yanlış olduğu”, “kent içi otobüslerin kadın- erkek ayırımına göre düzenlenmesi” gibi çağ dışı ve gerici zorlamalar izlemiştir. Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olarak tescillenmiş iktidar, bu saptamanın ne kadar yerinde olduğunu göstermeye devam etmektedir.  
Günlük yaşama baskı, Başbakan’ın bu ve benzeri uygulamalarda “dinimizin emridir” gerekçesini açıkça dile getirmesiyle birlikte kurulmaktadır. İktidar, dünyevi kurallara dayandırılması gereken devlet işlerini, dini gerekçelere dayandırmaya başlamıştır. Gerçekten de yapılmakta olan şey, devlet işlerinin kaynağının siyasetçe yorumlanmış dini buyruklara dayandırılmasıdır. Kimse bu gerçeğin üstünü örtemez; kimse de bunun gözden kaçırılmasına hizmet etmemelidir.
Çağdaş ve ilerici demokratik devletlerde hukuksal düzenlemelerin kaynağı yoruma bağlanmış dini kural ve buyruklar değil, toplumun sosyal ve iktisadi gereksinimleri çerçevesindeki dünyevi kurallardır. Bu, her tür din ve inanç özgürlüğünü güvence altına alan laik devlet ilkesi demektir. Karşı karşıya bulunduğumuz durum ise, Türkiye’yi ihvanlaştırma gayretinden ve anayasal laik devlet ilkesini açıkça ihlal etmekten başka bir anlam taşımamaktadır.
Halkımızın büyük bir bölümü laik devlet ilkesini benimsemiş ve içselleştirmiştir. Böyleyken, halkın siyasal temsilcileriyle kanaat önderlerinin şu ya da bu nedenle yılgınlığa düşmeye, davadan geri durmaya, doğruları savunmaktan vazgeçmeye hakları yoktur. Laik, ilerici, demokratik, özgürlükçü bir Cumhuriyeti savunan siyasal parti ve toplum kesimlerinin “yeni sahte mağduriyetler yaratmama ve bu yöndeki AKP çabalarını boşa çıkarma” gerekçesiyle bu gelişmelere sessiz kalmaları kabul edilemez. Laiklik ilkesinden vazgeçmek gericiliğe teslim olmak demektir; böyle bir teslimiyetin bedeli ise ödenemeyecek kadar büyüktür.
Bizler, din bezirganı iktidar ve siyasetçilerin, hoşgörü kandırmacası ardında toplumun bireylerini "başörtülü bacım – başörtüsüz kadın" veya "dindar nesil - ayyaş nesil" biçiminde ayırıma tabi tutmasını kabul etmeyeceğimizi; dini değerlerimizi siyasi çıkarlarına alet etmelerine göz yummayacağımızı;
·         laik devleti ortadan kaldırmalarına asla rıza göstermeyeceğimizi;
·         ve kim olursa olsun laik ve demokratik Cumhuriyet yerine din devleti kurmaya kalkışanların, halka hesap vermesi için çalışacağımızı
kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.                  

        
(Soyadı Alfabetik sırayla)
1.      Gürkut ACAR, Antalya Milletvekili
2.      Ahmet ADA, Şair - Yazar
3.      Dilek AKAGÜN YILMAZ, Uşak Milletvekili
4.      Tarık AKAN, Sanatçı
5.      Edip AKBAYRAM, Sanatçı
6.      Alper AKÇAM, Yazar
7.      Zeki ALASYA, Sanatçı
8.      Kemal ANADOL, 23. Dönem Milletvekili
9.      Nurdan ARCA, Sanatçı
10.  Cüneyt ARCAYÜREK, Yazar
11.  Can ATAKLI, Gazeteci
12.  Erendiz ATASÜ, Edebiyatçı – Yazar
13.  Engin AYÇA, Yönetmen
14.  Prof. Dr. Birgül AYMAN GÜLER, İzmir Milletvekili
15.  Prof. Dr. Süheyl BATUM, Eskişehir Milletvekili
16.  Nihat BEHRAM, Şair - yazar
17.  Ataol BEHRAMOĞLU, Şair
18.  Salih BOZOK, Akademisyen, İktisatçı
19.  Prof. Dr. Cevat ÇAPAN, Şair – Çevirmen
20.  Ahmet CEMAL, Yazar – Çevirmen
21.  Hulki CEVİZOĞLU, Gazeteci - Yazar
22.  Tansel ÇÖLAŞAN, ADD Genel Başkanı
23.  Murtaza DEMİR, Yazar - Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve 2 Temmuz Vakfı Kurucu Genel Başkanı
24.  Metin DEMİRTAŞ, Şair
25.  Prof. Dr. Ahmet Alpay DİKMEN, Akademisyen
26.  Necati DOĞRU, Gazeteci - Yazar
27.  Oktay EKŞİ, Gazeteci – İstanbul Milletvekili
28.  Muzaffer İlhan ERDOST, Yazar – TİHAK Genel Başkanı
29.  İlhan Cem ERSEVEN, Araştırmacı – Yazar
30.  Yücel ERTEN, Sanatçı
31.  Metin DEMİRTAŞ, Şair
32.  Mehmet FARAÇ, Gazeteci – Yazar
33.  A. İlhan GÜLEK, Yazar
34.  Şükrü Sina GÜREL, E. Dışişleri Bakanı
35.  Mustafa GÜRKAN, Muğla Baro Başkanı
36.  Ülker İNCE, Çevirmen
37.  Dündar İNCESU, Sanatçı
38.  Zehra İPŞİROĞLU, Akademisyen
39.  Ekrem KAHRAMAN, Ressam
40.  Prof. Dr. Yakup KEPENEK, Akademisyen
41.  Tuğrul KESKİN, Şair
42.  Arif KESKİNER, Yapımcı-Yönetmen-Yazar
43.  Mine KIRIKKANAT, Gazeteci – Yazar
44.  Tevfik KIZGINKAYA, TV Programcısı – Gazeteci
45.  Prof. Dr. Aziz KONUKMAN, GÜ Öğretim Üyesi
46.  Prof. Dr. Esfender KORKMAZ, Akademisyen - Yazar
47.  Seyyal KÖRPE, Akademisyen
48.  Mehmet Şevki KULKULOĞLU, Kayseri Milletvekili
49.  Namık KUYUMCU, Şair – Yazar
50.  Ahmet Levedoğlu
51.  Mustafa MUTLU, Gazeteci – Yazar
52.  Abdullah NEFES, Şair – Yazar
53.  Olcay POYRAZ Sanatçı
54.  Yılmaz ONAY, Yazar - Yönetmen
55.  Onur ÖYMEN, E. Büyükelçi
56.  Celal ÖZCAN, Yazar
57.  Sevgi ÖZEL, Yazar
58.  Abdullah ÖZER, 23. Dönem Milletvekili
59.  Tuncay ÖZKAN, Gazeteci – Yazar
60.  Ali Rıza ÖZTÜRK, Mersin Milletvekili
61.  Prof. Dr. Ahmet SALTIK, Akademisyen
62.  Timur SELÇUK, Müzisyen
63.  Mustafa SELMANPAKOĞLU, CHP Ankara E. İl Başkanı
64.  Seçkin SELVİ, Çevirmen
65.  Senar – Selçuk ÜLGER, Çevirmen
66.  Ali SİRMEN, Gazeteci – Yazar
67.  Sönmez TARGAN, 68’liler Birliği Vakfı Başkanı
68.  Barış TERKOĞLU, Gazeteci
69.  Gülsen TUNCER, Sinema ve Tiyatro Sanatçısı
70.  Salih TURAN (Sali), Ressam
71.  Yavuz TOP, Müzisyen
72.  Merdan YANARDAĞ, Gazeteci – Yazar
73.  Prof. Dr. Tolga YARMAN, Akademisyen
74.  Başar YALTI, Avukat
75.  Işık YENERSU, Sanatçı
76.  Nuri YILDIRIM, E. Büyükelçi
77.  Prof. Dr. Şiir YILMAZ, Akademisyen
78.  Ümit ZİLELİ, Gazeteci – Yazar
79.  Üzeyir Lokman ÇAYCI, Gazeteci – Yazar, İç Mimar, Endüstri Tasarımcısı