26 Eylül 2013 Perşembe

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ ISPARTA ŞUBESİ 1.0LAĞAN GENEL KURULU

DUYURU

18 Nisan 2013 günü Isparta ii Dernekler Müdürlüğünce tescili yapılan ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ ISPARTA ŞUBESİ 1.0LAĞAN GENEL KURULU; çoğunluklu 12 Ekim 2013 Cumartesi Günü saat 14.00 de şubemiz toplantı salonunda, aşağıdaki gündemle, yeterli çoğunluk sağlanamadığı durumda 02 Kasım 2013 Cumartesi günü aynı yer, saat ve gündemle yapılacaktır. Tüm üyelerimize ve ilgililere saygı ile duyurulur.

UED ISPARTA ŞUBESİ
KURUCU YÖNETİM KURULU

GÜNDEM:

1-    Açılış ve yoklama
2-     Divan Kurulunun seçimi
3-     Saygı duruşu ve istiklal marşı
4-     Gündemin oylanması
5-    Şube Başkanının açılış konuşması
6-    Diledikleri durumda Konuk olarak katılanların konuşmaları
7-     Kurucu Yönetim Kurulu raporlarının okunması
8-    Raporların ayrı ayrı aklanması
9-    Yönetim Kurulu (5 asil, 5 yedek) denetim kurulu (3 asil,3 yedek) ve Genel merkez delegeliklerinin seçimi
9- İstem ve önerilerin görüşülmesi
10-Kapanış

Pirimehmet Mh. Mimar Sinan Cd. Uslu Ün Psj. Kat:2 No:17-ISPARTA                      
 Tel-Belgegeçer:       02462239660      E-Posta: ispartauedsb@gmail.com
    




YARSAV Başkanı Hakim Ömer Faruk Eminağaoğlu'na Neden Dava Açıldı?..



Yargıçlar Sendikası Başkanı ve Çankırı Hakimi Ömer Faruk Eminağaoğlu'na "Gezi" davası açıldı.
Yaşanan Adaletsizlik Bir Kez Daha Gözler Önüne Serilmiş Oldu.

Çankırı Hakimi Ömer Faruk Eminağaoğlu’na “Gezi” Davası Açıldı
Ankara’da Gezi eylemlerinde polisin halka müdahalesini önlediği gerekçesiyle hakkında soruşturma yürütülen Yargıçlar Sendikası Başkanı ve soL gazetesi yazarı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na “polisin görevine engel olmak” gerekçesiyle dava açıldı.

Yargıçlar Sendikası Başkanı ve Çankırı Hakimi Ömer Faruk
Eminağaoğlu’na “Gezi” davası açıldı. “Polisin görevini yapmasına engel olmak” ile suçlanan Eminağaoğlu’na dava açılmasına neden olan olay, Ethem Sarısülük’ün katledilmesine tepki gösteren milyonlarca insanın sokağa döküldüğü 15 Haziran gecesi Ankara Kennedy Caddesi’nde toplanan onbinlerce insana polisin saldırı girişimini engellemesi oldu.

Eminağaoğlu, bazı milletvekillerinin de oturma eylemi yaptığı Kennedy Caddesi’ndeki eyleme saldırı hazırlığı yapan emniyet görevlileriyle görüşmüş, polisin görevinin şiddet içermeyen eylemlerin yapılmasına olanak sağlamak olduğunu hatırlatmıştı.

Ancak Ankara Emniyet Müdürlüğü, Eminaoğlu hakkında şikayetçi olup savcılığa fezleke göndermiş, fezlekede “Eylemcilerin içinde bulunan eski YARSAV Başkanı Hakim Ömer Faruk Eminağaoğlu, Emniyet yetkililerinin yanına gelerek, ‘Burada hepimizin amacı demokratik bir eylem yapmak.

Dağılın demekle, birden dağılma olmaz. Bu bir zafiyet değil, polis geri adım atarsa gerilim bitiyor. Anons yapınca gerilim artıyor. Polis buradan çekilsin’ şeklinde Emniyet mensuplarıyla bir takım görüşmelerde bulunmuştur” ifadelerini kullanmıştı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma açılan ve daha sonra Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı’na devredilen dosyada yer alan suçlamalarla ilgili Eminağaoğlu da ifade vermiş, verdiği ifadede, emniyet güçleriyle iletişime geçtiği için suçlanmasının hukuk devleti kapsamında açıklanmasının mümkün olmadığını kaydetmişti.

Halka saldıran polis değil, polisi engelleyen suçlu
Yürütülen soruşturmanın ardından Eminağaoğlu’na, halka saldırmaya hazırlanan polislerle görüştüğü için “polisin görevine engel olmak” nedeniyle dava açılmış oldu. “Gezi” eylemlerinde halkın ölümüne, gözünü kaybetmesine, ağır yaralanmasına neden olan polislere karşı harekete geçmeyen yargının, polisin halka saldırmasını engellediği gerekçesiyle bir hakime dava açması da yaşanan adaletsizliği bir kez daha gözler önüne sermiş oldu.

TÜRKİYE’DE İHANETİN ÜZERİNE YÜRÜYENLER…/Yılmaz DİKBAŞ




13 Eylül 2013 Cuma günkü Aydınlık gazetesinde, Doğu Perinçek köşesinde şunları yazdı:
“Türkiye’de ihanetin üzerine yürüyen, İşçi Partisi’nden başka muhalefet yoktur.”
Doğu Perinçek’in bu sözleri doğru değildir.
Türkiye’de onlarca kitap yazan, yurdu karış karış gezip konferanslar veren, onlarca televizyon programına konuk olarak katılıp korkusuzca konuşan, aşağıda adlarını yazdığım birikimli, deneyimli ve yiğit aydınlarımız, İşçi Partisi dâhil hiçbir siyasi partinin bugüne kadar gösteremediği cesaretle ihanetlerin ve hainlerin üzerine gitmişlerdir, hem de belgeli ve kanıtlı olarak:
Metin Aydoğan, Cengiz Özakıncı, Vural Savaş, Bertan Onaran, Erol Bilbilik, Talat Turhan, Mustafa Yıldırım, Banu Avar, Mustafa Çınkı, Mehmet Emin Değer, Ali Tartanoğlu, Bilâl N. Şimşir, Sinan Meydan, Orhan Özkaya, Uğur Yıldırım.
Bana gelince.
Bugüne kadar 17 kitabım yayımlandı.
Tümü çok sağlam belgelere ve kaynaklara dayanan bu kitaplarımın ortak noktası şudur: Türk milleti ve vatanına ihanetler, hainler…
Özellikle şu kitaplarımın her birisi, Türk milleti ve vatanına “ihanetin belgesidir”:
Özelleştirme Sömürgeleştirme, Gaflet Dalalet Hıyanet, İsrail’in Nükleer Silah Cephaneliği, Avrupa Birliği Tabuta Çakılan Son Çivi, Atatürkçüler Yenildi.
Bu kitaplarımda, Türk milletine ve vatanına ihanet eden, yalnız yüksek siyasetçileri değil, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görev yapmış Yüksek Komutanları da tek tek, hem isim hem de belge vererek yazdım!
Bu kitaplarımı, gazetesindeki köşesinde tanıtan ve okuyucularına öneren bilge yazar Bertan Onaran, Cumhuriyet gazetesinden kovuldu!

Bu kitaplarımı okuyan ve beni bunlarla ilgili söyleşide bulunmaya davet eden İşçi Partili dostlarım, İşçi Partisi Antalya İl Başkanlığı tarafından partiden atıldılar!
Doğu Perinçek, İşçi Partisi Genel Başkanı’dır.
Her siyasetçi gibi Doğu Perinçek’in partisini övmesi, propaganda yapması doğal hakkıdır.                                                                                                                                              Ancak Türk milleti ve vatanına “ihanet” söz konusu olduğunda, tüm siyasetçilerin ve de Doğu Perinçek’in çok dikkatli konuşması, çok dikkatli yazması gerekmektedir.
Çünkü Türk milleti ve vatanına yapılan ihanetler çok çeşitli ve çok boyutludur!
Terör örgütü PKK’dan yana olup özerk bir “Kürdistan” kurulmasını istemek, bu isteğin gerçekleşmesi için çalışıp öneriler sunmak da ihanetin bir başka boyutudur!
Doğu Perinçek, partisinin çok abartılı propagandasını yaparken, sakın ola kantarın topuzunu kaçırmasın!
Bu dostça bir uyarıdır!
Yılmaz Dikbaş
13 Eylül 2013
dikbas@kalinka.com.tr
www.dikbas.tv
www.kalinka.com.tr
0532 233 31 52

4 Eylül 2013 Çarşamba

El Kaide, Neden İsrail’e Saldırmaz?”



Mahir Kaynak’ın deyimiyle El Kaide diye bir “marka” var! El Kaide, Afganistan, Irak ve Libya’nın çökertilmesinde kullanıldı, şimdi sıra Suriye’de.
El Kaide, Suriye’de “El Nusra” adıyla faaliyet gösteriyor. El Nusra gibi örgütlere Türkiye’den lojistik destek sağlandığını Tayyip Erdoğan bizzat açıklamıştı...
El Kaide, son 15 yıldır, İslam adına terör eylemleri yapıyor... İkiz kulelere ve Pentagon’a saldırı, El Kaide markasına mal edildi ama bugün operasyon senaryosunun ABD’ye ait olduğunda hemen herkes hemfikir. El Kaide, ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan ve Pakistan ortak yapımı olarak Sovyetler Birliği’nin Afganistan işgaline karşı kurulan organizasyonun adıydı...
Tayyip Erdoğan, terörün İslam ile birlikte anılmasının kanına dokunduğunu söylüyordu... BBC’ye verdiği demeçte, El Kaide’den “holding” diye bahsediyordu...
Mahir Kaynak ise “Küçük bir örgütün dünyaya mağaradan şekil verdiğini kabul etmek çok saçma. Terörü devletler yapıyor. El Kaide, CIA operasyonunun kod adıdır. El Kaide eylemlerinden çıkan tek siyasi sonuç, Batı dünyasında bir İslam aleyhtarlığının doğuşudur ve İslam’ın terörle özdeşleşmesidir. Amerikan derin devleti, siyasal İslam’ı böyle tasfiye ediyor” diyordu.
 ***
 Condoleezza Rice, “Fas’tan Endonezya’ya kadar 22 ülkenin haritası değişecek” dedikten sonra, ABD, El Kaide markalı eylemleri bahane ederek veya Libya’daki gibi El Kaide’yi rejimlere karşı kullanarak İslâm ülkelerini işgale başladı. Şimdi sıra Suriye’de...
Tam bu aşamada son yılların en önemli sorularını, Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad sordu...
Esad, Rus İzvestiya gazetesine konuştu ve Suriye’nin mücadele ettiği grupların büyük çoğunluğunun El Kaide fikrini taşıyan tekfirci gruplar olduğunu belirterek “Bu gruplar dağınık ve parçalanmış olup her grubun bağımsız bir lideri bulunuyor. Fakat asıl komutanın, ödeme yapan olduğu biliniyor. Yani Suudi Arabistan gibi...” diye konuştu.
Ve Esad, “Bu gruplar İsrail’den nefret ediyor ve ismi anıldığında histeri yaşıyorlarsa neden tarihleri boyunca İsrail’e bir tek saldırı bile düzenlemeyi düşünmediler?” diye sordu...
Esad, Suriye’ye müdahale konusunda, “Kendi halklarına ne diyecekler? Biz Suriye’ye devlete karşı terörü desteklemek için gidiyoruz mu diyecekler!” dedi.
 ***
 Esad, ilk iki yıl içinde terörü Katar’ın finanse ettiğini, Türkiye hükümetinin de eğitim ve geçişlerini sağladığını söyledi.
Esad, “Türkiye gibi açık ve uygar bir topluma sahip büyük bir devletin kapalı bir mantığa sahip bir Körfez ülkesi tarafından birkaç dolarla yönetilmesi, esef vericidir. Şüphesiz ve tabii ki tüm bunun sorumlusu Türkiye halkı değil, Türkiye hükümeti başkanıdır” dedi.
Tam da bu açıklama sırasında, Ahmet Davutoğlu’nun S. Arabistan’a gideceği açıklanmasın mı?
 ***
 Kimyasal silâhı kim mi kullandı?
PYD örgütünün başında bulunan ve sık sık Türkiye’ye davet edilen Salih Müslim, “Rejim, bu saldırıyı BM heyetinin gözü önünde gerçekleştirecek kadar ahmak değil. BM heyeti, saldırının isyancılar tarafından gerçekleştirildiğini belirlerse herkes bu iddiayı unutur... Bu durumda cezalandırılması gereken taraf hangisi? Katar Emiri mi, Suudi Arabistan Kralı mı, Tayyip Erdoğan mı? Bu üç ülke de isyancıları destekledi” dedi.
Kısacası, yarın kimyasal silah saldırısından Türkiye sorumlu tutulursa şaşırmamak gerekir...
Esad’ın dediği gibi El Kaide, İsrail’e saldırmaz, çünkü Büyük Orta Doğu Projesi’ni hayata geçirmek için İslam dünyasını terörize ederek kendi içinde çatışmasını sağlamak için kurulmuştur!