Bundan 190 yıl
önce, 16 Haziran 1826 yılında İstanbul’da, dünya tarihinde bir benzeri
görülmemiş bir olay yaşandı.
Osmanlı
padişahı II. Mahmut, Osmanlı ordusunun omurgasını oluşturan Yeniçeri Ocağı’nın
yok edilmesine karar verdi.
İstanbul, Aksaray’daki
Etmeydanı’nda bulunan yeniçeri kışlaları top ateşine tutuldu. İstanbul’da
yaklaşık olarak 6- 10 bin yeniçeri öldürüldü. Eğer İstanbul dışında
öldürülenler de eklenecek olursa, bu sayı 20 bine ulaşmaktadır.
Osmanlının yaya
yürüyen askerlerinden oluşan Yeniçeri Ocağı, beş yüz yıla yakın bir süre
Osmanlı devletine hizmet ettikten sonra, dört beş saat gibi kısa bir sürede
kışlalarında topa tutularak yıkılıp tarihe gömülmüştü. Bu arada,
Yeniçerilerle ilişkilendirilen Bektaşi dergâhları da kapatılmış, yakalanan
müritler kılıçtan geçirilmişti.
İşte, dünya
tarihinde bir eşi görülmemiş bu kanlı olaya Osmanlı, “Vaka-i Hayriye” demişti.
Vaka-i Hayriye,
Arapça bir deyiş olup “Hayırlı Olay” anlamına gelmektedir.
Osmanlı, kendi
ordusunun yaklaşık 20 bin askerini kışlalarında topa tutarak öldürülmesine
“Hayırlı Olay” demişti!
Hayırlı Olay’ın
mimarı Padişah II. Mahmut, Avrupa usulü eğitim görecek yeni bir ordu kurdu ve
bu orduya“Asakir-i Mansure-i Muhammediye” yani, “Muhammed’in Askerleri” adı
verildi.
Değerli Dostlar,
Ben bu
benzersiz tarihi olayı çok kısa olarak neden sizlere hatırlattım?
15 Temmuz 2016
Cuma akşamı geç saatlerinde Türk ordusunun içinden bir grup darbe girişiminde
bulundu.
Başarısız olan
bu darbe girişimini, ordunun içinde yuvalanmış olan Fethullahçı Terör
Örgütü’nün (FETÖ) yaptığı tüm kanıtları ve tanıklarıyla ortaya çıktı.
Haklı olarak
hükümet, ordunun içindeki FETÖ’cüleri hızla ayıklama girişimini başlattı. Bir
yandan da PKK, IŞİD, PYD gibi terör örgütleriyle savaşmak zorunda kalan
hükümet, çok çabuk kararlar verip uygulaması gerektiğini öne sürerek Türkiye
Büyük Meclisi’nde OHAL yasasını çıkarttı.
Halkımız
genelde, OHAL yasasının teröristlerle savaşımda kolaylıklar sağlayacağına
inanıyordu.
Ama işte tam
öyle olmadı!
Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti, FETÖ ile savaşımı bahane ederek Türk
ordusunda çok büyük, köktenci yaptırımlara başladı.
Ø
, Türk ordusunun can damarlarını kestiler! Orduda birliği
sağlayan emir-komuta zincirini kırdı!
Ø
Harp okullarına öğrenci yetiştiren Askeri liseleri kapattı!
Ø
Ordumuza subay yetiştiren Harp Okullarını kapattı!
Ø Ordumuzun “beyin
takımını” oluşturan “Kurmay” subayları yetiştiren Harp Akademilerini kapattı!
Askeri Liseler
ve Harp Okulları, Türk ordusunun can damarlarıydı!
Recep Tayyip
Erdoğan ve AKP hükümeti
Harp Akademisi,
Türk ordusunun beyniydi!
Recep Tayyip
Erdoğan ve AKP hükümeti, Türk ordunsun beynini yok etti!
Ve tüm bunları,
ordunun yeniden yapılandırılması diye gösterdi!
Ordunun can
damarları kesmek, ordunun beynini yok etmek nasıl olur da “yeniden
yapılandırma” olabilir?
Recep Tayyip
Erdoğan ve AKP hükümeti, “yeniden yapılandırma” görüntüsü altında yaptıkları
yıkıma gerekçe olarak şöyle demektedirler:
“Askeri
Liseler, Harp Okulları ve Harp Akademisi, FETÖ’ye yuva olmuşlar! Darbeci
yetiştiren kurumlara dönüşmüşler!”
Değerli
Dostlar,
Kurumlar suçlu
olamazlar!
Kurumlar
yozlaşmışsa, o kurumların yöneticileri suçludur!
FETÖ’cülerin
yuvalandığı Askeri Liseler, Hap Okulları ve Harp Akademisi suçlu değillerdir!
Suçlu olanlar bu kurumların yöneticileridir!
Asıl suçluları
bulup cezalandırmak yerine, suçlu olmayan Askeri Liseleri, Harp Okullarını ve
Harp Akademisini kapatmanın akılla, mantıkla, vatanseverlikle hiçbir ilgisi
olamaz!
Değerli
Dostlar,
Ordumuzun can
damarı olan Askeri Liselerin ve Harp Okullarının kapatılması, ordumuzun beynini
oluşturan Harp Akademisi’nin ortadan kaldırılması, yeni bir “Vaka-i Hayriye”
dir!
Şimdi gelin,
Osmanlı’nın Vaka-i Hayriye dediği, “Hayırlı Olay”ın gerçekten Osmanlı’ya hayır
getirip getirmediğine kısaca, ana başlıklar altında bir göz atalım.
16 Haziran 1826:
Vaka-i Hayriye (Hayırlı Olay)
1838: Balta Limanı
Antlaşması. İngilizlere tek yanlı ekonomik-ticari haklar tanınır.
1854: Osmanlı, Avrupa
devletlerinden borç almaya başlar.
1875: Dış borçların
faizlerini bile ödeyemeyen Osmanlı, İFLAS ettiğini ilan eder.
1877: Ruslarla girdiği
savaşta yenilir. Ardahan, Batum, Doğubeyazıt Rusların eline geçer.
1878: Rus askerleri
İstanbul, Yeşilköy’e kadar girer.
1878: Sırbistan ve
Karadağ, Osmanlı’dan bağımsızlıklarını ilan eder.
1878: Bosna-Hersek
Osmanlı’dan ayrılır.
1878: İngilizler,
Kıbrıs’ı alır.
1881: Tunus,
Fransızların eline geçer.
1881: Osmanlı’dan
alacağı olan İngilizler ve Fransızlar başta olmak üzere Avrupa Devletleri
İstanbul’da Düyun-u Umumiye’yi (Genel Borçlar İdaresi) kurup halktan vergi
toplamaya başlar.
1882: İngilizler,
Mısır’ı alır.
1884: Somali,
İngilizler tarafından işgal edilir.
1885: Habeşistan,
İngilizlerin eline geçer.
1898: Girit,
Osmanlı’nın elinden çıkar.
1899: Kuveyt,
Osmanlı’dan bağımsızlığını ilan eder.
1912- 1913: Balkan
Savaşları’nda Osmanlı yenilir.
14 Aralık 1913:
Girdiği hemen her savaşta yenilen Osmanlı, ordunun başına Alman mareşalleri,
generallerini getirir.
30 Ekim 1918: Mondros
Silah Bırakışması. Osmanlı ordusu teslim olur. Ordu terhis edilir. Silahların,
cephanelerin İngilizlere teslimi kabul edilir.
10 Ağustos 1920: Sevr
Antlaşması. Türkiye’nin Avrupa ülkeleri tarafından parçalanıp bölüşülmesi kabul
edilir.
17 Kasım 1922: Osmanlı
padişahı Vahdettin, İstanbul’u işgal eden İngilizlerin bir savaş gemisiyle
İstanbul’dan kaçar.
Değerli
Dostlar,
Osmanlı’nın
Vaka-i Hayriye, yani Hayırlı Olay dediği, aslında Osmanlı’nın tümden yıkımına
kadar giden bir dizi olayın başlangıcı olmuştur.
Ordumuzun can damarı olan Askeri Liselerin ve Harp Okullarının
kapatılmasını, ordumuzun beynini oluşturan Harp Akademisi’nin ortadan
kaldırılmasını yeni bir Vaka-i Hayriye, yani Hayırlı Olay olarak
değerlendirenlerin Osmanlı’dan ders alması gerekmez mi?
Kemal’in
Askerlerini, görev başında ve emekli olmuş tüm subaylarımızı, siyasi görüşü,
dini inancı ve etnik kökeni ne olursa olsun tüm yurtseverleri ayaklanmaya
çağırıyorum!
Askeri
Liselerin, Harp Okullarının ve Harp Akademisi’nin kapatılması ve emir-komuta
zincirinin kırılmasıyla başlatılan sürecin, vatanın bölünüp parçalanmasıyla
sonuçlanacağı apaçık ortadayken yurtseverler elleri kolları bağlı oturabilirler
mi?
Yılmaz Dikbaş
26 Ağustos
2016, Cuma
dikbas@kalinka.com.tr
0532 233 31 52