İlluminati,
Erdoğan’a gönderilen mektup ve kurtuluş reçetesi...
VE BİR TARİH: 1/MAYIS/1776…
Almanya’nın Münih kentinde Kilise Hukuku
Profesörü Adam Weishaupt ve Baron Von Knigge’nin önderliğinde on kişi
tarafından Yahudi felsefe kitabı Kabbala’yı dayanak kabul eden ve MASONluğu
örnek alan bir örgüt kurulmuştur. Amaçları “YENİ DÜNYA DÜZENİ”ni kurmak
ve dünyaya hükmetmektir.
HEDEF: TEK DİL, TEK DEVLET ve TEK DİN…
Bir araya gelen kötülükler prenslerinin
diğer bir söylemle küresel çetelerin sembolü Mısır piramitlerinin
benzeridir. Ve piramidin tepesinde Mısır Güneş Tanrı’sı RA’nın tek gözü
bulunmaktadır. Aynı simgenin Amerikan dolarında da bulunması son derece dikkat
çekicidir.
İlluminati adı verilen bu çetenin hedef
başkenti, Kudüs olan tek bir dünya devleti kurmaktır.“… Ankara yerel
yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde
merkezi olarak çıkarmak zorundadır. Dünya(!) bütün hükümetlerde bunu
istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi
sunarız.” Erdoğan’a gönderilen CFRmemorandumundan
alınmıştır.
İlluminati’nin güç şebekesi, küresel
çetelerden, dünyanın en güçlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket
başkanlarından ve siyasilerden oluşmaktadır.. “İç çember” denilen en
tepedeki 10 kişiye bağlı 300 kişi ise onların alt kadrosunda yer almakta ve
talimatlarını yerine getirmektedirler..
Dünyayı her konuda büyük bir gizlilik
içersinde yönetmeye kalkışan, kan, barut ve terör mihraklı bir
koalisyondur ILLÜMİNATİ..
“Ve Allah’ın, Rabbin sana teslim edeceği
bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak.” (Tevrat, Tesniye Bölümü
7/ 16)
“ İşte benden ve miras olarak sana
milletleri, mülkün olarak yeryüzünün uçlarını da vereceğim. Onları demir
çomakla kıracaksın; bir çömlekçi kabı gibi onları parçalayacaksın.” (Tevrat,
mezmurlar bölümü 2 / 8-9)
Tevrat’tan alındığı iddia edilen bu iki
ayet onların en basit bir söylemle karanlıklar prenslerinin, silah, uyuşturucu
ve para baronlarının gerçek amaçlarının ne olduğunun da açık ispatıdır..
* Çeşitli ülkelerde ekonomik
krizler çıkararak, ülkeleri sömürmek, savaşlar çıkarmak,
*”Daha Fazla Savaş” “Daha” fazla silah
satışı ve para ilkeleri gereği savaşların sürekliliğini sağlamak,
* Çeşitli hastalıklar icat etmek,,
( AIDS ve HIV’in, Kuş Gribi gibi ölümcül hastalıkların ABD’deki askeri
araştırma laboratuvarlarından dünyaya yayıldığı iddia edilmektedir.)
*11 Eylül örneğinde olduğu gibi terör
yaratarak, “anti-terör yasaları” çıkarmak veya çıkarttırmak.
Çünkü İlluminatı’nın ilkelerinden en önemlisi “Kaostan beslenen
düzen”i canlı tutmaktır.
*Etnik milliyetçiliği, mezhepleri
körükleyerek ülkeleri iç savaşa sürüklemek…
*PKK ve benzeri terörist örgütleri
desteklemek…
*Ilımlı İslam veya Siyasal İslam’ı öne
çıkararak Müslümanları çatıştırmak…
*Sahte devrimlerle gündem değiştirip,
halkın enerjisini saptırmak.. İllüminati’nin en çok kullandığı çalışma
yöntemleri arasındadır.
Hedef tek dünya devleti kurmak !
“İç çember” üyelerinin ortak özelliği
Dış İlişkiler Konseyi (CFR) Bilderberg, Trilateral Komisyon, Mason
Tarikatı, Kafatası ve Kemir Tarikatı, Aspen Enstitüsü, Malta Şövalyeleri, Opus
Dei, Roma Kulübü, Bohemian Grove, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Federalleri
üyesi olmalarıdır. İlluminati’nin ana hedefi silahsız, ordusuz Haçlı
seferleri düzenleyip, önce baş düşman ilan ettiği Türkleri ve Müslümanları yok
edip, başkenti Kudüs olan bir dünya devleti kurmaktır.
Ve tarih 10/Kasım/1938'dir.
Emperyalizmin “ANA ve BAŞ DÜŞMAN” ilan ettiği büyük önder, ezilen ulusların
kadim dostu Gazi Mustafa Kemal Atatürk HAKK’a yürümüş ve Türkiye’nin kaderi
değişmiş daha doğrusu 1939'da yapılan ticari anlaşmalarla değiştirilmiştir.
Kültürel soykırım, görsel ve yazılı basın, sahte kahramanlar, Batı kopyacılığı,
sistemin içinde var olan ve Yeni dünya Düzeni’nin yamaklığına soyunan
birbirinin kopyası siyasi partiler, etnik ve mezhepsel ayrımcılık Türk’ün şah
damarından enjekte edilmiştir.
Türk’ün “ŞAH DAMARI”na sokulan tıkalı
enjektör derhal değiştirilerek, yenisi takılmış ve oldukça engebeli bir
süreçten geçilerek bugünlere, CFR’ni isim babası olduğu partinin küresel efendilerin
talimatıyla yarattığı kaos dolu günlere gelinmiştir.
12 Eylül 2012'de Erdoğan’a yazdığı
mektupla “Çözüm sürecini başlatın.” diyen Öcalan’ın siyasi aktör yapılması, son
derece manidardır. Ne yazık ki Türkiye; acemi davranışlarıyla ve verdiği tavizlerle
başına büyük bir belayı sarmış Güneydoğu’da PKK’yı güçlendirmiş, özerklik çığlıkları
atılmasına neden olmuştur. Suriye sınırında PYD neredeyse özerklilik ilan
etmektedir.
Kürtler ve Ermeniler..Aynı dalın sanal
çiçekleri.. Sonları çoktan belirlenmiştir. Sınırları olmayan bir dünyada
köleleştirilmiş ve efendilerine hizmet edecek köle iki kavim(!)…
Türk’ün bu kaostan kurtuluşunun reçetesi
Mustafa Kemal Paşa tarafından yazılmış ve tarihe not düşürülmüştür.
“Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve
şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla
sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun
bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini
kurtaramaz.
“Yabancı bir devletin koruyuculuğunu
istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği
açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş
olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç
düşünülemez.
“Oysa Türkün onuru ve yetenekleri çok
yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok ölsun, daha iyidir.“
“Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve
şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla
sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun
bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini
kurtaramaz.
“Yabancı bir devletin koruyuculuğunu
istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği
açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş
olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç
düşünülemez.
“Oysa Türkün onuru ve yetenekleri çok yüksek
ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyidir.
“Öyleyse, ya bağımsızlık, ya ölüm…”
“YA İSTİKLÂL-YA ÖLÜM!” İşte ülkenin
kurtuluş reçetesi…
Figen Özen’in Yeni dünya düzeni” ile
ilgili yazdığı bu yazıda benim de her zaman üzerinde durduğum çözüme değiniyor.
Çözüm milli beraberlik, milli şuurdur. Lazıyla, Kürdüyle, Sunni’siyle,
Çerkeziyle, Alevi’siyle bu memlekete, Türk topraklarına sahip çıkmaktır.
Türkiye şer odaklarına Tük İslam Birliği’ni kurarak cevap vermelidir. Böylece Türk
topraklarında büyük bir Kürdistan ve Ermenistan kurma hayalinde olanların
hevesleri kursaklarında kalacaktır.