15 Haziran 2014 Pazar

İlluminati, Erdoğan’a gönderilen mektup ve kurtuluş reçetesi...



İlluminati, Erdoğan’a gönderilen mektup ve kurtuluş reçetesi...


VE BİR TARİH: 1/MAYIS/1776…
Almanya’nın Münih kentinde Kilise Hukuku Profesörü Adam Weishaupt ve Baron Von Knigge’nin önderliğinde on kişi tarafından Yahudi felsefe kitabı Kabbala’yı dayanak kabul eden ve MASONluğu örnek alan bir örgüt kurulmuştur. Amaçları “YENİ DÜNYA DÜZENİ”ni kurmak ve dünyaya hükmetmektir.
HEDEF: TEK DİL, TEK DEVLET ve TEK DİN…
Bir araya gelen kötülükler prenslerinin diğer bir söylemle küresel çetelerin sembolü  Mısır piramitlerinin benzeridir. Ve piramidin tepesinde Mısır Güneş Tanrı’sı RA’nın tek gözü bulunmaktadır. Aynı simgenin Amerikan dolarında da bulunması son derece dikkat çekicidir.
İlluminati adı verilen bu çetenin hedef başkenti, Kudüs olan tek bir dünya devleti kurmaktır.“… Ankara yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olarak çıkarmak zorundadır. Dünya(!) bütün hükümetlerde bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız.” Erdoğan’a gönderilen CFRmemorandumundan alınmıştır.
İlluminati’nin güç şebekesi, küresel çetelerden,  dünyanın en güçlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket başkanlarından ve siyasilerden oluşmaktadır.. “İç çember” denilen en tepedeki 10 kişiye bağlı 300 kişi ise onların alt kadrosunda yer almakta ve talimatlarını yerine getirmektedirler..
Dünyayı her konuda büyük bir gizlilik içersinde yönetmeye kalkışan, kan, barut ve terör mihraklı bir koalisyondur ILLÜMİNATİ..
“Ve Allah’ın, Rabbin sana teslim edeceği bütün kavimleri bitireceksin, gözün onlara acımayacak.” (Tevrat, Tesniye Bölümü 7/ 16)
“ İşte benden ve miras olarak sana milletleri, mülkün olarak yeryüzünün uçlarını da vereceğim. Onları demir çomakla kıracaksın; bir çömlekçi kabı gibi onları parçalayacaksın.” (Tevrat, mezmurlar bölümü 2 / 8-9)
Tevrat’tan alındığı iddia edilen bu iki ayet onların en basit bir söylemle karanlıklar prenslerinin, silah, uyuşturucu ve para baronlarının gerçek amaçlarının ne olduğunun da açık ispatıdır..
Illuminati nasıl çalışıyor?
* Çeşitli ülkelerde ekonomik krizler çıkararak, ülkeleri sömürmek, savaşlar çıkarmak,
*”Daha Fazla Savaş” “Daha” fazla silah satışı ve para ilkeleri gereği savaşların sürekliliğini sağlamak,
* Çeşitli hastalıklar icat etmek,, ( AIDS ve HIV’in, Kuş Gribi gibi ölümcül hastalıkların ABD’deki askeri araştırma laboratuvarlarından dünyaya yayıldığı iddia edilmektedir.)  
*11 Eylül örneğinde olduğu gibi terör yaratarak, “anti-terör yasaları” çıkarmak veya çıkarttırmak. Çünkü İlluminatı’nın ilkelerinden en önemlisi “Kaostan beslenen düzen”i canlı tutmaktır. 
*Etnik milliyetçiliği, mezhepleri körükleyerek ülkeleri iç savaşa sürüklemek…
*PKK ve benzeri terörist örgütleri desteklemek…
*Ilımlı İslam veya Siyasal İslam’ı öne çıkararak Müslümanları çatıştırmak…
*Sahte devrimlerle gündem değiştirip, halkın enerjisini saptırmak.. İllüminati’nin en çok kullandığı çalışma yöntemleri arasındadır.
Hedef tek dünya devleti kurmak !
“İç çember” üyelerinin ortak özelliği Dış İlişkiler Konseyi (CFR)  Bilderberg, Trilateral Komisyon, Mason Tarikatı, Kafatası ve Kemir Tarikatı, Aspen Enstitüsü, Malta Şövalyeleri, Opus Dei, Roma Kulübü, Bohemian Grove, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Federalleri üyesi olmalarıdır. İlluminati’nin ana hedefi silahsız, ordusuz Haçlı seferleri düzenleyip, önce baş düşman ilan ettiği Türkleri ve Müslümanları yok edip, başkenti Kudüs olan bir dünya devleti kurmaktır.
 Ve tarih 10/Kasım/1938'dir. Emperyalizmin “ANA ve BAŞ DÜŞMAN” ilan ettiği büyük önder, ezilen ulusların kadim dostu Gazi Mustafa Kemal Atatürk HAKK’a yürümüş ve Türkiye’nin kaderi değişmiş daha doğrusu 1939'da yapılan ticari anlaşmalarla değiştirilmiştir. Kültürel soykırım, görsel ve yazılı basın, sahte kahramanlar, Batı kopyacılığı, sistemin içinde var olan ve Yeni dünya Düzeni’nin yamaklığına soyunan birbirinin kopyası siyasi partiler, etnik ve mezhepsel ayrımcılık Türk’ün şah damarından enjekte edilmiştir.
Türk’ün “ŞAH DAMARI”na sokulan tıkalı enjektör derhal değiştirilerek, yenisi takılmış ve oldukça engebeli bir süreçten geçilerek bugünlere, CFR’ni isim babası olduğu partinin küresel efendilerin talimatıyla yarattığı kaos dolu günlere gelinmiştir.
12 Eylül 2012'de Erdoğan’a yazdığı mektupla “Çözüm sürecini başlatın.” diyen Öcalan’ın siyasi aktör yapılması, son derece manidardır. Ne yazık ki Türkiye; acemi davranışlarıyla ve verdiği tavizlerle başına büyük bir belayı sarmış Güneydoğu’da PKK’yı güçlendirmiş, özerklik çığlıkları atılmasına neden olmuştur. Suriye sınırında PYD neredeyse özerklilik ilan etmektedir.
Kürtler ve Ermeniler..Aynı dalın sanal çiçekleri.. Sonları çoktan belirlenmiştir. Sınırları olmayan bir dünyada  köleleştirilmiş ve efendilerine hizmet edecek köle iki kavim(!)…
Türk’ün bu kaostan kurtuluşunun reçetesi Mustafa Kemal Paşa tarafından yazılmış ve tarihe not düşürülmüştür.
“Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini kurtaramaz.
“Yabancı bir devletin koruyuculuğunu istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç düşünülemez.
“Oysa Türkün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok ölsun, daha iyidir.“
“Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli bir ulus olarak yaşamasıdır. Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne denli zengin ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini kurtaramaz.
“Yabancı bir devletin koruyuculuğunu istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve beceriksizliği açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların, isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirmeleri hiç düşünülemez.
“Oysa Türkün onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir ulus tutsak yaşamaktansa yok olsun, daha iyidir.
“Öyleyse, ya bağımsızlık, ya ölüm…”
“YA İSTİKLÂL-YA ÖLÜM!” İşte ülkenin kurtuluş reçetesi…
Figen Özen’in Yeni dünya düzeni” ile ilgili yazdığı bu yazıda benim de her zaman üzerinde durduğum çözüme değiniyor. Çözüm milli beraberlik, milli şuurdur. Lazıyla, Kürdüyle, Sunni’siyle, Çerkeziyle, Alevi’siyle bu memlekete, Türk topraklarına sahip çıkmaktır. Türkiye şer odaklarına Tük İslam Birliği’ni kurarak cevap vermelidir. Böylece Türk topraklarında büyük bir Kürdistan ve Ermenistan kurma hayalinde olanların hevesleri kursaklarında kalacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder