Yerel
seçimler yaklaşıyor. Aday (Başkan, Belediye Meclis ve il genel Meclisi) belirleme
sürecindeyiz ya ondan olsa gerek, bu günlerde bizim parti (yanlış anlamayın hiçbir parti üyesi değilim) çok ama çok hareketli.
Yaklaşık
40 yıldır siyasetle haşır-neşir olmama karşın, bu güne değin meydanlarda,
mitinglerde, toplantılarda, anmalarda, hatta partililerin cenazelerinde bile
görmediğim tipler parti kapısını aşındırıyorlar. Takım elbiseli baylar ya da
düğüne gidercesine takıp takıştırmış kadınlar, ellerinde içi kâğıt dolu
dosyalar parti merdivenlerinde.
Soruyorum
– Hayırdır bir çalışma mı var partide?
-
Yok ya. Belediye Meclis üyeliğine
başvuru yapacağım hayırlısıyla!
-
Affedersiniz
siz?
Hemen anlıyor cümlenin sonunu.
-
Ya hocam bir kez de muhalefet
etmeyin ya! Gülüp geçiyorum.
Parti yöneticisine soruyorum. Belediye Meclis üyeliğine başvuran ………… yı tanıyor
muyuz?
-Ha o mu bizdendir? Çok iyi bir
partilimizdir!
Allah Allah, hafıza kaybı
yaşamadığıma göre bu “çok iyi partili”
olmanın ölçütü nedir; diye soruyorum kendime. Yanıtını da buluyorum
aslında. Partinin yerel ya da genelinde
hiçbir şeyi, eleştirmeyecek, parti yöneticileri ile iyi geçineceksin, kendi
doğruların, ilkelerin, görüşün, kısaca omurgan olmayacak. Su gibi olacaksın.
Parti sizi hangi kaba koyarsa o kabın şeklini alacaksın. İşte size “çok iyi
partili” olmanın ölçütü.
İşte bu günlerde “su gibilerden” Belediye Meclis Üyesi, İl Genel Meclis Üyesi
seçilecek.
İşin
özü yaşamımızı her gün, doğrudan etkileyen, yerele ait her şey belediye meclisi
kararlarına bağlı. Belediye Meclisi; toplu taşıma, su, yol, trafik,
sosyal-kültürel alanlar vb. kentin imar planından
su ücretine tüm ayrıntıları belirleme gücüne sahip. Yani Belediye
Meclisi, belediyenin en yüksek görüşme ve karar organı
Belediye
Kanununda 20 Madde ile belirlenen Belediye Meclisi özetle;
“1.İlçe
veya ille ilgili imar plan değişiklikleri Stratejik plan ile yatırım ve çalışma
programlarını onaylamak,
2.
Belediye uhdesindeki taşınmazların kiralanması, satışı,
3.Şahsa
ait taşınmazların kamulaştırılması, dava konusu olan belediye uyuşmazlıklarını
sulh ile tasfiyeye, kabul ve feragate karar vermek
4.
Vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine
bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek.
5.
Belediye bütçesi, faaliyet raporunu onaylamak,
6.
Borçlanma için başkana yetki verilmesine karar vermek
7.
İmar planlarına uygun şekilde hazırlanmış belediye imar programlarını görüşerek
kabul etmek” yetkilerine sahiptir.
Belediye
Meclisinde, meclis üyeleri arasından –imar
-plan bütçe –hukuk İhtisas komisyonları kurulur. Bu
komisyonlar görev alanına giren işleri görüşürler ve B. Meclisine rapor
halinde sunarlar.
Eğer Meclis üyeliğini yalnızca meclis
toplantılarına katılıp el indirip kaldırarak apar topar geçen kararları
oylayıp, ardından her toplantı için “huzur hakkı” ücretini alarak görevlerini
yaptıklarını/yapmış olduklarını sanıyorlarsa büyük yanılgı içindeler
Dikkat
edilirse bu komisyonların üyeleri öncelikle o alanda ihtisas/uzmanlık, bilgi,
birikim, deneyim ve liyakat sahibi olmaları gerekir ki, görev alanlarına giren
işlerde söz sahibi olabilsinler.
Peki,
Belediye Meclis üyeliğine başvuru yapmak için kuyruğa giren “su gibi” bay ve bayanlar acaba hangi
alanda uzman, bilgi, birikim, deneyim ve liyakat sahibidirler?
Biliyorum
şimdi bana çok kızacaklar. Deveye şikâyetini sormuşlar. "Sırtımdaki yük umurumda değil ama kervanın önünde giden uyuz eşsek
yok mu işte o çok zoruma gidiyor" demiş. İşte benimde bu zoruma
gidiyor. 40 yıl içinde gözaltına alındım, tutuklandım, işkencelerden, geçtim.
25 yılda 12 kez sürgün edildim hiç zoruma gitmedi. Tam tersine her birini “onur madalyası” olarak taşıdım.
Neyse
sözü Ozan Arif’le tamamlayalım.
İki laf söylemiştim, tepkide bulunmuşlar.
Oysa ben atlara demiştim ama eşekler alınmışlar.
Biliyorum çüş desem, hepsi birden sinecek.
Dur bakalım bu sefer, kaç eşek tepinecek
Mahmut ÖZYÜREK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder