Kara propaganda, yıkıcıdır.
Kara propaganda, yalan ve
iftirada sınır tanımaz.
Kara propaganda, sürekli kin ve
nefret yayar.
Kara propaganda, halkın bir
bölümünü diğerine karşı kışkırtır, düşman eder.
Değerli Dostlar,
Kara
propagandayı, hangi ülkede olursa olsun, iktidarda bulunanlar, yani gücü elinde
tutanlar yapabilir.
Hangi
ülkede olursa olsun, kara propagandayı muhalefet güçleri yapamaz. Çünkü öylesi
bir durumda iktidarın gücü, muhalefetin tepesine iner.
Kara propagandanın nasıl
yapıldığına ve doğurduğu korkunç sonuçlarına dünya halkları İkinci Dünya
Savaşı’nda, Hitler’in Nazi Almanya’sında tanık oldu.
İşte, bu nedenle Hitler'in Nazi
Almanya’sına biraz yakından bakmamız gerekiyor.
Değerli Dostlar,
Bazı Avrupalı tarihçiler, Nazi
Almanya’sının neden olduğu kitlesel katliamlardan, Yahudilerin uğradığı, dünya
durdukça unutulmayacak soykırımdan, Hitler’den önce Joseph Goebbels’i sorumlu
tutarlar!
Bu nedenle, bizim kısaca Göbels
diye andığımız, Dr. Joseph Goebbels’i yakından tanımamız gerekiyor.
• Göbels, 1897 yılında, dindar
Katolik bir ailenin çocuğu olarak doğdu.
• Sakat doğmuştu. Topallayarak
yürürdü. 1 metre 62 santim boyundaydı.
• Çok zekiydi. Çok iyi bir
konuşmacıydı.
• 1933-1945 sürecinde, 12 yıl
Hitler’in hükümetinde “Halkı Aydınlatma
ve Propaganda Bakanı” olarak görev yaptı. Eylemleri ve uygulamalarıyla
“Propaganda Dehası”, “Büyük Yalan Ustası” olarak anıldı. Adolf Hitler’in en
yakın arkadaşı ve en sadık yandaşı oldu.
• Büyük Yalan Ustası Göbels,
radyoyu, basını sıkı denetimi altına aldı. Basını şöyle tanımlıyordu: “Basını, hükümetin kullanabildiği dev bir
klaviye olarak düşünün!”
• Henüz televizyonun olmadığı o
dönemde Göbels; sinema salonlarını, tiyatroları da yakın takibe aldı.
• Göbels, yargıyı da hükümetin
güdümüne soktu. Yargı hakkındaki görüşü şuydu: “Yargı, devlet hayatının efendisi olamaz! Devlet politikasının uşağı
olmalıdır!”
• Göbels, güttüğü propagandanın
yalana dayalı olduğunu hiç saklamıyor, açıkça şöyle diyordu: “Yalan söyleyin, mutlaka inananlar
çıkacaktır!”
• Göbels, propagandanın temel
ilkesini şöyle açıklıyordu: “Bir yalanı
ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanır!” Bu
görüşünün doğruluğunu kanıtlamak için de şu örneği veriyordu: “Hıristiyanlığın
bu kadar etkili olmasının ana neden, iki bin yıldır aynı şeyi söylüyor
olmasıdır.”
Değerli Dostlar,
İkinci Dünya Savaşı öncesi
Almanya ekonomisi çökmüştü. Hitler’in iktidara gelmesinde bu durumun önemli
payı vardı. İşsizlik diz boyu, işsiz Alman gençleri sokaklardaydı. Bu işsiz
gençlerin Kara Propagandaya kanması, Nazi Partisi’ne katılması ve Hitler’i
yüceltmesi hiçte zor olmadı.
Hitler, politikasını iki temel
ilke üzerine kurdu: “Saf Kan Alman Ulusu” yaratmak ve “Yahudi Sorununu Çözmek”.
Hitler’in bu politikasını
yığınlara satmak, Alman halkını bu ilkeler etrafında bir araya getirmek görevi,
Propaganda Dehası Göbels’e verilmişti!
Değerli Dostlar,
Kara propagandanın ilk adımı “bir düşman yaratmaktır”!
Hitler ve Göbels de bir düşman
yarattılar! O düşman, Yahudilerdi!
1933 genel nüfus sayımın göre
Almanya’nın nüfusu 67 milyondu. Bunun yaklaşık olarak sadece 500 bini
Yahudi’ydi. Yani, Yahudilerin nüfusu toplam Alman nüfusunun yüzde biri bile
değildi!
Nasıl olurdu da toplam nüfusun bu
kadar az bir kesimi koskoca Almanya’nın düşmanı olabilirdi? Üstelik bu
Yahudiler Almanya’da doğmuş Alman vatandaşlarıydı.
Alman düşman olarak gösterilen
Yahudiler, bakın ne tür baskılar altındaydı:
• Yahudiler, “Getto” denilen
kentin eteklerinde bir araya toplanmıştı. Gettolar, dışarıya kapalıydı.
Yahudiler, gettolarda sefil koşullar içinde yaşamak zorundaydılar.
• Yahudilerin, Katolik Almanların
dini bayramlarında sokağa çıkmaları yasaktı.
• Gettolarda yaşayan Yahudiler,
Almanlardan ayırt edilsin diye, yakalarında kocaman bir “Davut’un Yıldızı”
(altı köşeli) rozet takmak zorundaydı.
• Yahudiler; fabrika sahibi
olamazlar, toprak satın alamazlar, aktif siyasete giremezlerdi.
Bu koşullarda yaşayan, toplam
Alman nüfusunun yüzde biri bile olmayan Yahudileri düşman gösterebilmek için
Göbels bakın ne yaptı.
Büyük Yalan Ustası Göbels,
Yahudiler hakkında şu iğrenç yalanları uydurdu, iftiralar etti:
•
Yahudiler, Alman çocuklarını kaçırıp evlerine götürüyor, kesip kanlarını
içiyorlarmış!
•
Yahudiler, Alman kızlarına ve kadınlarına cinsel saldırıda bulunuyor, zorla
ırzlarına geçiyor, onları gebe bırakıyorlarmış! “Saf Kan Alman Irkını” bu
eylemleriyle kirletmek istiyorlarmış!
Bu insanlık dışı iftiraları
atarak Kara Propaganda yapan Göbels, hiç kuşkusuz baş sorumluydu.
Peki, “Aydınlanma Çağını”
yaşamış, eğitimli, kültürlü Alman halkına ne demeliydi? Nasıl olmuş da bu
iğrenç yalanlara inanmıştı?
Çocuklarını kaçırıp kesip kanını
içen Yahudilerin kimler olduğunu niçin öğrenmek istememişti? Irzlarına geçilen
kadınlar, kızlar kimlerdir, diye neden hiç sorgulamamıştı?
Değerli Dostlar,
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra
Avrupalı bir araştırmacı yazar, Almanya’da çok kapsamlı bir araştırma yaptı.
Savaş sırasında Almanya’da yayınlanmış tüm gazete ve dergileri okuduktan sonra
şu yargıya vardı: Alman halkı, Nazilerin
tüm yaptıklarından haberdardı! Hitler’’in ve Göbels’in Yahudilere ne tür
baskılar yaptığını ve sonunda onları toplu halde Ölüm Kamplarına yolladıklarını
biliyorlardı!
Değerli Dostlar,
Toplam nüfus içinde sayıları
yüzde bir bile olmayan Yahudilerin varlığını “Sorun” olarak gören Hitler ve
Göbels, sonunda bu sorunu kökten çözmeye karar verdiler. Çözümleri şuydu:
Gettolarda yaşayan Yahudileri; genç, yaşlı, hasta, kadın, erkek demeden
trenlere bindirip toplama kampı dedikleri Ölüm Kamplarına götürdüler, gaz odalarında yakarak öldürdüler!
Kara Propaganda ile başlayan
süreç, 6 milyon Yahudi’nin toplu katliamıyla, yani tarihin tanık olduğu en
alçakça “soykırımla” son bulmuştu.
Değerli Dostlar,
Size tarihten, kan donduran bir
sayfa sundum.
Tarih, yalnız geçmişte olanları
öğrenmek için okunmaz.
Tarih, geçmişte olanlardan bugün
için dersler çıkarmak için de okunur.
Peki, size burada sunduğum tarih
sayfasından nasıl bir ders çıkarmalıyız?
Dünyanın hangi ülkesinde olursa
olsun, “Kara Propagandaya” seyirci
kalamayız, kalmamalıyız.
Kara Propagandadan kişisel çıkar
umut edenlerin de, kendilerini “bana
dokunmayan yılan bin yaşasın” rahatlığına bırakanların da eninde sonunda
aynı Kara Propagandaya kurban gittikleri de tarihin belgeleri arasındadır….
Yılmaz
Dikbaş
2 Ocak 2019, Çarşamba
0532 233 31 52
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder