"Sivil
toplum" sözü moda olmaya başladığı
günlerde "sivil"in "üniformalı" karşıt anlamına geldiği
düşünülerek siyasette askerin etkisinin olmadığı bir düzenden hareketle
"devlet dışı" ve hatta "devlete karşı" oluşumlar anlaşıldı
ve öyle de anlatıldı. Bu, tümüyle yanlıştı ve yanıltıcıydı. Bunu anlamak için
sözcüğün kökenine ve giderek nasıl kullanıldığına bakmak gerekiyor.
Devletin henüz
ortaya çıkmadığı toplumlara "ilkel toplum" deniyor. Devletli
toplumlara ise "uygar toplum". İlk devletler, kent devletleri. Çünkü,
yerleşik düzene geçen kabileler bulundukları bu yerlerde nüfusça artıp
çoğalarak "köy" olmaktan çıkıp "kent" durumuna gelmişler.
Şimdi: "uygarlık sözcüğünün fransızca karşılığı "civilisation",
ingilizce "civilization". Latince "civitas", yani "devlet"
sözcüğünden geliyor. Ayrıca, Latincede "civilis",
"devlete/kamuya ilişkin" demek. Arapçada da "medine",
"kent" demek, "medeniyet" sözcüğü buradan geliyor ve
"medeni" demek, aslında "kentli" anlamında. Yunancada ise
"polis" kent devletleri anlamında, İngilizcede "kibar/
uygar" anlamına gelen "polite" da bu sözcükten. Açıkça
anlaşılacağı gibi, "medeni nikah", devletin kıydığı nikahtır.
"Medeni Kanun" dediğimizde de, devletin vatandaşları ile olan hukuku
anlatılır.
Öte yandan,
eserinin adını da "sivil hükümet..." koymuş olan John Locke, bununla
sivillerden oluşan bir hükümeti değil, devletli toplumsal-siyasal düzeni kastetmektedir.
Demem o ki,
sivil toplum kavramı, bilerek ya da bilmeyerek, anlamının tümüyle tersine,
devlet karşıtlığı olarak dolaşıma sürülmüş bulunuyor.
NOT: devlet,
devlet gücü, siyasal iktidar kavramları ayrı bir açıklamanın konusudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder