Herkesin hemen hemen
bildiği bir kavram vardır : “Berlin’de hâkimler var!..
Kavramın öyküsü
şöyle:
“Prusya Kralı
II. (Büyük) Frederik, Potsdam ormanlarında gezinirken bir tepeye ulaşır. Görür
ki hemen yanında daha büyük bir tepe daha vardır ve bu tepenin üstünde bir
değirmen kuruludur.
Yüksek olan
tepeye Saray yaptırmayı düşünmektedir. Değirmeni satın alarak bu hayalini
gerçekleştirmek ister. Fakat değirmenci satışa razı değildir.
Büyük Frederik
değirmenciyi ikna etmek için önce değirmene değerinin kat kat üstünde bir bedel
ödemeyi teklif eder.
Sans-Souci, “Hayır.
Değirmenim satılık değil” der.
Kral bu cevaba
kızar ve “ Sen benim Prusya Kralı
olduğumu bilmiyor musun ?” diye sorar. “Biliyorum, biliyorum” der
Sans- Souci, “Sen de benim bu değirmenin tapulu sahibi olduğumu biliyor
musun” diye anlamlı ve ağır bir cevap verir.
Kral çok
öfkelenir.. ”Senin tapunda olsa rızanda olmasa, ben burayı zorla
alacağım. Bakalım o zaman ne yapacaksın?” der.
Değirmenci
başını kaldırır ve atının üzerinde bütün ihtişamı ile duran Kral’a, sükûnet
için de “Berlin de hâkimler var” der.
“Berlin’deki Hâkimlerin”
Değirmencide yarattığı özgüven Büyük Frederic’de büyük etki yaratır. Kral bu
yel değirmeninin Prusya Krallığı devam ettikçe korunmasını ister ve onun
yanındaki daha alçak olan tepeye sarayını yaptırır ve bu sarayın adını da
Sans-Souci Sarayı koyar.”
Yaşanmış gerçek
bir öyküdür bu.
1745 de Büyük bir
imparatorlukta kral “Koca imparatorluğun Kralıyım, Berlin’deki
yargıçlar yüzünden bir değirmeni yerinden kaldıramıyorum” demiyor.
Ama
gelin görün ki bu olaydan 270 yıl sonra Türkiye’yi yönettiğini iddia eden bir “Zat’ın
iki dudağının arasından çıkan her söz, her istem hiçbir yargıç tarafından
engellenmiyor/engellenemiyor.
Yüzlerce
örnek var ama biz yalnızca birkaç örnek verelim.
Meclis’te
görüşülmekte olan İç Güvenlik Yasa tasarısı sırasında “Yasa ya çıkacak, ya
çıkacak. Muhalefet boşuna uğraşıyor”
MİT TIR’larıyla
sınırdan silah geçirildi haberler Cumhuriyet Gazetesinde yayınlanması üzerine; "17-25 Aralık darbe girişiminden sonra
şu meşhur MİT tırları hadisesini hatırlıyorsunuz değil mi? İşte o tırlar
Bayırbucak Türkmenlerine yardım götürüyordu. Şimdi diyecekler ki 'Başbakan
tırların içinde silah yoktu' diyordu… Varsa ne olacak yoksa ne olacak.
“
Anayasa
Mahkemesi'nin tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği tahliye
kararını değerlendirerek, "Ben Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu
karara sadece sessiz kalırım o kadar ama onu kabul etmek durumunda değilim.
Bunu çok açık net söyleyeyim ve verdiği karara da uymuyorum, saygı da
duymuyorum"
Cumhurbaşkanı'nın
anayasal sınırları tartışmalarıyla ilgili, "İster kabul edilsin ister
edilmesin, Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir.
Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa
ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir".
Prusyalı
değirmenci Sans-Souci’nin büyük bir özgüvenle, inanç ve kararlılıkla
değirmenine el koymak isteyen Prusya Kralına karşı “Berlin de hâkimler var”
demesi örneğinde olduğu gibi yaşadığımız haksızlıklar, hukuksuzluklar karşısında “Ankara’da
hâkimler var!” diyebiliyor muyuz?
Diyemiyoruz!
Öyleyse “hukuk
devleti” teranesini külahıma anlatın…
Hukuk yoksa “faşizm”
vardır. Bu hukuksuzluk içinde, faşizm koşulları altında “Yenikapı” ruhuyla avutulan muhalefetin “parlamentoculuk”
oynaşmasıyla hukuk–mukuk gelmez, faşizm de gitmez.. Herkes aklını başına alsın! 06 Ekim 2016
Mahmut ÖZYÜREK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder