GAZİANTEP:
ÇOCUK İŞİ Mİ BU?...
Ankara, 21.08.2016
Bilinen yaygın
adıyla IŞİD (Irak-Şam İslâm Devleti) diye bilinen, ama ne hikmetse iktidar
çevrelerince, ne anlama geldiğini kimsenin bilmemesine karşın ısrarla DAEŞ,
DAİŞ, DEAŞ gibi, doğrusunun hangisi olduğuna da bir türlü karar verilemeyen,
güney komşularımızın topraklarında cirit atan, bizi de sürekli kendi oyun
alanına çekmeye çalışan köktendinci terör örgütünce gerçekleştirildiği bilgisi
verilen Gaziantep’teki bir düğün evine düzenlenen kanlı saldırıda yitirdiğimiz
insan sayısının 50’yi aştığı bildiriliyor.
Ondan önce Van,
Mardin, Diyarbakır, Elazığ ve Bitlis’teki polis noktalarına, artık adıyla
sanıyla herkesçe bilinen PKK tarafından gerçekleştirildiği bildirilen kanlı
saldırılardaysa birçok polis ile aralarında 5 yaşındaki çocuğun da bulunduğu onlarca
insanımız can verdi.
Bunlar, 15
Temmuz sonrasında yaşadığımız FETÖ kılıklı kanlı darbe girişiminin henüz dumanı
üstündeyken ülkemizin karşı karşıya kaldığı, peş peşe girişilen kanlı
saldırılar dizisinin son halkaları.
Durum onu
gösteriyor ve ne yazık ki, el birliğiyle sorunun en dibini, tam çıkış noktasını
göremediğimiz sürece bu acıyı yaşamaya, gözyaşı dökmeye, kahrolarak işin
taşeronluğunu, taşeronun tetikçiliğini yapan kimisi 10’lu, kimisi 20’li
yaşlardaki çocuk ve genç katillere yalnızca lanet okumaya devam edeceğiz.
Birini yaşarken
ikincisiyle, onu yaşarken üçüncüsüyle, dördüncüsü, onuncusu, yirmincisiyle
yüreklerimizi kavuran kırımlar zinciri…
Buradan çıkan
gerçek:
Aslında
90’larda ipuçları beliren, 2003 “1 Mart Tezkeresi” olayıyla netleşen,
ama özellikle 15 Temmuz’dan sonra daha da berraklaşan fotoğrafa bakıldığında,
birtakım “stratejik müttefik”lerimizin bizim tarafa doğru hangi pozda
durduklarını görmeden, bunu gördükten sonra durumu elden geçirmeden, sonra da
bu “stratejik müttefik”lerimizle derin bir hesaplaşmaya girip “gereğini
yapma”dan yaşarsak, bize insan gibi yaşama hakkı tanınmayacağını artık adımız
gibi bilmemiz gerektiği ortadadır.
Yineleyerek, bu
gerçeği, elli yıldır bölgemizde Yeşil Kuşak
gibi, BOP gibi, Arap Baharı gibi, biri eskidikçe namluya yenisi sürülen
birtakım kanlı projelerin mimarı EMPERYALİZM’İ adımız gibi bilmedikçe, hesabı
bu gerçek üstünden görüp çözümü de bu gerçeklik üstünden aramadığımız sürece,
ne yazık ki rahat yüzü göremeyeceğiz.
En son
saldırıda, Gaziantep’teki düğün evinde parçalanan 51 insanımızın 40’ı çocukmuş.
İlginç olan, canlı bomba olarak kullanılanın da 12-14 yaşlarında bir çocuk
olduğu…
Ölenin de
öldürenin de çocuk olduğu bir kanlı oyun… Bu, gerçekten “çocuk işi" midir,
yoksa?...
Ulusal Eğitim
Derneği adına
Nazım Mutlu
Genel Başkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder