“Suphi’yi benim için öldürdüler!”
95 yıl
önceki katliam aydınlanıyor mu?
Bundan 95
sene önce, 1921 yılının 28/29 Ocak gecesi, Türkiye Komünist Partisi’nin
kurucusu ve başkanı Mustafa Suphi, parti genel sekreteri Ethem Nejat ve 13
yoldaşı Trabzon’da bindirildikleri bir teknede katledildiler… Bedenleri
Karadeniz’in soğuk ve karanlık sularına atıldı… Bir daha hiç birinden haber
alınamadı…
Türkiye
Komünist Partisi (TKP)* geleneğinin takipçileri, her yıl ocak ayında bu
geleneğin kurucu önderi Mustafa Suphi’yi saygı ve acıyla anarlar… Düzenlenen
tören ve gecelerde Mustafa Suphi ve ilk TKP’lilere ait bilgiler paylaşılır,
şiirler, marşlar, şarkılar okunur… Örneğin ‘Anadolu Şuraları Hükümeti var olsun…’
diye başlayan marş o günlerden kalmadır… Eski tüfekler arasında mutlaka hala
hatırlayanlar vardır…
Nazım
Hikmet’in Karadeniz’de katleden 15 yoldaşa dair ‘15’lere’ diye bilinen ünlü
şiirleri bu anma törenlerinin vazgeçilmezleri arasındadır…
Nazım’ın bu
komünist katliamın şehitleri için yazdığı şiirin ‘Kalbim yine çarpıyor, kalbim
yine çarpacak’ dizeleri her genç komünistin kalbine onları katleden Burjuvazi’
ye karşı derin bir mücadele azmiyle kazınır…
TKP
geleneği ve Nazım’ın şiirleri bu katliamdan dönemin Ankara yönetimini, yani
Mustafa Kemal’i sorumlu tutarlar… Genel kanı, Mustafa Kemal’in o dönemde hayli
karışık olan Ankara’da siyasi gücü elinden kaçırmamak için hem sahte bir
Komünist Partisi kurdurttuğu, hem de Kazım Karabekir aracılığı ile yolladığı
talimatlar ile Rusya’dan gelen Mustafa Suphi ve TKP heyetini, Trabzon’dan bir
tekne ile Rusya’ya geri yollattığı ve yolda da öldürttüğü şeklindedir…
‘ENVER’
KİTABINDA YENİ İDDİA BELGESİ
Ancak,
gazeteci-tarihçi Murat Bardakçı’nın İş Bankası Yayınları tarafından Kasım
2015’te satışa sunulan ‘Enver’ isimli 780 sayfalık dev belgesel-kitabında ilk
kez yayınlanan bazı mektuplara göre, Enver Paşa, Mustafa Suphi cinayetini kendi
taraftarlarının, kendisi adına işlediğini öne sürmektedir…
Bu yazıda,
daha önce çeşitli yazarlar tarafından benzer iddialar öne sürülmüş olsa da, Türkiye
kamuoyunun gündemine ilk kez bu mektuplarla eşliğinde, belgesiyle gelen bu
‘Suphi’yi Enverciler öldürdü’ iddiasını, mercek altına almaya çalışacağız…
Mustafa
Suphi ve arkadaşlarını öldürten Trabzon’daki Kayıkçılar Kâhyası (Reisi) Yahya Kâhya’dır.
Yahya Kâhya o dönemde Enver’in adamı olarak bilinir. Hatta 1921’de bir süre
Trabzon’a gelerek kalan (Enver’in amcası) Halil Paşa’nın Yahya Kâhya’nın
adamları ile Enver’i Anadolu’ya geçirmek istediği söylentisi yayılır. Halil
Paşa Ankara’nın baskısı ile 1921 yazında iki ay kadar kaldığı Trabzon’u terk
eder, Batum’a gider ve orada Enver Paşa ile buluşur. Enverci Yahya Kâhya aynı
dönemde, Ankara’nın (Mustafa Kemal’in) yolladığı istihbarat müdürü Feridun
Kandemir’i de tehdit ve zorbalıkla Trabzon’dan uzaklaştırmaya çalışır… Yani
Yahya Kâhya, Ankara’dan çok Enver’e bağlıdır…
Enver Paşa
Sakarya Savaşı boyunca (23 Ağustos-13 Eylül 1921) Mustafa Kemal’in yenilgisi
halinde, Sovyet desteği ile Anadolu’ya geçmek için Batum’da bir tren içinde
bekler. Mustafa Kemal Sakarya savaşından galibiyetle çıkınca, Enver Paşa
Anadolu’ya geçme umudunu yitirerek, Orta Asya’ya yönelir. Enver Paşa bir yıl
sonra 4 Ağustos 1922’de Buhara’da Bolşeviklerle giriştiği bir çatışmada
öldürülecektir.
Şimdi
dönelim Mustafa Suphi katliamına…
Yahya Kâhya
da bu katliam nedeniyle Karabekir’in emriyle 1921’de tutuklanıp, Sivas’ta
yargılanır ve beraat eder. Daha sonra Yahya Kâhya’nın ‘Sanki ben bu işi tek
başıma mı yaptım, çok üstüme varırlarsa her şeyi açıklarım’ demeye başlar…
Yahya Kâhya
bir yıl kadar sonra 3 Temmuz 1922’de faili meçhul bir cinayete kurban gider.
Cinayeti Topal Osman’ın adamları ile birlikte Mustafa Kemal’in Muhafız Taburu
Komutanı İsmail Hakkı Tekçe’nin işlediğini, yıllar sonra Tekçe, verdiği bir
röportajda kendisi açıklamıştır. Enver Paşa da Yahya Kâhya’nın öldürülmesinden
tam bir ay sonra (4 Ağustos 1922) Orta Asya’da çatışmada can verecektir…
ENVER NE
DİYOR?
Peki,
Mustafa Suphi’yi Yahya Kâhya aracılığı ile kim öldürtmüştür?
Şimdi
gelelim Murat Bardakçı’nın yeni kitabındaki yeni Enver Paşa-Mustafa Suphi
iddiasına…
‘Enver’
kitabının 241. Sayfasında şu satırlar yer alıyor:
‘’(Enver)
Mustafa Suphi’den ilk defa 20 Şubat 1921’deki mektubunda ‘…Bu sırada burada
komünist olmuş ve Rusların hemen oyuncağı olan Suphi ve rüfekasının Trabzon’dan
kaçmaya mecbur olduklarını ve galiba bir tarafta öldüklerini söylediler’ diye
bahseder. Dört gün sonra Mustafa Suphi’nin ‘kendisinin aleyhinde bulunduğu için
öldürüldüğünü’ iddia eder ve ‘bunun kendisi için yapılmış olmasından memnun
olduğunu’ yazar.
‘…Komünist
Partisi Reisi Suphi Bey, Bakü’de aleyhimde bulunduğu için biçareyi Trabzon’da
evvela karla tükürükle hamallar epeyce ıslattıktan sonra bir motorbotla Batum’a
iade etmek üzere yola çıkarmışlar. Hâlbuki yanına yüz yirmi bin Rus altını
olduğundan kendisini zanlarınca yolda öldürmüşler paralarını almışlar. Mamafih
bunu benim için yaptıklarından memnun olduğumu ve başkasına söylememelerini
tembih ettim. Bence düşman da olsa, mademki Müslüman, böyle olmamalıydı. Fakat
ne çare yazılan çekilirmiş.’ (Enver Paşa’nın 24 Nisan 1921 tarihli
mektubundan)’’
(Bak:
Enver-Murat Bardakçı-İş Bankası Yayınları-Kasım 2015-Sayfa 241)
Enver Paşa
daha sonra Mustafa Suphi’nin öldürülmesinden dolayı Bolşeviklerin üzgün
olduklarını, hadiseden Türkiye’yi sorumlu tuttuklarını, ancak cinayetin
Ankara’ya verdikleri desteği etkilemeyeceğini söylediklerini anlatır.
Enver Paşa
9 Eylül 1921 tarihli bir mektubunda da şunları yazar:
‘’…Hatta
Orjenidçe ‘Biz arkadaşlarınızdan Yahya Kâhya’nın Suphi ve rüfekasını
öldürttüğünü bilmekle beraber yine bunu düşünmeyerek, yalnız kuvvetli bir
Türkiye’nin ne suretle meydana çıkması kabil ise ona çalışıyoruz’ dedi.
Böylece bizim partiye her suretle yardım edebileceğini söyledi. Mamafih
bu yardımın şimdiye kadar olandan fazla bir şey olacağını zannetmiyorum. ‘’
(Bak: Enver-Sayfa 241)
Stalin’in
istihbarat şefi olarak bilinen Orjenidçe’nin Enver Paşa’ya Suphi’yi öldürten
Yahya Kâhya için ‘arkadaşlarınızdan’ ifadesini kullanması kuşkusuz anlamlıdır.
Bolşeviklerin bu katliamın içinde Enver Paşa’nın ve adamlarının parmağı
olduğunu bildiklerini göstermektedir. Buna rağmen Enver Paşa’ya desteklerinin
sürmesi, tam da o tarihte (Eylül 1921) Anadolu’daki savaşın kaderinin henüz
belli olmaması (Sakarya Savaşı) ve sallantıda olmasıdır.
Bolşevikler,
Mustafa Kemal ve milli kuvvetlerin yenilgisi halinde Enver Paşa önderliğinde Sovyetlere
bağlı İslami-Bolşevik askeri kuvvetleri, Anadolu’ya gönderme opsiyonunu
ellerinde tutmak istemektedirler.
İŞİN ARKA
PLANI
Mustafa
Suphi (TKP) ve Enverciler arasındaki çekişmenin asıl ortaya çıktığı yer ise 1-7
Eylül 1920 tarihleri arasında Bakü’de toplanan ünlü Şark Milletleri
Kurultayı’dır.
Komünist
Enternasyonal tarafından düzenlenen bu kurultaya 29 milletten 2000 kadar delege
katılır. Kurultay’ın başkanlığını Zinovyev yapar.
Türkler 235
delege ile Kurultay’ın en kalabalık grubunu oluştururlar. Türkler arasında ise
birbiri ile çekişen üç grup vardır: Mustafa Kemal’e bağlı Ankara Hükümeti
temsilcileri, Türk komünistleri (Mustafa Suphi ve arkadaşları) ve İttihatçılar
(Kurultay’a katılan Enver Paşa ve arkadaşları).
Kurultay’da
Enver Paşa’nın konuşmasına izin verilmez, ancak Enver Paşa bir locada oturarak
kurultayı izler. Dördüncü gün Enver Paşa’nın bir bildirisi kurultayda okunur.
Komünistler (Mustafa Suphi ve ekibi) bu sırada salonda şiddetle Enver Paşa
aleyhine tezahürat ve protestoda bulunurlar. ‘Kurultay’a değil, halk
mahkemesine!…’ diye bağırırlar… Enver Paşa ve taraftarları bunu unutmayacaktır!
Enver Paşa daha sonra Mustafa Suphi’nin öldürülmesinden sonra yazdığı (yukarda
verdiğimiz) mektupta, kendisine karşı bu protestoyu cinayet nedeni olarak
gösterecektir…
TKP BAKÜ’DE
KURULUR
Mustafa
Suphi önderliğindeki ilk Türkiye Komünist Partisi (TKP) 10 Eylül 1920’de
Bakü’de kurulur. Partinin kurucuları Mustafa Suphi ile birlikte Bakü’de Doğu
Milletleri Kurultayı’na (1-7 Eylül 1920) katılan Moskova’ya bağlı Türk
komünistleridir. TKP’ye Mustafa Suphi başkan, Ethem Nejat ise genel sekreter
seçilirler. Trabzon’daki katliamda 15’ler içinde Suphi ve Nejat ile birlikte bu
ilk kuruculardan bazı isimler de vardır.
Mustafa
Kemal ise Moskova’ya bağlı bu TKP’ye karşı Ankara’da bir ay sonra 18 Ekim
1920’de kendi TKP’sini kurdurtur. Kurucular arasında Yunus Nadi, Celal Bayar,
Refik Koraltan gibi Mustafa Kemal’e bağlı eski İttihatçılar vardır.
YEŞİL ORDU
VE ÇERKES ETHEM
Aynı
dönemde Ankara’da ve Anadolu’da bir de gizli ‘Yeşil Ordu’ teşkilat kurulmuştur.
Mustafa Kemal Nutuk’ta Yeşil Ordu’dan etraflıca bahseder. Yeşil Ordu
yandaşları, Enver Paşa önderliğinde Bolşevik-İslam Ordusu’nun Rusya’dan gelip
Türkiye’yi kurtaracağı propagandasını yaparlar. Yeşil Ordu’nun Türkiye’deki
bayraktarlığını ise bir süre sonra Çerkes Ethem ve çetesi üstlenir. Teşkilatı
Mahsusa’nın ünlü reislerinden Kuşçubaşı Eşref bu tarihlerde Çerkez Ethem ile
beraber ve onun yanındadır.
ENVER’E GAZ
VEREN KUŞÇUBAŞI’NIN KARDEŞİ HACI SAMİ
Kuşçubaşının
kardeşi Hacı Sami Bey ise Moskova’da Enver Paşa’nın yanındadır ve onu sürekli
olarak Anadolu’ya geçip, idareyi eline alması için teşvik etmektedir. Bu Hacı
Sami daha sonra Enver Paşa’yı Buhara’da Basmacılar’a katılarak girişeceği
maceraya kışkırtan ve bir yıl sonra ölümüne neden olan aynı kişidir.
Hacı Sami
çeşitli maceralardan sonra 1927’de Sisam adasından Yunanlıların emriyle Mustafa
Kemal’e suikast düzenlemek için Anadolu’ya geçecek ve Ayvalık civarındaki
Madran’da jandarma ile girdiği çatışmada öldürülecektir.
RUSYA’DA
SUPHİ-ENVER ÇEKİŞMESİ
Buraya
kadar anlatılan tabloda ortaya çıkan gerçekler şöyle özetlenebilir:
1920 yılı
Eylül ayından 1921 yılı Eylül ayına kadar geçen sürede, Mustafa Kemal ve
arkadaşları Ankara’da milli mücadeleyi Meclis üzerinden yürütmek ve TBMM
Hükümeti’ne bağlı düzenli bir ordu kurmak ve işgalci Yunan ordusunu ülkeden
atmak için uğraşmaktadırlar. Bu sürede Mustafa Kemal Sovyetler’ den destek ve
yardım almaya çalışmakta ve buna çok önem vermektedir.
Sovyetler’
de ise yüzünü Anadolu’ya dönmüş, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının başarısızlığı
halinde Anadolu’da milli mücadelenin liderliğini almaya aday iki grup vardır:
Enverci İttihatçılar ve Komünistler. Bunlar da kendi aralarında
çekişmektedirler. Moskova, Mustafa Suphi ve TKP’yi desteklemektedir. Ancak
Enver’e ve arkadaşlarına da İslam İhtilalcileri Cemiyeti üzerinden yardım
yapmaktadır.
ENVERCİ-KOMÜNİST
ÇEKİŞMESİNİN ANA NEDENİ
Enverciler
ve Mustafa Suphi (Türk komünistleri) arasındaki bu çekişme, arkasına Sovyet
desteğini alarak Anadolu’da (Türkiye) kimin hâkim olacağı üzerinedir. Bu hâkimiyet
için Müslüman esir ve askerlerle, Bolşevik İslamcılardan 1500-5000 kişilik bir
askeri güç oluşturulması düşünülür. Ama bu güce kimin önderlik edeceği henüz
belirsizdir. Enver mi, Mustafa Suphi (TKP) mi? Sovyetler’ deki Türkler arasında
Enverciler-Komünistler (Suphi yandaşları) kavgası bunun üstünedir. Yani Sovyet
desteği ile Anadolu’da kimin hâkim olacağı kavgasıdır…
Enver,
‘İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı’ isimli teşkilatı 1920 yazında Moskova’da
kurar. Bu örgütü 1 Eylül 1920’de Bakü’de toplanacak Doğu Milletleri
Kurultayı’na yetiştirmek için kurar. Bu örgüt adına Kurultay’a bildiri sunar.
Aslında Doğu Halkları Kurultayı ve İslam-Bolşevik İhtilalleri fikri Sultan
Galiyev’indir. Ancak Galiyev’in Bakü’deki bu kurultaya katılması
Stalin-Galiyev çekişmesi nedeniyle Stalin tarafından engellenir.
Enver Paşa,
Bakü’den Moskova’ya dönünce, 1920 yılında Eylül’ün ikinci haftası (Yani Bakü’de
TKP’nin kurulduğu aynı tarihte) İslam İhtilalleri Cemiyeti’nin ilk kongresini
toplar. Kendisi başkanlığa seçilir. Halil Paşa ve Hacı Sami de üyeler
arasındadır. Bir süre sonra 28 maddelik Halk Şuralar Fırkası program
yayınlayıp, Anadolu’ya da yollarlar. Karabekir bu program eline geçince, buna
ve Enver’e karşı sert tedbir alınması gereğini Ankara’ya, Mustafa Kemal’e
bildirecektir.
Enver Paşa
Moskova’da hazırlık yaparken Mustafa Suphi ve arkadaşları daha hızlı davranıp
TKP’nin 10 Eylül 1920’de kuruluşundan 3 ay sonra, 28 Aralık 1920’de eşi ve 17
arkadaşı ile birlikte Kars’a gelirler. Onları Kazım Karabekir karşılar. Mustafa
Kemal heyetin Ankara’ya gelmesini istemez. Heyet önce Erzurum’a, oradan
organize halk protestoları ile Trabzon’a yollanacaktır.
6-11 Ocak
1921 Anadolu’da I. İnönü Savaşı’nın yaşandığı karışık dönemdir.
Aynı
tarihlerde (Ocak 1921) Çerkes Ethem’in Ankara’ya karşı ayaklanması başlar.
İsmet Paşa kuvvetleri Çerkes Ethem’e karşı harekete geçer. Çerkes Ethem
Yunanlılara sığınır. Kuşçubaşı Eşref de onunla birlikte Yunanistan’a sığınır.
Mustafa Suphi tam bu kargaşa ortamında çıkar gelir…
28 Ocak
1921’de Mustafa Suphi ve arkadaşları Trabzon’a gelirler, yine protestolar
arasında bir motora bindirilip Batum’a yollanırlar. Yahya Kâhya’nın adamları
ikinci bir motor ile onlara ulaşıp hepsini katlederler. Suphi’nin eşi çete
tarafından Trabzon’a getirilir, bir süre sonra o da öldürülür.
Enver Paşa,
Mustafa Suphi’nin katilinden iki ay sonra, Mart 1921’de Moskova’da Halk Şuralar
Fırkası adlı partiyi kurar. Bu Envercilerin Partisi’dir. 1921 Eylül ayında,
Enver Paşa Batum’da Anadolu’ya geçmeyi beklerken 5 kişi ile bu partinin
kongresini toplar ve parti yeniden İttihat ve Terakki Partisi adını alır.
Mustafa
Kemal’in Sakarya Savaşı’ndan başarıyla çıkması Enver Paşa’nın hayallerini
bozacak ve Paşa yönünü Orta Asya’ya çevirecektir…
KIZIL ORDU
KAFKASYA’YA DAYANIR
Ankara
Hükümeti açısından olayın bir de Kafkasya’da hâkimiyet mücadelesi yönü vardır.
Sovyet yetkili Çiçerin’in 1920 yazında Ermenistan adına Türkiye’den bazı
bölgeleri istemesi üzerine, Ankara Hükümeti’nin kararıyla Kazım Karabekir Paşa
15. Kolordu ile Doğu’da ileri harekâta başlar.
Karabekir
1920 Ekim-Kasım aylarında süren askeri harekâtta, Sarıkamış, Kars, Ardahan,
Artvin, Batum ve Iğdır’ı alıp Gümrü’ye kadar ilerler. 22 Kasım 1920’de Gümrü
Antlaşması için görüşmeler başlar. 3 Aralık 1920’de Ermenistan Hükümeti ile
Gümrü Antlaşması imzalanır. Ancak 4 Aralık 1920’de Kızıl Ordu Ermenistan’ı
işgal eder ve Anadolu’nun kapısına, Türkiye sınırına dayanır.
İşte
Mustafa Suphi ve arkadaşları Bolşevik Kızıl Ordu’nun Kafkasya’yı işgal ettiği
bu 1920 Aralık ayının sonunda Kafkasya’dan Kars’a gelirler. Mustafa Suphi’nin
beraberinde 1500 kişilik bir Müslüman esir-kızıl askerlerden oluşan bir askeri
kuvvetle Anadolu’ya ve Ankara’ya geleceği söylentisi ise, o günlerde Ankara’yı,
Mustafa Kemal’i ve Batı Cephesi Kumandanı İnönü’yü çok tedirgin etmektedir. Bu
kuvvetin derhal birliklere dağıtılması için yazışmalar yapılır. Ancak böyle bir
kuvvet gelmez…
BAYAR: BU
KIŞ KOMÜNİZM GELECEK
O tarihte
Ankara’da kurulan (yapay) Türkiye Komünist Partisi içinde yer alan Celal
Bayar’ın yarım yüzyıl sonra söylediği (70’li, 80’li yıllar) ve Türkiye siyaset
tarihine geçen ‘Bu kış komünizm gelebilir’ sözü muhtemelen 1920’lerin Ankara’sında
o kış yaşanan derin korkunun izlerini taşımaktaydı…
Dönemin
öyküleri çok boyutludur ve iç içe geçmiştir… Yazdıkça uzayıp gider…
Özetlenecek
olursa, Ankara ve Mustafa Kemal 1920-1921 arası Batı’da Yunan ordusu ile
savaşmakta, Doğu’da ise Enver Paşa’nın Anadolu’ya dönme tehdidi ve Bolşevik
Kızıl Ordu’nun TKP öncülüğünde Türkiye’ye girme ihtimaline karşı önlem almaya
çalışmaktadır…
Sovyetler
Mustafa Kemal’i desteklerken, TKP veya Enver Paşa aracılığı ile Anadolu’da
doğrudan hâkimiyet ihtimalini de düşünmekte ve bu opsiyonu gelişmelere göre
değerlendirmektedirler…
Enver Paşa,
muhtemel rakip olarak gördüğü Mustafa Suphi ve TKP’lilerden nefret etmektedir.
Anadolu’da Enverciler (Yahya Kâhya), Ankara’nın da istememesi üzerine, Mustafa
Suphi ve arkadaşlarına katliamı ve 120 bin altın gibi o günler için büyük bir
parayı gasp etmeyi nispeten kolay bir şekilde gerçekleştirirler…
Mustafa
Kemal ve Enverciler de, Mustafa Suphi ve TKP’lilerin Ankara’ya gelmesini
istemezler… Ankara, Kazım Karabekir aracılığı ile onları Trabzon’dan Batum’a
geri gönderir… Ancak belli ki katliamda Envercilerin rolü ve parmağı vardır…
Enverci Yahya Kâhya, TKP’lileri katlettirir… Enver’in yeni yayınlanan ‘Benim
için öldürdüler’ mektubu bunu doğrulayan önemli bir belgedir…
Mustafa
Suphi ve TKP’lilerin tasfiyesinden 7 ay sonra (1921 Temmuz-Ağustos) Enver Paşa
Anadolu’ya geçmek için bu kez ciddi olarak uğraşır… Ancak Mustafa Kemal’in 22
gün 22 gece süren Sakarya savaşından zaferle çıkması Enver Paşa’nın dönüş
hayallerini sona erdirir…
Enver Paşa,
taraftarlarının Mustafa Suphi’yi katletmesinden 1 yıl 6 ay sonra Buhara’da Bolşeviklerle
çatışırken can verecektir…
Mustafa
Kemal, Sovyet desteği ile Anadolu’da hâkimiyet kurma hesapları yapan iki gücü
de tasfiye eder… Türkiye’de TBMM ile kurduğu milletin hâkimiyetini kimseye
kaptırmaz…
Türkiye’nin
siyasi tarihi her biri ayrı bir macera ve aksiyon filmi olabilecek öykülerle
doludur…
Kerem
Çalışkan
*Bahsedilen
TKP, o yıllarda Bakü’de kurulan TKP’dir. Mirasını sahiplenen ya da aynı adı kullanan
çeşitli siyasi kuvvetler olsa da bu kuvvetlerin o TKP ile organik bağı yoktur.
NOT: Bu
yazı 5 Ocak 2016 tarihinde odatv. com’ da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder