CHP Kurultayı yaklaşık
bir ay sonra yan 16-17 Ocakta yapılacak.. Bu günlerde CHP İlçe – İl kongreleri
yapılıyor. Bu nedenle Milletvekili
çıkaramayan, ya da çıkarması olanaksız olduğu düşünülen iller dışındaki CHP
örgütlerinde bir hareketlenme- canlanma var.
Elbette bu durum CHP’nin
iktidar olması, seçim kazanması, birinci parti olması umudunda olanlar için
olumlu ve sevindirici bir gelişme.
Düşünülen, beklenen ve
istenen , hatta olması gereken bu kongrelerde; CHP’nin iktidar, yerelde birinci
parti olabilmesi için kafa yoran, öneri, proje üreten, yerel sorunları iyi
belirleyen, bu sorunlara Partili olan-olmayanlarla birlikte “ortak akıl” la
çözümler üretebilme yetenek ve becerisini gösterebilen bilgi birikimine
sahip, deneyimli kişilerin İlçe il
yönetimlerine seçilmesidir.
Gerçekte durum böyle
midir?
İçinde yaşadığımız ve
gözlemleyebildiğimiz bir süreç olması nedeniyle CHP Isparta Merkez ilçe ve İl
seçimlerini örnek olay olarak değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır sanırım..
Önce şunu açıkla
belirtmem gerekir.. Burada yazdıklarımın, dile
getirdiğim görüşlerimin temel amacı doğru hedefleri savunan, doğru yolda
ilerleyen ve kitleleri kazanmaya çalışan ve iktidara yürüyen nitelikli bir
partinin oluşumuna karınca kararınca katkıda bulunmaktır.
Bu güne kadar bu konu
ile ilgili her düşünce ve yazıya adeta “kurşun asker” mantığı ile yaklaşan,
yazılanların doğru ya da yanlış olduğuna bakmayan bir kısım CHP’li
dostlarımızın, Ya Kardeşim, “AKP dururken, BDP dururken CHP’yi
eleştirmenin sırası mı? CHP’yi zayıflatarak, AKP’nin ekmeğine yağ sürdüğünün
farkında değil misin?” diyeceklerini de biliyorum.
Bir parti eğer
yığınlara öncülük yapmak, onları doğru hedeflere yönlendirmek ve hepsinden
önemlisi iktidar olmak istiyorsa, “Eleştiri - özeleştiri” kurumunu
işletmek zorundadır. “Eleştiri - özeleştiri” kurumu, parti
kadrolarının yanlış yapmasını, yanlışa yönelmesini engelleyen, partiyi
katılımcı, dinamik ve eylemli kılan bu nedenle de “olmazsa-olmaz” bir
işleyiştir.
Üzülerek
belirtmeliyim ki “Eleştiri - özeleştiri” kurumu yalnız Isparta da değil, başta
CHP genel Merkezi olmak üzere hiçbir İlçe- İl örgütünde işletilmemektedir.
Bu uzun girişten sonra
CHP Isparta İlçe- İl örgütünde kongreler sürecindeki gözlemlerimizi aktaralım.
DELEGE SİSTEMİ; CHP tüzüğü gereği İlçe ve İl yönetimlerini
üyeler değil DELEGELER belirler. Isparta da gözlemlediğimiz delege seçimleri
tam anlamıyla trajik bir komedidir.
Çünkü seçilen değil “atanan” bir delegelik
söz konusudur.. Delegelerin bilgi, birikim, parti örgütüne yaptığı katkı, Parti
eylemlerine katılımı değil, yönetime aday olan guruba oy verip vermeyeceği
öncelikli tercih nedenidir.. Her
gurup öncelikle kendilerine oy verecek “kişileri” delege olarak listesine
yazarak, parti üyelerinin oyları ile resmileştirir.
Böylece seçilenler, kendisini delege yazan kişi veya
grubun tercihlerine göre oyunu kullanmak zorunda bırakılır. İşte o zamanda delegenin
özgür tercihi söz konusu olamaz/ olmuyor.
Birilerine pranga ile bağlı, kendi iradesini, tercihini
özgürce yapmaktan alıkonulan delegenin verdiği kararların sağlıklı olmayacağı
kuşku götürmez bir gerçeklik olarak çıkar karşımıza.
Sahte-Naylon delegelikler, CHP’li olup
olmadıklarına bakılmaksızın tüm akrabaları partiye üye kaydettirme ve delege
seçtirme, CHP tüzüğünün açıklarından
yararlanılarak üyesi olmayan mahalle ve köylerden delege yazılanları da bu
delege yapısına eklemek gerek.. Böylesine sağlıksız, parti yararı değil kişi
yararı gözetilerek yapılan delege seçimleri ve kongre sonunda parti ilçe-il
yönetimine seçilenlerin CHP’yi iktidara
taşıyacaklarını, yerelde birinci parti olmasını sağlayacaklarını söylemek en
hafif söylemle “akıl tutulmasıdır”.
Peki, niçin kimi kişi ve guruplar bu yönteme
başvururlar? Diye sorup araştırdığımızda karşımıza daha acı bir gerçek
çıkıyor. Ülke ve parti yararı değil,
kişisel yararlarını, çıkarlarını önde tutanlar için delegeler üzerinden
başlayarak partide bir takım yerlere uzanmak, aday olmak, etkili, yetkili olmak
gibi amaçlara çok daha kolay ve çabuk ulaşılabilirmiş. Öyle ya, Partinin değil
senin adamın olan delegeler ile ilk seçimde belediye başkan adayı veya
milletvekili adayı olmak vb. kimi kademelere yükselme olanağını garanti altına
almış olursun. Delege ağalığı ile
partide daha etkin ve güçlü olabilirsin.
Birkaç gün önce dernekte (UED) bu konularla ilgili
kimi arkadaşlarla söyleşirken Partili bir arkadaş kimi isimler(adı bende saklı)
saydı ve “bunlar partide kimlerin yönetime seçileceği konusunda söz sahibidir”
her birinin adını söyleyerek “……..nın arkasında 40, ……nın arkasında 30
delegesi var” vb. saymaya
başladı. Adı geçen kişileri yakından
tanıyorum.. Hiç biri çevresinden yardım almadan Partinin logosunda yer alan
ALTI İLKEYİ sayabilecek düzeyde bile değildi.. Düşünün bu delege yapısı ile seçilenler
Genel Merkez yönetimini belirliyor..
HER ŞEYİ BİLİRİM CAHİLLİĞİ; CHP Isparta örgütünde yaygın, en az yukarıda
açıklamaya çalıştığımız “Delege Ağalığı”
kadar, hatta ondan daha tehlikeli, tedavisi neredeyse olanaksız bir virüs ya da
bir hastalık “her şeyi bilirim cahilliği”. Sokrates’in bilinen sözüdür. “Ben
bilmediğimi bildiğim için diğer insanlardan üstünüm” Partide bilmediğini bilmeme virüsü birkaç
istisna dışında neredeyse tüm yönetime bulaşmış.
Bu kişiler Siyaset bilimini, Tarihi,
İlahiyatı, sosyolojiyi, toplum psikolojisini bu alanda yıllarca emek vererek
eğitim almış kişilerden çok daha iyi bildikleri iddiasındalar. İşin daha da acı
yanı, kendi dışında bu alanlarda fikir üretenlerin düşüncelerini ve emeğini
küçümseyerek başlarlar konuşmaya. “Haa O mu?. Bırak canım.. Ondan adam bile
olmaz” vs. vs.
Bu nedenle olsa gerek CHP Isparta
örgütünde “ortak akıl” üretmek
olanaksızdır.
KRALDAN ÇOK KRALCILIK:
CHP’de İl- İlçe Kongreleri ve Genel kurultay seçimlerinin delege sistemi
ile yapılması parti içinde doğal olarak “kraldan çok kralcılar” yaratmıştır.
Delege, kendini listeye yazan yöneticiye, Yönetici partide bir
takım yerlere uzanmak, aday olmak, etkili, yetkili olabilmek için Genel Merkeze
pranga ile bağlıdır. Delege kendi düşüncesini değil, yanlış olduğunu kavramış
olsa bile İlçe- İl yöneticisini, Yöneticiler ise çıkarları gereği Genel
Yönetimin yanlışlarını “doğru” gibi savunmak durumundadır.
Elbette istisnalar vardır. Ancak ben bu istisnaların
uzun erimli yönetimde kalamadıklarının, yeniden delege yapılmadıklarının yakın
tanığıyım..
İşte bu yapı içinde CHP üyelerinin, Yönetimlerce
alınan kimi karar ve uygulamalarına katılması, eleştirmesi, öneri ve görüş
bildirmesi olanaksızdır. Üzücüdür ki bu “kraldan çok kralcılar” en tepeden en
alta kadar tüm yöneticilerin gözünde hep saygınlık kazanabilmişlerdir.
Ne kadar “kralcı” isen, . Parti içinde o kadar
yükselebilir, o kadar saygın ve itibarlı olunabilir.
Diğer İl- ilçe örgütleri de benzer midir
bilemiyorum? Ama Isparta özelinde parti
içinde iktidar olmak, her zaman ülke genelindeki iktidar olma mücadelesinin
önüne geçmiştir. Yukarıda belirttiğim delege yapısı da dikkate alınırsa,
Kongreler adeta taraftarlar mücadelesine dönüşüyor. Kongreleri kaybeden gurup
ve kişileri bir diğer kongreye kadar partide görmek olanaksız
CHP’nin %25 oy oranına takılıp kalmış bir çeyrek
parti konumuna sürüklenmesinin nedenlerinden yalnızca bir kaçını dile
getirebildim.
Bu fasit çember
kırılmadıkça, CHP’nin iktidar, yerelde birinci parti olabilmesi için kafa
yoran, öneri, proje üreten, yerel sorunları iyi belirleyen, bu sorunlara
Partili olan-olmayanlarla birlikte “ortak akıl” la çözümler üretebilme yetenek
ve becerisini gösterebilen bilgi birikimine sahip, deneyimli kişilerin İlçe il yönetimlerine
seçilmesinin önü açılmadıkça, her şeyi
bilirim cahilliğinden, delegelik sisteminden vazgeçilmedikçe CHP’nin
iktidar olması hep “bir başka bahara” kalacaktır.. 12 Aralık 2015
Mahmut
ÖZYÜREK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder