Terörün
sorumlularını işaret edip, onları sabah akşam eleştirerek sorunumuzu çözemeyiz.
Hükümetin bütün
başarısızlığına rağmen; halkın hala yapabilecekleri var: Terör eylemlerinden
sonra dik durmak, çok korkmuş olmamıza rağmen bunu belli etmeden yaşamak, her
zeminde terörü ve teröristleri lanetlemek, terör örgütlerinin arkasındaki
emperyalist güçleri teşhir etmek ilk akla gelenlerdir.
Devlet de
görevini eksiksiz olarak yerine getirirse, başarılı olacağımız kesindir.
AKP hükümeti,
bu başarının sonuçlarını ilk seçimlerde oya çevirecek diye, yurttaşlık
ödevlerimizi yerine getirmek kaçınamayız.
Korku, panik ve
kargaşa yaratacak sözler etmek; terör örgütünün ekmeğine yağ sürmektir.
Henüz
Kızılay’da patlayan canlı bombanın şokunu atlatamadan, İstiklal Caddesi’ndeki
ile sarsıldık.
Belli ki
emperyalist devletler, güvenlik güçlerinin Güneydoğu’da PKK’ya karşı elde
ettiği başarılardan paniğe kapıldılar: Hain projelerinin sekteye uğrayacağı
endişesi ile düğmeye bastılar, patlayan canlı bombaların hepsi ABD yapımıdır…
***
“Açılım”a
derhal dönülmesini isteyen CIA‘nın Türkiye uzmanı Hanry Barkley‘in,
5 ay önceki sözleri gerçekleşti: Barkley, 1 Kasım seçim sonuçlarının 7 Haziran
gibi olmaması halinde, “İstiklal Caddesi’nde de bomba patlarsa Türkiye ne
yapacak? Türkiye’nin turizme ihtiyacı var ” (1)
diyerek, Türkiye’yi tehdit etmişti…
ABD için dış
politika üreten CFR‘nin kıdemli üyesi emekli Büyükelçisi James
Jeffrey, “Türk hükümeti PKK’yı tamamen mağlup edemez. PKK da Türk
hükümetinin herhangi bir siyasetini değiştirmesi yönünde zorlayamaz” (2)
diyerek, Türkiye Cumhuriyeti ile PKK terör örgütünü denk gösterme çabası
içindedir…
Marc Edelman ile Morton Abramowitz, “Açılım” masasına dönmemiz için
adeta yırtınıyor: 11 Mart günü Washington Post’a yazdıkları makalede; “Erdoğan
ya reform yapmalı ya da istifa etmeli” diyecek kadar ileri gittiler. (3)
Bu kişiler
sıradan gazeteci-yazar değiller.
İkisi de
ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi olarak görev yapmıştır.
Dolayısıyla
istekleri, kişisel değerlendirme olarak kabul edilemez.
Bu densizliği,
ABD’nin iç işlerimize doğrudan müdahale ettiğinin en açık kanıtı olarak bir
tarafa not edelim…
***
19 Mart günü, İstiklal Caddesi’nde patlayan canlı bomba Mehmet Öztürk’ün, IŞİD
bağlantılı olduğu ortaya çıktı.
Almanya, bu
eylemin yapılacağını biliyordu: Alman Konsolosluğu ile lisesini bir günlüğüne
kapattılar.
Nitekim, 24
saat geçmeden Beyoğlu Kaymakamlığı önünde patlama gerçekleşti.
13 Mart günü, Kızılay’daki canlı bomba eylemini gerçekleştiren
Seher Çağla Demir’in ise PKK üyesi olduğu kesinleşti.
Kızılay
saldırısının, 17 Şubat günü Merasim Sokak’ta askeri servis araclarına
yapılan saldırı ile benzerlikleri de oldukça fazla…
ABD Büyükelçiliği de Kızılay’daki patlamadan birkaç gün önce,
Bahçelievler civarında dolaşmayın diye yurttaşlarını uyarmıştı!
Güya sosyal
medyadan öğrenip, Türk makamlarına teyit ettirdikleri bu istihbarata
göre, Ankara’da canlı bombalar patlayacaktı.
Hayati önemdeki
bu bilgi, bir de Bilal’in TÜRGEV’ine gitti.
CHP Milletvekili Murat Demir’in verdiği soru önergesinden
anlaşıldığına göre, TÜRGEV de patlamadan birkaç saat önce, öğrencilerini
Kızılay’a gitmemeleri konusunda uyarmıştı!..
Sahipsiz kalan
Türk halkını ise hala uyaran yok!
***
Güvenlik
güçlerinin operasyonları ile iyice köşeye sıkışan ABD’nin karagücü PKK
ile 10 örgüt, “Halkların Birleşik Devrim Hareketi” adı altında
birleşerek, emperyalist devletler safında yerlerini aldılar. (4)
(TKP/ML, PKK,
THKP-C/MLSPB, MKP, TKEP-LENİNİST, TİKB, DKP, Devrimci Karargah, MLKP
ve Proleter Devrimciler Koordinasyonu'ndan oluşan 10 örgüt, yaptıkları
bir açıklamayla "ortak mücadele örgütü" olarak ifade ettikleri
Halkların Birleşik Devrim Hareketi'ni ilan etti.)
“Sol” ve
“Devrimci” unvanını kullanan pek çok örgütün, gerçekte sol ve
devrimcilikle bir ilgilerinin olmadığı, bu vesile ile bir kez daha anlaşıldı.
Adında hangi
yanıltıcı ifade bulunursa bulunsun, terör örgütü PKK ile işbirliğine
giden tüm örgütlerin, taşeron oldukları ve arkalarında ABD’nin olduğu da
bütün çıplaklığı ile ortaya çıktı.
Ortadoğu’daki
başlıca terör örgütlerinin hamisi ve kullanıcısı ABD’dir. Nokta.
Çıkarları
gerektirdiği zaman; terör örgütü olan PYD’yi, “model ortak” ve “müttefik”
olarak gördükleri Türkiye Cumhuriyeti’ne tercih edebiliyorlar!
IŞİD‘i emperyalist devletlerin kurduğu, ABD Savunma İstihbarat Başkanı
Emekli Korgeneral Michael Flynn‘nin beyanları ile sabit hale geldi.
Flynn, sonunda IŞİD’ı Batı istihbarat örgütleri ile İsrail’in yarattığı” gerçeği
itiraf etti.(5)
IŞİD’in ABD ve
İsrail hedeflerine karşı bir tek eyleminin olmaması, bu tespitin en önemli
ikinci kanıdır.
Ayın şekilde
PKK’nın da Amerika’nın “karagücü” olduğu da, Obama’nın beyanı ile
sabittir. (6)
Bütün bunlar
açıkça ortaya koymaktadır ki, yaşamakta olduğumuz terör, ABD ile Türkiye
arasında 24 Temmuz’da başlayan savaşın bir sonucudur.
Savaştan kaçma
şansımız yok, kabulümüzdür.
Üzücü olan,
düşman saflarına geçen hainlerin çokluğudur…
Cemil Can
DİPNOTLAR:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder