‘Benim naçiz vücudum
bir gün elbet toprak olacaktır! Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar
kalacaktır!’
Böyle demişti.
Çevresine ve tüm vatana sızmış solucanların O’nun ölümünden sonra hızla
faaliyete devam edeceklerini biliyordu. Aynı zamanda bu milletin azmine ve
İRADESİNE sonuna kadar inanıyordu.
Bugünküne çok benzer
şartların içinden geçmiş, hıyanetin her çeşidiyle yüzyüze gelmişti…
Anadolu fiilen işgal
edilirken, aynı zamanda çeşitli ‘cemiyetler’ vasıtasıyla içten çökertme
operasyonu da devreye girmişti.
İngiliz Muhipleri
Cemiyeti bunlardan biriydi… O yıllarda da İngilizlere muhabbet duyanlar para ve
güce “âşık” olanlar İngilizlerle elele vermişti.
İngiliz
Büyükelçiliğinin görevlendirdiği adamlar içerdeki işbirlikçileri tespit etmekte
hiç zorlanmadı… Papaz Frew ve Tercüman Ryan, ve General Deeds operasyonu
yönetenlerdi, kendilerine parmak kaldıran Sait Molla başta olmak üzere bir çok
hainle elele verdiler.
İngiliz Severler
Cemiyeti’ni içerden biri kurmalıydı… Sait Molla’da karar kılındı.: Taktik:
İslamcı tarikatlarla işbirliği yapılarak büyük kitleleri etkilemekti. Sonuç:
‘İngiliz İslam’ı‘ olacaktı.
21 Mayıs 1919’da
Alemdar gazetesi sevinçle İngiliz Sever Cemiyeti’nin kuruluşunu ilan etti.
Birkaç ay sonra Sait
Molla, Papaz Frew’a yazdığı mektupta Cemiyetin gizli amaçlarını teyidetti.
1) Anadolu’da
ayaklanmalar çıkarmak
2) Milli iradeyi felç
etmek
3) Kurtuluş için tek
yolun İngiliz himayesi olduğunu yaymak
4) Suriye, Filistin ve
Irak’ı İngiltere’ye bağlamak için çalışmak!
Çalışmaları sonuç
verdi… 1919 ve 20’de Aznavur isyanı, Bolu-Düzce isyanları, Konya-Bozkır isyanı,
Cemil Çeto Kürt isyanı, Pontus Rum isyanı, Yozgat, Zile isyanı İngilizlerden
gelen altınlarla örgütlendi… Devamı da gelecekti…
İngiliz Muhipleri
Cemiyeti kurulduktan yaklaşık bir yıl sonra İstanbul’u İngiliz çizmesi
çiğneyecekti… 16 Mart 1920’de İstanbul İngiliz işgali altına girdi. Türkler
sokağa çıkamaz hale geldi… Cemiyet kısa zamanda o kadar etkili oldu ki 11 Nisan
1920’de Osmanlı Meclisini kapattırmayı becerdi.
İngiliz sever Alemdar
gazetesi, ‘Geç kaldılar! Daha önce gelmeliydiler!’ demişti.
Papaz Frew, Sait Molla
ile elele İngiliz İslam’ını yaymaya başladı. İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ne
mensup imamların sayısı çoğaldı, bu imamlar Yunan İşgal kuvvetlerine destek
vaazları verdi, kendi milletinin katline seyirci kaldı!
Bu arada Şeyhül İslam
Dürrizade’den, sadrazamlara, nazırlara kadar İngiliz parası cebine girmeyen
hain kalmadı…
Anadolu’da Kurtuluş
savaşı için şuralar toplayan Mustafa Kemal’in kellesini istiyorlardı.
Mütareke basını, Ali
Kemal’in yazdığı Peyamı Sabah, İngiliz parasıyla çıkan Yeni İstanbul gazetesi,
Refi Cevat Ulunay’ın Alemdar’ı, Anadolu’daki DİRENİŞ’i örgütleyen Mustafa Kemal
Paşa için ‘Cezası idamdır!’ manşetleri atmışlardı…
Padişah Vahdettin
İngilizlerle gizli anlaşmalar yapıyordu…
BUGÜN, ‘Zavallı
Saltanat’ın yürek burkan hikâyesini yazanlar ve ABD adına Neo-Osmanlı düşüncesine
zemin hazırlayanlar bu gizli anlaşmaları gayet iyi biliyorlar…
Bu anlaşmalara göre
Saltanat,
1) İngiliz mandasına
girmeyi;
2) Bağımsız Kürdistan
projesinin hayata geçmesini;
3) Hilafet nüfuzunun
İngiliz çıkarları için diğer Müslüman ülkelerde kullanılmasını;
4) Türk milli
kuvvetlerini bastırmak için Hilafet ordusu oluşturmayı;
5) Kıbrıs’dan tümüyle
vazgeçmeyi
12 Eylül 1919’da kabul
etmişti.
İngiliz Severler
Cemiyeti tek başına değildi… Kürt Teali Cemiyeti de Sait Molla ile eleleydi.
İngiliz kontrolündeki Askerî Nigâhban Cemiyeti vatanseverleri yok etmekle
görevliydi.
Sahte imamlarla Millî
direnişi kırmak için uğraşan Teali İslam Cemiyeti de İngiliz parasıyla iş
çevirmekteydi.
Türk Zabıta-i Hususiye
Teşkilatı, İngiliz fonu ve emriyle, Mustafa Kemal’in yanında olanları
’avlamakla’ görevliydi.
Bugünde gerek İslam’ı
gerek Sol’u gerekse Türkçülüğü KULLANARAK batıyla elele bu vatana ihanet
edenler vardır.
Onlara Sait Molla
gibilerin sonunu hatırlatmak isteriz…
İngiliz Muhibi Sait
Molla, ve diğer işbirlikçiler Paris’de, Roma’da Atina’da, Kahire’de
dolanmışlar, batılı devletler adına ajanlık faaliyeti yapmışlar, vatansız ve
şerefsiz olarak tarihin derinliklerinde yok olmuşlardır.
Mustafa Kemal
Atatürk’ün ‘naçiz bedeni’ 75 yıl önce toprak olmuştur ama düşünceleri en taze
şekilde bizlere yol göstermektedir.
O bizde yaşamaktadır ve
bizimledir!
‘Siz ölürseniz biz
n’aparız?’ diyen köylüye ‘Atatürk sensin!’ demiştir..
İçinden geçtiğimiz bu
günlerin gelebileceğini düşünerek, yol haritasını NUTUK’da önümüze sermiştir.
‘Atatürk Biziz!’ Bu
cümle bu milletin genetik hafızasında vardır… O nedenle üzerimizde olmadık
oyunlar oynanmaktadır… Bu cümleyi sindiren bir millet, İngiliz- AB/ABD
severlerin, İslam’ı Haçlılar için kullananların, Atatürkçülüğü Rotary, Lions
Masonluk’la bir araya getirenlerin pis oyuna gelmeyecektir!
Allah rahmet eylesin!
O’nu AŞKLA anıyoruz! O
biziz, Biz O’yuz!
Banu AVAR
9 Kasım 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder