Sayı :2015/26
Konu: 24 Kasım Öğretmenler Günü
23.11.2015
BASIN AÇIKLAMASI
Öğretmenlik Mesleği Hiçbir
Dönemde Bu Kadar Aşağılanmadı.
24 Kasım günü 12 Eylül’den bu yana Türkiye’de
öğretmenler günü olarak kutlanıyor. Öğretmenler gününün, öğretmenlerin
konumlarını güçlendirmeyi, haklarını geliştirmeyi ve korumayı amaçlayan, iş
güvencesi, öğretmenin hak ve sorumlulukları öğretmenlerin ücretleri, sağlık,
sosyal güvenlik ve emeklilik gibi konuların tüm kamuoyunca bilince çıkarıldığı,
tartışıldığı, çözümler üretildiği, öğretmenlerin birlik, dayanışma ve örgütlü
mücadelesinin simgesi olan bir gün olması dilenir ve istenir.
Ancak ne yazık ki olarak bu beklentimizin tersine bu
gün klasik olarak kutlanan, yenilen içilen, devlet erkânının sahte nutuklarına
zemin hazırlayan, öğretmenlerin sahte sevgi gösterileri ve sözde övgülerle
anıldığı bir güne dönüştürülmüştür. Milli olan eğitim sistemini “gayrı milli”
yapıya dönüştürenler, öğretmenler gününde de sahtekârlık ve ikiyüzlülük
festivaline katılmış gibi davranacaklar.
Öğretmen, her aşamada, içinde
bulunduğu üretim faaliyetine yani eğitime tüm enerjisi ve yüreğini koyan
insandır. Eğitim, çocuğun benliğinin
ayırımına varması, bağımsız düşünebilmesi ve üreten bir güç olarak kendi
varlığını biçimlendirme etkinliğidir. Bu da demokratik bir eğitim ortamıyla
sağlanabilir. Bu nedenle eğitimin en önemli öğesi öğretmendir. Çünkü bir toplum
mühendisi olarak, toplumu değiştiren, dönüştüren, kuran kişidir öğretmen.
Ancak günümüzde eğitim bu temel ve yaşamsal özünden
uzaklaştırılarak, salt öğretim faaliyetine dönüştürülmüştür. Bu süreçte
öğretmenlik eğitimcilikten uzaklaştırılarak basit öğreticiliğe, öğrenci ise
müşteri olmuştur.
Türkiye’de eğitim sistemi, emperyalizmin yeniden
denetimine girdiği 1947 Fulbright antlaşması ile birlikte yaklaşık 70
yıldır Fulbright'ın etki ajanları eğitim sistemimizin kılcal damarlarına kadar
nüfuz etmişlerdir. Türkiye’de yapılan eğitim emperyalist ülkelerin,
Küresel çetenin takvimine göre planlanıp yürütülmektedir. Bu nedenle de Ülkemizde eğitim
küresel sermayenin ve bağlı olarak siyasetin elinde toplumsal dengesizlikleri
artırıcı bir araç olarak kullanılmaktadır.
Günümüz Türkiye’sinde Öğretmen ile Siyasal
iktidarlar arasındaki çatışmanın, çelişkinin kaynağı da budur. Emperyalizmin
dümen suyuna giren siyasal iktidarlar, emperyalizmin eğitim takvimiyle uyumlu,
düzen içi eğitim sistemi oluşturmaya gayret ederken, eğitimci/öğretmen
eleştirel ve bağımsız düşünebilen bireyler oluşturma gayreti içindedir.
Diğer yandan Emperyalizm, egemenlik kurmaya,
sömürgeleştirmeye çalıştığı ülkelerde bağımsızlıkçı ve ilerici hareketlerin
karşısına akla, bilime, aklın özgürleşmesine düşman olan toplumsal gericiliğin
ve Allah ile aldatan din sömürgenlerini n en büyük destekçisi olarak öne çıkar.
Özünde
emperyalizminin gölgesinde palazlanan ve bir proje ürünü olan AKP iktidarının
eğitim sistemi ve öğretmenler üzerine faşizan yöntemlerle abanmasının altında
yatan gerçek budur.
Bu nedenle AKP için, İslam dinine dayalı gericiliğin
tırmandırılması bir zorunluluktur. Çünkü katmerleşen sömürünün, yoksulluğun,
yolsuzluğun, çürümüşlüğün bataklığında geniş halk yığınlarını denetim altında
tutabilmek ancak, bilimsel yaklaşım ve
içerikten uzak, mistisizmi benimsemiş, küreselleşmenin ihtiyaçları doğrultusunda
ara iş gücü olarak yetiştirilmiş tevekküle, sabretmeye koşullandırılmış bir
kuşak yaratmakla olanaklıdır.
2013-2014 öğretim yılında öğretmen açığını 60 bini
aşan vekil öğretmenlerle karşılanmakta, eğitimin kalitesi bilinçli olarak
düşürülmektedir. Devletin resmi rakamlarına göre bile okullarda yaklaşık 120
bin öğretmen açığı varken, 300 bin öğretmen ataması yapılamadığı için
intiharlara kadar varan travmalarla karşı karşıyadır. Ücretli öğretmenler,
dershane öğretmenleri kölelik koşullarında çalıştırılıyor. Öğretmenler özellikle 4+4+4 sistemiyle daha da artan bir şekilde
okullarında angarya çalışma ve dinci baskıyla karşı karşıya kalıyor. Bunlar
ortadayken, AKP bir de öğretmenlere onları birbirine düşürmeye yönelik “farklılaşmış ücret modeli”, “kariyer basamakları”
ve “performans değerlendirme”
projelerini vaat ediyor. Öğretmenlik
mesleği, eğitim emekçileri uzun yıllardır yapılanlarla oldukça hırpalandı,
ANCAK HİÇBİR DÖNEMDE BU KADAR AŞAĞILANMADI.
Bu gelişmeler ışığında 24 Kasım’ı kutlamanın hiçbir
anlamı kalmıyor. Ancak bu gelişmeler, laik, bilimsel, kamusal ve parasız
eğitimden yana olanlara, tüm öğretmenlerimize ve yurtseverlere gençlerin ve
ülkenin geleceğini kurtarmak için AKP’nin piyasacı ve gerici politikalarına
karşı çıkma görevi yüklüyor. Bu görev ancak cepheleşip birlik oluşturmakla
yerine getirilebilir.
Albert Einstein’ in ifadesiyle, “kafatasını aşarak beyne girmenin
atomu parçalamaktan daha zor” olduğu işi başarmaya çalışan
öğretmenlerimizi saygıyla kutluyoruz!
Yönetim Kurulu Adına: Mahmut ÖZYÜREK
Ulusal
Eğitim Derneği
Isparta
Şube Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder