21 Kasım 2015 Cumartesi

Orta Oyununa Dönüştürülen “Yemin Töreni”



Orta Oyununa Dönüştürülen “Yemin Töreni”
1 Kasımda yeniden TBMM’ne seçilen Milletvekilleri 17 Kasım günü yemin ettiler.
TBMM de yapılan bu “yemin töreni”; Emperyalizme karşı tam bağımsızlık savaşını yürüten, tam bağımsızlığı ve devrimleri gerçekleştiren ilk meclisten çok farklı bir Meclisle karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
Seçim oyunlarıyla, Seçim yasaları, barajlar, dağıtılan paketler, din ticareti, para ve medya gücüyle” TBMM ne giren milletvekillerinin hiç birinin Tam bağımsızlık, ulusal egemenlik yanlısı olmadıkları, tam tersine IMF’nin, Dünya Bankası, Avrupa Birliği, NATO bağımlılığına tutulmuş oldukları bir kez daha kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmıştır.
Sn. Metin Aydoğan’ın söylediği gibi, bu siyasal sistem içinde yapılan seçimlerin “seçilecekleri değil seçilemeyecekleri/seçilmeyecekleri belirleyen bir kurmaca olduğu”, orta oyununa dönüştürülen yemin töreninde bir kez daha anlaşılmıştır.
CHP İstanbul Milletvekili ve rezidans kraliçesi Gamze Akkuş İlgezdi, milletvekili yeminini ettikten sonra sağ elini göğsüne koyup, sol elini yumruk yaparak havaya kaldırdı. Bn. İlgezdi bununla da yetinmedi Milletvekilliğinin ilk icraatı olarak PKK’lı bir teröristin cenazesinde gözyaşlarını tutamadı..
AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk ise yeminini , haçlı ordularının taşeronu, faşist, mafya yandaşı Müslüman Kardeşler adlı dinci terör örgütünün uyduruk selamı olan   'Rabia' işareti ile bitirdi.
AK Parti İzmir Milletvekili Necip Kalkan da yemin sırasında Türk Bayrağını boynuna “mama önlüğü”  gibi asarak yemin etti.
CHP Milletvekili Onursal Adıgüzel yakasına, Ankara'daki patlamada yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını takarak yemin etti.
Sicilli PKK‘lı Leyla Zana ise Yemine başlamadan önce "Onurlu ve kalıcı bir barış umuduyla" anlamına gelen Kürtçe bir cümle kurdu ve yemin biterken Büyük Türk milleti yerine "Büyük Türkiye milleti" ifadesini kullandı.
AKP Bursa Milletvekili Bennur Karaburun dinciliğini kürsüye taşıdı ve yeminine “besmele” ile başladı.
TBMM bu siyasal yapısı ile bağımsızlık savaşını yöneten, Cumhuriyeti kurup yücelten meclise değil, daha çok Sevr antlaşmasını onaylayan “Saltanat Şûrası’nın 2000’li yıllarda yeniden hortlamasını çağrıştırmaktadır.
 2003 de “Yeni Sevr” Anlaşması olan “Birleşmiş Milletler İkiz İhanet yasalarını” onaylayanların, bu dönemdeki işlevi “Sevr Anayasasını” onaylamaktır 
Bu Cumhuriyet’i kan ve can bedeli ödeyerek kuranlar “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!”  derken orta oyunu oynamıyorlardı.. Onlar Ulusal Kurtuluş Savaşı verip kazanmış, kendi, bağımsızlığına, egemenliğine, yazgısına sahip bir milletten söz ediyorlardı. “Kendi kaderine hâkim (egemen) halk, cehaletten kurtulmuş, aydınlanma düzeyine çıkmış halk demektir. Dinin ve tarikatların sultasından, her türlü vesayetten kurtulmuş ve her türlü vesayetin zincirlerinden kurtulma bilincine erişmiş halk demektir. Ekmek ve su hakkını yani emeğini bilinçli olarak savunan halk demektir. Bunu ancak laik Cumhuriyet’in erdemlerine inanmış bir halk yapabilir.
Yukarıdaki örnekler bir kez daha göstermiştir ki “Egemenlik Milletin” değil, “Cehaletin, aymazlığın, Küresel Çeteye sadakatin” eline geçmiştir.
Laik demokratik Cumhuriyetin erdemlerine, tam bağımsızlığa, ulusal egemenliğe inanan ezici çoğunluğun artık biri diğerine benzeyen,  milli egemenliği değil, Washington- Bürüksel mandacılığını temsil eden bu yapıdan kurtulması yaşamsal bir sorumluluk olmuştur.
Orta oyununa dönüştürdükleri “Yemin Töreni”  bu acı gerçeği bir kez daha göstermiş oldu.. 21.11.2015 Isparta
Mahmut ÖZYÜREK



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder