31 Ocak 2015 Cumartesi

Sakallı Fahişelerin Kirli İşleri - Ferhan Şaylıman



14 Numara sinemamızda genelev gerçeğini işleyen Sinan Çetin'in çarpıcı filmlerden birisidir.
İrfan Yalçın'ın "Genelevde Yas" adlı romanından uyarlanan filmde, köyden kente gelen ve sonunda genelevde çalışmak zorunda kalan Yaprak'ın (Serpil Çakmaklı) öyküsü anlatılır.
 14 Numara'da genelevin kıdemli fahişelerinden ''Zargana'' lakaplı kadının ''dost''unu canlandıran Hakan Balamir, burada oynadığı saplantılı karakter ''Arap'' rolüyle akıllara kazınmıştı.
''Zargana'' öldükten sonra Yaprak'a musallat olan ''Arap'', ona hayatı zehir eder. Yaprak'ı genelevden kurtarmaya çalışan sevgilisi Necmi onunla evlenmeye karar verir. Arap tam evlenecekleri gün Yaprak'ı üzerinde gelinliği ile bıçaklayarak öldürür.
14 Numara'nın genelev gerçeğini işleyen olay örgüsü, zaman zaman belgesele yakın görüntülerle dikkat çeker. Burada genelevlerde yıllarca çalıştıktan sonra yaşlanmış kadınlar görürüz. Müşterilerini kaybetmiş, şişman, şalvarlı, başları çatmalı, dişleri kaplamalı, ayakları takunyalı bu yaşlı fahişelerin işi genelevi temizlemektir. İlişki sonrası odalarda çarşafların değiştirilmesi, içersinin havalandırılması, yerlerin silinmesi, tuvaletlerin temizlenmesi, yatağın başucundaki kağıt peçetelerin ve kolonyanın eğer bittiyse yenilenmesi gibi şeyler yaşlı fahişelerin temel işleri arasındadır.
Diğer bir deyişle ilişkilerden arta kalan izleri ortadan kaybetmektir asıl görevleri. Ayrıca onların genç fahişelere akıl verdiklerini, dert dinlediklerini, kaprislerine, olmadık isteklerine boyun eğdiklerini de görürüz.
Türkiye'de özellikle 2002 yılından sonra 14 Numara'daki yaşlı fahişelere benzeyen yeni bir insan türünün ortalığa döküldüğünü görüyoruz.
Bunların ortak özelliği, büyük çoğunluğunun sakallı ve bıyıklı olmasıdır.

Hatta içlerinde güçlü adamların omuzlarına yatıp gözlerini süzerek türkü söyleyenler bile var.
Bizim sakallı fahişelerimiz bugüne kadar öyle işler yaptılar, öyle sözler söylediler, öyle yazılar yazdılar, öyle türkü çığırdılar ki, 14 Numara'nın ''Arap'' ve ''Zargana''sı dahil filmin diğer karakterleri bunların yanında suyla, sabunla yunmuşçasına temiz kalıyorlar.
14 Numara'nın yaşlı fahişeleri genelevde odaları temizliyor, ilişki sonrasının izlerini ortadan kaldırıyorlardı. Günümüzün sakallı fahişeleriyse, iktidarın işlediği ne kadar insanlık suçu varsa onları temizlemek için canla başla çalışıyorlar.
Sakallı fahişelerin özellikle medyada iktidarın kirli oyunlarını temize çekmek amacıyla merdaneli çamaşır makinesi gibi fır döndüklerini, kan ter içinde sağa sola yattıklarını görüyoruz.
 Soma ve Ermenek'teki katliamın sorumluluğunu işverenin üzerine atarak iktidarı masumiyet kılıfına sokanlar bunlar. Isparta'da mevsimlik işçileri ölüme götüren anlayışı trafik kazasına bağlayan bunlar. Uludere'de, Reyhanlı'da işlenen insanlık suçlarının üzerini sis perdesiyle örtenler bunlar. Açlığın yoksulluğun artık dayanılmaz boyutlara ulaştığı bir süreçte ''Çağ atlıyoruz'' diye manşet atanlar, yazı yazanlar, televizyonda program yapanlar bunlar, yani bizim sakallı fahişelerimiz.
Fahişelik belki de ilk defa bu dönemde bedensel boyutu aşarak düşünce katına yükseldi.
Düşünce fahişeleri ülkeyi ortaçağ karanlığına çeken, bırakın Türkiye'yi dünyada bile aklı başında herkesin tepkisine yol açan iktidarın insanlık dışı uygulamalarına yalnızca konuşarak değil, bazen susarak, bazen yanında ve arkasında durarak da katkı sağladılar. 12 yılda iş kazalarında 13 bin insanımızı kaybederken susan ve buna tepki göstermeyen sendikaların başındaki yöneticilerin büyük çoğunluğu düşünce fahişesidir ve ortak özellikleri hepsinin sakallı olmasıdır.
Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanında akla hayale sığmayacak baskıların uygulandığı bu dönemde yaşanan acıları görmezden gelen, önemsemeyen, onları sivilleşiyoruz oyunu altında haklı gerekçelerle taçlandıran ve isimlerinin başında profesör unvanı olan üniversite çıkışlı ne kadar bilim adamı, danışman, yorumcu ve anketçi varsa düşünce fahişesidir ve çoğunluğu sakallı, bıyıklıdır.
İktidarın kirli işlerini temize çekmek, bunları kitlelere haklı, masum, sevimli göstermek amacıyla medyadan, sivil toplum kuruluşlarından, bilim dünyasından tepe tepe kullandığı sakallı fahişelere son dönemlerde sanat dünyasından da katılanlar oldu. Baskılara karşı sivil itaatsizliğin tarihe geçecek örneklerinden birisi olan Haziran Direnişi'nde yitirdiğimiz Berkin Elvan'ın annesine dil uzatan, ona evlat acısını bir kez yaşatan ve ismin başında sanatçı sıfatı bulunan düşünce fahişesi de sakallıdır.
14 Numara'nın ''Zarganası''nı bizim sakallı fahişelerimizin yaptıklarıyla kıyasladığımızda, melek mertebesine yükseltmemiz gerekmiyor mu?
Meleklerin Berkin Elvan'larla, Ali İsmail'lerle beraber başka dünyalara göçtüğü, sakallı fahişelerin ortalıkta cirit attığı bir dönemden geçiyoruz.
Bakalım 14 Numara'dan sonra bunların yani ''Yeni Türkiye'' nin filmini kimler çekecek, romanını kimler yazacak ve müziğini kimler besteleyecek?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder