29 Mart 2014 Cumartesi

Muhalefet Partilerinin AKP'yi Kurtarma Operasyonu ya da Emperyalizmin At Değiştirme Projesi



Yerel seçimin sonuçlanacağı 30 Mart tarihine 10 gün kaldı. Siyasal Parti liderleri bir güne üç-dört Miting sığdırarak “en iyisi benim partim bana oy verin” diyerek meydanlara topladıkları halkı KANDIRMA telaşındalar.
Biri diğerinin benzeri muhalefet maskeli partiler sanki 12 yıldır devleti kötürümleştiren koalisyonun ortağı değilmişçesine Pennsylvania’ya sahip çıkıyorlar. 17 Aralık Operasyonu ile ortaya saçılan Yolsuzluk ve hırsızlık üzerinden AKP ye değil, Tayyip Erdoğan a yükleniyorlar. BDP ise buna ek olarak güneydoğuda “özerklik” ve Öcalan a “özgürlük” sakızını çiğnemeyi sürdürüyor.
 Buna karşılık Erdoğan, bir yandan Pennsylvania’nın saldırılarını kesmek, devlet içinde ortaklığı döneminde kendi eliyle yerleştirdiği Pensilvanyacıları temizlemek, diğer yandan kendisini iktidara taşıyan “Büyük Patron ABD” ye hala en iyi AT’ın ve aracın kendisi olduğunu kanıtlamak peşinde.
 Yani özetle Meydanlarda, halkın yarasına merhem olacak tek bir söylem ortada yok. Meydanlarda “en iyi AT’ın ve aracın”  kendileri olduğunu Büyük Patron ABD’ye kanıtlamaya, büyük Patrona en yüksek teklifi vererek ve ihaleyi kazanmaya çabalayan siyaset tacirleri dolaşıyor.
Ülkenin ve ulusun gündemi ise bu söylemlerin dışında.
DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 1.130, YOKSULLUK SINIRI 3.682LİRA oldu.
Mutfak enflasyonunda son on iki aylık artış yüzde 12,24
AİLENİN YAŞAM MALİYETİ BİR AYDA 102 LİRA ARTTI
 Resmi verilere göre Kasım, Aralık, Ocak aylarını kapsayan Aralık döneminde işsizlik yüzde 10,0 düzeyine çıktı.  YANİ ÜLKEMİZDE 7.500.000 KİŞİ İŞSİZ.
Milli Eğitim 12 Yıllık AKP döneminde çıkartılan yasalarla paralı bir işletme organizasyonuna dönüştürülerek tümden LAĞVEDİLMİŞTİR.
YARGI MEKANİZMASI İŞLEVİNİ YAPAMAZ KONUMA GETİRİLMİŞ, HUKUK SİSTEMİNİ ÇÖKERTİLMİŞTİR.
TSK Ülkenin iç ve dış güvenliğinden, Cumhuriyeti koruma ve kollama görevinden el çektirilmiştir. Uluslararası düzlemde Türkiye’ye dayatılan rol, petrol ve doğal gaz boru hatlarının güvenliğini sağlamaktır. Buna bağlı olarak, Türk Ordusu’ndan ABD’nin bölge polisi olması istenmektedir. Mehmetçik ABD çıkarları uğruna kriz bölgelerindeki savaşlara sürülmektedir.
CUM­HU­Rİ­YET DÖ­NE­MİN­DE MİL­LE­TİN ÖDE­Dİ­Ğİ VER­Gİ­LER­LE YA­PI­LAN TE­SİS­LE­R, KANBEDELİ KAZANIMIMIZ OLAN TOPRAKLARIMIZ YABANCILARA PEŞKEŞ ÇEKİLMİŞTİR.
Türkiye ekonomisi, Tarımı, Hayvancılığı, sanayisi Avrupa Birliği ve ABD kapısında çökertme operasyonlarıyla kuşatılmıştır.
Türkiye yeni Sevr proje ve haritalarının elden ele dolaştığı bir dönemden geçmektedir. Büyük Patronların dayatması ve içerideki ihanet odakları eliyle yürütülen, Türk halkını mezheplere, ırkçı gruplara, tarikatlara, cemaatlere bölme operasyonu tamamlanmak üzeredir.
Küresel Çetenin ve içerideki taşeronlarının kasaları dolsun diye, HES’ler, Köprüler, Hava Limanları, AVM'ler yapılırken ülkenin doğası yağmalanarak yok ediliyor.
Daha yüzlerce yakıcı ve yıkıcı sorunla karşı karşıya kalmış olan Türk Halkından sorunun kaynağının,  AKP’nin ve onun zihniyetindeki küresel yağmacı çeteye bağımlı, devşirme- güdümlü siyaset anlayışının olduğu sürekli gizleniyor.  Emperyalist Batının Türkiye acentesi AKP’nin varlık nedeninin, Atatürkçülüğü, tam bağımsızlığı, antiemperyalist halkçı-devrimci direnci kırmak, onu yok etmek, değerlerini, sembollerini kirletmek, böylece bu değerleri etkisiz kılmak olduğunun üzeri örtülüyor.
Tüm bu olup bitenlerin sorumlusu olarak, Erdoğan ve onun etrafında birkaç mafyanın ve çetenin pis işler yaptığı, devletin bu pisliklerden temizlenmesi gerektiği yönlü bilinç aşılanıyor. Halk, kendi sorunlarına ve giderek kendine yabancılaştırılıyor.
 Muhalefet, pislikten, cerahatten, çürümeden kurtuluşun;  son 60 yıldır iğdiş edilmiş olan “düzenin” Büyük Patronun eş başkanlığını yürüten Tayyip Erdoğan’ın koyduğu kurallar, belirlediği sınırlar içinde tamiri ile olabileceğine halkı inandırma çaba ve gayreti içindeler.   
Erdoğan’ın alaşağı edildiği,  ama onun yarattığı tüm siyasal, ekonomik, hukuksal ilişkilerin varlığını devam ettirdiği bir “düzen” dışında, muhalefetin halka önerdiği bir çıkış yolu ve çözüm yoktur.
Yani halka “ Kırk katır mı, kırk satır mı?” kıskacı içinde,  bir taşeron grubun yerine bir başka taşeron grubunun seçimi dayatılıyor.
 Büyük Patronlar, Avrupa Birliği ve ABD’nin çözüm önerisi de, “Erdoğan’ın alaşağı edildiği,  ama onun yarattığı tüm siyasal, ekonomik, hukuksal ilişkilerin varlığını devam ettirdiği bir düzendir.”    Ancak Büyük Patronlar, Avrupa Birliği ve ABD; kendilerini fazlasıyla rahatsız eden Haziran direnişinde, 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda ayağa kalkan toplumsal muhalefeti mutlak bir edilgenlik ve tepkisizliğe mahkûm edebilecek, sistemi tehlikeye düşürmeyecek “en iyi AT’ın ve aracın” peşindeler.
Söylemek istediğimiz şudur. Halkın kendi iradesini dayatmadığı bir seçimde,  Erdoğan’ın kendisi iktidardan uzaklaştırılacak,  “AKP’nin 12 yıllık iktidarının taşıyıcı kolonları” olma görevini eksiksiz yerine getirenlere ülke emanet edilecektir. Bunun adı Tayyip Erdoğan’ın feda edilerek, AKP’yi kurtarma operasyonudur.
Oysa Haziran direnişinde, 29 Ekimlerde, 10 Kasımlarda ayağa kalkan halk, Kemalist Cumhuriyet yıkıcılarının tüm kurum ve kişileriyle ve onlar tarafından kurulan halk düşmanı sistemin tümünden kurtulmak istemektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin geleceğini, Büyük Patronlar Avrupa Birliği ve ABD değil, Haziran direnişi, 29 Ekimler, 10 Kasımlar yani halk iradesi belirlemelidir.
Muhalefetin AKP'yi kurtarma operasyonuna ya da emperyalizmin at değiştirme projesine asla izin verilmemelidir.
Türkiye’yi bu dar boğaza, Kemalist devrimin bağımsızlıkçı, halkçı, devletçi ve aydınlanmacı özünden uzaklaştığı/uzaklaştırıldığı için sürüklenmiştir. Öyleyse çıkış yolu da bellidir “Kemalist devrimin bağımsızlıkçı, halkçı, devletçi ve aydınlanmacı” özünü ödünsüz savunmak ve örgütlenmek.
Yani Türk halkı Kemalizm’i hatırlar ve o ilkelere sarılırsa sıkıştırıldığı kapandan kapıyı kırıp çıkabilir. Başkaca çıkışımız da kalmamıştır. 19.03.2014 Isparta
Mahmut ÖZYÜREK
Ulusal Eğitim Derneği
Isparta Şube Başkanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder