7 Mart 2014 Cuma

11 Yıl Boyunca Bu Ülkeyi Bir Kadın Düşmanı Yönetti/8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü-Basın Açıklaması



  Sayı   :2014/12
  Konu: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü kutluyoruz                                                                                  06.03.2014
  Kod: 32.011.159
BASIN AÇIKLAMASI

8 Mart 1857'de New York'ta dokuma işçisi kadınlar "eşit işe eşit ücret", "16 saatlik işgününe karşı 10 saatlik işgünü" talepleriyle fabrikalarda greve çıkarlar. Yapılan grevlerde birçok kadın polisler tarafından fabrikaya kapatılırlar ve bu sırada çıkan yangında ölürler. O günden sonra kadın işçilerin bu onurlu direnişi aynı zamanda tüm dünyada kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir simgesi haline dönüşür.

Bu onurlu direnişin anlatımı olan 8 Mart’lar tüm kadınların “birlik mücadele ve dayanışma günü” olarak kutlanmayı hak ediyor. Ne yazık ki özellikle ülkemizde 8 Mart’ların,  emekten yana, devrimci – halkçı özü, direnişçi özelliği karartılarak, yalnızca cinsiyet eşitsizliğine ve laiklik algısına indirgenmesiyle yaratılan bilinç bulanıklığı giderek daha da derinleşmektedir.

Tüm diğer temel toplumsal sorunlarda olduğu gibi kadın sorunlarının da gerçek ve köklü çözümü, bu sorunu yaratan toplumsal koşulların yok edilmesiyle olanaklı olduğu unutulmamalıdır.

Geldiğimiz bugünkü koşullarda, kadın ve kadın hakları tam bir cendereye sokulmuş, kadınlar tüm kazanımlarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmışlardır.

20’nci yüzyılın başında tüm dünyanın imrendiği, çağdaş görüntüsüyle dünyaya örnek olan Türkiye’nin yerini bugün; kadına yönelik şiddet haberlerinin hiç eksik olmadığı, kadınların toplum ve iş hayatından dışlandığı bir ülke görünümü almıştır.

Namus, şeref gibi kavramların arkasına gizlenerek kadınlara şiddet uygulayanlar, tecavüz edenler, öldürenler kadın erkek eşitliğine inanmayan, kadını toplumsal hayattan dışlayan, kadını sadece insan olarak görmekten kaçınanlar; “Kız mıdır, kadın mıdır bilemem”,  "Kadın kadındır erkek erkektir. Bunların eşit olması mümkün mü?" diyen Başbakan’dan ve onun bu zihniyetindeki iktidarından güç alanlardır.

Kadını eve ve çocuk bakmaya mahkûm eden, kadın erkek eşitliğine inanmayan gerici bir anlayışın ürünü olan iktidarın, bu çarpık bakış açısıyla ne kadına yönelen şiddet, ne de ölümler durdurulabilir. Ne kadınlara istihdam alanı yaratılabilir, ne de siyasi hayatta kadınların daha çok katılımı sağlanabilir.

Eğer bu gün Türkiye, işbirlikçi-İslamcı Faşizmin cenderesinde kıvranıyorsa, AKP halen ensemizde boza pişiriyorsa, bu, AKP’ye, AKP diktatörlüğüne karşı olduğunu söyleyip, emperyalizme karşı olduğunu söyleyemeyenlerin aymazlığı yüzündendir.

İşbirlikçi- dinci Faşizmi yaratan yağmacı emperyalizm bataklığı kurutulmadan ne ulusal bağımsızlık ve özgürlük, ne de kadın hakları elde edilebilir.

AKP İktidarı ve onun Başbakanı 11 yıl boyunca din sömürüsü yaptı. Laikliği yok etti, kadınları ikinci sınıf yurttaşlar haline getirdi. Kadınları andığı her cümlesinde “doğurun, anne olun, evinizde oturun” diye buyurdu. Kadınları gericiliğin kurallarına mahkûm etti. Kreşlerimizi, okullarımızı, çocuklarımızı elimizden aldı.

11 yıl boyunca kadınları yoğun sömürüyle, işsizlik tehdidiyle, işyerlerinde ayrımcılık ve tacizle baş başa bıraktı. Kısaca 11 yıl boyunca bu ülkeyi bir kadın düşmanı yönetti.

Ama artık, AKP bitmiştir. Şu anda yaptığı ise bir tür intihar bombacılığıdır. Bugün diktatör koltuğunda sallanıyorsa, bunda diktatörlüğe, dinci faşizme boyun eğmeyen, Haziranda Taksimde, 29 Ekimlerde, 19 Mayıslarda ayağa kalkan kadınlarımızın yadsınamaz katkıları vardır. Aynı kadınlar şimdi diktatör ve yandaşlarından hesap sormaya hazırlanıyor.

Enkaz yığını haline gelen, dinci faşist AKP iktidarı gidicidir. Ama beklemekle, seyretmekle, "nasıl olsa gidecek" demekle olmaz. Sorun, bu enkazın nasıl kaldırılacağıdır. Yarınlarımızı, sadece gitmesi değil, nasıl gideceği de belirleyecektir. Bağımsızlığı amaçlamayan, kadının kurtuluşunu salt “laiklik” talebi ve cinsiyet eşitsizliği içine hapseden, hatta AKP ye karşı, AKP ye benzeyerek muhalefet etmeyi siyasetinin ana ilkesi haline getirenlerle kurtuluş olanaksızdır.

Türk kadını Kurtuluş savaşında olduğu gibi; bağımsızlığın, özgürlüğün, eşitliğin yaşanacağı günlere ilerleme yolunda, bundan önce aldıkları sorumlulukla aynı yolda eşleri, kardeşleri olan erkeklerle omuz omuza yürümeye kararlılıkla devam edeceklerdir.

“Kimse mutluluğu üretmeden, tüketme hakkına sahip değildir”.  Mutlu, aydınlık, yaşanılası bir Türkiye yaratma yolunda olan tüm kadınlarımızın  “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü kutluyorum.


YÖNETİM KURULU ADINA:                                                                                                                                      Feray SELEK              

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ

ISPARTA ŞUBE BAŞKAN YARD.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder