20 Haziran 2013 itibarıyla, Gezi
Direnişi’nin tutuşturduğu ateş vatanın dört bir yanını sararken CHP’nin durumu
nedir? CHP, olayların başlamasına kadar AKP iktidarına karşı etkili bir
muhalefet gösterememiştir. Gezi olayları boyunca da ortaya doğru dürüst bir
varlık koyamamıştır ve olayları geriden takip etmektedir. Halkın isyanının,
sokaklara dökülerek hakkını aramak istemesinin etmenlerinden biri de, CHP
muhalefetinin bu yetersizliğidir.
CHP’nin cılızlığı büyük ölçüde
parti genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eseridir. Kılıçdaroğlu en basit
söylemle, liderlik yetenekleri olmayan, halka önderlik ve yol gösterme
konusunda yetersiz, çapsız biridir. Kendisi, CHP’yi Kemalizm ilkelerinden
uzaklaştırmış, Atatürkçü kadroları safdışı bırakarak üst yönetimi Kürtçü, liboş
ve mezhepçilerle doldurmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu bir taraftan dostlar
alışverişte görsün misali kürsüde AKP’ye eser gürlerken, öbür taraftan CHP AKP
ile TBMM’de anayasa uzlaşma komisyonunda, başkanlık divanında ve ihtisas
komisyonlarında işbirliği yapmaktadır. CHP, ülkenin bugün geldiği uçurumun
kenarında yapabileceği en doğru hareket olan sine-i millete dönmeyi aklından
bile geçirmeyip, Türkiye Cumhuriyeti’nin ölüm fermanı olacak olan bölünme
anayasasının hazırlığında AKP ile gayet güzel çalışmaktadır.
Bütün bunların ötesinde CHP’nin
en büyük günahı, 2011 genel seçiminin hileli sonuçlarına itiraz etmemesidir.
AKP’nin 2011 seçimleri türlü dalaverelerle aldığını sağır sultan bile duymuştur
(bkz. http://www.odatv.com/n.php?n=akpnin-oyu-yuzde-30un-altindadir-1606111200).
Birden bire 10 milyon artan seçmen sayısı, oy sayımı sırasındaki elektrik
kesintileri, tespit edilen sayısız usulsüzlük ve sessiz sedasız kaldırılan
parmak boyama işlemi 2011 seçim sonuçlarını tamamen şaibeli bir hale
getirmiştir. AKP, yeni uygulamaya koyduğu elektronik seçim sisteminde sonuçları
kendi lehine manipüle etmiş ve sözde %47 ile TC hükümeti iktidarını gasp
etmiştir.
Türk Milleti açısından esas
korkunç olan, CHP’nin milli iradenin bu şekilde çalınmasına sesini çıkarmamış
ve hileli seçim sonuçlarını kabul etmiş olmasıdır. Bu CHP’nin Türk Milletine
karşı işlediği en büyük günahtır, en ağır suçtur. Kılıçdaroğlu CHP’si bu
şekilde, AKP diktatoryasının kuvvetlenmesine destek sağlamış, AKP ve Erdoğan’a
uygulamaya koydukları İslamcı faşist programı haklı çıkarmak için tepe tepe
kullanmakta oldukları ve onlara ‘legitimacy’ sağlayan ‘biz yüzde elli oy aldık’
söylemini altın tepside bahşetmiştir. Bu stratejik hata Kemal Kılıçdaroğlu’nun
liderliğindeki CHP’nin nasıl bir delalet içinde olduğunu göstermektedir.
CHP’nin bu hatasını asla ikrar etmemiş olmakla kalmamasının üzerine, AKP ile
TBMM çatısı altında çeşitli türde işbirliğine girmesi yaraya tuz basmıştır.
Kemal Kılıçdaroğlu bu durumdan birinci derecede sorumludur. Zaten kendisi parti liderliğine Baykal’ın bir CIA komplosu ile
safdışı edilmesiyle yükselmiş bir oportünisttir. Onun CHP’nin başında olması
Türkiye’yi istkrarsızlaştırmak ve bir İslam cemahiriyesine dönüştürmek isteyen
dış mihrakların işine gelmektedir.
Gezi Direnişi’nden AKP’den
daha çok CHP’nin ders alması gerekmektedir. CHP içindeki milliyetçi, yurtsever,
Atatürkçü kadroların partinin üzerine çöreklenen Kılıçdaroğlu ve ekibini
defetmeleri, Atatürk ilkelerine ve milliyetçiliğe iman tazelemeleri ve partinin
başına Türk Milleti’ni Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi tekrar şaha kaldıracak bir
önder getirmeleri gerekmektedir. Ülkemizi imha etme planını kararlılıkla
yürürlüğe koymuş olan AKP illetini yok etmenin başka yolu yoktur. Şayet CHP
bunu gerçekleştiremezse, yurdumuzu bir iç savaş beklemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder