Bektaşi, Kuşlar Çarşısında gezerken
gözü kekliklere ilişir. Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi satış fiyatı 1 altın"
yazıyor. Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha
var ki, fiyatı; 300 altın. Bektaşi’nin gözü 300 altınlık kekliğe takılır. Bektaşi
dayanamaz sorar. “Bu kekliğin özelliği ve hüneri nedir ki, diğerlerinden çok pahalı?”
Satıcı, saymaya başlar…”Bu
keklik özel eğitimli. Bu kekliği
alırsın, bir kaynak suyun başına koyarsın, keklik kafesin içinde şaklaya
şaklaya öter, bunun sesini duyan öteki keklikler su başına gelir, sen de pusuda
tüfeğini doğrultursun ve onları vurursun…” der.
Bektaşi, 1 Altın ederindeki
keklikler dururken, 300 Altınlık kekliği alır. Çevredekiler şaşırırlar. Bektaşi,
kafesin içinden kekliği çıkarır ve boynunu koparıp, dereye atar. Sormuşlar; “Neden bu kadar para verip
aldığın kekliğin boynunu koparıp attın?” Bektaşi’nin yanıtı, satıcıyı ve
çevredekileri iyice şaşırtır: “Kendi sınıfını kandıran, yurduna ve halkına
ihanet edenin sonu budur…”
İşte bu özel eğitimli keklikler Anadolu’nun
bir çok yöresinde “çatı kekliği” olarak
bilinir.
Ülkemizde özellikle son yıllarda
sureti Hak’tan görünen, Çatı keklikleri çoğaldı. Hatta bunlar Mustafa Kemal
Atatürk’ün Partisinin yönetim kademesini bile ellerine geçirdiler. Kemalizm’in özünü boşaltarak, onu “Küresel avcılara”, yardım ve yataklıkta kullanır oldular.
“Çatı keklikleri”, AB ve ABD’den yana öterek, Türk
halkının Küresel Çetenin tuzağına düşmesinin, rahatlıkla avlanılmasının yolunu
açıyorlar. 90 yıllık Kemalist Cumhuriyetin
mirasını, “Atatürkçüyüz!” diyerek, Atatürk adına kemiriyorlar, kemirtiyorlar.
Anadolu’nun Haçlı zihniyetine teslim
edilmesine katkı koyarak, Anadolu Coğrafyasının sinsice işgal ve istilasına,
masum ve mazlum komşu ulusların katliama uğramasına yardım ve yataklık
yapıyorlar. Arada sırada ise, sureti Hak’tanmış gibi yaparak “Atatürkçü!”
kesilip rollerinin gereğince ya timsah gözyaşları döküyorlar, ya da Çatı
kekliği gibi öterek, vatanın ve namusun elden gitmesinin, ulusal birliğin
parçalanmasının, cumhuriyet yıkıcılarının iktidar olmalarının üzerini örterek,
halkın bu olup-biteni görmeme ve bilmemelerini sağlıyorlar.
Sondan başlayalım.
1. AB İlerleme Raporu 15 Ekim 2013 günü
açıklandı. CHP adına, Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, "Rapor
temelde AKP’nin Türkiye’nin AB projesini taşıyamadığını ortaya
koymaktadır" dedi. Bu açıklamaya Genç bir arkadaşımızın yaptığı
yorum üzerine hiçbir ekleme yapmayacağım. “CHP olarak biz AB Mandacılığını, Natoculuğu,
emperyalizm uşaklığını, daha iyi yaparız; bize iktidar şansı verin bakın
AKP'den nasıl daha ileri uşaklık yapacağız.”
2. “Türkiye'nin Füze Savunma Sistemini
Çin'den alma kararından ABD, NATO ile birlikte CHP de rahatsız oldu.” CHP
Milletvekili Faruk Loğoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle
Meclis Başkanlığı'na soru önergesi verdi?” (Gazeteler)
Allah aşkına, Ülkemizin ve
halkımızın onlarca yakıcı sorunu ortada dururken, ABD’nin, NATO’nun derdi CHP’yi neden gerdi? Diye
sormadan edemeyeceğiz. ABD'nin, Pentagon’un avukatlığına soyunmak da neyin
nesi?
3. CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu, "Mensubu
olduğum aile, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in soyundan geliyor,
‘Seyyid’ soyuyuz yani, ancak biz bunu siyasette kullanmıyoruz” diyor. Sanki soyunu-sopunu soran oldu? Bu
söylem milleti aptal yerine koymaktır. Bal gibi kendine “seyyidim” diyerek oy
devşirmeye çalışmaktır!
“30
Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine
ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun” la seyyit, şerif gibi unvanları
kullanması yasaklandı mı? Yasaklandı.
Din
ve inançların siyasette kullanılması Anayasal suç mu? Suç.
Peki,
bu yasalar Mustafa Kemal Atatürk’ün Genel Başkanı olduğu CHP tarafından
çıkartılmadı mı? Çıkartıldı.
Peki,
Bay Çatı Kekliği, CHP'nin genel başkanı nasıl olurda böyle bir “soy-sop,
din-iman” simsarlığına soyunur?
Altıok un defteri dürüldü. Devrimler
için, bağımsızlık için, cumhuriyet için, halk için, laiklik için değil, Din
için, etnik kimlik için, soy-sop için mücadele dönemi başladı CHP de.
Kim peygambere daha yakın? Kim daha çok Müslüman? Kim daha Kürtçü, Kimin Soyu
Kürt, Ermeni …, Kim dönme, Kim devşirme? Şimdi Y-CHP'nin çatı keklikleri,
küresel avcılara, BOP projesine böyle hizmet sunuyorlar..
4. CHP lideri
Kemal Kılıçdaroğlu “Selahattin
Demirtaş’ı kendi partisinin yapısı içinde ve kendi görüşlerini seslendiren
demokrat, zaman zaman hoşgörülü bir lider olarak görüyorum. Toplumsal barış
konusunda iyi niyetli katkı vermek istiyor siyasete”. “Devlet
Bey sokakta şiddeti azaltan, önüne geçen, ilkeleri olan saygın bir siyaset adamıdır.”
AKP’nin, BDP ile
Türkiye'nin bir bölgesini Kürdistan'a döndürmek MHP ile Amerikan imalatı "Ilımlı
İslamcı faşist diktatörlüğe " doğru sürüklediğini görmemek için kör
olmak da yetmez. Hem kör, hem sağır, hem de gaflet, dalalet, ihanet içinde
olmak gerek..
5. CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, Tunceli'nin adının Dersim olarak değiştirilmesi ile ilgili "Keşke
referandum yapılsa, Ben o referanduma katılsam, Dersim olmasını isterim" dedi
El
insaf!, biraz araştırırsa, Dersim adının yörede yerleşik olan Desimlu
Aşiretinin adından geldiğini, bu aşiretin, Dersim İsyanının köklerini hatta
nedenini oluşturan Koçgiri İsyanında rol aldığını, Her iki isyanın da
emperyalistlerce bağımsızlık savaşı ve devrimleri sonuçsuz bırakmak için
kullanıldığını görecektir. Gerek Koçgiri, gerekse Dersim İsyanı Sevr
Antlaşması'na uygun olarak “Bağımsız Kürdistan” devleti parolasıyla
başlatılmıştır. Bu gün, BDP ve onun Genel Başkanı Demirtaş'ın “Bağımsız Kürdistan” özleminin ve Tunceli’nin adının Dersim
olmasını istemesinin altında, Dersim isyanının elebaşı ve Koçkiri isyanının
kışkırtıcısı Seyyid Rıza yatmaktadır.
Yani Tunceli adı; Lozan’dır, Cumhuriyettir, Devrimlerdir,
Bağımsızlık, ulusal birlik, ülke bütünlüğüdür, yurttaş olma bilincidir. Dersim;
Sevr’dir, karşı devrimciliktir, Kürtçülüğün, bölücülüğün, vatasızlaştırmanın,
emperyalizme uşaklığın, toprak ağalığının, köleliğin adıdır. BDP-AKP tarafından
yürütülen, Dersim üzerinden Atatürk’ü, devrimleri, Kemalist Cumhuriyeti vurma
operasyonuna katkı koymak, destek vermek ne anlama gelmektedir?
Geçmişte yapılıp
söyleneler(Türban sorununu biz çözeriz !, diye başlayıp, bu gün “türbanı devletin
her kurumuna sokulmasının önünü açmak vb.)
bir yana, yalnızca son birkaç ayda yapılıp söylenenler göstermektedir
ki;
a) CHP; gerçekten çatı
kekliği devşirmeler tarafından ele geçirilmiş ve karşı devrim cephesine yama
yapılma noktasına sürüklenmekte, bu
nedenle de kendi kaynağı, kuruluş felsefesi ve kurucuları, özetle kendi genleriyle kavga eden bir partiye
dönüştürülmektedir.
b) CHP; Cumhuriyetin
kuruluş felsefesi bir yana bu felsefeyi reddeden, karşı devrimcilerin parti
içinde itibar sahibi olduğu, gerçek Kemalistlerin itibarsızlaştırılarak tasfiye
edildiği bir parti olma yolunda hızla ilerlemektedir.
c) İşin daha da acı yanı; CHP'deki
bu olumsuz gelişmeler, yalnızca CHP’nin değil, Mustafa Kemal Atatürk'ün
kurup yücelttiği, bağımsız, halkçı, devrimci, laik, çağdaş Türkiye
Cumhuriyeti'nin de ele geçirilip dönüştürülmekte olduğunun da göstergeleridir...
Tüm bu olumsuzluklara karşın, kan ve irfanla örülen, kurtuluş ve
kuruluşumuzun mimarı olan Anadolu
ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden, Kuva-i Milliye ruhundan doğan CHP'nin,
eninde sonunda kendi genleri ve ruhunun “ya
istiklal, ya ölüm” parolası ile ayağa kalkacağına olan inanç ve umudumuzu
kuruyacağız.. 17.10.2013 Isparta
Mahmut
ÖZYÜREK
Ulusal
Eğitim Derneği
Isparta
Şube Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder