17 Ekim 2013 Perşembe

ÇATI KEKLİKLERİ



Bektaşi, Kuşlar Çarşısında gezerken gözü kekliklere ilişir. Bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "Tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor. Hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın. Bektaşi’nin gözü 300 altınlık kekliğe takılır. Bektaşi dayanamaz sorar. “Bu kekliğin özelliği ve hüneri nedir ki, diğerlerinden çok pahalı?”  Satıcı, saymaya başlar…”Bu keklik özel eğitimli.  Bu kekliği alırsın, bir kaynak suyun başına koyarsın, keklik kafesin içinde şaklaya şaklaya öter, bunun sesini duyan öteki keklikler su başına gelir, sen de pusuda tüfeğini doğrultursun ve onları vurursun…” der.
Bektaşi, 1 Altın ederindeki keklikler dururken, 300 Altınlık kekliği alır. Çevredekiler şaşırırlar. Bektaşi, kafesin içinden kekliği çıkarır ve boynunu koparıp, dereye atar.  Sormuşlar; “Neden bu kadar para verip aldığın kekliğin boynunu koparıp attın?” Bektaşi’nin yanıtı, satıcıyı ve çevredekileri iyice şaşırtır: “Kendi sınıfını kandıran, yurduna ve halkına ihanet edenin sonu budur…”
İşte bu özel eğitimli keklikler Anadolu’nun bir çok yöresinde  “çatı kekliği” olarak bilinir.
Ülkemizde özellikle son yıllarda sureti Hak’tan görünen, Çatı keklikleri çoğaldı. Hatta bunlar Mustafa Kemal Atatürk’ün Partisinin yönetim kademesini bile ellerine geçirdiler.  Kemalizm’in özünü boşaltarak, onu “Küresel avcılara”,  yardım ve yataklıkta kullanır oldular. 
“Çatı keklikleri”, AB ve ABD’den yana öterek, Türk halkının Küresel Çetenin tuzağına düşmesinin, rahatlıkla avlanılmasının yolunu açıyorlar.  90 yıllık Kemalist Cumhuriyetin mirasını, “Atatürkçüyüz!” diyerek, Atatürk adına kemiriyorlar, kemirtiyorlar.
Anadolu’nun Haçlı zihniyetine teslim edilmesine katkı koyarak, Anadolu Coğrafyasının sinsice işgal ve istilasına, masum ve mazlum komşu ulusların katliama uğramasına yardım ve yataklık yapıyorlar. Arada sırada ise, sureti Hak’tanmış gibi yaparak “Atatürkçü!” kesilip rollerinin gereğince ya timsah gözyaşları döküyorlar, ya da Çatı kekliği gibi öterek, vatanın ve namusun elden gitmesinin, ulusal birliğin parçalanmasının, cumhuriyet yıkıcılarının iktidar olmalarının üzerini örterek, halkın bu olup-biteni görmeme ve bilmemelerini sağlıyorlar.  
Sondan başlayalım.
1.      AB İlerleme Raporu 15 Ekim 2013 günü açıklandı. CHP adına, Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, "Rapor temelde AKP’nin Türkiye’nin AB projesini taşıyamadığını ortaya koymaktadır" dedi. Bu açıklamaya Genç bir arkadaşımızın yaptığı yorum üzerine hiçbir ekleme yapmayacağım. “CHP olarak biz AB Mandacılığını, Natoculuğu, emperyalizm uşaklığını, daha iyi yaparız; bize iktidar şansı verin bakın AKP'den nasıl daha ileri uşaklık yapacağız.”
2.      “Türkiye'nin Füze Savunma Sistemini Çin'den alma kararından ABD, NATO ile birlikte CHP de rahatsız oldu.”  CHP Milletvekili Faruk Loğoğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı'na soru önergesi verdi?” (Gazeteler)
Allah aşkına, Ülkemizin ve halkımızın onlarca yakıcı sorunu ortada dururken, ABD’nin,  NATO’nun derdi CHP’yi neden gerdi? Diye sormadan edemeyeceğiz. ABD'nin, Pentagon’un avukatlığına soyunmak da neyin nesi?
3.      CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Mensubu olduğum aile, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in soyundan geliyor, ‘Seyyid’ soyuyuz yani, ancak biz bunu siyasette kullanmıyoruz” diyor. Sanki soyunu-sopunu soran oldu? Bu söylem milleti aptal yerine koymaktır. Bal gibi kendine “seyyidim” diyerek oy devşirmeye çalışmaktır!
     “30 Teşrinisâni 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun” la seyyit, şerif gibi unvanları kullanması yasaklandı mı? Yasaklandı.
     Din ve inançların siyasette kullanılması Anayasal suç mu? Suç.
     Peki, bu yasalar Mustafa Kemal Atatürk’ün Genel Başkanı olduğu CHP tarafından çıkartılmadı mı? Çıkartıldı.
     Peki, Bay Çatı Kekliği, CHP'nin genel başkanı nasıl olurda böyle bir “soy-sop, din-iman” simsarlığına soyunur? 
            Altıok un defteri dürüldü. Devrimler için, bağımsızlık için, cumhuriyet için, halk için, laiklik için değil, Din için, etnik kimlik için, soy-sop için mücadele dönemi başladı CHP de. Kim peygambere daha yakın? Kim daha çok Müslüman? Kim daha Kürtçü, Kimin Soyu Kürt, Ermeni …, Kim dönme, Kim devşirme? Şimdi Y-CHP'nin çatı keklikleri, küresel avcılara, BOP projesine böyle hizmet sunuyorlar..
4.      CHP lideri Kemal KılıçdaroğluSelahattin Demirtaş’ı kendi partisinin yapısı içinde ve kendi görüşlerini seslendiren demokrat, zaman zaman hoşgörülü bir lider olarak görüyorum. Toplumsal barış konusunda iyi niyetli katkı vermek istiyor siyasete”. “Devlet Bey sokakta şiddeti azaltan, önüne geçen, ilkeleri olan saygın bir siyaset adamıdır.”
      AKP’nin, BDP ile Türkiye'nin bir bölgesini Kürdistan'a döndürmek MHP ile Amerikan imalatı  "Ilımlı İslamcı faşist diktatörlüğe " doğru sürüklediğini görmemek için kör olmak da yetmez. Hem kör, hem sağır, hem de gaflet, dalalet, ihanet içinde olmak gerek..
5.      CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tunceli'nin adının Dersim olarak değiştirilmesi ile ilgili "Keşke referandum yapılsa, Ben o referanduma katılsam, Dersim olmasını isterim" dedi
     El insaf!,  biraz araştırırsa,  Dersim adının yörede yerleşik olan Desimlu Aşiretinin adından geldiğini, bu aşiretin, Dersim İsyanının köklerini hatta nedenini oluşturan Koçgiri İsyanında rol aldığını, Her iki isyanın da emperyalistlerce bağımsızlık savaşı ve devrimleri sonuçsuz bırakmak için kullanıldığını görecektir. Gerek Koçgiri, gerekse Dersim İsyanı Sevr Antlaşması'na uygun olarak “Bağımsız Kürdistan” devleti parolasıyla başlatılmıştır. Bu gün, BDP ve onun Genel Başkanı Demirtaş'ın  “Bağımsız Kürdistan”  özleminin ve Tunceli’nin adının Dersim olmasını istemesinin altında, Dersim isyanının elebaşı ve Koçkiri isyanının kışkırtıcısı Seyyid Rıza yatmaktadır.
Yani Tunceli adı;  Lozan’dır, Cumhuriyettir, Devrimlerdir, Bağımsızlık, ulusal birlik, ülke bütünlüğüdür, yurttaş olma bilincidir. Dersim; Sevr’dir, karşı devrimciliktir, Kürtçülüğün, bölücülüğün, vatasızlaştırmanın, emperyalizme uşaklığın, toprak ağalığının, köleliğin adıdır. BDP-AKP tarafından yürütülen, Dersim üzerinden Atatürk’ü, devrimleri, Kemalist Cumhuriyeti vurma operasyonuna katkı koymak, destek vermek ne anlama gelmektedir?
Geçmişte yapılıp söyleneler(Türban sorununu biz çözeriz !, diye başlayıp, bu gün “türbanı devletin her kurumuna sokulmasının önünü açmak vb.)  bir yana, yalnızca son birkaç ayda yapılıp söylenenler göstermektedir ki;
a)      CHP; gerçekten çatı kekliği devşirmeler tarafından ele geçirilmiş ve karşı devrim cephesine yama yapılma noktasına sürüklenmekte,  bu nedenle de kendi kaynağı, kuruluş felsefesi ve kurucuları, özetle kendi genleriyle kavga eden bir partiye dönüştürülmektedir.
b)      CHP; Cumhuriyetin kuruluş felsefesi bir yana bu felsefeyi reddeden, karşı devrimcilerin parti içinde itibar sahibi olduğu, gerçek Kemalistlerin itibarsızlaştırılarak tasfiye edildiği bir parti olma yolunda hızla ilerlemektedir.
c)      İşin daha da acı yanı; CHP'deki bu olumsuz gelişmeler,  yalnızca CHP’nin değil, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurup yücelttiği, bağımsız, halkçı, devrimci, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin de ele geçirilip dönüştürülmekte olduğunun da göstergeleridir... 
     Tüm bu olumsuzluklara karşın, kan ve irfanla örülen, kurtuluş ve kuruluşumuzun mimarı olan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nden, Kuva-i Milliye ruhundan doğan CHP'nin, eninde sonunda kendi genleri ve ruhunun “ya istiklal, ya ölüm” parolası ile ayağa kalkacağına olan inanç ve umudumuzu kuruyacağız.. 17.10.2013 Isparta

Mahmut ÖZYÜREK
Ulusal Eğitim Derneği
Isparta Şube Başkanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder