Toplumbilimci
98.
YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADIĞIMIZ ÇANAKKALE ZAFERİ!
98. yıldönümüne
ulaştığımız 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin, gerçek anlamı olan Türk ulusal birlik
ve yurt bilincinin dirilip pekişmesi, uluslar arası sömürgeciliğin anlaşılıp
tepelenebileceğinin kavranması, gerçek ulusal önderliğin anıtlaşmış örneğinin
ortaya çıkması .. ile kutlanması gerekir.
İçi boş övünme
demeçleri, siyasal ortamda ve camilerde İslam’a taban tabana aykırı bir din
sömürüsü ile şehitlerimizin sözde anılması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Mustafa
Kemal Atatürk’ün adını bile anmayan hutbeler okutturması, şehitliklere
gericilik gösterisi niteliğinde ziyaretler düzenlenmesi, …, başta Çanakkale’de
saldırıya gelen ve bugün de emellerinden vazgeçmediği görülen sömürgeci
düşmanların gözünde Türk ulusunu ve Türkiye Cumhuriyeti devletini çağdışı,
güçsüz, özgürlük ve bağımsızlığın anlam ve değerini bilmeyen bir kitle olarak
göstermek işlevini görmektedir.
Çanakkale’de bir
ulusun ve bir yurdun kutarılmış olduğu üzerinde, bunu sağlayan yüksek düşünce
gücü üzerinde hiç durulmaması, İstanbul’un
ikinci bir “fatih”i olduğunun göz ardı edilmesi, bu ikinci
“fatih”in, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün 18 Martlarda,
29 Mayıslarda ya yasak savar gibi anılması ya da hatta adının bile hiç anılmaması; dahası, Çanakkale’nin gökten, gaipten birtakım sözde-güçlerce kurtarıldığı yolunda akıl ve mantık dışı, bilim dışı, hastalıklı ve çarpık düşüncelerin yayılması ve/ya da bunlara seyirci kalınması, … ne anlama geliyor?
29 Mayıslarda ya yasak savar gibi anılması ya da hatta adının bile hiç anılmaması; dahası, Çanakkale’nin gökten, gaipten birtakım sözde-güçlerce kurtarıldığı yolunda akıl ve mantık dışı, bilim dışı, hastalıklı ve çarpık düşüncelerin yayılması ve/ya da bunlara seyirci kalınması, … ne anlama geliyor?
Bunun yanında, daha
doğrusu bu saptırmalarla eşgüdümlü olarak “Savaşın insancıl yüzünü anlatma”
aldatmacasıyla, Çanakkale’deki düşman askerlerinin anı defterlerinin,
mektuplarının, vb. yurdumuzu işgale geldikleri olgusu gözlerden saklanarak,
onlara sempati uyandıracak biçimde kullanıldığı sözde-belgesel filmlerle neye
hizmet edilmek isteniyor?
Bize göre bu
savsaklama ve saptırma, Türk Bağımsızlık, Demokrasi ve Kalkınma Devrimine
yönelmiş dış ve iç sömürgeci saldırının bir parçasıdır.
Çanakkale’yi doğru
olarak anlamaktan alıkonulan Türk ulusu, Türk Devrimini de doğru anlamaktan
alıkonulmuştur ve alıkonulmaktadır.
Çanakkale’nin
aşağıda belirtilen gerçek anlamı Türk siyasal kadrolarınca gereğince benimsenip
Türk ulusuna, onun yeni kuşaklarına bu özüyle anlatılsaydı, kuşku yok ki Türk
Devrimi hem amaçları doğrultusunda daha büyük ölçüde ilerleyecek ve tüm ulusça
bilinçle benimsenecekti; hem de dış ve iç sömürgenler, bugün BOP ve AB
projeleri altında 75 milyonuyla tüm ulusumuzu ve yurdumuzu parçalamaktan,
ulusal ekonomimizi çökertip yabancı mülkiyetine geçirmeğe; laik Türkiye
Cumhuriyeti yerine İslamı da, Türklüğü de tümden aşağılayıp çürütmeğe yönelik
ilkel bir din baskıcılığı devleti koyma utanmazlığına değin varan korkunç
saldırılarından hiçbirisine kalkışamazlardı!
Çünkü Çanakkale
Zaferi’nin de, Türk Kurtuluş Savaşı gibi, bilim ve özgürlük düşüncesine
doğrulukla bağlı kalan bir önderlik sayesinde kazanıldığını vurgulamak büyük
önem taşımaktadır.
Bu bağlamda
belirtelim ki; iyi niyetle sık sık kullanılmakta olan “ŞU ÇILGIN TÜRKLER” deyimi de, “TÜRK MUCİZESİ” deyimi de, Türk Kurtuluş
Savaşı ve Demokrasi Devriminin temelinde aklın ve bilimin, bilgelik düzeyinde
bir önderliğin yattığı gerçeğini gölgeleyici nitelikte bir deyimdir.
Gerçekte ne
Çanakkale Zaferi, ne de Türk Kurtuluş Savaşı “çılgınlık” ya da “mucize” ürünü
olmayıp, çok yüksek bir bilgeliğin ürünüdür; bu nedenle “ÇILGIN” değil,
“ŞU BİLGE TÜRKLER” demenin daha doğru olduğunu bilmemiz gerekir.
“ŞU BİLGE TÜRKLER” demenin daha doğru olduğunu bilmemiz gerekir.
Gelelim Çanakkale Zaferinin gerçek anlamına :
Bu büyük zafer:
· Türk Ulusunu yok
olmaktan kurtarmıştır!
· Anadolu’nun Türk yurdu olmaktan çıkarılmasını, özellikle daha 1915’te, yani Çarlık Rusya’sı devrilmemişken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun “Ermenistan” olmasını engellemiş, “Türkiye”yi haritadan silinmekten kurtarmış olan Birinci Kurtuluş Zaferimizdir!
· Anadolu’nun Türk yurdu olmaktan çıkarılmasını, özellikle daha 1915’te, yani Çarlık Rusya’sı devrilmemişken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun “Ermenistan” olmasını engellemiş, “Türkiye”yi haritadan silinmekten kurtarmış olan Birinci Kurtuluş Zaferimizdir!
· İstanbul’un Türk
olmaktan çıkarılması yıkımını önleyen zaferdir!
· Tüm Anadolu halkının, “Türk ulusluğu” bilincinde kaynaşıp bütünleşmesini sağlayan direniş zaferidir!
· Bu “kurtuluş” ise, “Özgürlük ve bağımsızlığı karakter edinen, özgürlük düzeninin gerektirdiği gibi davranan” bir önderlik sayesinde başarılabilmiştir!
Çanakkale Zaferi’nin, yıldönümlerinde vurgulanmayan, bilinçlere yerleşmesi istenmeyen yaşamsal önemi, işte bu ölçüde büyüktür!
· Tüm Anadolu halkının, “Türk ulusluğu” bilincinde kaynaşıp bütünleşmesini sağlayan direniş zaferidir!
· Bu “kurtuluş” ise, “Özgürlük ve bağımsızlığı karakter edinen, özgürlük düzeninin gerektirdiği gibi davranan” bir önderlik sayesinde başarılabilmiştir!
Çanakkale Zaferi’nin, yıldönümlerinde vurgulanmayan, bilinçlere yerleşmesi istenmeyen yaşamsal önemi, işte bu ölçüde büyüktür!
Hiçbir savaş
komutansız kazanılamayacağına göre, Çanakkale zaferinin de bir komutanı olmalı
değil mi?
Bu komutanın Alman Liman von Sanders değil, Mustafa Kemal olduğu,
Çanakkale’yi geçilmez kılan etkenin Mustafa Kemal’in sergilediği komutanlık dehası olduğu, Düşman Donanması Başkomutanı İngiliz General Hamilton tarafından bile teslim edilmiştir.
Çanakkale’yi geçilmez kılan etkenin Mustafa Kemal’in sergilediği komutanlık dehası olduğu, Düşman Donanması Başkomutanı İngiliz General Hamilton tarafından bile teslim edilmiştir.
Oysa bu gerçeği, o
gün de ulusumuz üzerindeki baskıcı, sömürgen, gerici güçler saklamaya
çalışmışlardı; bugün de yine aynı nitelikteki güçler saklamaya çalışıyorlar.
Çünkü Çanakkale Zaferinin hem dış, hem iç sömürgeciliği önleyici özünün ve
sonucunun anlaşılması istenmemiştir, istenmemektedir!
Osmanlı
Devleti’ni bir oldubittiyle
Almanya yanında I. Dünya Savaşına sokan,
ondan önce de gizli bir anlaşmayla -Mustafa Kemal’in bütün protestolarına aldırmadan- tüm Osmanlı ordularını Alman generallerinin doğrudan komutası altına sokarak Alman sömürgeciliğine ülkeyi açan baskıcı Enver Paşa yönetimi, Çanakkale Zaferini anlatan bir derginin kapağında yayınlanacak olan Mustafa Kemal fotoğrafını, dergi basılırken
son dakikada çıkarttırmış, yerine Liman von Sanders’in fotoğrafını koydurtmuştu!
ondan önce de gizli bir anlaşmayla -Mustafa Kemal’in bütün protestolarına aldırmadan- tüm Osmanlı ordularını Alman generallerinin doğrudan komutası altına sokarak Alman sömürgeciliğine ülkeyi açan baskıcı Enver Paşa yönetimi, Çanakkale Zaferini anlatan bir derginin kapağında yayınlanacak olan Mustafa Kemal fotoğrafını, dergi basılırken
son dakikada çıkarttırmış, yerine Liman von Sanders’in fotoğrafını koydurtmuştu!
Bugün de ABD ve
AB’nin güdümünde, AB ve SOROS paralarıyla kalem oynatan,
sözde belgesel filmler hazırlayan … gerici ve çıkarcı, açık ve örtülü işbirlikçi türediler, Çanakkale Zaferi’nin yaşamsal önemini yadsımakla, Mustafa Kemal’i gölgelemekle, hatta yoksamakla, Atatürk Cumhuriyeti’nin ilke ve kurumlarına saldırmakla, gerçekte ulusal bağımsızlığımızı, birliğimizi, yurt bütünlüğümüzü, laik hukuk devletimizi, ileri teknolojiye dayalı üretken ekonomi sahibi olma projemizi … kısacası bütünüyle sömürgeciliği yenerek kurulmuş olan Atatürk Türkiye’sini yıkmaya çalışmaktadırlar.
sözde belgesel filmler hazırlayan … gerici ve çıkarcı, açık ve örtülü işbirlikçi türediler, Çanakkale Zaferi’nin yaşamsal önemini yadsımakla, Mustafa Kemal’i gölgelemekle, hatta yoksamakla, Atatürk Cumhuriyeti’nin ilke ve kurumlarına saldırmakla, gerçekte ulusal bağımsızlığımızı, birliğimizi, yurt bütünlüğümüzü, laik hukuk devletimizi, ileri teknolojiye dayalı üretken ekonomi sahibi olma projemizi … kısacası bütünüyle sömürgeciliği yenerek kurulmuş olan Atatürk Türkiye’sini yıkmaya çalışmaktadırlar.
Çanakkale
Zaferi’nin doğru anlamıyla kavranması, bu hain sömürgeci saldırısını caydıracak
bir ulusal bilinç oluşturur.
Bu nedenle
Çanakkale Zaferini de, Türk Kurtuluş Savaşı’nı da, Türk Demokrasi Devrimini de,
hiç yılmadan, bıkıp usanmadan iç ve dış, açık ve örtülü BOP işbirlikçisi sömürgeciyi
caydırmak ve maskelerinin inmesini sağlayarak sindirmek için anlatmak ödevimizi
aksatmadan yerine getireceğiz.
Cahit
Külebi’nin güzel dizesinde
belirttiği gibi
“Bin kez yurdumuzu kurtaran” Mustafa Kemal Atatürk’ün
ve
tüm Çanakkale şehit
ve gazilerinin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz. (16.3.2013)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder