Prof.Dr. Tülay ÖZÜERMAN
t.ozuerman@deu.edu.tr
Sayın Kılıçdaroğlu;
Çok değil CHP'de vekil olduğunuz 2002 tarihinden, 6. Genel Başkan Sayın
Deniz Baykal'ın kaset komplosu ile gönderilmesi ile Genel Başkan
olduğunuz 2010 tarihleri arasında CHP'nin temel ideolojisi hakkında bir
kafa karışıklığı olmadığını en iyi bilenlerdensiniz. Bir anımsatma: Siz
2009'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne başkan adayı olduğunuzda
arkanızda güçlü bir medya desteği vardı. Ne giydiniz, ne dediniz, nereye
gittiniz haber programlarında yer buluyordu. Aynı şans CHP'nin diğer
iddialı adayları Karayalçın, Kocaoğlu, Akaydın için tanınmamıştı
medyada. Seçimi kazanmamıştınız ama İstanbul'da CHP'nin oylarını
arttırmıştınız... Medya seçim sonrasında da arkanızdaydı. Ve kaset
operasyonu sonrası sizi işaret eden medyanın ancak sizinle şişirilecek
balonmuş gibi elinize tutuşturduğu bir CHP buldunuz. Operasyon tam da
CHP oylarını yükselttiği dönemde yapılmıştı.
Sayın Kılıçdaroğlu, CHP artık sizin teslim aldığınız parti değil. Zaten
siz de böyle olmadığını anlatmak için partinin başına "yeni" kelimesini
eklediniz. Türk siyasal hayatında ilk kez, kurumsal kopuş yaşanmadan
parti kimliği dönüştürülmüş oldu. Yıllarca CHP için çalışmış, ideolojisi
ile partiye yürekten bağlı partililer (CHP'liler) partiye yeni gelen
particilerce (CHP'dekiler) devre dışı bırakılarak parti erimeye başladı.
Medya'da rüzgarlar artık sizden yana değil, size karşı şekilde
estiriliyor. Toplum AKP'nin yaptıkları yerine, çarmıha gerilen CHP'yi
konuşuyor. Medya görevlileri CHP'yi gündemde tutacak her manevrayı
uygularken; şişirerek elinize tutuşturdukları balonu yavaş yavaş
söndürmekteler. Bu arada haksız tutukluluklar, hukuk devletinin yasa ile
yok edilişi, devletin temel çatısını ortadan kaldıracak anayasa
çalışmaları, ayrılıkçı söylemlerin yayılışı, kimliklerin ortaya saçılışı
üzerinden yürütülen ulusalcılık karşıtı politikalardan, özelden kamu
sektörüne kadar mali denetim yolu ile kurulan baskılardan, toplumsal
yaşama müdahale eden düzenleme ve fiili uygulamalardan yılmış olan
toplumda muhalefet özlemi çığ gibi büyüyor.
Sayın Kılıçdaroğlu; siz bu çığı görebilirseniz ve bugün CHP'de yer
bulmuş olan ve büyük bir olasılıkla AKP anayasasına oy vermek için
CHP'ye sızmış olan partidekilerin kovduğu partilileri yeniden partiye
kazanacak bir yapılanmaya giderseniz, CHP bu çığı kartopuna
dönüştürebilir, aksi halde görünen o ki, Y-CHP ısrarınız partiyi bu
çığın altında bırakacaktır.
Satır başları ile, demokrasiden uzak, tekçi bir yapı ile oluşturulacağı
anlaşılan yeni anayasa çalışmaları içinde Y-CHP yer aldı. CHP böyle bir
oluşumun içinde yer almazdı. Bu meşru olmayan süreci meşrulaştırmaz,
çarpıklıkları topluma anlatmayı görev bilirdi. Nitekim CHP'ye kaset
operasyonu yapılmasının sebeplerinden biri de buydu.
Hani şu iki kişiden biri iktidara oy verdi söylemi var ya... Aslı astarı
yok. Ama bunu anlatacak muhalefet de yok. Kimlerle bir araya gelsek,
herkes ülke adına endişelerini dile getiriyor. Korkusundan susmayı
seçiyor bazıları, ancak iktidar yandaşıyım diyen tek kişi göremiyoruz
etrafımızda. Tüm yaşananlara, özellikle özel yaşama kadar uzanarak artan
baskılara açık ve örtülü dillendirilen hoşnutsuzluk yanında, giderek
fütursuzlaşan otoriter/keyfi uygulamalar nedeniyle artan endişe ve tepki
var.
Sayın Kılıçdaroğlu; CHP'nin ulusalcı kimliğini ve dolayısı ile
ulusalcıları tahkir eden söylemlerin arttığı bir süreçte, konuyu
bilimsel duyarlılıkla anlatmaya çalışan Birgül Ayman Güler Hoca'nın
söylemini çarpıtan medyanın linç harekatı sonrasında getirdiğiniz
konuşma yasağı hepimizi şaşırttı ve üzdü. Parti ideolojisine aykırı
söylemleri olan Hüseyin Aygün için söz konusu bile edilmeyen yasak,
ulusalcılığı ile tanınan bir kadın milletvekili üzerinden giydirilmiş
oldu CHP'ye. "Sus" telkini, kadın için umut gördüğümüz partide, kadın
üzerinden verilmiş oldu. Giderek taraftar ve sempatizanlarını kaçıran bu
yapılanma ile yerel seçimlere giderseniz, partinin ideolojisinin dışına
çıkarılışından rahatsız olan partililerden gelecek tepkileri de iyi
hesaplamanız gerekiyor. Toplumun değişik katmanlarında yeni bir parti
arayışı ciddi bir şekilde dillendirilmeye başlandı. Bu arada,
kurmaylarınız toplumun ilettiği uyarı mesajlarına kulak vermek yerine,
tepki göstererek eleştirileri baskılamaya çalışıyorlar. İzmir'e lütfen
kulak verin ve İzmir'i kurmaylardan değil, tabandan dinleyin. İzmir
yalnız CHP'nin değil, Türkiye'nin kaderinin belirleyicisi bir kenttir.
Sayın Kılıçdaroğlu; hiçbir ideoloji karşıtına dönüşerek büyüyemez. AKP
ideolojisinin anayasal kılıf arayışına girdiği bu sürece destek vererek
büyütemezsiniz CHP'yi. Lütfen toplumdaki muhalefet özleminin
oluşturulduğu çığı görün. Oklarını kırıp kendisine saplayan,
konjonktürle sürüklenen bir parti değil, kurucu felsefesi ile ayakta
dimdik duran bir CHP özlemi var toplumda. Savunmada değil, atakta bir
parti özlemi var. Partinin kuruluş felsefesinin gereklerini yerine
getirmek ve sıkıştırıldığı yerden çıkarılması gibi tarihi görevleriniz
var. Partiye sızanların çekiştirdiği yöne doğru sürüklenmesine daha
fazla izin vermeyiniz.
Sayın Kılıçdaroğlu; CHP'yi konuşmaktan AKP'yi konuşamaz hale gelen
topluma sizin anımsatmanız gerekiyor. Bugün kurumsal ve ekonomik iktidar
gücünü baskı yöntemleri ile elinde tutan AKP'nin gerçek oy oranının
hesabını, sandıktan çıkan oyla değil; boşaltılmış sistem partileri ile
yapmalısınız. Bu partilerin tavanları AKP'ye kaçarken, tabanları
toplumsal muhalefette kaldılar. Siz hesap uzmanı olarak bu hesabı daha
doğru yapabilirsiniz. Demem o ki; çarpıtılmış rakamlarla çoğaltılan
konjonktürel bir parti Türkiye'nin kaderini belirlemeye çalışırken, bu
kaderin anayasa ile topluma zorla giydirilmesine köklü parti CHP
aracılık edemez. Siz Atatürk'ün koltuğunda oturuyorsunuz. Devlet kuran
partinin koltuğunda!...
AKP gelinceye kadar tartışılmayan değerlerin kurucu ve koruyucusu olan
bir partinin başındasınız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne temel
felsefesi ile yön vermiş bu parti dönüştürülmeden devlet çözülemez. Ulus
yoksa devlet de yok. Kağıt üzerinde kurulan günümüz devletçiklerinin de
gücü yok. Uluslaşmanın mimarı olan partiye ayrışmanın, çözülüşün
katalizörü rolü verilmeye çalışılıyor.
Sayın Kılıçdaroğlu; toplum Y-CHP'yi istemiyor; yeniden CHP diyor. Lütfen
bu sesi duyun. Eritilmeye çalışılan bir partinin başındasınız.
Birbirinin benzeri göstermelik iki partili başkancı sistemin uydu
partisi haline getirilmek isteniyor CHP. (Burada bir sözüm de MHP'ye:
Anayasa çalışmalarına katkı koyarak hala milliyetçi olduğunu savunan
MHP, AKP anayasası sonrasında artık Türk siyasal yaşamına veda edeceğini
göremiyor olabilir mi gerçekten?!..)
CHP'nin ve devletin kurucusu Atatürk; "Benim Türk milletine, Türk
cemiyetine, Türklüğün istikbaline ait ödevlerim bitmemişti, siz onları
tamamlayacaksınız. Siz de sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz"
demişti. Bu görev hepimize; ama bu konjonktürde herhalde en fazla O'nun
kurucusu olduğu CHP'ye ve Genel Başkan olarak size düşüyor. Umudun ve
geleceğin partisi CHP'nin partiyi konjonktüre teslim ettirmeyecek
ulusalcı bir tabanı var. Çığ gibi büyüyen bir taban bu. CHP'nin bugünkü
kadroları ya bu çığın sesini duyup, bundan kartopu yapacaklar; ya da
çığın altında kalacaklar.
Sözümüz çok, yerimiz dar; mesajımız açık ve Türkiye'nin özlemi olan
ancak bugünkü konjonktürün kaldıramayacağı, herkesin yayınlayamaya ya da
paylaşmaya cesaret edemeyeceği kadar net.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder