Tüm dönek ve yandaş kalemlerin dilinde bu sözcük.
Arkası da var. AKP’ye boyun eğmeyenleri susturmak için hemen salvoya
başlıyorlar: “Irkçı, milliyetçi, kafatasçı, şoven, faşist...”
Kavramlar ayağa düştü. Terimler, bilimsel içeriklerinden soyutlanarak
uluorta kullanılıyor. Tayyip’in gazına gelenler, AKP’yi eleştirenlere karşı
linç kampanyası yürütüyor. “Nefret dili”nden en çok yakınanlar bile bu tuzağa
düşüyorlar. “Kafkaslardan, Boşnaklardan gelenler, siz bu ülkenin sahipleri
değilsiniz!” demek de ırkçılık ve ayırımcılık değil midir?
* * *
Son
günlerin en yaygın geyiği, “CHP’nin genetiği” üstüne yapılıyor.
CHP’nin
genetiği bozukmuş, hücrelerinde faşistlik varmış! Yandaşlar nasıl da şehvetle
yineliyorlar bu sözleri! CHP’nin genetiğine laf edenler, AKP’nin köklerine
bakma gereğini duymuyorlar nedense. Peki, CHP’deki uzmanlar, danışmanlar ne
güne duruyor? Neden onlar da AKP’nin ve RTE’nin gerici, antikomünist şeceresini
sermiyorlar ortaya?
“Faşizm”,
en kestirme tanımıyla, “sermaye sınıfının kanlı diktatörlüğü”dür. Peki,
ülkemizde sermayenin irili ufaklı tüm örgütleri bugün kimin yanında? TÜSİAD’ı,
MÜSİAD’ı, TUSKON’u, hatta sarı sendika konfederasyonu HAK-İŞ’i arkasına alan
AKP’nin her gün adım adım hangi otoriter ve totaliter çizgide ilerlediğini
görmüyor mu CHP’ye “faşist” diyen kalemşorlar?
CHP’nin
tarihini her fırsatta kurcalamaya meraklı olanlar (aslında dertleri CHP değil,
TC!), biraz da AKP’nin kökenini araştırsalar ya! Bakalım İttihad-ı Muhammedi
Fırkası’ndan günümüze uzanan şeriatçı çizgide Derviş Vahdeti’den Said-i
Nursi’ye kadar kimlerle karşılaşacaklar! “Milli Nizam”dan “Milli Görüş”e, bu
akımın dokusunda, kimyasında neler var, bir bir görecekler!
* * *
Şimdi bir
çift söz de döneklere... Geçmişte içinde yer aldığınız, hatta yöneticiliğini
yaptığınız sosyalist partilerin programlarını anımsıyor musunuz? Sözgelimi,
Türkiye İşçi Partisi’nin programı ve siyasal çizgisi “ulusalcı” değil miydi? Bu
partide antiemperyalist politikaları canla başla savunan Aybar’lar, Boran’lar,
Aren’ler, Tarık Ziya Ekinci’ler “ırkçı” ya da “milliyetçi” miydiler? “Milli
Demokratik Devrim” (MDD) ya da “Ulusal Demokratik Cephe” (UDC) politikalarının
mimarları Mihri Belli’ler, İsmail Bilen’ler faşist miydi? Bakın bu tezlerin,
programların hepsinin başında “Milli” ya da “Ulusal” sözcükleri vardır. Siz
dünyada ulusal çıkarlarını savunmayan bir tek devlet biliyor musunuz? Buna
geçmişteki sosyalist ülkeler de dahildir.
Gölge
boksunu bırakın, gerçeklerle yüzleşin! Dün “Parti Okulları”nda okuduğunuz
dersleri unutmuşa benziyorsunuz. Açın Komintern’in kararlarını, “Faşizm
Tezleri”ni ve Dimitrov’u bir kez daha okuyun! Belki “faşizm”in unuttuğunuz
tanımını yeniden anımsarsınız.
Komünist
Enternasyonal’in 1935 yılındaki VII. Kongre’sinde onaylanan belgede, “faşizm”in
tanımı aynen şöyledir: “Faşizm, finans-kapitalin en gerici, en şovenist ve en
emperyalist öğelerinin açık teröre dayanan diktatörlüğüdür.” Bu tanım günümüzde
de geçerlidir.
Oysa sizler
önünüze gelene “faşist” derken; sermaye sınıfını, finans-kapitali, emperyalizmi
es geçiyor, yalnızca “şoven”lik üzerinden ucuz demagoji yapıyorsunuz. Üstelik
onu da gerçek bağlamından kopararak, “küfür” olarak kullanıyorsunuz...
CHP’yi
eleştirmek için çok şey söylenebilir. Ama insaf edin, bu partinin yapısı,
bileşimi, tabanı ve siyasal çizgisi yukarıdaki “faşizm” tanımına hiç uyuyor mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder